Hercule Poirot Londra sınırlarını aşalı 100 yıl oldu

Güncelleme Tarihi:

Hercule Poirot Londra sınırlarını aşalı 100 yıl oldu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2023 13:00

Bu yıl dünya tarihine mal olmuş, şöhreti okyanus sınırlarını aşmış dedektif Hercule Poirot’nun bir suçu çözmek için İngiltere dışına gerçekleştirdiği ilk seyahatinin 100. yılı. 1923 senesinde yayımlanan ve Türkçeye “Dersimiz Cinayet” (Altın Kitaplar) olarak çevrilen “Murder on the Links”, sadece gerçek hayatta değil kurgu aleminde de onun sınırları aşan bilinirliğinin de ateşleyicisi. Bir asırlık bu kıtalar arası macerayı bahane ederek Agatha Christie’nin yazarlık dünyasına ve Hercule Poirot’ya yakından bakalım...

Haberin Devamı

Aslında her şey Agatha Christie’nin kız kardeşiyle girdiği bir iddia ile başlıyor. Beş yaşında okumayı söken ve Arthur Conan Doyle’un yarattığı Sherlock Holmes’un büyük hayranı olan Christie, kız kardeşinin onun iyi bir dedektif romanı yazamayacağını iddia etmesiyle kâğıdın başına geçer. “İnsanların sana gerçeği söylemediklerini hissettiğin an, bütün dikkatini vermelisin” sözünün sahibi meşhur dedektif Poirot da bu sayede ortaya çıkar. 

Ufak tefek ve çekilmez birisi

Hercule Poirot Londra sınırlarını aşalı 100 yıl oldu

Agatha Christie meşhur dedektifinden bahsederken “Bir buçuk metreden biraz daha uzundu ama kendisini büyük bir gururla taşıyordu” diyerek söze başlar. Bu ufak tefek, acayip adamın kafası tam bir yumurta şeklindedir, her daim terziden yeni çıkmış gibi özenli giyinir ve alametifarikası bıyıklarını cilasız gören katiyen olmamıştır. İştahına hayli düşkündür, ama tıpkı çalışma stilinde olduğu gibi yemek söz konusu olduğunda da onu en çok baştan çıkaran şey sadeliktir. Bu yüzden en sevdiği yemek omlettir. Poirot zekasına çok güvenir, dünyanın en iyi dedektifi olduğundan emindir ve her daim “gri hücreleri”yle övünür.
İsmini her ne kadar Yunan mitinin efsanevi kahramanı Herkül’den almış olsa da bu yarı tanırının heybeti Poirot’da yoktur. En azından fiziksel olarak. Lakin karakteri bunun tam tersi bir ihtişama sahiptir. Bu ihtişam öyle noktalara varır ki zaman zaman Christie’yi bile canından bezdirir. Bundan olsa gerek sonradan ondan bahsederken “çekilmez birisi” diyecektir. Çünkü Poirot kibirlidir, bencildir ve gösterişi sever. En çok da kendini göstermeyi. Ancak tüm bu kötü huylarına rağmen kaçınılmaz bir cazibesi vardır. O yüzden de Christie ve yayıncısı ondan vazgeçemezler.

Haberin Devamı

Belçikalı bir mülteci dedektif olamaz mı?

Hercule Poirot Londra sınırlarını aşalı 100 yıl oldu

Poirot karakterini özel kılan yanlarından birisi de ölüm ilanı gazetede yayınlanan ilk kurgusal karakter olması. 6 Ağustos 1975 tarihli New York Times ilk sayfadan duyurur kara haberi. Christie’nin 1976 yılının 12 Ocak gününde vefatı, ikilinin ömürlük yoldaşlıklarının bir işareti olsa gerek. Kalp rahatsızlığından mustarip ve romatizma ağrılarından dolayı tekerlekli sandalyede olsa da Poirot, tıpkı katillere olduğu gibi yıllara da boyun eğmez. Öyle ki yaş belirtilerini gizlemek için takma bıyık takar ve kibrine haşa gölge düşürmez. Poirot’nun okurlarıyla vedalaştığı son hikâye “Ve Perde İndi” de tanışma romanı “Ölüm Sessiz Geldi” ile aynı mekanda, Styles Şatosu’nda geçer. Ömrünün sonuna dek kötülerle giriştiği amansız mücadelesinden asla taviz vermediği gibi sevenlerine de şanına yaraşır bir veda etmiş olur.
Poirot aslında Birinci Dünya Savaşı sırasında Belçika’dan İngiltere’ye kaçmış emekli polis memuru bir mültecidir. Christie otobiyografisinde Poirot için şöyle söyler “Neden dedektifim Belçikalı olmasın? Pek çok çeşit mülteci var. Mülteci bir polis memuru fikri nasıl geliyor? Emekli bir polis memuru.” Savaş zamanında Torquay’daki Kızıl Haç hastanesinde acil müdahale bölümünde hemşire olarak çalışan Christie, sonradan dispanser kısmına geçmiştir. Kitaplarında sıkça karşılaşılan bir öldürme metodu olarak zehirlemek de kaynağını buradan alır. Zira onu zehirler konusunda uzman kılan bilgi dağarcığı söz konusu tecrübelerinin eseridir. Hastanede çalışırken Belçika’dan gelen pek çok savaş mağduruna hizmet eden Christie aynı zamanda Belçikalı bir mülteci kolonisinin bu bölgeye gelmesiyle Poirot karakterine dair aradığı ilhamı bulmuştur.
Poirot’yu özel kılan bir diğer yanı da budur. O, savaş sırasında yerinden edilerek İngiltere’ye gelmek zorunda kalmış bir Brüksellidir. Birleşik Krallık ve dünyanın dört bir yanındaki davaları çözen bu emekli polis memuru aynı zamanda İngilizliğin “karmaşıklığını” ve kıta Avrupası ile olan ilişkisini keşfetmeyi ve hatta bazen de bunlar arasındaki çelişkilerle dalga geçmeyi başarmasıyla farklılaşır. 

Haberin Devamı

Soyluların soysuz yaşamları
İlk bakışta her ne kadar pastoral ve görkemli İngiliz manzaralarının nostaljisinde seyrediyor olsa da Christie romanlarına dair sıkça yapılan analizlerden birisi kapalı odalara yapılan vurgu üstündendir. Bu sayede kabuğu aşama aşama soyulan bu toplumsal yapı inşa eder. Londra sınırları dışında geçen ve bu yazının da sebebi ilk roman "Dersimiz Cinayet", Poirot romanları arasında bu yanıyla tarihsel bir yere de sahip olma özelliği taşıyor.
Agatha Christie romanlarının en önemli özelliği dönemin sınıfsal yapısı ve gündelik yaşam alışkanlıklarına dair fikir veriyor olmasıdır. Sadece İngilizlere değil, onun etrafında yer alan kültürlerin sterotiplerini kendine özgü bir mizahla sunan Christie, bu sayede bir analiz olanağı da açar. Doğma büyüme İngiliz Sherlock Holmes’un jilet gibi keskin Anglosaksonluğunun karşısında Poirot’nun tıpkı çokça övündüğü gri hücreleri gibi gride kalmış tarafları çoktur.

Haberin Devamı

Hercule Poirot Londra sınırlarını aşalı 100 yıl oldu

Christie romanlarında olaylar genellikle soylu kesimin çevresinde geçer. Ve bu soylu kesimin göründüğü kadar masum olmadığı kıssadan hissesiyle son bulur. “Dersimiz Cinayet”te de olduğu gibi. Bu hikâyede Poirot aynı zamanda kendisinin ömür boyu en yakın dostu ve sırdaşı olan Hasting ile kendisine gelen bir yardım çağrısının peşine düşer. İkili birlikte Manş’ı geçerek Fransa’nın orta kuzey bölgesinde Loiret’ye bağlı küçük ama aynı zamanda lüks Merinville’e doğru yola çıkarlar. Burası Poirot’nun deyişiyle “Sakin bir hayat sürmek isteyen İngilizlerin gözdesi” bir destinasyondur. Söz konusu yardım çağrısı Mösyö Renauld’dan gelen ve cinayete kurban gitmekten korktuğunu belirten mektubudur. Lakin Poirot ve yakın arkadaşı Hasting bu çağrıya yetişmek için biraz gecikirler. Sonrası ise çok daha büyük bir bulmacanın içinde kendilerini buldukları bir dosyaya dönüşür elbette. 

Haberin Devamı

Bir cinayet çözme aracı olarak kıta teorisi

Hercule Poirot Londra sınırlarını aşalı 100 yıl oldu

Poirot’nun Sherlock’la ayrıldığı en önemli nokta onun tekniğinde yatar. “Dersimiz Cinayet”te bu tekniğini insanların yüzlerini kitap gibi okumaya benzetir Poirot. Şüphelilerinin psikolojisine odaklanarak Freudyen bir şekilde onların dil sürçmeleri ve basit hatalarında arar hakikati. Yani Christie’nin ve Poirot’nun dünyasında tipik “İngiliz sağduyusu” ve “analitik bakışı” bir davayı çözmek için yeterli değildirler. Bir tutam kıta teorisi ve yüzeyin altındakilere ışık tutma tutkusu daha baskındır. Agatha Christie’ye göre ilham her an gelmesi muhtemel bir şey olduğundan standart bir yazma metodu yoktu. Aktardığına göre genellikle yazmaya başlarken hikâyenin başını ve sonunu bilmektedir. Sonrasında yapması gereken bu aradaki boşluğu doldurmaktır. Yazarlığının kabul görmesi ve tanınması ise zaman alır. Zira “Dersimiz Cinayet”ten önceki ilk romanını her ne kadar 1920’de yayımlanmış olsa da aslında kitap yazıldıktan sonra yayımlanmak için 4 yıl bekler. Büyük başarı hikâyelerinden aşina olunduğu üzere pek çok kere farklı yayıncılar tarafından reddedilmiş ve beğenilmemiş... 

Haberin Devamı

///
Poirot’nun maceraları hâlâ devam ediyor
Hercule Poirot’nun başarısının en büyük işaretlerinden biri de bugün hala yazılmaya devam ediliyor olması olabilir. Bu proje Agatha Christie’nin mirasını gelecek nesillere aktarmak için adına kurulan vakfının bizzat teşviki ve yazarın kitaplarının yayıncısı Harper Collins’in iş birliğiyle 2014 senesinde başladı. Polisiye yazarı Sophie Hannah Poirot’nun zaman akışında Christie’nin es geçtiği 1929 yılına yerleştirdiği ve “Monogram Cinayetleri” adını verdiği ilk Poirot kurgusuna imza attı. Poirot maceralarının Hannah’nın kaleminden çıkan serisinin beşinci kitabı “Hercule Poirot’s Silent Night” (Hercule Poirot’nun Sessiz Gecesi) bu senenin ekim ayının sonunda yayınlanmaya hazırlanadursun, ön siparişleri ise şimdiden başladı. 

///
Poirot ve Christie romanlarının dili yeniden düzenleniyor
Agatha Christie’nin romanları her ne kadar yazıda da bahsedildiği üzere içinde geçtiği dönemin toplumsal yaşantısına ve sınıf kavramına dair örtük mesajlar içeriyor olsa da bu yılın mart ayında edebiyat çevrelerinde çokça tartışmalara neden olan yeni bir düzenlemeyle karşı karşıya. Kitapların İngiltere’deki yayıncısı Harper Collins yazarın yeni dijital baskılarında bazı bölümlerin yeniden düzenlendiği ve bazılarınınsa tamamen kaldırıldığını duyurdu. Bunun sebebi ise farklı kimliklere dair ofansif, cinsiyetçi ve ırkçı tavırda olması ve bunlar üstünden stereotipler yaratması. Örneğin “siyah” ve “sırıtkan” olarak bahsi geçen bir hizmetçi tasviri yalnızca “başını sallayan” ile değiştirildi. Ya da Poirot’nun henüz tanıştığı birine dair iç sesiyle söylediği “Elbetteki Yahudi” cümlesi artık yok. Tıpkı Nil’de Ölüm romanında Allerton karakterinin onu rahatsız eden bir grup çocuk için “Gözleri ve burunları iğrençti” cümlesinin tamamen kaldırılması gibi. Türkçede kelimesel olarak aynı anlama geldiği için ayırt etmek zor olsa da İngilizcede “native” (doğma büyüme gibi düşünülebilir) kelimesi artık “local” (yerli) ile değiştirildi. Sadece Christi değil aynı şekilde Roald Dahl romanlarında da bu düzenlemeye gidileceği açıklaması kimi edebiyat tarihçileri için hikâyeleri dönemin bağlamından koparmak ve analiz imkânını kısıtlamak olarak eleştirilse de kimileri için gerekli ve olması gereken olarak kabul görüyor. 

///
Dünyanın en çok uyarlanan kahramanı
Yazarlık kariyerine 78 roman ve 100 öykü sığdıran Agatha Christie’nin Hercule Poirot’su 33 roman ve 54 hikâyede okuruyla buluştu. Yayın hayatına başladığından beri sürekli yeniden tasarlanan ve 35’in üzerinde oyuncu tarafından sahnede, ekranda ve radyoda canlandırılan Poirot, hala daha animasyon ve türevi modern uyarlamalarla canlandırılmaya devam ediyor. Bunlar arasında en radikal olanlarından birisi şüphesiz Austin Trevor’un hayat verdiği bıyıksız Poirot versiyonu. Parodik bir Hugh Laurie, son derece popüler Japon versiyonu Mansai Nomura yine öne çıkanlar. Ancak en uzun soluklusu ve bugün Poirot denince akılda canlanan imajı David Suchet baş sırada yer alıyor. Zira Suchet ilk olarak 1989 senesinde kameranın karşısına geçti ve bu 24 yıllık bir Poirot adaptasyonunun da başlangıcı oldu. Toplamda 13 sezon ve 70 bölümden oluşan bu serinin sonuna gelindiğinde Suchet şaşırtıcı olmayacak şekilde “Hercule Poirot öldüğünde benim de bir parçam öldü” açıklamasını yapmıştı.
Agatha Christie’nin kitapları Türkçede Altın Kitaplar tarafından yayımlanıyor.

 

 

 

BAKMADAN GEÇME!