Bir suçun tarihi

Güncelleme Tarihi:

Bir suçun tarihi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2018 15:09

Günümüz Latin Amerika edebiyatının dikkat çeken yazarlarından Hernán Ronsino, ‘Raydan Çıkan Trenler’de Arjantin’in nerdeyse terk edilmiş bir kasabasında geçen kısa ama doyurucu bir hikâye anlatıyor. Dingin bir hayatın içinde kaybolan masumiyetin, ihanet ve intikamın hikâyesi...

Haberin Devamı

1975 yılında Arjantin’de doğan Hernán Ronsino, ilk romanı ‘Raydan Çıkan Trenler’i 2009 yılında yayımlamıştı. 2011’de Guadalajara Kitap Fuarı’nda Latin Amerika’nın en dikkate değer 25 yazarı arasında gösterildi. Ciernes dergisinin kurucusu Ronsino, Buenos Aires Üniversitesi ile Latin Amerika Toplumsal Bilimler Fakültesi’nde dersler veriyor.

İsmi verilmeyen bir Arjantin kasabasındayız. Tarih Ekim, 1973. Anlatıcı, kasabanın berberi Valdemann... Anlattığı pek bir şey yok aslında, gündelik hayatın rutinini sürdüren Vardemann’ın anlatısında sıradışı olaylar göze çarpmıyor. Buna karşılık zihninden geçenler ruhunun derinliklerinde tekinsiz bir şeylerin fokurdadığını sezdiriyor; “İşte o zaman trenleri hayal etmeye başlıyorum. Raydan çıkan trenleri hayal etmeye. Devrilmeden önce bir o yana bir bu yana sallanıyorlar. Rayları parçalıyorlar. Kıvılcımlar saçıyorlar. Ve sonra, durmalarından hemen önce o, tiz mi tiz, ses geliyor. (...) İnsanı sarsıyor. Tıpkı usturanın ense bölgesine vurulduğu, sırtınızdan soğuk terler boşaldığı an gibi...”

Haberin Devamı

Valdemann’ın bir bağlama oturtmakta zorlandığımız düşüncelerini yansıtan anlatısı, yerini Bicho Souza’nın anlatısına bıraktığında hikâye biraz olsun aydınlanacak. Ama eksik parçaların yerine oturması için diğer anlatıcıların, Miguelito Barrios ve Ramón Folcada’nın söyleyeceklerine de kulak vermek gerekiyor. Nitekim, Valdemann’ın 1974 yılında başlattığı hikâye örgüsü Bicho Souza’nın 1984, Miguelito Barrios’un 1966 ve Ramón Folcada’nın 1959 yılından yaptıkları anlatılarla karışıp kaynaştığında çok seneler önce yaşanmış olayların izini süren bir hikâyenin içinde olduğumuzu anlıyoruz. Öyleyse başlangıç anına geri dönelim; “58 senesinin, ’58’in Ekim ayının, bir sabahı işler değişmeye başladı. On treni her zamanki gibi yavaş yavaş içeri giriyordu... Birkaç dakika sonrasında bu trenden, ana peronda bir grup polis tarafından içtenlikle beklenen, Ramón Folcada ve 28 yaşına yeni basmış, unutulmaz bacakları olan karısı La Negra Miranda inecekti...”

Buenos Aires’li La Negra Miranda’nın gelişi kasabadaki bütün erkekler gibi gençlik çağındaki üç arkadaşı -Valdemann, Bicho Souza ve Miguelito Barrios’u- da etkilemiş, sanki kader ağlarını örmüştür. Aralarından birisi ile La Negra Miranda arasında başlayan ilişki hepsinin hayatlarını kökünden değiştirecektir...

Haberin Devamı

KURGUSUYLA DİKKAT ÇEKİYOR
‘Raydan Çıkan Trenler’ öncelikle kurgusuyla dikkat çekiyor. Dört farklı sesin -kronolojik sıraya göre dizilmemiş- dört farklı zamandan anlattığı hikâyede geçmişte nelerin yaşandığı bir yapboz gibi tamamlanmış. Her bölüm bir önceki bölümlerde anlatılanlara yeni anlamlar katıyor. Böylelikle mesela ilk bölümde berber Valdemann ile Miguelito Barrios arasındaki üstü örtük gerilimin nedenini çözmekte hiç zorlanmıyoruz. Zaman ve perspektifteki ani kaymalarla birlikte ortaya insani tutkular ve zaaflarla örülmüş bir cinayet hikâyesi çıkıyor. Kısacası, okuyucunun hem merak duygusunu diri tutan hem de katılımını sağlayan bir kurgu kullanmış Ronsino.

Haberin Devamı

Yazının girişinde kısa ama doyurucu demiştim. Gerçekten de -daha ilk romanı olmasına rağmen- Hernân Ronsino gerek kurgu yardımıyla gerek kullandığı ekonomik diliyle ‘Raydan Çıkan Trenler’de az sayfada çok şey anlatma ve atmosfer yaratma ustalığını gösteriyor. Arjantin kasabalarında sürüp giden yaşamın tekdüzeliğinden hükümetin ölüm mangalarının suikastlerine, romantizmden şehvete, dostluklardan ihanete kadar pek çok farklı temayı sert, gizemli ve gerilimli bir hikâyede birleştiriyor. Üstelik özellikle ilk bölümlerde kasaba hayatına paralel giden dingin bir anlatımla yapıyor bunu. Ne var ki romanın katmanları açıldıkça şehvet, korkaklık, düşmanlık, paranoya, ihanet ve intikam ile kaynayacak anlatıcıların hayatları.

Haberin Devamı

Romanda önemli bir karakter olmasına rağmen La Negra Miranda’nın sesine yer vermemiş ve dört erkeğin perspektifinden anlatmış Ronsino. Bunun nedeni, erkek egemen bir toplumsal hayatı ve erkekliğin iç dünyasını yansıtmak istemesi. Özellikle Folcada’nın çarpık zihnini, düşmanlık dolu ırkçı düşüncelerini ortaya koyan uzun paragraftaki etkileyici bilinç akışı sayesinde dingin başlayan hikâyeyi şiddet dolu bir sonla bitiriyor.

Romanın dili ve anlatım tekniği ile ilgili eklenmesi gereken bir diğer husus yazarın western kalıplarını kullanması. Özellikle John Sturges filmlerine yaptığı açık göndermelerle vahşi Batı’yı bu Arjantin kasabasına taşıdığının sanki altını çizmiş. Ronsino, Latin Amerika’nın güçlü edebiyat mirasından yararlanıyor ama kendine özgü bir tarz arayışı da var. ‘Raydan Çıkan Trenler’de geçip giden zamanı ve hafızada kalanları öne çıkarmış. Çağrışımları tetikleyen bir olaydan yola çıkarak anlatıcıların kişisel hayatlarını, bir kasabanın tarihini, kırsalın vahşetini, geçmişini ve geleceksizliğini, adaletin ve intikamın sınırlarını araştırıyor. Geçmiş beklenmedik bir şekilde yakalıyor anlatıcıları. Bir tekinsizlik hissi, karakterlerin anılarını inşa eden öykülerde asılı kalmış sanki. Kazananın olmadığı bir hayatı titizlikle örülmüş bir anlatım ağı ve kendisini sürekli hissettiren gergin bir atmosfer içinde sergilerken okuyucuyu karanlığın kalbine götürüyor. Can sıkıntısı ve gelecekten yoksunluğun hâkim olduğu kayıp bir kasabada geçmişin günahları etrafında kurgulanan ‘Raydan Çıkan Trenler’ arka planında Arjantin’in sosyal ve siyasal tarihinden renkli görüntüler barındırıyor. Tarih, edebiyat, kurmaca ve gerçekliğin iç içe geçtiği parlak bir anlatı.

BAKMADAN GEÇME!