Hiçlik ve oyun arasında...

Güncelleme Tarihi:

Hiçlik ve oyun arasında...
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2023 15:46

Aysu Altunay imzalı ‘Aristo’nun Rüyası’ uyumsuz bir bireyin içindeki boşlukla yüzleşmesini konu edinen, felsefi açımlamalarıyla dikkat çeken bir novella. Kadim filozoflardan modern filozoflara, hatta çağımız düşünürlerine kadar geniş bir yelpazede günümüz toplumunu irdeleyen felsefi bir teatral metin.

Haberin Devamı

1990 doğumlu Aysu Altunay, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe bölümü mezunu. Felsefe öğretmeni olarak çalışan yazarın ilk kitabı ‘Ağdalı Maymunlar’ 2017 yılında yayımlandı. Yazarın yeni kitabı ‘Aristo’nun Rüyası’ ise tiyatro metnine dönüştürülerek 2021 yılında Kültür Bakanlığı bünyesindeki Dijital Tiyatro projesinde sesli tiyatro olarak yayımlanmaya hak kazandı.
Kitap, tiyatro türünün imkânlarından çokça faydalanarak diyaloglara ağırlık veren bir metin olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan metnin bu teatral yapısı içeriğiyle tamamlanmakta zira ‘oyun’ ve ‘rüya’ olmak üzere gerçekliği eviren iki başat tema söz konusu ki Aristo’nun yaşadığı deneyim bu ince çizgide seyretmekte: Aristo kendini sanata vakfetmiş, kalem oynatarak gelecek kuşaklar tarafından unutulmamak/hatırlanmak isteyen bir kahraman. Ancak anlaşıldığı kadarıyla kalemi körelmiş bir sanat meftunu. Sadece kalemi değil, kendisi de bu körelmeden mustarip çünkü dünyaya sırtını çevirmiş. Dünyanın bu reddinin altında korku, özgürlük, cesaret gibi birçok kavram yatıyor. Böylelikle benliği ve dünya çatışma halinde olan Aristo, bu yüzden varoluşçu anlamıyla uyumsuz bir birey.
Bu çatışmanın yarattığı boşlukla sıradan bir günde olağandışı bir şekilde yüzleşiyor. Sahilde bir banka oturduğunda bir ses işitiyor. Ardından bu sesin bir çöp tenekesinden geldiğini anlıyor. Üstelik onu gayet iyi tanıyan bir tenekeden! Böylelikle teneke ile felsefi katmanlardan oluşan uzun bir sohbete dalıyor. Üstelik bu yaşadığının gerçek mi yoksa bir rüya mı olduğunun ayırdında değil. Nitekim gerçeklik de metinde çokça irdelenen kavramlardan.
Kabaca, insanın görmek istediğini gördüğü, görünenin ardındaki görünmeyenin peşine düşmediği, bu yüzden de kendini akışkan bir modernite içerisinde gösteri toplumuna hapsettiği belirtiliyor. Başka bir deyişle, insanın haz ve hırs odaklı, tüketimin tüketimiyle varoluş bilincini ıskalayan, müşterek korku yasalarıyla yönetilen bir tür oluşu masaya yatırılmış. Ancak bir hakikat de var: Ölüm. Aristo ve çöp tenekesi yahut Aristo ve içindeki boşluktan doğan sanrı, ölüm karşısında varlığın konumuna kafa yoruyorlar. Yani varlık, yok olmak, hiçlik, Tanrı, özgürlük ve hafıza temaları harmanlanıyor. Böylece metnin laytmotifi olan “Unutulan her şey yeniden hatırlanana dek hiçliği oynar” cümlesi de anlamına kavuşmuş oluyor.
“Ölüm, dolayısıyla yok oluş karşısında yaşamak ne kadar anlamsız değil mi? Yaşam üzerine ahkâmlar kesip yaşadığımızı ispat etmek ve yaşanılır kılmak için bitmeyen bir savaş içinde olmak. Ölüm karşısında yaşam nasıl da çaresizleşiyor. Yaşama anlamlar yükleme çabası yaşamın anlamını bozguna uğratıyor. Her şeyin tüketildiği bu kaygısızlık çağında tüketimin tüketimi sonu hazırlayacak. Ne acı!”
Kitabın güç-iktidar-bilgi ilişkilerine de yer verdiğini eklemeli. Bu minvalde, güncel ile iç içe yaşadıkça kendini ve çevresini göremeyen insanın kendi aklının sınırlarını iktidarını tesis etmek ve ötekini sömürmek için kullandığı gözler önüne seriliyor. ‘Aristo’nun Rüyası’ bu özellikleri ve ironik üslubuyla birlikte kadim filozoflardan modern filozoflara, hatta çağımız düşünürlerine kadar geniş bir yelpazede günümüz toplumunu irdeleyen özlü, felsefi bir teatral metin olarak karşımıza çıkmakta.

ARİSTO’NUN RÜYASI

Hiçlik ve oyun arasında...

Aysu Altunay
İnkılâp Kitabevi, 2023
80 sayfa.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!