Yaradan beni seviyor

Güncelleme Tarihi:

Yaradan beni seviyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2014 01:24

Yıldız, “Çocukluğunda, Yaradan’ın kendisini sevdiğini düşünen bireylerin yetişkinlik dönemlerinde daha dinamik ve sorunlarıyla baş etmede daha başarılı olduğunu” vurguluyor.

Haberin Devamı

Yrd. Doç. Dr. Mualla Yıldız
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Din Psikolojisi Anabilim Dalı

MEVLANA’nın “Doğan kuşu” hikâyesi ünlüdür: Yaşlı bir kadının bahçesine gelen bir doğan kuşu vardır. Yaşlı kadın ona yemesi için hamur yemeği verir. Sonra, çok uzadığını düşündüğü gagasını keser, kanatlarını tek hizaya getirecek şekilde keser ve pençelerini kalın bir makasla koparır. Avına hızlıca götüren kanatları yolunmuş, et yemekte kullandığı sivri ve kesici gagası parçalanmış, avını yakalayıp göklere çıkardığı pençeleri koparılmış olan doğan kuşu, ortada kalır. Böylelikle cesur doğan kuşu, merhametli ama bilgisiz yaşlı bir kadının elinde, korkak bir kargaya dönüşür.
Çocukların korkak bir kargaya dönüşmemesi için ne yapılmalı?
Yetişkinler çocukları eğitmek ve kötülüklerden korumak için yaptıkları işlerle kendi inanç, değer ve davranış kalıplarını aktarırlar. Fakat yeterli donanıma sahip olmadıklarında istemedikleri sonuçların hazırlayıcısı olurlar. Bovet, bilgisiz bir sertlikle çocuğunu hırpalayan anne babayı “Küpe çiçeğinin açması için Tanrı’ya yardım ettiğini” sanarak tomurcukları ezen çocuğa benzetmiştir. Erich Fromm’a göre ise, bireysel gelişimi sağlayan şartlar, yaşam sevgisinin geliştirilmesi için gerekli şartlarla aynıdır.

Haberin Devamı

Çocukta yaşam sevgisinin gelişmesi için yaşamı seven insanlarla birlikte olması gerekir. Bu sevginin gelişmesi için bebeklik sırasında etrafındaki kişilerle sıcak ve sevgi dolu ilişkilere, özgürlüğü tatmaya, tehditlerden uzak olmaya ve yaşama sanatını öğretecek bir lidere ihtiyaç vardır. Aksi durumda ölüm sevgisi gelişecektir. Ölümü seven insanlar arasında yetişmek, uyarılardan yoksun olmak, korku duymak, yaşamı tekdüze ve sıkıcı kılan da insanlar arasında mekanik bir düzenin varlığı da bunu destekleyecektir.
Çocuk ile Allah ilişkisi nasıl olmalı?
Çocukluğunda manevi dünyaları sağlıklı bir şekilde desteklenen, Yaradan’ın kendisini sevdiğini düşünen bireylerin yetişkinlik dönemlerinde daha dinamik ve üretken olduğu, yaşamı sürdürmede ve sorunlarıyla baş etmede daha başarılı olduğunu belirlenmiştir. Çocukluk döneminin sağlıklı bir yetişkin olmada ne kadar önemli olduğu hep vurgulanır. Fakat çocuğumuzu kötülüklerden korumak için yaptığımız işler, bazen doğan kuşunu kargaya dönüştürür. Çocuğu özgün bir birey ve çocuk olarak görmek gerekir. Çocuğumuzun ilgi, yetenek, potansiyelini geliştirmek için bizim beklentilerimizi değil, çocuğun ihtiyaçlarını göz önüne alarak ve onları tanıyarak manevi dünyalarını destekleyebiliriz.

Haberin Devamı

TÖVBEYİ KABUL EDEN ALLAH

TEVBE SURESİ: Medine döneminde inen bir suredir. Kur’an’da besmele ile başlamayan tek suredir; 129 ayettir. “Tevbe suresinin büyük bir kısmı, Hz. Peygamber’in H. 9. yıl içerisindeki Tebük seferinden önce Medine’de hüküm süren toplumsal- siyasi şartlarla ve Hz.Peygamber’in bir takım sözde yandaşları tarafından sergilenen psikolojik istikrarsızlık ya da mütereddit ruh durumuyla alakalıdır…. Sure, ismini, surede hata ya da günah işleyenlerin tevbesine ve Allah’ın tevbeleri kabul etmesine ilişkin sıkça geçen atıflardan almaktadır. Bazı sahabeler sureyi, ilk sözcüğünden yola çıkarak, ‘Beraet’ (ihtar) diye adlandırmışlardır.” (Esed, 343) Sureye isim veren 104’üncü ayet şöyledir: “Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?”

Haberin Devamı

Kuran’dan Dualar

CANIMIZI ERDEMLİLERLE BİRLİKTE AL: “Ey Rabbimiz! Bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı erdemlilerle birlikte al. Ey Rabbimiz! Elçilerin aracılığı ile yaptığın vaadi bize bahşet ve Kıyamet günü bizi mahcup etme! Çünkü Sen vaadinden asla caymazsın” (AL-İ İMRAN/193- 194).

İnsülin iğnesi oruç bozmaz

İĞNENİN orucu bozup bozmayacağı, kullanılış amacına göre değerlendirilebilir. Ağrı dindirmek, tedavi etmek, vücudun direncini artırmak, gıda vermek gibi amaçlarla enjeksiyon yapılmaktadır. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar. Şeker hastalarının kullandıkları insülin iğnesi bu nitelikte olmadığı için orucu bozmaz. Diğer yandan ehil doktorların, oruç tutmasının sağlık açısından zararlı olacağı teşhisini koyduğu bir hasta, Ramazanda oruç tutmayabilir. Böyle bir kişi, Ramazan ayının her günü için birer fidye verir. İnsüline bağımlı olarak yaşayan hastaların da oruç tutmaları sağlıklarına zarar veriyorsa oruç tutmayabilirler. Tutamadıkları oruçlarının sayısınca her gün için bir fidye verirler. (Din İşleri Yüksek Kurulu/ Temmuz 2014 Yayını)

Haberin Devamı

Prof. Dr. Hasan ONAT

Yaradan beni seviyor
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

İnsan olma projesi olarak İslam

İSLAM, sözlükte emniyette, güvende olmak; hür, bağımsız olmak; teslim olmak; barış yapmak; Allah gönülden teslim olmak gibi anlamlara gelmektedir. İslam denildiği zaman akla öncelikle bir din ve inanç sistemi, bir kültür ve bir medeniyet gelmektedir. İnsanlık tarihinin başlangıcından beri Tevhid’i merkeze alan evrensel dinin adı İslam’dır. Bu bağlamda Hz. Muhammed, fıtratla örtüşen bu dinin son peygamberidir. Hz. Muhammed’i en güzel örnek alan, Kur’an’ın kurucu ilkelerinin ışığında şekillenen din de, İslam olarak evrensel dinin en son ve mükemmel halkasını oluşturmaktadır.

Haberin Devamı

SİZ DE İSLAM OLDUNUZ MU

İslam’ın özünü Tevhid oluşturur. Bütün peygamberler, insanları Allah’ın varlığına ve birliğine imana davet etmişlerdir. İslam olmak, Allah’a gönülden teslim olmak anlamına gelmektedir. Kur’an bu gerçeğe şöyle işaret eder: “Allah, melekler ve adaleti yerine yerine getiren ilim sahipleri, O’ndan başka tanrı olmadığına şahitlik etmişlerdir. O’ndan başka tanrı yoktur, O güçlüdür, Hakîm’dir. Allah katında din, şüphesiz İslamiyet’tir. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerini kim inkar ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür. Ey Muhammed! Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, ‘Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a verdim’ de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: ‘Siz de İslam oldunuz mu?’ de, şayet İslam olurlarsa doğru yola gelmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnızca tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür”. (Al-i İmran, 18-20).
Bu ayetlerde, Allah’ın varlığına ve birliğine alimlerin şahitlik ettiklerinin bildirilmesi dikkat çekicidir. İslam, esas itibariyle, Allah’a teslim olmak olduğuna göre, bu teslimiyet, hiçbir zaman, bilgiden ve bilinçten yoksun olamaz. Kur’an insandan bilerek inanmasını, bilerek yaşamasını istemekte, “bilmediğin şeyin ardına düşme” (İsra, 36) diyerek uyarmaktadır. İslam’ın özünde mevcut olan “güven”, “emniyet”in etkin olabilmesi, öncelikle dinle ilgili doğru bilgilenmeye bağladır. İslam ilkeli insan istemektedir. Yüksek güven ancak ilkelerle mümkün olabilir.

BEN SİZİN GİBİ ÖLÜMLÜ BİR İNSANIM

İslam’ı anlamak için, İslam’la fıtrat, yani yaratılış arasındaki bağı görebilmek için Rum suresinin 30. ayetini hatırlamakta fayda vardır: “Ey Peygamber! Artık sen sapıklık ve putperestlikten uzak (Hanif) biri olarak bütün benliğinde dine; Allah’ın insanları yaratmış olduğu tertemiz asli fıtrata yönel ve bu yoldan ayrılma. Allah’ın yarattığı fıtri yapıyı (Tevhid inancını) kimsenin değiştirme yetkisi yoktur. İşte gerçek ve doğru olan din budur. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmez.”
İslam’ın inanç, ibadet ve ahlakla ilgili kurucu ilkeleri Kur’an’da açık seçik yerini almıştır. Bu ilkelerin özü inançta Tevhid, davranışta dosdoğru olmaktır. (Ahkaf, 13) Kehf suresinin son ayeti, sanki Hz. Peygamber’in dilinden İslam’ı özetler gibidir: “Deki: Ben de sizin gibi ölümlü bir insanım. Tanrınızın bir tek Tanrı olduğu vahyolundu bana. Öyleyse artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koysun ve Rabbine özgü kullukta hiç kimseyi, hiçbir şeyi O’na ortak koşmasın” (18/110).

ÖZGÜRLÜK BARIŞ VE İSLAM

İslam, aslında Allah’ın istediği gibi, fıtrata uygun olarak bir “insan olma” projesidir. Yüce Yaratıcı, rahmetinin ve merhametinin gereği olarak insanı vahiyle desteklemiştir. Unutmamak gerekir ki, din insan için vardır; insan din için değil. Doğru bilginin, ilkenin, güvenin, özgürlüğün ve barışın olmadığı yerde İslam olmaz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!