Haklı Çıkma Rehberi: Budaklı odun ve entelektüelite

Güncelleme Tarihi:

Haklı Çıkma Rehberi: Budaklı odun ve entelektüelite
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 2017 13:51

Merhaba, kolay gelsin. Bundan sonra en kaliteli mürekkeplerin kullanıldığı bu güzide sayfada sizlere günlük hayatta karşılaşma ihtimalimizin yüksek olduğu insanlardan haklı çıkarak kurtulma tavsiyelerimi yazacağım. Yazan: Zihni Başsaray

Haberin Devamı

Neredeyse tüm kötü sosyal normları barındıran biri olarak, bu önerilerimin aynı zamanda birer deneyim olduğuna emin olabilirsiniz. Bu haftaki konumuz entelektüellerin üzerinizde yaratabileceği baskıyı budaklı odunla kırmak.

 

Diyelim ki eş dost toplanmış Game of Thrones övüyorsunuz, coşkun akan dereler gibi Yüzüklerin Efendisi’nden konuşuyorsunuz ya da çok sevilen bir yazarı çok sevmeye devam ediyorsunuz. Bu esnada ortama biri geliyor ve size “ya gerçekten sanata bakışın bu mu?” bakışı atarak birden imgelem/okumlamak/edilgen gibi kelimelerle muhabbetin ortasına kara bulut gibi çöküyor. Bu yazı, sizin o kişiyi ötekileştirebilmeniz, sevdiğiniz şeyleri gönül rahatlığıyla sevmeye devam etmeniz ve dağa taşa “ben sanat filmi sevmiyorum” diye bağırabilmeniz için yazılmıştır.

 

Haberin Devamı

Sonuçta hepimiz belli bir yaştayız, belli ölçüde boş vaktimiz var ve sonsuz adet kitap/film/oyun vs. içinde her şeyi bilmek zorunda değiliz ama bazıları sinsice, hınzırca, haince gidip kimsenin ilgilenmediği şeylere vakit ayırıyor, okumluyor, irdeliyor, çıkarımda bulunuyorlar. Sonra da ortamlarda “ya erken dönem Fransız sinemasını nasıl bilmezsiniz?”, “Hollywood filmlerini sevmenize inanamıyorum” gibi cümlelerle şov yapıyor, sinsice öğrendikleri bazı şeylerle muhabbeti domine ediyorlar.

 

  •  

    Öncelikle size bu kişiler hakkında bazı ipuçları vermek isterim. Bu kişiler genelde referans verdiği kitapların tamamını okumamış, bahsettiği müzikleri tam olarak dinlememiş ve övdüğü sinema filmlerinin birçoğunu, aslında kendileri de sıkılıp bırakmıştır. Bu sebeple izlemeniz gereken ilk yol sayısal verilerle hareket etmek olmalı.

     

    Örnek Diyalog;

    Entel: Abi açıkçası Aristo’nun Poetika’sından Goethe’ye kadar süregelen yazım geleneğinde biçimsel bir kısıt olduğunu düşünüyorum.

    Siz: Poetika’nın 38. sayfasına tekrar bakarsan bence fikrin değişir.

    Haberin Devamı

    Entel: Neden böyle düşünüyorsun?

    Siz: Sen bir bak, sonra konuşalım.

     

    Dikkat ettiyseniz bir anda bu sıkıcı muhabbeti zafer kazanarak kapattınız. Üstelik Aristo hakkında hiçbir fikriniz yoktu ve Poetika’dan bihaberdiniz.

     

  •  

    İşler her zaman böyle yürümez. Bu insan tipi birden İran sineması da övmeye başlayabilir ve elbette sizin bunu bilme zorunluluğunuz yok ancak yine de kendinizi cahil hissedebilirsiniz. Bu durumda konuyu karşı tarafın da –aslında kimsenin- asla bilemeyeceği bir yere çekin ve çektiğiniz yerde konuyu kapatın.

     

    Örnek Diyalog;

    Entel: İran sinemasındaki imgelem ve senaryolardaki pesimizmi keşfedince Hollywood izleyenleri anlayamıyor insan.

    Haberin Devamı

    Siz: Bence Tacikistan sinemasını ve Kelt mitolojisinin sinematografik yorumunu keşfettiğinde bu fikrin değişir.

    Entel: Neden böyle düşünüyorsun?

    Siz: Sen bir bak, sonra konuşalım.  

     

    3.

    Peki bütün muhabbetlere budaklı odunla girişen bu kimseler, size bir eleştiriyle geldiğinde ne yapmalısınız? Son derece basit cevaplarla muhabbeti irrasyonel bir yere çekin ve karşı tarafı ince bir bilek hareketiyle paralel evrene gönderin.

     

    Örnek Diyalog;

    Entel: Ya Yüzüklerin Efendisi izlemek için harcadığın vakte yazık. Nesini seviyorsun ya o filmin?

    Siz: Arven çok güzel/Legolas çok yakışıklı.

    Entel: Nasıl yani?

    Siz: Bende durum bu, kendine iyi bak.

     

    Sırf ortamlarda anlatabilmek için bütün Tarkovski filmlerini 1,5x hızda izlemek zorunda kalmış biri olarak artık bu “nasıl bilmezsin?” bakışına karşı mücadele etmek adına bu yazıyı yazdım. Zamanında nice neşeyi sömürmüş, nice ortamları çürütmüş biri olarak size karşı borcumu ödemeye çalıştım.

     

    Haberin Devamı

    İsterim ki bu yazıyı okuduğunuzda, çok tatsız bir anda radyoda en sevdiğiniz şarkı çalmış gibi hissedin. Kalbinizde kelebekler uçuşsun, ağaçlarla konuşun, duygulanın ve bazı istenmeyen hareketler sergileyin.

     

    Kendinize iyi bakın. Selametle.

     

    BAKMADAN GEÇME!