Yok öyle keyfe keder terörist

Güncelleme Tarihi:

Yok öyle keyfe keder terörist
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2001 00:00



Gülden AYDIN
Haberin Devamı

Geçen pazar günü Swissotel'e yapılan baskın ve rehin alma olayı terör nedir, terörist kime denir,tartışmasını yeniden gündeme getirdi. 1996'da Avrasya feribotunu kaçıran eylemcilere ‘‘bizim çocuklar’’ mertebesi veren yaklaşımlar terör ve teröristin hukuki tanımı karşısında sırıttı. Yalnızca hukuki tarifler değil uluslararası anlaşmalara atılan imzalar da durumu apaçık ortaya koyuyor. Ama Türkiye'de sık sık düşülen yanlışlık yine siyaset ve ideoloji batağında yeşerme fırsatı buluyor. Ve ‘‘Benim teröristim iyidir’’ diyenlerle ‘‘terör, terördür’’ diyenler karşı karşıya geliyor.

Swıssotel baskınına KARŞI ÇIKANLAR

Bakır Çağlar (İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Anayasa ve İnsan Hakları Hukuku Profesörü)

İşledikleri suç terör yargılandıkları

suç çetecilik

Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler var: BM ‘‘Rehin Almaya Karşı Uluslararası Konvansiyonu’’, 3 Haziran 1983'te yürürlüğe girdi. 1. Madde, terörizmin göstergesi olarak rehin alma eylemlerinin önlenmesi ve cezalandırılması. 3. Madde, bir devleti, belli bir eylem yapmaya zorlamak için rehin alma suçunu düzenliyor. Sözleşmeye göre Swissotel'de olanlar, Türkiye bu sözleşmeye taraf. Uygulanan ceza usulü sonuçlarını BM Genel Sekreterliği'ne bildirmek zorunda. Türkiye'nin taraf olduğu 2. sözleşme, Avrupa Konseyi bünyesinde ‘‘Terörle Mücadele Avrupa Sözleşmesi’’, 4 Ağustos 1978'de yürürlüğe girdi. Buna göre siyasi bir amaçla rehin alma ve silah kullanma, terör suçu. Taraf ülke bu kişileri yargılamaktan çekinirse, sınırdışı etmek zorunda. Yakalanan 13 kişi hakkında ‘‘Çete oluşturmak, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na Muhalefet ve Hürriyeti Tehdit’’ suçlarından soruşturma başlatıldı. Yani, bunları terörist olarak yargılamayacak. O zaman Terörle Mücadele Avrupa Sözleşmesi'ne göre, bunları sınır dışı etmesi gerekiyor. Ve Rusya-Türkiye arasında ‘‘Teröristlerin İadesi Sözleşmesi’’ var. Türkiye bu yükümlülüklerini yerine getirmezse ne tür yaptırımlarla karşılaşacağını bilmek zorunda.

YENİ BİR YASA YAPAMAZLAR

Feribot eyleminde Meclisten yasa çıkarılarak, bu suç (Toplu taşıma aracı kaçırmak), terör kapsamından çıkarıldı. Bu, DSP-DYP yasasıdır. Ama Swissotel'i basanlarla ilgili böyle bir yasal düzenleme yapamazlar.

Peki, iç hukukta durum ne? Kriz var, turizm gelirleri önemli. Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. Maddesi, ‘‘Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak için bir örgüt ya da çeteye mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her tür eylem, terördür’’ diyor. Otel baskınında bu kriterlerin tümü mevcuttur. O yüzden 13 teröristin, Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. Maddesi'ne göre yargılanmaları lazım. Çünkü bu eylem, terörist bir eylemdir. Hem uluslararası hem de Terörle Mücadele Kanunu'na göre. Batıyı çifte standartla davranmakla suçlayanlar, bir de aynaya baksınlar. Çifte standarta hálá öztürkçe bir karşılık bulamadılar mı?

Ertuğrul Özkök

(Hürriyet-24.04.2001)

Birkaç oy için

(...) Ben, birkaç oy uğruna teröristle tam anlamıyla ittifaka giren Türk siyasetçilerine, sözde devlet adamlarına isyan ediyorum. Sırf bu teröristlere verilecek cezayı hafifletmek için ‘‘Taşıma aracı kaçırma eylemlerini’’ terör suçu olmaktan çıkarmayı dahi teklif eden zihniyete öfke duyuyorum. Bu teröristleri yarıaçık cezaevlerine gönderip oradan ellerine kollarını sallaya sallaya kaçmalarına izin veren, hatta yardım eden, bizimle, bütün dünyayla alay eden o pespaye zihniyetten iğreniyorum. (...) Soydaşlık, dinkardeşliği uğruna mı? Öyleyse Türk teröristin günahı ne?

Altemur Kılıç (Türkiye-25.04.2001)

Terör terördür

Bazı çeçenlerin Swissotel'i basmaları, yabancıları rehin almaları, ortalığa dehşet salmaları, maksat ne olursa olsun, tıpkı geçen yılki feribotu kaçırma olayı gibi asla tecviz edilemez. Terör terördür. (...) Ama bu gerçekler de Çeçenler'in ve özellikle Tokcanlar'ın Türkiye içindeki gerilla ve şiddet eylemlerini asla haklı çıkarmaz, mazur göstermez. Ve Başbakan’ın dediği gibi ‘‘Çeçenler bizim kardeşlerimizdir’’ ama bu gibi hareketlere asla müsaade edilemez, Swissotel'deki baskın cezasız bırakılamaz.

Oktay Ekşi (Hürriyet-24.04.2001)

Dürüst olalım

(...) Oysa Türkiye gibi terörden çok çekmiş bir ülke, onun halkı ve devleti bu konularda çok titiz ve tutarlı olmalı. 1990'lı yılların başlarına kadar Türkiye'de Rusya Federasyonu Büyükelçisi olan Çernişev ‘‘Bizi Çeçenler yüzünden rahatsız ederseniz sizi de bizim PKK yüzünden rahatsız edebileceğimizi aklınızdan çıkarmayın’’ diyordu. Açık konuşmak gerekirse buna rağmen Ruslar Abdullah Öcalan konusunda Türkiye'ye karşı dürüst davrandılar. Ama hala Türkiye'den şikayetçiler. Biz yeri gelince İran'dan, Suriye'den yakınıyoruz. Peki kendimiz ne yapıyoruz?

Taha Akyol (Milliyet-25.04.2001)

Terör kapsamına alınmalı

(...)Bir şiddet eyleminin hukuken başka türlü vasıflandırılmış olması, o suçun hafif veya hoşgörülebilir olduğu anlamına gelmez. Hukukumuzda boşluk vardır. (...) Her türlü siyesi amaçlı şiddet hareketlerini hukuken terör kapsamına almak gerekmektedir. (...) Çeçen halkına benim de sempatim var. Ama dünyada toprak bütünlüğü ilkesinin geçerli olması Türkiye için hayati derecede önemlidir. Hiçbir siyasi dava şiddeti meşrulaştırmaz. Meşruiyetin kaynağı hukuktur, herkesin kendisine göre kutsal olan davalar değil...

Selahattin Esmer (İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri)

Onaylanan terör

İHD, eşi görülmemiş katliam ve hak ihlallerine maruz kalan Çeçen halkının yanındadır. Ancak İHD, şiddetin her türüne, özellikle sivillere yönelik şiddete karşıdır. Bu olay Türkiye'nin iddia ettiği gibi teröre değil, sadece kendisinin onaylamadığı teröre karşı olduğunu göstermektedir.

Sami Kohen (Milliyet-25.04.2001)

Terörün adı

(...) İsrail için Filistinli gerilla, Rusya için Çeçen mücahit, Makedonya için Arnavut direnişçi, Gürcistan için Abhazyalı militan, Yugoslavya için Kosovalı Arnavut savaşçısı teröristtir. Çoğu için (İsrail dışında) bu eylemlerin hedefi ülkenin toprak bütünlüğüne, egemenliğine son vermektir. Dolayısıyla bu eylemler bölücü bir nitelik taşımaktadır.

ONLAR TERÖRİST DEĞİL

Hasan Karakaya (Akit-25.04.2001)

Terörist demek alçaklıktır

(...) Tüm dünya biliyor ki ‘‘Çeçen terörist’’ ifadesi, Ruslar'a ve onun dünyadaki yoldaşlarına aittir. (...) Şimdi bu insanlara bunları bile bile ‘‘Terörist’’ demek, kelimenin en hafifiyle ya yoldaşlık ifadesidir, ya da alçaklık. Bu, düpedüz Rus yandaşlığıdır. Dahası, Rus soykırımına destek vermektir. (...) Evet, ya özür, ya öbür! Birini tercih etmeli.

M. Bilal Kaya (Akit-24.04.2001)

Fırsat bu fırsat

(...) Öte yandan, Vietkong'lunun ABD'ye yaptığının çok daha namüsait şartlarda, binbeterini Rus'un çelik canavarlı ordusuna yapan Çeçen'in Müslümanlığı da ön planda mı? Ön planda! O halde, fırsat bu fırsat! Topyekun hücum! (...) Bizden bin beter ekonomilerini ön plana çıkartıp ‘‘Üçbuçuk turist gelmeyecek, Rusya batacak’’ bahanesiyle, halkının hissiyatına düşman salyalarını saçmazlar insanların üzerine. Çünkü onlar Moskof!

DEVLETLERE GÖRE DURUM

İNGİLTERE

İngiltere İçişleri Bakanı Jack Straw, 19 Şubat'tan itibaren yürürlüğe giren yeni Terör Yasası çerçevesinde parlamentoya içinde PKK ve DHKP-C'nin de bulunduğu 21 terör örgütünün yasaklanmasını önerdi. Önergede PKK, Türkiye'nin Güneydoğusu’nda bağımsız Kürt devleti kurmayı amaçlayan ayrılıkçı bir hareket olarak tanıtıldı. DHKP-C'nin de silahlı mücadeleyle Türkiye'ye Marksist-Leninist rejim getirmeyi amaçladığı belirtildi.

ABD

Clinton yönetimi, Yunan hükümetine 17 Kasım örgütüyle bağlantısı olan ve aralarında iki PKK'lının da bulunduğu 10 kişilik bir liste vermişti. Ancak Yunanistan'ın harekete geçmediği, yıllardır bir tek 17 Kasım örgütü üyesini yakalamadığı ortaya çıkmıştı. Bu durum, Atina-Washington ilişkilerinde sıkıntıya neden olmuştu. Üç yıl aradan sonra ortaya çıkan 17 Kasım örgütünün saldırıları, 2004 yılında Atina'da yapılacak Olimpiyatların güvenliği konusunda tartışma yarattı.

TÜRKİYE

Türkiye ABD'nin listesinde yer alan terörist kişi ve örgütleri kabul ediyor. Birbuçuk yıl önce Rusya Federasyonu İç güvenlikten sorumlu yetkililerle Türkiye Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri biraraya geldi. Yapılan anlaşmada karşılıklı terör tanımlamaları birleştirildi. Bu anlaşmada ‘‘Çeçenistan'daki bir kısım yapılaşma’’ terör kapsamına alındı. Ancak bu anlaşma Türkiye'de yaşayan 3 milyon Kafkas vatandaş gözönüne alınarak açıkça deklare edilmedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!