Ya hipodromda ya da harada çalışacaklar

Güncelleme Tarihi:

Ya hipodromda ya da harada çalışacaklar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2004 21:33

İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Meslek Yüksekokulu'nda, 'At antrenörlüğü', 'Nalbantlık', 'Atçılık işletmeciliği' ve 'Jokeylik' eğitimleri veriliyor. Bu bölümlerde okuyan öğrencilerin, her biri farklı karakter özelliklerine sahip olan atlarla iyi geçinmeleri ve onları sevmeleri gerekiyor. Mesleklerinin risklerinin başında ise çifte yemek ve attan düşmek geliyor.

Her mesleğin zor yanları vardır. Ancak İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Meslek Yüksekokulu'ndaki, 'At antrenörlüğü', 'Nalbantlık', 'Atçılık işletmeciliği' ve 'Jokeylik' bölümlerinde okuyan öğrenciler, ara sıra at çiftesine maruz kalabildikleri gibi, attan düşebiliyorlar da.

'At antrenörlüğü' programında öğrencilere, atın yarışa hazırlanması sürecinde yapılması gerekenler öğretiliyor. Yaklaşık sekiz yaşına kadar yarışabilen atlar, tüm hayatları boyunca bir antrenör tarafından çalıştırılıyor. Mezunların, antrenörlük sertifikasını alabilmek için Tarım Bakanlığı'nın açtığı sınavı geçmeleri gerekiyor. Şu an birinci sınıfta yedisi kadın olmak üzere 24, ikinci sınıfta ise 11'i kadın olmak üzere toplam 27 öğrenci okuyor.

Fakültenin öğrenci bulmakta en fazla zorlandığı 'Nalbantlık' programının birinci sınıfında bir, ikinci sınıfında 10 öğrenci okuyor. Her hipodrom ve her çiftliğin özel nalbantı bulunduğu için istihdam olanağının fazla olduğu belirtilen bölümde okuyan öğrenciler, stajlarını Türkiye Jokey Kulübü'nde (TJK) yapıyor.

AT İŞLETMECİLİĞİ

İlk kez geçen yıl öğrenci kabul edilen 'At işletmeciliği' bölümüne, dördü kadın toplam 16 öğrenci devam ediyor. Atın farklı şekillerdeki yarış alanlarına nakilleri ve döllenmesinden satılmasına kadar farklı alanlar at işletmecisinin sorumluluğunda bulunuyor.

'Jokeylik' programı, bir kişinin jokey olabilmesi için 200 yarış bitirmesi ve 25 yaşına kadar 100 yarış kazanması şartı nedeniyle kapatılacak. Programın birinci sınıfında 12'si kadın olmak üzere 19, ikinci sınıfında ise dördü kadın olmak üzere toplam 16 öğrenci okuyor.

Mevcut sistemde jokeyler, TJK bünyesindeki 'Apranti okulu'na devam ederek küçük yaşlardan itibaren eğitiliyor. Tüm bölümlerde okuyan öğrenciler, her yıl 40 iş günü staj yapıyor. Okulu tamamlayan öğrenciler, dikey geçiş yönetmeliğindeki şartları yerine getirmeleri halinde Veteriner Fakültesi'ne geçebiliyorlar. TJK'dan dokuz uzman, okulda öğretim görevlisi olarak görev yapıyor.


Hangi dersler var?

Programların müfredatlarındaki ilginç derslerin bazıları şunlar:

Jokeylik:

Atçılığa giriş ve tarihçe, at anatomisi, at ırkları ve dağılımı, at antrenmanı, at donanımı ve ekipmanı, binicilik, yarış yöneticiliği, yarış ve yetiştiricilik mevzuatı, at sağlığı ve hijyeni, at bakımı ve seyislik, yarış pistleri.

Nalbantlık:

Atlarda tırnak sorunları, ortopedi, nalbant donanımı ve ekipmanı, nal ve nalbantlığın tarihçesi, at biyomekaniği, at tırnağının anatomik yapısı.

At antrenörlüğü:

Embriyoloji, at sağlığı, at bakımı ve seyislik, yarış ve yetiştiricilik mevzuatı, yarış yöneticiliği, yarış pistleri, haracılık.

Atçılık işletmeciliği:

Terminoloji, insan kaynakları ve yöneticilik, haracılık ve meracılık, binicilik, yarış pistleri, hareket ve davranış fizyolojisi.

Hayvanları sevdiğim için seçtim

Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra Antropoloji bölümüne girdim ancak devam etmedim. Sonraki yıl ÖSS tercihlerimi yaparken bir arkadaşım, dalga geçerek 'jokeyliği yazsana' demişti. Hayvanları çok sevdiğim için bu bölümü tercih ettim. Bu okula girmeden önce ata hiç binmemiş, hatta yanına yaklaşmamıştım.


Atın tekmesinden korkuyorum

Lisedeyken at yarışları ve atlarla çok ilgiliydim. Bu sektöre bir yerinden girmek için nalbantlığın iyi bir yol olduğunu düşündüm. En fazla atın tekmesinden korkuyorum. Bu sektörde eğitimli eleman sayısı az. Bu nedenle iş imkanının iyi olacağını düşünüyorum. Atın bir ayağı başına 40 milyon lira kazanabileceğimiz söylendi. Bir ayağı nallamak yaklaşık 10 dakikamızı alıyor. Bu işi yapabileceğime inanıyorum.


Zamanım dolsun diye geldim

Ümraniye İmam Hatip Lisesi'nden sonra, İlahiyat Fakültesini kazanamadım. Açıköğretim Kamu Yönetimi okuyorum. Bu bölümü ÖSS kılavuzunda gördüm ve ilginç olduğu için tercihlerime yazdım. Zamanım dolsun diye geliyorum. Daha önce atlarla ilgim yoktu. Hayatımda bir nalbantla da hiç konuşmadım. Şimdilik yalnızca teorik dersler görüyoruz, uygulamaya geçmedik. Bence daha fazla uygulama olmalı. İleride nalbant olmayı düşünebilirim.

Ailem ‘başka bölüm yok muydu’ dedi


Okulumdan çok memnunum. Ata binmek zevkli. Buraya gelirken, 'işim olmazsa ata binerim' diye düşünüyordum. Öyle de oluyor. Bence iş bulmak zor değil. Azimli olan, kendini gösteren bulur. Ben hiç sakatlanmadım. Zaten ata binince, boyum uzun olduğu için ayaklarım neredeyse yere sürtüyor. Ailem, duyduğunda 'başka bölüm yok muydu' dedi. Arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. İki yıllık okullar arasında iş imkanı en iyi okullardan biri bence.

Bilmiyordum öğrendim

Buraya gelmeden önce, at antrenörünün ne yaptığını bilmiyordum. Atlarla içiçe olmayı seviyorum. Zor tarafı sabah çok erken saatte kalkmak zorunda olmak. At antrenörü, atın sağlığından, atın yetiştirilmesinden, yarışa adapte edilmesinden sorumlu. Beslenmesinden tutun da sağlığından, idman sistemine kadar her şeyi ondan soruluyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!