Güncelleme Tarihi:
IŞİD’den kaçırabildikleri yegâne servetleri olmadan Türkiye’ye gelmek istemiyorlar. IŞİD katliamından kaçan çoğu kadın ve çocuk on binlerce Kobanili Kürt, Suruç’ta. Yoksul ilçe rızkını, evini paylaşıyor. Yerle bir olan hayatları için ağlayan Kobanili kadınların hepsi, acı bir hikâyenin kahramanı:
KOCAM SAVAŞMAK İÇİN KÖYDE KALDI
Necah (28) Kobani Çarıklı Köyü’nden. 5 çocuk annesi. Eltisi 8 çocuklu Sara (33) ve 2 gözü görmeyen kayınbiraderi İsmail’le birlikte boş bir depoda başlayan ikinci hayatının 4’üncü gününde. Cuma gecesi 2 YPG’li gelip “Kaçın DAİŞ (IŞİD) geliyor” demiş. Saatlerce yürüyüp sınırdaki mayınlı arazide sabahı beklemişler. Çocuklar öyle korkmuş ki hiç kıpırdamamışlar. Necah ağlamaya başlıyor: “Kocam bizi bırakıp IŞİD’le savaşmak için döndü.” Eltisi Sara, Yetim Mahmud’u anlatıyor: “Biz kapıları bile kilitlemeden kaçarken Yetim Mahmud Cemal, traktörüyle köye geliyordu. IŞİD, karısını kesmişti. Çocuklarını kurtarıp sınıra götürecekti. O anda IŞİD’in top mermisi düştü üstüne. Gövdesi ikiye bölünüp savruldu gözümüzün önünde. Çocukları da yetim şimdi.”
Suruç’un Sultantepe Köyü’nde 2 gündür bir evin 3 odasında, Kobani Kıran Köyü’nden 70’i çocuk, 125 kişi barınıyor. Bir grup kadın, hem hamur yoğuruyor hem de sac ekmeği pişiriyor. Kendi aralarında konuşup ağlaşıyorlar. Kayınpeder Said Mustafa (75) ile Ali (20)’den başka yetişkin erkek yok yanlarında. Çünkü sınıra getirdikleri tüm servetlerini; hayvanlarını, tarım makinelerini ve otomobillerini bekliyorlar. Said Mustafa, “2 gün oldu geleli. 2 gün de sınırda yattık. 8 evim, çiftliğim, 400 dönüm ekili arazim kaldı geride. Tek başıma olsaydım, kalıp ölmeye razıydım köyümde. Burnumda tütüyor” diyor, göz yaşlarını tutamıyor. İkisi de 1 yıllık gelin olan Hacra (24) ile İlhan’ı (23) işaret ediyor. İki gelinin kucağında 3’er aylık bebekler. “Sütten kesildiler, yaşadıkları korku ve açlık yüzünden” diyor. Said’in torunu Ali, aileden daha önce Suruç’u gören tek kişi. Bayramlarda arkadaşlarıyla bu tarafa geçermiş. “Çok şükür ailemizden öldürülen yok. Ama çatışmalara, ölümlere şahit oldum. IŞİD’in tankları, ağır silahları ve simsiyah sakalları vardı. Hap almışlar, kendilerinden geçmişlerdi sanki.” Ali, Sultantepe Köyü’ne yerleştikleri gün panik içinde kaçarken evde unuttuğu telefonunu aramış. “İngilizce konuşan biri açtı. Hemen kapattım” diyor.
SOĞAN TARLASININ AÇ ÇOCUK IRGATLARI
Kobani Şeyran Köyü’nden Fadıl Şükrü’nün (45) 10 kızı var. Tek oğlu Şükrü (18), 8 aydır IŞİD’in elinde. “Çalışmak için Irak Derezor’a giderken yolda yakalamışlar. Ölü mü, sağ mı haber yok.” Fadıl Şükrü ve ailesi, uzaktan akrabası Suruçlu Mehmet Demirkol’un Aşağı Cengok Köyü’ne sığınmış. Köylü battaniye, yastık, mercimek, bulgur yardımında bulunmuş. Demirkol, “Hepimiz fakiriz. Akşamdan beri açlar. Günde 1 öğün yemek verebiliyoruz. Acil yardıma ihtiyaç var” diyor. Fadıl Şükrü, aç çocuklarını doyurabilmek için şimdi ailece soğan tarlasında çalışıp 35 kiloluk bir soğan çuvalından 3 TL kazanıyor. Demirkol, “Öyle fakirler ki çalışmayı bile bilmiyorlar. Elleri hiç iş görmemiş. Soğan kırpmayı, irili ufaklı ayırmayı öğrenemediler henüz” diyor.