Yüzleşmenin zabıtları

Güncelleme Tarihi:

Yüzleşmenin zabıtları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 1998 00:00

Haberin Devamı

Önceki akşam Başbakanlık Konutu'nda gerçekleşen soru-cevaplı yemeğe İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş, Sanayi Bakanı Yalım Erez, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, Devlet Bakanı Güneş Taner, Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu, Başbakanlık Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar ve 19 gazeteci katıldı.

Başbakan Mesut Yılmaz, Türkbank ihalesi, Alaattin Çakıcı - Korkmaz Yiğit ilişkisi ve bu konularda ortaya atılan iddiaları ilgili bakan ve bürokratlarının da katıldığı bir yemekte gazetecilerle tartıştı.

Başbakan, açıklamaları sırasında Türkbank ihalesinin seyrini şöyle anlattı:

1) YİĞİT, ÖNCE GÜNEŞ BEY'E GİTTİ

(Haziran başı) Türkbank, 4 Haziran tarihinde Merkez Bankası'nın Tasarruf Mevduat Güvencesi Fonu tarafından ihaleye çıkarıldı. Tam bu safhada Korkmaz Yiğit, Güneş Bey'e (Taner) gidiyor ve bu bankayı almak istediğini, bunun için gerekli her türlü özveriyi göstereceğini söylüyor. Güneş Bey de bunu bana aktarıyor. Ben ilk defa Korkmaz Yiğit ismiyle öyle muhatap oldum.

2) MİT VE EMNİYET'TEN İLK UYARI

Ondan sonra Emniyet ve MİT'ten bana bilgi geldi. Bu bilgilere göre, Alaattin Çakıcı, Ticaret Bankası ile ilgili olarak bazı şahıslara telefon etmiş. Bunu Erol Evcil ile Çakıcı arasında geçen bir telefon konuşmasını dinlerken saptamışlar. Bu bilgilerin özeti şu: Çakıcı Ticaret Bankası'nın Korkmaz Yiğit tarafından alınmasını istiyor. Bu konuda da kişilere baskıda bulunuyor. Bu bilgiler bana MİT ve Emniyet'ten Haziran başında geldi.

3) ‘BUNU İHALEYE SOKMAYIN’ DEDİM

(Haziran ortası) Ben, bunun üzerine Güneş Bey'e, ‘‘Bize gelen bilgilere göre Çakıcı, Korkmaz Yiğit lehine bu ihaleye karışıyor. Yiğit'i bu ihaleden dışlayın’’ dedim. Güneş Bey'in bana cevabı şu: ‘‘Hay hay, biz gereğini yaparız.’’ Bu arada Yiğit tekrar Güneş Bey'e geliyor, diyor ki, ‘‘Boşver bu ihaleye girme, kazansan bile bu ihale sana verilmeyecek, çünkü Başbakan'ın elinde bilgiler var. Çakıcı ile irtibatın varmış.’’

4) CİNDORUK RİCACI OLDU

(Haziran'ın son haftası) Bunun ardından Yiğit beni telefonla aramaya başladı, günde 3-5 defa. Ben görüşmüyorum. Haziran ayının sonunda Sayın Cindoruk bana telefon ediyor, ‘‘Yiğit bana geldi. Bazı önemli şeyler anlattı. Senin de mutlaka bilmende fayda var. 5 dakika kendisini dinlemini rica ediyorum’’ diyor.

5) YİĞİT, CEFİ KAMHİ İLE BANA GELDİ

(30 Haziran) Ben bunun üzerine Haziran sonunda kendisine randevu verdim. Galiba 30 Haziran'dı, Meclis'te Cefi Kamhi ile birlikte bana geliyorlar. Korkmaz Yiğit bana diyor ki, ‘‘Çakıcı'nın benimle ilişkili gösterilmesi, benimle ilgili rivayetler çıkarılması, bana karşı yapılmış bir komplodur. Aslında bu iş başka birine tezgahlandı, başkasına verilecek ve Çakıcı ile beni ilişkili göstererek, beni bu işten bertaraf etmeye çalışıyorlar. Ben de sizden bunu engellemenizi istiyorum.’’

6) KORKMAZ YİĞİT'E DEDİM Kİ?

‘‘Güneş Bey'e ben söyledim, senin Çakıcı ile ilişkili olduğunu. Bana bu bilgiler devletin kurumlarından geldi. Çakıcı ile ilişkin var mı, yok mu?’’ Bana söylediği hikaye şu: Bilmem kaç sene önce Çakıcı kendisini telefonla arayıp bir daire almak istediğini söylemiş. O daireyi satmış ve parası da başörtülü bir kadın tarafından kendisine eksik olarak getirilmiş. Yiğit, ‘‘Ne verseydi kabul edecektim, hiç vermeseydi de istemeyecektim. Ama önemli olan benim o günden sonra Çakıcı ile telefonla doğrudan hiçbir irtibatım olmamıştır. Türkbank işinde de Çakıcı'nın hiçbir ilgisi yoktur. Tüm bunlar oyundur. Bana engel olmayın, benim önümü kesmeyin, beni dışlamayın’’ dedi. Korkmaz Yiğit ile görüşmemizin özü budur. Bu görüşmede Yiğit bana medyada büyüme planlarından söz etmedi.

7) EMNİYET VE MİT'E TALİMAT VERDİM

(Temmuz başı) Ben görüşmeden sonra Güneş Bey'e de bilgileri aktardım, sonra Emniyet Genel Müdürümüz ve MİT Müsteşarımız ile görüştük. İkisi de bu adamın Çakıcı ile ilişkili olduğunu düşünüyorlardı. Bu kurumların bir kanaati var, adamın da getirdiği karşı bir iddia var, ben de bunun üzerine diyorum ki, ‘‘Bana Çakıcı ile bu adam arasındaki ilişkiyi tespit edin.’’ Böylece olaylar gelişti, adam 4 Ağustos'ta ihaleye girdi, en yüksek fiyatı verdi ve ihaleyi kazandı.

8) TEMİZEL'E DE TALİMAT VERDİM

(Ağustos ortası) Ben, ayrıca Maliye Bakanımız Zekeriya Temizel'e ‘‘Bu adam banka almaya talip oldu, bunun mali durumunu araştırın’’ talimatını verdim. Ama bu inceleme devam ederken, adamın ihaleye girmesini ben engelleyemem. Almasını da engelleyemem. Benim elime Emniyet'ten birşey gelmesi lazım. Adam teminat yaptırmış, ihaleye katılmış, kazanmış. Benim elimde hukuki bir kanıt lazım, ben emniyetten onu istiyorum. Şimdiki durum itibarıyla, hâlâ tek kanıtımız Fikri Sağlar'ın verdiği kaset. Onu da mahkemeye yolladık.

9) HAZİNECİLER TEDİRGİN

(28 Ağustos) Ondan sonra 28 Ağustos'ta ekonomik gelişmelerle ilgili bir basın toplantısı yapıyorum. Güneş Bey, Maliye Bakanı, Merkez Bankası Başkanı var. Güneş Bey'in odasında konuşuyoruz. Bu bilgiyi onlara da aktarıyorum, yani diyorum ki, ‘‘Şimdi ben de doğrudan ilişkiyi araştırıyorum.’’ O aşamada yani 28 Ağustos'ta daha o zaman Hazine'nin Türkbank'a onayı verilmemiş. Ben arkadaşlara dedim ki, ‘‘Adamın iddiası bu. Araştırıyoruz ve doğrudan tespit etmeye çalışıyoruz.’’ Güneş Bey dedi ki, ‘‘Bu normal bir ihale değil, bu banka ihalesi biz bunu her aşamada şey yapabiliriz, bankalar kanunu bunu sağlıyor, siz ne zaman tespit ederseniz biz gereğini yapabiliriz.’’

10) YİĞİT BANA 'MEDYAYA GİRİYORUM' DEDİ

(11 Eylül) Yiğit, beni daha sonra bir daha aradı. İhale bitmişti. Bir kere telefonda konuştuk. Bana ‘‘Kanal 6'yı aldım. Şimdi de Milliyet'i, Yeni Yüzyıl'ı alıyorum.’’ Bunları bana niye söylüyor diye düşündüm ve dedim ki, ‘‘Bu adamın bu bankayı alacak parası yok bizden kamu bankalarından para isteyecek.’’ Hiçbir kamu bankasında ne kredi, ne de mektup almasına izin vermedim. Yiğit ile bir kere de yüzyüze görüştük. Yüzyüze görüşme 11 Eylül tarihinde olabilir.

11) İLİŞKİYİ AKTAŞ'A İTİRAF ETTİ

(30 Eylül) Bu şahıs İçişleri Bakanımız Aktaş'ı da ziyaret etti. Sayın Aktaş, bu görüşmede Yiğit'in bana söylediğinin aksine o şahısla (Çakıcı) ile daha ileri bir ilişkisi olduğunu tespit ettiğini söyledi.

12) ECEVİT'LE İHALEYE İPTAL KARARI VERDİK

(5 Ekim) Bunun üzerine Kutlu Bey, sayın Ecevit, ben oturduk, dedik ki: ‘‘Bu adam hakkında söylenenler doğrudur. Bizzat kendi ifadesiyle farklı konuştuğuna göre, doğru konuşmuyor. Biz Türkbank'ın buna verilmemesini kararlaştırdık ve telefon açtık kesilikle buna verilmeyecek. Güneş'in Washington'da olduğu bir tarih.

13) KASETİN SAĞLAR'DA OLDUĞUNU ÖĞRENDİM

(8 Ekim) Gelgelelim, benim elime hâlâ ne MİT'ten, ne Emniyet'ten bir belge gelmemişti. 8 Ekim günü Uğur Mumcu Vakfı'nın açış töreninde gazeteci Tuncay Özkan ile karşılaştık. Bana, ‘‘Fikri Sağlar'ın elinde Korkmaz Yiğit ile Çakıcı arasındaKi bir konuşmanın bandı var’’ dedi. Bunun üzerine 9 Ekim sabahı Emniyet İstihbarat Başkanı (Sabri Uzun) ve Organize Suçlar Daire Başkanı'nı (Emin Arslan) çağırdım ve şöyle dedim: ‘‘Sizden iki aydan beri aradaki ilişkiyi istiyorum. Ama Sağlar dün kaseti dinletmiş, arşivi bir daha tarayın.’’

14) EMNİYET BANT DEŞİFRESİNİ SONUNDA GETİRDİ

(11 Ekim) İki gün sonra 10 veya 11 Ekim'de Antalya'da, Emniyet Organize Suçlar Daire Başkanı, bana bilgi notu verdi. 21 Mayıs'ta Çakıcı ile Yiğit arasındaki konuşmanın notu vardı. ‘‘Neden daha önce vermediniz’’ dedim. Başkan, bana ‘‘İstanbul istihbarat bunu almış göndermiş, ama biz bunu atlamışız. Ancak kötü niyet yok burada. Biz ticari işlerle şey yapmayız. Ancak ölüm tehditi olursa, ancak onu işleme koyarız. Bu bantı Çakıcı vermiştir’’ dedi.

15) VE İHALEYİ İPTAL ETTİM

(13 Ekim) Ben 13'ünde Ankara'ya geldim. O gün, Fikri Sağlar basın toplantısı yapmıştı. Akşamüstü benden randevu istedi, 4 CHP mebusu ile geldiler. Bana kaseti ve deşifresini verdiler. Sağlar'a ‘‘Bunu keşke önce bize verseydin de sonra kamuoyuna gitseydi’’ dedim. O arada Güneş Bey de gelmişti. Onayı iptal etti.

16) BANTI SAĞLAR'A KİM VERDİ?

Ben Sağlar'dan bantı alınca telefon açtım Emin Bey'e (Arslan), ‘‘Kaseti sana yolluyorum’’ dedim. Sağlar, 'Emniyetteki dürüst arkadaşlar verdiler' dedi. İki gün sonra Emniyet’ten geldiler. ‘‘Bu bant Emniyet'in bantı değil. Bu dört konuşmalık bir bant. Bizde sadece bunun bir tanesi var, diğer üçü Emniyet'in kayıtlarında yok’’ dediler.

Kötü niyet yok

Başbakan, yazışmada, haberleşmede kusur olabilir. Bunu zaten soruşturuyoruz. Ama benim kanaatim, kişisel kanaatim, bunda kötü bir niyet olmadığı, bunu devlet kurumları için söylüyorum. İhmal olabilir, gecikme olabilir.. Buna rağmen, tekerrür etmemesi için tabii ki soruşturma yapacağız, gereğini yapacağız'' dedi.

Mantıki değil, hukuki olmak zorundayım

Yılmaz, Türkbank ihalesinde ‘‘hatalar yapılmış olabileceğini’’ kabul ederek, ‘‘Herhangi bir yanlış yapılmışsa, bu yanlış benim bilgim içinde olmuşsa sorumluluğu bana aittir. Benim bilgim dışında bir yanlış yapılmışsa onun gereğini yapmak da benim sorumluluğumdadır. Dolayısıyla muhaliflerimizin veya gazete yazarlarımızın bahsettiği gibi sorumluluktan kaçan anlayışın içinde değilim, tam tersine sorumluluk üstlenmeyi seven bir insanım’’ dedi.

Yılmaz, istihbarat notlarına rağmen Korkmaz Yiğit'in neden ihaleye sokulduğu ve sonradan bankanın devir işlemlerinin neden askıya alınmadığı yolundaki bir soruyu yanıtlarken de ‘‘Anlıyorum ki mantıki davranmamı bekliyorsunuz. Ama benim hukuki davranmam lazım. Emniyet'in istihbarat notları duyumdan ibaretti, kesin delil içermiyordu’’ diye konuştu.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!