Güncelleme Tarihi:
Son yıllarda hepimizin en çok duyduğu ve hatta söylediği sözlerden biridir: “Nerede o İstanbul, ah o eski Beyoğlu günleri...” Haksız da sayılmayız, ne aşkımızın ne de kavgamızın bittiği İstanbul, yalnızca kalabalık arkadaş sofralarında anlatılan anılarda kaldı gibi geliyor artık birçoğumuza.
Ancak eğlencesini kaybetmiş, eski tadı olmayan bu şehrin eğlence tarihine uzanan bir yolculuğa çıkmak fikrinizi değiştirebilir. İBB Yayınları etiketiyle yayımlanan, Özlem Kumrular imzalı ‘İstanbul Eğleniyor/ İstanbul’un Eğlence Atlası’ birinci cildiyle okurları, 1870-1955 yılları arasına uzanan bir zaman yolculuğuna çıkararak İstanbul’un tarih boyunca nasıl eğlendiğini anlatıyor.
İstanbul’un hafızalarımızdaki etkisi son yıllarda olumsuz yönde değişmeye başlasa da ‘İstanbul Eğleniyor’un sayfalarını çevirdikçe fark ediyoruz ki bu şehrin eğlencesi hiç durmamış. Savaşlar, işgaller, felaketlere şahit olan İstanbul ne olursa olsun ‘eğlencesinden’ vazgeçmemiş. Farklı imparatorlukların gelip geçtiği bu şehir, her gelen geçenden bir şeyler katmış heybesine. Kitap, “Biz bu eğlenceyi nasıl kaçırdık?” sorusunu akıllara düşürüp biraz hüzünlendirse de her zaman eğlenmesini bilen bir şehrin tarihini okumak, aradığımız o neşeyi bulmaya dair umutlarımızı tazelemeyi de başarıyor. ‘İstanbul Eğleniyor’ ile İstanbul’un ihtişamlı mekânlarına ‘girmenin’ ayrıcalığını yaşıyor, bazen de hiç bilmediğimiz kuytularda neler olup bittiğini öğreniyoruz. Neler neler olmamış ki...
ŞEHRİN EN ŞIK PODYUMU
La Grande Rue, Cadde-i Kebir ve 1927’de değişen adıyla İstiklal Caddesi… Her zaman ışıl ışıl olan bu semt İstanbul eğlence dünyasının da giriş kapısıdır. 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında açılan pastane ve kafelerle gündüzleri de işlek yerlerden olmuş: “Beyoğlu’na çıkılır, çünkü Beyoğlu’nda görülmek önem teşkil eder…” Peki kimlerin buluşma noktasıdır Beyoğlu? “Damak tadına düşkün ehlikeyfin, bir iki kadeh yuvarlamayı seven akşamcıların, eli kalem tutan ahbaplarıyla iki çift laf edecek olan yazar, şair, ressam, gazeteci takımının yeri yurdudur. La Grande Rue şehrin en şık podyumudur. Şık kıyafetlere bürünmek eğlenmenin ve dolaşmaya çıkmanın alfasıdır.”
HER DEVRİN GÖZDESİ: PERA PALAS
Geçen yıl bir Netflix dizisi ile bir kere daha dikkatleri üzerine çekmeye başlayan Pera Palas aslında her devrin daimi gözdesidir. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde önemini koruyan, İstanbul’un gözde otellerinden Pera Palas, yalnızca konaklama imkânlarıyla değil atmosferi ve ev sahipliği yaptığı eğlencelerle de şehrin gözde merkezlerinden biri olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Tito, Jacqueline Kennedy, Fahri Korutürk, VIII. Edward, Mata Hari, Theodorakis, Agatha Christie burada ağırlanan isimlerden yalnızca bazılarıdır.
PUDRALI PATEN PİSTİ
1882’de kapılarını açan Cercle d’Orient kısa süre içinde aralarında Talat ve Enver paşalar gibi üyelerin de olduğu gözde kulüplerden birine dönüşür. Eğlencelere, danslara ve sosyalleşmeye ev sahipliği yapan kulübün hemen arkasındaki alana 1909’da Skating Palace ve İsketing Apartmanı da katılır. Paten pisti gün geçtikçe ünlenir ancak bu bildiğimiz paten pistlerinden farklıdır. Gazeteci yazar Ruşen Eşref Ünaydın’ın satırlarından aktarıldığı üzere öğreniriz ki paten, buz üzerinde değil asfalt üzerinde farklı malzemelerin kullanıldığı bir pistte yapılırmış. Buz etkisi ve kayganlığı yaratmak için asfalta pudra halinde bol bol tebeşir tozu da dökülürmüş.
İSTANBUL EĞLENİYOR
İSTANBUL’UN EĞLENCE ATLASI
1870-1955, 1. CİLT
Özlem Kumrular
İBB Yayınları, 2022
576 sayfa.