İki kültür arasında sıkışan bir göçmen

Güncelleme Tarihi:

İki kültür arasında sıkışan bir göçmen
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 08, 2022 10:21

2021 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Abdulrazak Gurnah, peşini bırakmayan geçmişinin dehşetinden ve İngiltere’ye yaptığı ‘hac yolculuğu’nun sonucuyla yüzleşmekten korkan bir göçmenin yeni yaşamının olağanüstü tasvirini okuyucuya sunuyor.

Haberin Devamı

Tanzanya’nın bir adası olan Zanzibar Sultanlığı’nda 1948 yılında doğan Abdulrazak Gurnah, 2021 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında çok şaşırmış. Oysa ki yayıncısı Alexandra Pringle yazarının hak ettiği ödülü artık alması gerektiğini her ortamda söylemeye başlamıştı. Önceki yıl, Doğu Afrika’daki Alman sömürgeciliğinin acımasızlığı hakkındaki tarihi romanı ‘Afterlives’ yayımlandıktan sonra, Nobel için Gurnah en önemli adaylardan biri oldu. Anadili, Afrika’da 80 milyon kişinin konuştuğu Svahili dili olan ve eserlerini İngilizce yazan Gurnah’a ödül, “Kültürler ve kıtalar arasında sömürgeciliğin etkilerini ve sığınmacıların kaderini ödünsüz ve merhametle ele alması” gerekçesiyle layık görüldü. Son yılların en önemli sorunlarından olan göçmen krizinin dorukta olduğu zamanlardan geçmemiz nedeniyle, bu sonuca Gurnah kadar şaşırmadığımızı söyleyebiliriz.
Hem göçmenlerin içinde bulunduğu kötü durumu hem de göçmen yazarların uluslararası literatüre katkılarını tanıma yılını geri bıraktık bile. İngiltere Kent Üniversitesi’nde kolonyal söylemin Doğu Afrika, Karayip ve Hindistan edebiyatındaki izdüşümlerini analiz eden Gurnah, uzmanlaştığı postkolonyal edebiyatı, ilk kitabı ‘Ayrılışın Hatırası’ndan beri romanlarına taşıyor. İkinci eseri, 1988 yılında yayımladığı ‘Hacılar Yolu’yla söylemini geliştirmeyi başarıyor. Kitap ismini Winchester’ı Canterbury’deki Thomas Beckett mabedine bağlayan yoldan alıyor. Gurnah o yola, Tanzanya’dan bir siyah adamı koyuyor.
Gurnah’ın hemen hemen tüm ana karakterleri göçün hayatlarını iyi yönde değiştireceğinden emindir. Başlangıçta mükemmel bir kaçış olarak hayal ettikleri yeni bir ülkede kimlikleriyle yüz yüze gelirler. ‘Hacılar Yolu’nun Daud’u geldiği İngiltere’de öncelikle önyargı ve nefret buluyor. Yeni yerleştiği yerde sürekli acı ve gelişin pişmanlığına neden olan saldırılara, memleketinden getirdiği mizah anlayışla karşı durmaya çalışıyor. Bu mizah duygusu geçmişinin dehşeti ve İngiltere’ye yaptığı hac yolculuğunun anlamıyla yüzleşmeye çalışırken onu asla terk etmiyor. Daud’un geçmişinden kaçma arayışı ve pişmanlıkları sık sık onun çocukluğunu yeniden hayal etmesine neden oluyor. Daud yalnızlığından kaçmak için bir bara gittiğinde önyargı ve kendisini korkutan tehlikeyle karşı karşıya kalıyor. Etrafına her baktığında ona bakan gözlerde dışlanmışlığını görüyor.

BİR HAYSİYET MÜCADELESİ
Daud da birçok göçmen gibi çoğu beyazın kabul etmeyeceği sıradan bir işte çalışıyor. Gurnah, ameliyathanede temizlik görevlisi olarak çalışan Daud’un yaptığı işi betimlerken, haysiyetini sürdürmek için mücadele eden bir göçmenin canlı resmini sunuyor okuyucuya.
Yalnız bir erkek olarak beyaz bir hemşire olan Catherine ile tanışıyor, aradaki kültür farkı nedeniyle bir yemeğe çıkma teklifi bile Daud’un zihninde büyüyor: “Nasıl yapacağımı bilmiyorum. O içgüdüyü geliştiremedim. Bence beni anlıyorsun. Kültürüme uymak isteseydim teyzenle konuşması için kendi teyzemi yollardım, teyzen annenle konuşurdu, o benim annemle konuşurdu, o babamla konuşurdu, babam benimle konuşup babana giderdi, baban annenle konuşurdu ve her şey yolunda giderse sonunda annen seninle konuşurdu. Sonra bir de tersten.”
Daud iki kültür ve gerçek ile hayalin arasında gidip geliyor. Ülkesini terk ettiği için suçlu hissediyor, ancak beş yıldır yaşadığı fırsatlar ülkesini yanlış değerlendirdiğini kendine itiraf edemiyor. ‘Hacılar Yolu’nda, Daud göçmenler hakkında bir aydınlanma yaşıyor. Göçmenleri varoluşlarını ararken, tarih boyunca bilinmeyen yerlere seyahat eden hacılar olarak görüyor. Sonunda iki kültür arasında sıkışıp kalan hacılar...
Gurnah’ın kitapları aksiyon ve olay örgüsüyle ön plana çıkan romanlar değildir. Derin düşünmeyi teşvik eden karakterlerin romanlarıdır. Henüz yeni geldiği çevreye alışamayan bir kişinin yabancılığı değil de toplum içinde sonsuza kadar yaban kalacak olanın yabancılığını tasvir eder. Gurnah’ın asıl yaptığı yabancılığın gerçek ve çözülemeyecek varoluşsal biçimin resmini ortaya çıkartmaktır.
Ten rengiyle apaçık ortada olan, dışlanan göçmenler yaşadıkları ülkeye hep yabancı kalacakların farkına varır. Daud’un gözünden göçmenlerin ten rengine ve ruhlarına bakmanız, dünyanın geleceği için kendi içinizde yapacağınız hac yolculuklarını daha da kolaylaştıracaktır.

HACILAR YOLU

İki kültür arasında sıkışan bir göçmen

Abdulrazak Gurnah
Çeviren: Mehmet Deniz Öcal
İletişim Yayınları, 2022
268 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!