Delicelerin Havva

Güncelleme Tarihi:

Delicelerin Havva
Oluşturulma Tarihi: Eylül 03, 2021 11:41

Türkan İldeniz şiirinde ise özgürlük felsefesinden çok, tenin isteği öndedir, ‘delice’dir: “Sakınmaklar gereksiz bunu yeni anladım” der. Bireysel de olsa toplumsal da, kadının başkaldırısı söz konusudur, “Bir kuralla yaşadıksa, öldük başka kuralla.”

Haberin Devamı

Kadın hareketi Gülten Akın’a çok şey borçludur, sadece ‘Kestim Kara Saçlarımı’ dizesine bile. Akın da Türkiye’de kadının özgürleşmesine dili, şiirleri, etkinlikleriyle katkı yapmayı sürdürmüştür. Onu ve şiirlerini örnek alan pek çok iyi kadın şairin varlığında da payı olduğu kuşkusuz.
Gülten Akın’ın ilk kitabı, ‘Rüzgâr Saati’ni (1956) yayımlamasından tam 10 yıl sonra, şiir okuru başka bir kadın şairin ilk kitabıyla, deyim yerindeyse, hayli sarsılır. Türkan İldeniz’in ‘Taşra Kızının Deliceleri’ (1966). Akın’ın bir itiraz, ret içerse de usul sesli dillendirdiği kadın özgürlüğünü, bedenine, arzularına sahip çıkarak, tarihsel göndermeleri de katarak daha yaygın bir söyleşiyle sürdürür, ilerletir İldeniz.
Gülten Akın eleştirisini ‘yakın gelenek’ten başlatır, büyük aile, taşra, dar çevre, Türkan İldeniz’se sınıflı toplumlarda, özellikle de feodal ilişkilerin sürdüğü Doğu toplumlarında kadın olmanın zorluklarını, tarihsel anlatılara dayanarak yazmaya ve aşmaya çalışacaktır. Daha geniş perspektiften bir bakıştır bu.

Delicelerin Havva
Delicelerin Havva
Delicelerin Havva

Haberin Devamı

Kadınsız bir edebiyatın kadınları. Gülten Akın daha ikinci kitabı ‘Kestim Kara Saçlarımı’ (1960) ile şiirde öne çıkmıştır. Daha dediğime bakmayın, şiirimizin önce klasik, sonra da hep modern olan yapıtlarından biridir kitap. Leylâ Erbil 1950’lerden başlayarak dergilerde öykülerini yayımlayacak, bunları 1959’da ‘Hallaç’ta toplayacak, kentli bir kadın tutumuyla gelecekte de daha radikal bir yazıya yöneleceğinin işaretlerini verecektir. Sennur Sezer sosyalist gerçekçi anlayışını ilk şiir kitabı ‘Gecekondu’dan (1964) başlayarak sürdürecek, kadın sorunlarına üçüncü kitabı ‘Direnç’te (1977) emekçi kadınlar üzerinden değinecek, dördüncü kitabı ‘Sesimi Arıyorum’da (1982) ise bu şiirin sözcüsü olacaktır. Bu dönemden başka bir kadın şair de Muazzez Menemencioğlu’dur. 1963’teki ilk kitabı ‘Emi’den sonra ‘Sen Kraldın Taçsız’da (1970), cinsellikten erotizme, tümüyle bir kadın dünyası oluşturur.

Haberin Devamı

Şiir, öncü girişimler ve devrimci ataklarla dönüşür, değişir, o güne dek yazılmayan, söylenmeyen konuların, temaların şiire dahil olmasıyla yeni bir yola girer. Öncü şairler, kitaplarının ardını çeşitli nedenlerle getiremeseler de, o şiirler, o kitaplar o dilin şiirine kayıtlıdır artık. Gülten Akın sonuna dek şiiri sürdürmüş, şiirimizin unutulmaz adları arasına girmiştir, Türkan İldeniz’se ilkin 1966’da ‘Taşra Kızının Deliceleri’ (Everest, 2021), sonra da 1967’de ‘Havva Çıkmazı’ (Everest, 2021) ile iki öncü kitap yazarak cesur çıkışlar yapmıştır.
Gülten Akın, kadın hareketinin referansı olan şiirler yazmış, kadın özgürlüğünü daha temelli biçimde dile getirmiştir. Türkan İldeniz şiirinde ise özgürlük felsefesinden çok, tenin isteği öndedir, ‘delice’dir: “Sakınmaklar gereksiz bunu yeni anladım” der. Bireysel de olsa toplumsal da, kadının başkaldırısı söz konusudur, “Bir kuralla yaşadıksa, öldük başka kuralla.” Artık toplumsal kısıtlamalara, baskılara karşı bir bilinç oluşmaktadır: “Kınamalar çoğalırsa çoğalsın işte”.

Haberin Devamı

Bu yazı 1950-70 arası beliren kadın şairlerin çıkışı, dönemleri, öncülükleri, etkilerini anlamaya yöneliktir. Karşılaştırma gibi anlaşılmasını istemem. İldeniz’in şiirimize en azından bir başlangıç olarak getirdiği açıklık, sunduğu yüreklendirme ve uyandırdığı özgürlük havası bile yapıtını değerli kılar. Öncü kitaplarıyla katkıda bulunmuş bir şair olarak da çabası hayranlık vericidir. ‘Delice’leri de taşra kızının dilincedir, sanki şiir yazarken dinlediği TRT radyosunda o anda Yurttan Sesler programında söylenen bir sevda türküsüne de gönül, yürek ve kulak kabartır gibi şiiri bir anda değişir ya da başka bir şiire girişir. “Işığı ben alıyorum gökten kor halinde/Bedenime giyiniyorum sımsıkı/Bedenim onun’çün güzel böyle” deyip beden güzellemesi yaparken, “Ben Havva’nın çağımızdaki şekli”yle tanımlar kendini ve “Bu en çılgın mızrak yaşım benim” dizesiyle de diri bir şiiri sürdürür, ama bu biraz sonra, “Beni senden kopardılar yiğidim” seslenişiyle, klasik bir söyleyiş tutturmasına da engel olmaz.
Şair arkadaşımız Betül Dünder’in ilgisi ve editörlüğünde ve Kardelen Akçam’ın, İldeniz şiirinin ruhunu yansıtan kapak tasarımlarıyla iki öncü kitabı ve bir yeni kitabı yayımlandı şairin, ‘Buz Altında Yanardağ’ (Everest, 2021), 1968’den 2020’ye dek dergilerde kalan şiirleri.
Delicelerin Havva’nın özgür koşuk, özgür ruh, özgür kadın şiirleri diyorum, okuna okuna kendini bulmaya özgürlüğe çıkıla!

 

BAKMADAN GEÇME!