Yeni düşünce fanatizmi yeniyor

Güncelleme Tarihi:

Yeni düşünce fanatizmi yeniyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 30, 1998 00:00

Haberin Devamı

Kuzey İrlanda sorunu

İrlanda'da 800 yıl süren İngiliz işgali, bir grup Anglo-Norman asilzadenin Ada'ya gelişi ile başladı.

İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu IRA'nın öncülüğünde Ada'nın 32 eyaletinden 26'sının 1922'de İngiltere'den bağımsızlığını kazanmasıyla sonuçlandı. 6 eyalet Kuzey İrlanda adı altında İngiltere'ye bırakıldı.

Kuzey İrlanda'nın en yoksul kesimini oluşturan Katolikler arasında 1969'da demokratik haklar için başlayan mücadele İngiltere ve ona bağlı K.İrlanda hükümeti tarafından şiddetle bastırıldı, İRA yönetime karşı silahlı mücadeleye girişti. Bugüne kadar terör yüzünden 3 bin 585 kişi yaşamını kaybetti.

1990'dan itibaren Kuzey İrlanda sorununun çözümüne yönelik çabalar başladı. İngiltere ve İrlanda hükümetleri arasında bazı anlaşmalar imzalandı.

1997'de İngiltere, İrlanda ve Kuzey İrlanda'da Sinn Fein dışındaki partiler arası toplantılar başladı. ABD'li Senatör George Mitchell arabuluculuk görevini üstlendi.

İngiliz seçimlerini İşçi Partisi kazanınca Başbakan Tony Blair, Sinn Fein ile görüşmeleri başlatacağını söyledi ancak İRA'nın ateşkes ilan etmesini istedi. 20 Temmuz'da İRA ateşkes ilan etti, Sinn Fein barış görüşmelerine katıldı.

Belfast'ın merkezinde, Katolik ve Protestanların rahatça dolaştıkları Washington House'da ‘‘Korkutma ve teröre karşı aileler derneği’’ndeyim. Kırık dökük bebeklerin, eski trenlerin bulunduğu bir odada derneğin yöneticilerinden Carrick Fergus ile konuşuyoruz.

Derneğin amacı Katolik ya da Protestan mahallelerinde terör tehdidi alan ailelerle ilgilenmek. Psikolojik sorunlarına çözüm bulmak, onları terör traumasından kurtarmak. Bazen anneler babalar bu ofise geliyor onlar içeride psikologlarla konuşurken, çocukları da bu odada pedagoglardan yardım alıyorlar.

‘‘İRA ve diğer Katolik ve Protestan silahlı gruplar kendi mahallelerinde teröre dayalı bir denetim oluşturuyorlar. Her iki taraftan da yoksul işçi mahallelerinin kaderi onların denetiminde.’’ diyor Bayan Fergus.

Ve 17 yaşında bir çocuğun öyküsünü anlatıyor. Birkaç kez otomobil hırsızlığı yapan gencin ailesi sosyal danışmanlardan yardım istiyor ve genç yeniden topluma kazandırılmaya çalışılıyor. İşler iyiye giderken, bir akşam evini silahlı adamlar basıyor ve onu bacağından vuruyorlar. Bölgeyi denetleyen silahlı gruplar, kendi yandaşlarını terör yöntemleriyle cezalandırıyorlar. Katolik bir işçi mahallesinde cereyan eden bu olaydan sonra genç evden kaçıyor ve azılı bir hırsız haline geliyor. Aile perişan.

Glyn Roberts, ucu çivili bir beyzbol sopasını gösterip, ‘‘Bakın bu sopalardan hem Katolik hem de Protestan silahlı gruplarda var. Cezalandırmak istedikleri kişileri, ister karşı kamptan olsun ister kendi aralarından olsun gece bu sopalarla dövüp evinin önüne bırakıyorlar.’’

Bu küçük mahallelerde aslında herkes birbirini tanıyor. Kimin ne yaptığı çok iyi biliniyor fakat kimse ne polise ne de bir başkasına ağzını açıp bir şey söylemiyor.

Terör gruplarının gücü de buradan geliyor. Korku ve yıldırma ile yoksul mahallelerde terör iktidarları kuruluyor.

Bu mahallelerin umutsuz gençleri ise, biraz serpildikten sonra onlara katılarak nefret ve şiddet çarkının bir dişlisi haline geliyorlar. Tüm gençliklerini çatışarak geçiren orta yaşlılar, şimdi gençleri çatışmalara sürüyorlar. Bunun için para da veriyorlar.

Carrick Fergus'a göre, Kuzey İrlanda savaşının esas nedeni Katolik- Protestan çatışması değil. Bu görünürdeki neden. Esas neden sokak iktidarı mücadelesi.

UYUŞTURUCU

Bu konuyu biraz derinleştirmek için başkalarıyla da konuşuyorum. İsimlerini gizliyorlar ama söylenen şu: İRA ve diğer paramiliter gruplar kendi bölgelerinde gençlerin uyuşturucu kullanmasına kesinlikle karşı çıkıyor ve kullananları ağır cezalara çarptırıyorlar. Ama bölgedeki uyuşturucu ticaretinin ardındaki isimlerle terörün ardındaki isimlerin aynı olduğu söyleniyor. Hatta özellikle İRA'nın beyin kadrolarından bazı aileler için ‘‘Godfather’’ MAFIA Babası tabiri kullanılıyor.

Sorunların şiddetle çözümü, her yerde olduğu gibi Kuzey İrlanda'da da mafia tipi karanlık örgütlerin serpilmesine yarıyor.

SEMBOLLERİN DİLİ

Kuzey İrlanda, sorunlarını çözemeyen her toplum gibi sembollerin de tutsağı. İlk kez 1964 yılında Divis sokağındaki Sinn Fein ofisinin penceresinden sarkıtılan kavuniçi, beyaz yeşil renkli İrlanda bayrağı, kanunen yasak olmasına rağmen şimdi Katoliklerin yaşadıkları her mahallenin sokaklarında boy gösteriyor. Protestan bölgelerinde ise İngiliz bayrakları görülüyor. Bazen bir sokağın bir kaldırımında İrlanda, diğerinde İngiliz bayrakları dalgalanıyor.

Bu bayraklar yüzünden çıkan çatışmalar şimdi artık durulmuşa benziyor. Ama Katolikler, Protestan mahallelerine girdiklerinde isimlerini söylemekten hâlâ çekiniyorlar. Gerry Adams, ilk gençlik yıllarında Protestanların Shankill Sokağına gidip bisiklet aldığı günü hatırlıyor. ‘‘Paran olduğu sürece hangi dinden olduğunun onlar için önemi yoktu. Bunu biliyordum. Ama aynı zamanda adımı sorduklarında, kimliğimi ele verecek Kelt kökenli adım yerine bir İngiliz ismini söylemem gerektiğini de biliyordum. John dedim’’ diyor.

Bir de ‘‘h’’ harfi çok önemli. Protestanlar ‘‘h’’yi ‘‘iyç’’ diye telaffuz ediyorlar. Katolikler ise ‘‘heyç’’. Protestan mahallesinden geçerken şüphelenilen birinden hemen''h'' harfini telaffuz etmesini istiyorlar. ‘‘Heyç’’ bazen insanların hayatına mal oluyor.

10 Nisan'da imzalanan barış anlaşması Kuzey İrlanda'yı yeni bir umut döneminin eşiğine taşıyor. Ancak ne silahlı grupların sokak egemenlikleri, ne sembollerin bölücü özelliği, ne de Katoliklerin İrlanda Cumhuriyeti, Protestanların ise İngiltere ile birleşme özlemleri ortadan kalkmış değil.

Bunu barışa baş koyan herkes biliyor. Ama düne kadar çatışma üslubu ile konuşan liderlerin barış barış için çalışmaları toplumsal zihniyeti de yavaş yavaş değiştiriyor.

Barış, 30 yıldır şiddetin pençesinde yorgun düşen halkın talebi olarak ortaya çıkıyor ama halk barış eğitimini, topluma yeni bir pencere açma cesareti gösteren liderlerinden alıyor.

Değişimin sırrı liderlerin kararlılık ve cesaretinde yatıyor.

Seçimlerin mesajı

Barış sürecinin üçüncü önemli adımı olan Kuzey İrlanda geçici parlamento seçimleri 25 Haziran'da yapıldı. İngiltere ve Avrupa Parlamentolarında da sandalyeleri olan ılımlı Protestan Ulster Birlik Partisi ile ılımlı Katolik Sosyal Demokrat İşçi Partisi en büyük partiler olarak seçimden çıktılar. Barış anlaşmasına karşı çıkan Demokratik Birlik partisi üçüncü sırada yer alırken Sinn Fein de dördüncü oldu. Gerry Adams parlamentoya girdi. Parlamento'da barış için çalışan partiler çoğunluk sağladılar. Karşılarında güçlü bir ‘‘Hayır’’cı kampı bulunmasına rağmen seçim sonuçları Kuzey İrlanda'da barış sürecine destek verenlerin çoğunlukta olduğunu gösterdi. Yeni Parlamento'nun görevi Barış Anlaşması'nın maddelerini hayata geçirmek olacak.

Neden değiştiler?

İrlanda ekonomisi, ‘‘Kelt Kaplanları’’ adı verilen yatırımcıların başarılarıyla patlama yaptı, İngiltere ise İşçi Partisi ile ekonomik ve sosyal iyimserlik dönemine girdi. Bu olumlu atmosfer her iki ülkede Kuzey İrlanda sorununu çözmek için uygun bir ortam yarattı. İrlanda, Kuzey'de toprak iddiasından vaz geçti.

Sorunların şiddetle çözülemeyeceğini taraflar uzun deneyimlerden sonra gördü. Demokrasinin tek çözüm güvencesi olduğu hem Katolikler hem Protestanlar hem de soruna taraf olan İngiltere ve İrlanda tarafından kabul edildi.

Ekonominin ve insanların yaşam kalitesinin geliştirilmesi gerektiği anlayışı eski çatışma söylemlerinin yerine geçti. İnsanları tarihin düşmanlıklarıyla yaşamaya mahkum eden kilişeler, ve şimdiki zamanı ıskalatan gelecek vaadinin yerine, daha iyi bir yaşam için barış gerektiği bilinci geniş bir iletişim kampanyasıyla işlendi.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!