Yıldız kaprisi asla yapmadı

Güncelleme Tarihi:

Yıldız kaprisi asla yapmadı
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2003 23:41

Avrupa şampiyonu milli atlet Süreyya Ayhan'ın, 2003 yılı sponsoru olan Vestel, ünlü sporcuyu reklam yıldızlığına taşıdı. Soğuk hava ve kısıtlı zamana karşı çok zor koşullarda yapılan çekimlerde, film ekibi, Süreyya Ayhan üşütmesin diye ellerinde battaniyelerle bekledi, sakatlanmaması için deneme çekimlerinde dublör kullanıldı.

Yönetmen onun ‘‘yıldız kaprisi’’ yapmasından korkuyordu, ama o gıkını bile çıkarmadı. Reklam çekimlerinde de gerçek hayatta olduğu gibi tüm olumsuzluklara rağmen azimle çalıştı, yaptığını alçakgönüllü bir dille ifade etti: Bana yabancı bir şey yapmıyorum ki, sadece koşuyorum...

Vestel'in ‘‘hedef büyük, koşmak gerek’’ sloganıyla başlattığı ve Avrupa Şampiyonu Süreyya Ayhan'ın rol aldığı reklam kampanyasının ilk filmini ekranlarda, ilk ilanlarını da gazetelerde görmeye başladık. Tarlalardan, Vestel'in fabrikasında işçilerin arasından, Haydarpaşa Mendireği'nden, Atatürk Olimpiyat Stadı'ndan fırtına gibi geçiyor.

10 gün süren çekimlerden sonra yayına giren 80 saniyelik filmin ardından biri 41, diğer 3'ü 24'er saniyelik toplam 4 film daha geliyor. Vestel'le Süreyya Ayhan arasındaki sponsorluk anlaşması 2003 yılı sonuna kadar olduğu için yıl içinde farklı filmlerin çekilmesi de sözkonusu.

EKRANLARDA KENDİSİNİ İZLEYEMEDİ

Reklam filmi, Levent Semerci'nin yönetmenliğinde PTT Film Yapım şirketi tarafından çekildi. Müziğini Rahman Altun yaptı. Film çekilir çekilmez 3 aylığına ABD'ye giderek yüksek irtifa antrenmanlarına başlayan Süreyya ise filmi televizyonda izleyemedi. Filmin son hali Süreyya'ya e-mail yoluyla gönderildi.

Çekimlerin 3 günü İstanbul, 2 günü İzmir, 3 günü Tire, Ödemiş ve Bozdağlar civarında geçti. İzmir Kordon'da tartan pistte koşan Süreyya, Bozdağlar'da dağ yollarında koştu. Mısır tarlası çekimi de bu bölgede gerçekleştirildi.

KAPRİS YAPMASINDAN KORKTUK

Reklam ajansının yönetmeni Metin Aroyo, tanışmadan önce Ayhan'ın kapris yapmasından çekinmiş ama sonradan yanıldığını anlamış: ‘‘Süreyya'yı tanımadan önce kapris yapmasından korkmuştuk. Ama çok zor koşullarda sesini bile çıkarmadı. Sporcu disiplini var ama ünlü kaprisi, şımarıklığı yoktu. Çok soğuk havada, tüm ekibin ağzı burnu atkılarla sarılıyken o atlet ve taytla koştu. Kameranın çekim alanından çıkar çıkmaz karşısında biri onu battaniyeyle bekliyordu. Buna rağmen film için yaptığını 'Bana yabancı bir şey yapmıyorum her zamanki gibi koşuyorum' diye anlatıyordu.’’

PTT Film Yapım şirketinden Tunay Vural ise ‘‘Çok yorucu bir tempoda çalıştık. En zorlandığımız şey zemini hazırlamak ve onu üşütmemekti’’ diyor. Havanın soğuk olması işlerini çok zorlaştırmış.

Günler kısa olduğundan, gün ışığını kaçırmamak için her sabah 04.30'da yola çıkmışlar. Tabii önünde yeni hedefler olan Süreyya Ayhan'a azami ihtimam gösterilmiş. Sakatlanmaması, üşütmemesi, hastalanmaması için ekip epeyce yorulmuş. Süreyya Ayhan'ın yarıştaymış gibi hızlı koştuğu zeminlerin çoğu gerçek pist olmadığı için özel olarak düzeltilmiş. Bu zeminlerde de önce onun boyunda ve kilosunda bir dublörle test çekimleri yapıldıktan sonra Süreyya koşmuş. Böylece sakatlık riski azaltılmış.

ÖĞRENCİLER GÖNÜLLÜ FİGÜRAN

Tunay Vural, Tire'de Büyükkale Köyü'ndeki ilkokul öğrencilerinin çekimlere büyük bir istekle katıldıklarını anlatıyor. Burada köy yollarında, zeytinliklerde çekimler yapılmış. Vestel'in Manisa Sanayi Bölgesi'ndeki iki ayrı fabrikasında birer gün çalışılmış. Cumartesi-pazar çalışmayan fabrika işçileri bile o gün fabrikaya gelerek çekime katılmış. Vural ‘‘Onlar için de çok eğlenceli oldu. Süreyya'yı görünce alkışlamaya başladılar. Reklamda da yönetmen 'alkışlayın' demeden Süreyya koşmaya başlayınca alkışlıyorlardı zaten’’ diye anlatıyor.

ANTRENMANI AKSATMADI

İstanbul'daki 3 günlük çekimlerin en zor günü Olimpiyat Stadı'nda çalıştıkları gün olmuş. Tüm çekimlerin en soğuk günü olan o gün ekip olarak Süreyya'yı üşütmemek için çok uğraşmışlar, ellerinde battaniyelerle beklemişler. İstanbul'da bir Vestel bayiinde, Haydarpaşa önündeki mendirekte ve stüdyoda çekimler yapılmış.

Bütün bu koşuşturmaca ve yoğun tempo içinde bile Süreyya antrenmanlarını aksatmamış. Vural o günleri şöyle anlatıyor: ‘‘Çok dikkat ediyordu. Her gün 2 saat antrenman yapıyordu. Gittiğimiz her yerde ya bir ormanlık alanda ya da antrenörünün uygun bulduğu başka bir yerde her gün koştu.’’

Süreyya Ayhan'ın başarısı önüne yüksek hedefler koyup çok çalışmasından gelmiyor mu?

METİN AROYO

(Piramit Ajans yaratıcı yönetmeni)

Şampiyonluğu anlatmanın en iyi yolu

Tüketici Vestel'in ne ihracat şampiyonluğundan haberdardı ne de üretim rakamlarından. Tüketiciyle hem duygusal bağ kurup hem de Vestel'in şampiyonluklarını nasıl anlatırız, diye düşündük. Aklımıza Süreyya Ayhan fikri geldi.

NEDEN SÜREYYA?

Vestel Zorlu grubu da tıpkı Süreyya Ayhan gibi Anadolu kökenli. 10 yıl gibi kısa bir sürede kendi ayakları üzerinde yüksedi. 1996-1998 arası elektronik sektöründe Türkiye ihracat şampiyonu. 1999, 2000 ve 2002'de tüm sektörler arasında ihracat şampiyonu, 2001'de yeniden elektronik sektöründe ihracat şampiyonu oldu.

Süreyya Ayhan ise 13 yaşında atletizme başlamıştı, şimdi 24 yaşında. Tırnaklarıyla kazıyarak bulunduğu yere geldi. Çocuk yaşlarda yıldızlarda ve gençlerde Türkiye şampiyonlukları elde etti. Ancak adı şimdi duyuluyor. Avrupa şampiyonu oldu, iki kez Golden League (Altın Lig) kazandı, Avrupa'da geçen yılın en iyi kadın atleti seçildi ve bu yıl da dünya şampiyonu adayı. 2004'te de olimpiyat şampiyonluğu hedefi var.

Süreyya'nın çocukluğunu oynayan Şennur büyüyünce doktor olacak

Reklam filminde Süreyya Ayhan'ın çocukluğunu Şennur Kocaoğlu canlandırıyor. Kocaoğlu Tire'nin Yemişler Köyü'nden. Babası kömür ocağında işçi. Taşımalı eğitim kapsamında Büyükkale Köyü Mediha İçel İlköğretim Okulu'nda okuyor. Yani her gün köyünden diğer sınıf arkadaşlarıyla başka bir köye gidiyor okumak için. Bu yıl üçüncü sınıfta. Film için okul arkadaşları Raziye Türkmen (9), Şerife Yalçın (10), Semiha Zavrak (9) ve Hatun Siper (10) ile kamera karşısına geçti. Film televizyonlarda gösterime girdikten sonra tüm dikkatleri üzerine çekti. Evi ziyaretçilerle dolup taşan Şennur gösterilen ilgiden şaşkın. ‘‘Koştuk, koştuk, kameralar çekti’’ diye özetliyor yaptığı işi. ‘‘Şimdi her gece kendimizi televizyonda izliyoruz. Bu bana moral verdi. Derslerimde artık daha başarılıyım. Süreyya Ayhan'ın izinden gideceğim. Onun gibi çok çalışacağım ama atlet değil, iyi bir doktor olacağım.’’ Öğretmenleri ise ailesinin ekonomik durumu iyi olmadığı için Şennur'un okul kitaplarını bile zor temin ettiğini söylüyor. Şennur'un Süreyya Ayhan'dan çok etkilendiğini öğreniyoruz: ‘‘Daha önce de başarılı Türk sporcuları hakkında konuşurduk. Ama reklam filminden sonra Şennur spora daha çok ilgi göstermeye başladı. Bu yaşta kimi beğenirlerse onu örnek alıyorlar.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!