Vatandaşlar devleti yenecek

Güncelleme Tarihi:

Vatandaşlar devleti yenecek
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2014 01:49

Ona Google’ın geleceği diyorlar ama şirketin bugününde de parmağı var. Henüz 33 yaşındaki Jared Cohen, Google’ın küresel stratejilerini yürüten Google Ideas’ın başında. Time’ın ‘Dünyanın En Etkili 100 İnsanı’ listelerinin sonuncusunda yer aldı.

Haberin Devamı

Cohen, şirketin CEO’su Eric Schmidt’le beraber yazdığı, Türkçe’de Optimist Yayınları tarafından henüz yayımlanan ve dünyada herkes internete girdiğinde yaşanacakları resmeden ‘Yeni Dijital Çağ’ın inceliklerini Hürriyet’e anlattı.
Nasıl bir yer bahsettiğiniz yeni dijital çağ? Derdi nedir?
İfade özgürlüğü… İnternete yeni katılımlarla birlikte vatandaşlara yönelik en önemli meydan okuma ifade özgürlüğü olacak. Siyasi rejimler, dünya var olduğundan beri özgürlüğü baskı altına alıyor ama gelecekteki vatandaşlar (hatta bugünküler de), seçenek, bilgi ve teknoloji açısından şimdiye dek yaşamış en güçlü nesil haline gelecek.
Devletler de güçlenmedi mi?
Evet, onların da becerisi arttı, bu söylediklerimin aksi için çok uğraşacaklar. Ama bilgi ve erişimin cazibesi vatandaşlara ekstra bir güç sağlıyor. Mesela Kuzey Koreliler kaçak cihazları edinmek için yaşamlarını tehlikeye atıyor. Dünyanın en yoksulları imkânlarını birleştiriyor.

Vatandaşlar devleti yenecek


Yani gelecekte vatandaşlar devleti yenecek mi?
Vatandaşlar daha kolay adapte olacak diyebiliriz. Artık müthiş esnekler; devletlerse hantal. Baskıcı rejimler ifade özgürlüğünü kısıtlamak için birçok yol deneyecek ama karşılarında teknoloji kurnazı vatandaşlar bulacaklar. Bu vatandaşlar, erişim engellemelerini aşmak için küresel çapta yardım alacaklar.

Haberin Devamı

Kitabınızda “Türkiye [interneti filtrelemede] Çin’den çok daha ince bir yaklaşım benimsemiş, hatta halkın internet özgürlüğü taleplerine yanıt veren bir tavır sergilemiş ama yine de online sansür politikaları hatırı sayılır bir perdelemeyi sürdürmüştür” diye yazdınız. Şu an Türkiye’deki internet sansürü tartışmaları hakkında ne diyorsunuz?
Bazı ülkeler enformasyonu kontrol etmek için bu ‘ince filtrecilik’ taktiğini kullanıyor. Karşı çıkmanın en etkili yolu daha da şeffaflık talep etmek. Bu tür kurnazlıklarla en iyi yeni bilgi ve detaylar üreterek baş edilir.

Haberin Devamı

Şu an Türkiye’de bir yolsuzluk soruşturması sürüyor, internette hükümet aleyhine sızıntılar var. Bir yandan da hükümetin internet üzerinde daha çok yetki aradığını görüyoruz. Bahsettiğiniz yeni dijital çağ böyle bir dönem mi?
Şu an Bradley Manning, Julian Assange ve Edward Snowden çağında yaşıyoruz. Sızıntıların gerçekliği genel kabul görüyor; hükümetlere ciddi bir meydan okuma bu. İleride daha da fazla bireyin çıkıp büyük miktarlarda bilgi sızdıracağını, bunu da uzaktan yönlendireceğini göreceğiz. Dahası var, anaakım medya bilgi sızdıranlarla halkın arasından çekilecek. İllegal yolla bilgi edinenler bunu kendileri yayımlayacak. Hesap verebilir bir yapı olmayacak.

Haberin Devamı

Neye yol açacak bu?
Bunun iki sonucu olacak. Ya hükümetlerin kendileri müthiş bir gizlilik içinde bilgi depolayıp işlemeye gidecekler ya da tamamen şeffaf hale gelecekler. Her halükârda, en demokratiğinden diktatörlükle yönetilenine tüm devletler bu sınavdan geçecek.

Kürtler devletlerini internette kurabilir

Kitapta devlet meselesine farklı bir açı getirerek, Türkiye, İran, Irak, Suriye’de yaşayan Kürtlerin birleşip internette ‘sanal bir devlet’ kurabileceğini söylüyorsunuz. Devlet-millet meselelerinde internet yeni bir mücadele alanı mı oluyor?
Kitapta devletleri gerçek hayatta ayrımcılığa iten nedenlerin sanal âlemde de geçerli olduğunu anlatıyoruz. İnternet dünyadaki herkesin hayatını her yönden ilgilendirmeye başladığında, bazı rejimler bazı özel gruplara çeşitli şekillerde (DDoS atakları, kimlik avı, filtreleme vs) baskı uygulayabilir. Kitapta Kürtler’den bahsettik, çünkü bugüne dek sıkça düşmanlıkla karşılaştılar. Bu tür gruplar hem sıkıntı yaşayacaklar, hem de devlet kurmak için interneti bir mücadele alanı olarak kullanacaklar.
İleride tek bir internet yerine ‘internetler dünyası’nda yaşayacağımızı öne sürenler var. Bir Türk interneti, Müslüman ya da Çin interneti mümkün mü? Yeni medeniyetler çatışması böyle çıkar mı?
İnternete katılım arttıkça, birçok devletin gerçek hayattaki kanunları sanal âlemde yeniden ürettiğini göreceğiz. Bu durum interneti parçalayabilir. Aynı kafadaki devletler bir araya gelip kendi kural, değer ve dinlerine göre interneti kesip biçme yoluna gitmek isteyecektir. İfade özgürlüğü bu şekilde ciddi yara alır.

Haberin Devamı

Kitabınızda fiziki ve sanal dünya ayrımına sıkça başvuruyorsunuz. Gelecekteki yuvamız hangisi?
İkisi de. Aslında artık birbirlerinden çok uzak değiller. İnsanlar da devletler de bu iki ayrı dünyada yaşamaya alışmalı. Kendimizden yola çıkalım. Sanaldaki kimliğimizle gerçek dünyadakinin hiç alakası olmayabiliyor. İleride bu daha da derinleşecek; birçok online kişiliğimiz, hatta sanal bir maiyetimiz olacak; onlarla yaşayacağız.

Ya devletler?
Aynısı onlar için de geçerli. Sanal dünya için ayrı, gerçeği için ayrı siyaset geliştirecekler. Çin ve ABD’yi düşünün mesela, fiziki dünyada sorun yok ama sanalda çatışma halinde olabiliyorlar.

Siber savaş meselesi sıkça gündeme geliyor. Devletlerin birbirine bu online müdahaleleri savaşa döner mi? Siber savaşlara tanık olmaya hazırlanmalı mıyız?
Fiziki savaş ve siber savaş arasında sadece alan ve taktik farkı var. Bugün başka devletlere, gruplara, hatta kendi vatandaşlarına askeri harekât düzenleyen devletlerin bir yandan siber saldırılar yürüttüğünü de görüyoruz. Ama henüz tersine şahit olmadık. Yani bir siber saldırı fiziksel savaşı tetiklemedi. Zaten devletler bu topa girerse epey sıkıntı yaşar. Saldırıya maruz kalsalar bile nereden geldiğini bilemeyecekler; gerçek veya sanal âlemde orantılı bir cevap vermekte zorlanacaklar.

Haberin Devamı

Hayatımın bir kısmını robotlara devredebilirim

Kitap için birçok yeri ziyaret ettiniz, onlarca insanla konuştunuz. Sizi çok etkileyen bir yer veya birisi var mı?
Kuzey Kore şok ediciydi; çünkü orası gerçekten internetin gelip dayandığı son sınır. Orası, başkentini ziyaret edip de internet nedir duymuş bir insanı bulmakta zorlanacağınız tek yer. Kuzey Kore’de hükümet çok fena insan hakkı ihlallerine imza atıyor. Bunu da bilgi karartarak ve teknolojiyi erişilmez kılarak yapıyor. Ama bu durum artık orada bile sürdürülebilir değil.

Nasıl?
İnternet dünyanın dört bir köşesine yayıldıkça Kuzey Kore modeli de yıkılıyor. 20. yüzyıl ve öncesinin totaliter rejimleri bir daha dirilmeyecek. Baskı, şiddet yine yaşanacak ama Kuzey Kore’deki gibi değil.

En fakirler bile internete katılacak diyorsunuz. Peki bunca teknoloji zenginle fakirin arasındaki gelir uçurumunu ortadan kaldıracak mı?
Kitapta bağlantılılık arttıkça herkesin daha çok bilgi, yaşam kalitesi ve inovasyon imkânına kavuşacağını öne sürüyoruz. Ama bu durum herkese eşit dağılmak durumunda değil. Teknolojinin hatası değil bu, sebep asırlardır süren eşitsizlik ve yoksulluk. Teknoloji, evet, müthiş bir alet ama onu dünyanın tüm sosyo-ekonomik sorunlarının altından kalkacak sihirli formül olarak da göremeyiz. Mesela son sürüm cihazlara sahip olan ama bunları kullanabilmek için gereken bant genişliğinin eksikliğini çeken çok toplum var.

İleride teknolojinin insan zihninin yerine geçeceği fikri için ne dersiniz?
Mümkün değil. Yapay zekâ üzerine bu denli çok ve enteresan çalışma olduğu halde mümkün değil. Kitapta, insanların ve bilgisayarların üstün oldukları durumlara göre görev bölüşümüne gideceklerini öne sürüyoruz. İnsanlar hüküm vermede, duygularda üstün; robotlarsa samanlıkta iğne aramakta. Herkes nasıl bir dağılımda rahat edeceğine karar vermeli. Mesela ben hayatımın bazı kısımlarını otomatize etmeye hayır demem. Özellikle de lojistikle ilgili olanları. Ama hislerim ve kararlarım hakkında muhakkak kontrolümün olması gerekir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!