AKM’nin yandığı gece

Güncelleme Tarihi:

AKM’nin yandığı gece
Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2019 15:55

Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nin yeni binasının yapımına hafta başında düzenlenen temel atma töreninden sonra başlandı. Pek çok insanın olduğu gibi benim hayatımda da önemli bir yeri oldu AKM’nin. Küllerinden yeniden doğuşuna ikinci kez tanıklık ediyorum.

Haberin Devamı

Annem Fevziye Hızlan, Altın Kitaplar Yayınevi sahibi Dr. Turhan Bozkurt, eşi Müberra Bozkurt ve ben Küçük Sahne’deki bir oyunu seyredip İstiklal Caddesi’ne indiğimizde, AKM’nin yandığını öğrendik.
Taksim’e vardığımızda alevleri gördük. Yanılmıyorsam o gece A. Turan Oflazoğlu’nun yazdığı ‘IV. Murat’ operası sahnelenmişti. Beraberinde sergilenen eşyalar da yanmıştı. O binada sadece seyirci olarak bulunmadım, konferanslara, anmalara da katıldım. Konuşmalar yaptım, açık oturumlar yönettim. İstanbul’un bütün kültürel etkinlikleri burada yapılıyor, festivallerin açılışı için de burası kullanılıyordu. 15 günde bir pazar sabahları da AKM’de Nevzat Atlığ’ın koro konserine giderdik. Ön sırada yanımda oturanlardan iki kişiyi anımsıyorum: Ayhan Songar ve Ahmet Kabaklı. Girişte hemen bir merdiven çıkıyordunuz, fuayede çay içebilir, bisküvi yiyebilirdiniz. Yekta Kara’nın İstanbul Bale ve Opera Müdürü olduğu dönemde zamanın Kültür Bakanı İsmail Kahraman, fuayede bir iftar vermişti. Bazı konserlerden önce de, beste ve besteci hakkında konuşmalar yapılırdı.
Merdivenleri çıkarken sol duvarda, müziğe ve kültüre hizmet etmiş birçok tanınmış adın seramik üzerine fotoğrafları konmuştu. Büyük Salon dışında yan kapıdan girilen bir de küçük salon vardı. Burada da tek kişilik oyunlar oynanır, filmler gösterilirdi. Müzik Festivali’nin bir yıldönümünde, AKM’nin önünde, Taksim Meydanı’nda havai fişek gösterisi yapılmıştı. Ben büyük salonda hangi etkinliklerde bulundum! Yahya Kemal Beyatlı’nın bir yıldönümünde, Hürriyet’in o zamanki yöneticisi Arda Gedik’e AKM’de ‘Hürriyet’ adına bir etkinlik yapmak istediğimi söylemiş, “Evet” dendiğinde de gerçekleştirmiştim. İçlerinde anımsadığım iki ad var: Biri Fahir İz, diğeri Cevdet Kudret. Toplantıda övgü ile eleştiri bir arada yapılmıştı. Ayrıca o gecede, Dr. Nevzat Atlığ yönetimindeki koro da Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirlerinden bestelenen eserleri icra etmişti. O dönem Kültür Bakanı olan Mükerrem Taşçıoğlu, ‘Adalar Sempozyumu’ düzenlemişti, ben de ‘Adalar ve Edebiyat’ konulu bir konuşma yapmıştım AKM’de. Daha sonraları gerek benim kitaplarımda gerek başka kitaplarda bu çalışma yer aldı.
Ünlü yazar Anar’ın da katıldığı Cengiz Aytmatov Sempozyumu’nda da konuşmuştum. Seyrettiğim müzikaller içinde şarkı sözlerini Sheldon Harnick’in yazdığı ‘Damdaki Kemancı’ unutulmazlar arasında yer aldı. 1905 yılının Çarlık Rusya’sında geçen oyunda sütçü Tevye ve kızlarının hikâyesi anlatılıyordu. Oyun 1964 yılında ilk kez Broadway’de sergilenmişti. Türkiye’de ilk kez 1969 yılında sahneye konan ‘Damdaki Kemancı’nın başrolünde yer alan Cüneyt Gökçer, övgü gören bir icra göstermişti. Oyun 20 yıl boyunca İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok şehirde sahnelendi. Eser hakkında da değerli çevirmen Hasan Âli Ediz, Yeni Edebiyat’ta bir yazı yayımlamıştı.
Bu yazıların amacını hatırlatalım: www.nevzatatlig.com sitesinden Nevzat Atlığ’ın yönettiği koronun seslendirdiği bütün eserleri dinleyebilirsiniz. Yahya Kemal’in eserlerinden bestelenen şiirlere de buradan ulaşabilirsiniz.

BAKMADAN GEÇME!