200 roman yazmak

Güncelleme Tarihi:

200 roman yazmak
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2019 12:11

Gazetelerde yayımlanan tefrika romanlar hayli tiraj getirirdi eskiden. O kadar popüler olmuş isimler vardı ki aralarında, turneye gider gibi konuşma yapmak için Avrupa’ya giderlerdi. Pehlivan tefrikaları yazan Murat Sertoğlu bunlardan biriydi.

Haberin Devamı

Yazarların biyografi bilgilerinin satır aralarında üretkenliği de bir şekilde dile getirilir. Geçim kaynağı sadece yazı olan birçok yazar sadece kendi adıyla değil takma adla da farklı türlerde eser kaleme alırdı.
Çok yazanlar listesini bir edebiyatçı dostumla konuşurken, tefrika romanlara geldi sıra.
Tefrika romanlar bir dönem gazete tirajlarını çok etkilerdi. Pek çok ünlü isim gazetelerde tefrika romanlar yayımladı.
Kimi yazarlar da yurtdışında yayımlanan Türkçe gazetelerin büyük tiraja ulaştığı günlerde, Avrupa kentlerini dolaşırlar, konuşmalar yaparlardı.
Bugün de bu konuşmalar yapılıyor ama eskisi gibi çok satan gazetelerin doğrultusunda değil.
Ben bazı yazarların Avrupa turnelerinde bulundum.
Unutamadıklarımdan biri, tarihi romanlar ve ve pehlivan tefrikaları yazan Murat Sertoğlu (1911-1989) idi. Bir rivayete göre eski cumhurbaşkanlarından Cemal Gürsel de bazen onu arar, pehlivanlar hakkında kendisinden bilgi alırmış.
Edebiyat tarihçileri arasında bir zaman bir tartışma çıkmıştı, Ahmet Mithat Efendi mi çok yazdı, Murat Sertoğlu mu, diye.
Bugün de bu tartışmalar yapılıyor. Demek ki edebiyat tarihi için de, tarih tekerrürdür yargısı doğruymuş.
Artık içerik arka plana geçti, baskı sayısıyla övünüyor yazarlarımız.
Tıklanma sayıları nasıl bir rekabet unsuru ise, baskı sayısı da bu unsurlardan biri. Doğrusu rakamla bir kitabı tanıtmayı ben bir türlü benimseyemedim.
Okur çokluğunun kalite ile doğrudan münasebetini bir türlü anlayamadığım için.
Sık sık Andre Gide’in bir sözünü anımsarım: “Ben o kitabı sevmem, okuru çoktur” demiş.
Mîna Urgan da anılarını yazdığı kitabı çok satanlar listesine girince Şakir Eczacıbaşı’na bundan duyduğu rahatsızlığı iletmişti.
Bir toplantı için gittiğim Viyana’da büyükelçilikten bir davet aldım.
Davetin nedeni Murat Sertoğlu’nun elçilikte yapacağı konuşmaydı.
Toplantıya gelenlerin çoğunluğu maden işçisiydi.
Onların dertlerini dinleyecek, sonra da gazetesinde yazacaktı.
Önce gurbet elde çalışanlara bir moral konuşması yaptı, başarısız Viyana kuşatmasının nedenlerini sıraladı. Daha sonra da Türk tarihinden kahramanlık destanlarını anlattı.
Büyük ilgi vardı. O günlerde pehlivan tefrikaları çok okunurdu.
200 tane roman da başka türlü yazılmaz.
Pehlivan tefrikalarına dair İsmail Dümbüllü’nün bir gösterisi vardı.
Pişekâr Tevfik soruyor, “İsmail hiç güreştin mi” diye.
“Evet” diyor o da.
- “Ne yaptın?”
- “Rakibimi kurt kapanına aldım.”
- “Sonra ne yaptın” deyince Dümbüllü de şöyle cevap veriyor:
- “Kurt kapanından onu Unkapanı’nda bıraktım.”
Yazarın kitaplarını internet üzerinden alabilirsiniz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!