80’leri anımsıyoruz

Güncelleme Tarihi:

80’leri anımsıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2022 09:39

Metin Celâl, anılarıyla, anekdotlarıyla, portreleriyle, olaylarıyla şiir ve edebiyatın penceresinden 1980’leri yazdı: ‘Bir Şiirdi Geçen Yıllar’. İyi bir bellek tazelemesi olmuş, özlem gidermek de diyelim buna, göresimiz gelmiş de.

Haberin Devamı

Kim anımsıyor derseniz, hemen söyleyeyim, en başta biz. Yani birinci dereceden ilgili olanlar. O yıllarda öğrenci ve genç olanlar. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle bir anlamda başlama vuruşu yapılan 80’leri hiç kuşkusuz en başta sol siyasi tutuklular, kaçaklar, vurulanlar, işkencelerden geçenler unutmaz. Elbette aynı dünyayı, görüşü paylaştıkları gençler, kesimler, aileleri.
Hem Türkiye’deki darbe hem de kısa süre sonra Sovyetler Birliği ve bağlaşığı olan ülkelerdeki sistemin çökmesi, Duvar’ın yıkılmasıyla da aslında birkaç 10 yılı değil, en az 100 yılı etkileyecek bir dönem başladı. Aşırı sağcı, faşist yönetimler ve diktatörler, Doğu’dan Batı’ya tüm dünyanın başına çöreklendiler. Ben bunu ‘1980 Yüzyılı’ olarak adlandırıyorum.
Altyapı/üstyapı, toplumsal olanın yazınsal olanı etkilemesi derken, 1980’leri anımsamamıza en çok neden olan ikinci şeye, şiir ve edebiyata geliyoruz, üstelik tam da içinden geliyoruz. Bu dönemi anılarıyla, anekdotlarıyla, portreleriyle, olaylarıyla en çok yazmasını beklediğim arkadaşların başında gelen Metin Celâl, sağ olsun beni kırmadı, yazdı: ‘Bir Şiirdi Geçen Yıllar’ (Çolpan Kitap). Sanki Ayla Dikmen ya da Lale Belkıs diye kalmış aklımda ya da ben onlara yakıştırmışım, fakat Gönül Yazar’dan dinlemişiz “Bir masaldı geçen yıllar/ kaç yaprak var elimizde” şarkısını. Metin Celâl’in kitaba koyduğu başlık onu anımsatıyor. Hiç kuşkusuz ‘Ne masalı, ne rüyası?’ diye de sorulabilir. Ama şiirin acıyı da kederi de masalı, rüyayı da içerdiği unutulmamalıdır.

Haberin Devamı

80’leri anımsıyoruz

Metin Celâl arkadaşımız şair, dergici, yayıncı ve eleştirmen kimliğinin yanı sıra yazarlık ve yayıncılıkla ilgili çeşitli örgütlerde yöneticilik yaptı, uluslararası festivaller ve edebiyat çevreleriyle yakın ilişkiler içinde oldu. Ama en çok da Cağaloğlu’nda oldu, bir bakıma Babıâli’nin görkemli yıllarının sonuna doğru oradaydı. En yakınında da, Tanrı gecinden versin, “Seni Babıâli’de toprağa vereceğiz” dediğim Adnan Özer arkadaşımız oldu. Tam da 80’lerin başı, ortası ve sonuydu. Kitabın girişinde belleğe, anılara, anımsamaya ilişkin düşüncelerini yazıyor Metin. Bunun bir adım olduğunu ve o yılları yaşayan başka arkadaşların da yazmasıyla, ortak değil ama daha doğru bir görüntü ortaya çıkacağını söylüyor. Katılıyorum buna. Özellikle anılarda geçen biri olarak elbette. Bazı anıları, olayları, zamanları farklı anımsıyor olsak da yine de bu kitaplar birlikte bir fotoğraf oluşturmaya engel değil. Bunu da en çok hem kitaptaki fotoğrafların çoğunu çeken ve adı sıkça geçen şair, yazar, fotoğraf sanatçısı arkadaşımız Merih Akoğul bilir.
İyi bir bellek tazelemesi olmuş, özlem gidermek de diyelim buna, göresimiz gelmiş de. Hele o siyah-beyaz, kuşkusuz Merih Akoğul’un gözü kadar gönlüyle de çektiği şahane fotoğraflardaki ‘genç’leri görünce, onların bazılarının hayli erken, daha hava kararmamışken terk-i diyar eylediklerini kederle anımsayınca, bizlerin de artık 60’lı yaşlarda seyrettiğini düşününce, iyi ki yazıp yayımlamışsın sevgili arkadaşım demek istedim.
Üç Çiçek’ten İmge’ye dergiler, Anıl Ant’tan Mehmet Müfit’e, Mazhar Candan’dan Enver Ercan’a gidenler, Tuğrul Tanyol’dan Taner Ay’a, Cengiz Öndersever’e şairler, yazarlar, Cemal Süreya’dan Edip Cansever’e, Ece Ayhan’dan Turgut Uyar’a ustalar, çok sevdiğimiz gazeteci dostumuz Turhan Günay, jüriler, mekânlar, şair Dede’miz Hüseyin Avni, Üçüncü Viyana Kuşatması, Orhan Pamuk, Frankfurt Kitap Fuarı, matbaalar, mekânlar, ezcümle ‘Bir Şiirmiş Geçen Yıllar’da Metin Celâl, hepsi şiir tadında olan, öyle olunca hüzne, buruk anımsayışlara da yol açması kaçınılmaz zamanları anlatmış. Usul, tatlı, esprili, sevgiyle sarılmış yazılar. Hem de dediği gibi yolu açmış. Enver Ercan’dan beklerdim en çok, Adnan Özer de yazsa keşke, Üç Çiçek’in değindiği kadar değinmediği anıları da var, onları, sonra Şiir Atı zamanlarını da yazmak gerek. Ben şimdilerde 1970-82 arası Ankara’yı yazıyorum, benim Ankaram, ‘Ankara Blues’, 2023 sonu yayımlanacak. Ömrüm yeterse İstanbul’u da Metin Celâl’in bıraktığı yerden yazmaya niyetliyim.
Sağ olasın belleğimiz, bellek adamımız Metin Celâl.

BAKMADAN GEÇME!