Kayıp zamanın izinde!

Güncelleme Tarihi:

Kayıp zamanın izinde
Oluşturulma Tarihi: Şubat 07, 1998 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

‘William Faulkner'a, ideal kadını tarif etmesi söylendiğinde şöyle demişti: ‘‘Onu saçı ya da gözünün rengiyle tarif edemem; çünkü bir kere tarif edildi mi ortadan kayboluyor. İdeal kadın, her erkeğin zihninde bir kelime, bir söz, bir bilek kıvrımı veya bir el hareketi ile beliren kadındır. Bir kadın için yapılacak en güzel tarif, onu az tarif etmektir. Tolstoy'un Anna Karenina için sadece güzel olduğu ve karanlıkta bir kedi görebildiğinden başka bir söylemediğini unutmayın. Her erkeğin güzellik hakkında değişik bir fikri vardır. Ve bir şekli, bir dalı alıp, zihinde bir ağacı yaratmak en iyisidir.’’

‘‘Kayıp zamanın izini aramak’’ düşüncesini aklıma bu satırlar düşürdü. Çünkü ben artık kayıp zamanlarımı arayacak yaşa geldim. Zaman kaybetmemek için çılgınca bir savaş veriyorum.

Ve bu savaşı yüreğimin sonsuz sevgisiyle götürüyorum. Ama bazen kendimi sevgi adına ruhsuz kalmış bir balıkçı gibi hissediyorum.

* * *

Wilde'ın balıkçısı, deniz kızına âşık olduğu zaman, denizin altında yaşamasının koşulu olarak ruhunu bedeninden sıyırıp atmıştı.

Ve sevgisini ruhsuz yaşamıştı; kendimi ona benzetiyorum.

Ve sonra bir gün dayanamayıp gittiği sahil meyhanesinde dans eden çingene kızını görünce, sevgilisinin ayakları olmadığı için dans edemediğini hatırlamıştı.

Sonrası tam bir felakettir bu öykünün. Çünkü balıkçı dans edebilmek uğruna ruhunu vücuduna tekrar kabul etti.

Bir çift güzelim ayak için sevgisini satıp gitti.

Deniz kızı acılar içinde öldü. Balıkçının bundan haberi bile olmadı.

Çünkü bir daha denizin altına dönmedi.

Kim bilir, belki ince uzun parmaklı çingene kızıyla evlenip gitmiştir.

Ve şu sorunun cevabını bize vermeden gitmiştir.

Ruhsuz sevgi olabilir mi ve sevgi mi, ruh mu üstündür?

Kayıp zamanın izini ararken işte böyle sorular sormaya başlarsınız kendinize. Çünkü artık zaman sizin için en değerli şey olmaktadır.

Her geçen bir saniyenizi bile mumla aramaktasınızdır.

Tam karşınızda bir mum yanmaktadır.

Ki alevlerinde aşkın, ruhsuz ve vicdansız öyküsü yazılmaktadır.

* * *

Evet, her erkek için ideal kadın değişiktir. Bir bilek kıvrımı, bir ayak ifade eder ideal kadını ya da bir söz ve bir gülümseyiş.

Ve bir kadın tanımı vardır her erkeğin kafasında. O da âşık olduğu kadının tanımıdır. İşte bu tanımı yaptığınızda âşık olmuşsunuz demektir.

Ve bir simge size o kadını yaşatır ve siz işte o zaman susarsınız.

Tolstoy, Anna Karenina'ya âşık olduğu için tarif etmemişti.

Yarattığı kadını sadece kendisine saklamıştı.

Tüm güzellikleri biz kendimize saklarız, onları asla paylaşmayız.

Ve sonra kayıp zamanların izini sürmeye başlarız.

Çünkü onları, kayıp zamanların içinde yitirmişizdir.

Ama bir gün tekrar bulma umudunu asla yitirmeyiz.

Çünkü bizi yaşatan tek şey, artık bundan ibarettir.













Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!