GeriSeyahat Kediler doğulu, köpekler batılı mı?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kediler doğulu, köpekler batılı mı?

Kediler doğulu, köpekler batılı mı?

HAYVANLAR ALEMİ (20) - Kediler konusunda verdiğimiz mücadele sırasında, hayvan hakları ve kedi-köpek konusunda yayınlanan gazete yazılarını devamlı izlemeye başlamıştık. Kedilerle ilgili bugüne kadar yazılmış, onların günlük yaşantılarını yansıtan yazı ve haberleri okurken hiç de yalnız olmadığımızı görüyorduk. Hayvanlara karşı duyarlılık giderek artıyordu. Artma bir yana çığ gibi büyüyordu. (Sezai BAYAR)

Tam bu sırada Peyamı Safa’nın Fatih-Harbiye adlı romanını ikinci kez okumaya karar vermiştim. Bilgilerim tazelensin diye.

İlk okuyuşumda gözümden kaçmış olmalı; ya da aklımın bir köşesinde yer etmemiş bir tesbiti okuyunca hayretler içine düştüm. Safa, romanında çağdaşlaşmak ya da çağdaşlaşamamak örneğinde, kedi ile köpek arasındaki yaşam farkını gösterme ihtiyacı duymuş. Yıllar öncesi yaptığı “benzetme” tabii ki gerçeklere dayanmıyor ama teşbihte hata olmaz kabilinden bu örneğin altını kalınca çizmiş.

Özetle, Peyami Safa, Fatih-Harbiye adlı romanında Doğu-Batı farkını ele alırken (bu aynı zamanda idealizm-maddecilik çatışması) kedi ve köpek cinsini ayrı ayrı irdeliyor. Yazarın “teşbih”i ilginç.

 

Roman kahramanı Neriman, Batı hayranıdır. Daha doğrusu Batının yaşantısına, çağdaş yaşamına imrenmektedir. Babası emekli Faiz Bey ise şarkın yani doğunun adet, gelenek ve yaşamına sıkı sıkıya bağlı, dini bütün biri.

 

Kızı Neriman babası Faiz beyle yaptığı tartışma sırasında “Bütün şark (doğu) kedilere benziyor. Garp da (batı) köpeklere benziyor.” diyor.

 

İstanbul’da oturdukları semt Fatih’i şark, Beyoğlu’nu ise garp gibi gören Neriman’ın daha sonraki yorumu şöyle yer alıyor romanda:

 

“Şark da (kediler gibi) işte böyle miskin, uykucu, lapacı. Bakın şimdi (Fatih semtinde) her taraf uyuyor. Bir de şimdi Beyoğlu’na çıkın… Ortalık mahşer gibi, herkes ayakta, uyanık.”

 

Babası soruyor: “Garplılar niçin köpeğe benziyor?”

 

Neriman’ın yanıtı şöyle oluyor:

 

“Çünkü onlar daima uyanık, uyurken bile uyanık. Çalışıyorlar, kazanıyorlar , iyi yaşıyorlar.”

 

Romanda medeniyetler çatışmasına benzer örnekte şarklıların kedi, garplıların ise köpek besledikleri vurgulanıyor.

 

Peyami Safa’nın romandaki teşbihi, beni bahçemizdeki kedilere kadar götürdü. Gerçi kediler böyle bir durum karşısında “teşbihte hata var” diye savunmaya geçebilirler. Ama gerçek olan şu ki, batı dünyasında kediler değil, köpek besleme hakim.

 

Daha bırakın şu andaki Avrupa Birliği’nin, Avrupa Topluluğu’nun daha adı sanı konmamışken, romanda işlenen konu, ulusalcılık ve idealizmden yana olanlarla, Batılılığı savunanların çok ama çok öncelerden yani asırlardır varolduğunu gösteriyor.

 

Özetle, batının sadece teknolojik gelişmelerin ithali gerekli olabilir ama batı gelenekleri, görenekleri ve yaşam biçimi Türk Milletine ters gelir denmek isteniyor.

 

Hâlâ aynı ideolojik yaklaşım ve bunun tartışması yapıldığına göre, bizim kediler ve köpeklerin durumu ne olacak bu durumda?

 

Yani AB’ye girersek Batı, Neriman’ın kedisi Sarman için söylediği gibi bizi “miskin kedi” gibi mi algılayacak, yoksa çalışkan köpek gibi mi?

 

Avrupa bu, ne yapacağı belli mi olur.

 

Kendi köpekleri varken, bizim kedi ve köpeklere muhakkak takabilir. Belki de kedi ve köpeklere standart getirilmesini ister.

 

Oysa kedi de, köpek de doğanın bir parçası. Ekolojinin dengesi olan bu varlıkların korunması, sevilmesi, beslenmelerinin sağlanması insanlara düşen görevler arasında.

 

Bu açıdan bakınca bizim bahçede beslediğimiz kediler “mutlu azınlık” sınıfına atlamış sayılırlar.

 

Ekmek elden su gölden misali, temiz ortamlarda, hijyenik koşullarda üstelik aşılı ve de damak tadına uygun besinlerle besleniyorlar. Dış tehlikelere karşı korunaklı durumları var.

 

Yaz kış demeden üreme olanaklarına sahipler.

 

Sadece sıcak ev ortamından yoksunlar.

 

Evlerdeki hemcinsleri gibi “miskinlik” yapma lüksleri yok.

 

Onun için bizim kediler Avrupa yolunda sayılırlar.

 

Yani Batıdaki köpekler gibi çağ atlamış sayılabilirler.

 

... mi acaba?

 

Sevgiler,

 

Sezai

False