Duyguların dili adına!

Güncelleme Tarihi:

Duyguların dili adına
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2017 10:53

Amerika’daki Northeastern Üniversitesi’nde görevli nörolog Lisa Feldman Barrett yeni çıkan kitabı "How Emotions Are Made – The Secret Life of the Brain" (Tr. Duyguların Yapılışı - Beynin Gizli Yaşamı) adlı kitabında bildiğimiz anlamda duygular ve duyguların dışa yansıması olarak görülen beden dili çerçevesinde doğru kabul ettiğimiz yanlışları irdeliyor.

Haberin Devamı

Üzüntülü ya da mutlu olduğumuzda herkesin "aynı" duyguyu hissetmek zorunda olmadığını ve duygularımızı farklı şekillerde dışa vurabileceğimizi belirten Barrett, The Verge adlı internet sitesine verdiği röportajda duygulara klasik yaklaşımı sorguluyor.

 

Geleneksel anlamda duyguların başımıza gelen bir şey olduğunu düşünmeye eğilimliyiz. Duygularımızı kontrol etmekte ve onlara yön vermekte zorlanırız. Ve herkesin de belirli duyguları aynı şekilde yaşadığını ve ifade ettiğini varsayarız. Oysa duyguların dilinin illa da ortak olması gerekmez, diyor Barrett ve duygularımızı ifade etme şekillerimizin de hem beyin yapısıyla hem de toplumsal olarak yetiştirilmemizle ilgili olabileceğini belirtiyor. Özellikle duyguların yüze bakarak anlaşılamayacağını iddia eden akademisyen, bizim çok alışkın olduğumuz ‘içinin güzelliği dışa yansımak’ gibi ön kabullerin de yapılan araştırmalarla çürütülebildiğini dile getiriyor. İş görüşmelerinde belirli hareketleri yapmanın belirli anlamlara geldiğine inanılarak yorumlandığını düşünürsek, gelecekte standart iş görüşmelerinde de farklı yollara gidilmesi gerektiğini öne sürebiliriz elbette.

 

Haberin Devamı

Evrensel duygu ve beden dillerinin olmadığına vurgu yapan Barrett bu konuda ilginç bir örnek de veriyor. Tahiti kültüründe "üzüntü" şeklinde bir kelime olmadığını ve buna en yakın sözcüğün "grip olduğunuzda hissettiğiniz yorgunluk benzeri bir his" anlamına gelen bir kelime yer aldığını ve bu duygunun ifadesinin de doğal olarak bizim bildiğimiz anlamda "üzüntü" ile eş değerli olamayacağını açıklıyor. Hislerin bir çocuğa öğretilemeyeceğini, bunların doğuştan edindiğimiz yetenekler olduğunu biliyoruz. Ancak duygu dediğimiz şey yahut onun ifade şekli toplumsal olarak aktarılan ve hatta beynimize öğretilen bir tür davranış biçimi olarak görülebiliyor. Ayrıca sadece bireysel yahut toplumsal farklardan değil cinsiyetler, sosyal statüler, bulunduğumuz ortamlar bakımından da duygularımızı farklı şekillerde ifade edebiliyoruz.

Haberin Devamı

Yüz tarama teknolojilerinin de gelişmesiyle birlikte, araştırmacılar şu an farklı duygu ifadelerinin yazılımlar aracılığıyla nasıl okuyup yorumlanabileceği ve bir duygunun farklı bir kişinin ‘duygu dili’ne çevrilip çevrilemeyeceği üzerinde çeşitli deneyler yapıyorlar. Bakalım insanlığın belki de en temel varoluş özelliklerinden olan duygular ve bunların ifadesi yakın gelecekte nasıl bir hal alacak?

Yazan: Soner Sezer

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!