Üçüncü binyılın müziği peşindeyim

Güncelleme Tarihi:

Üçüncü binyılın müziği peşindeyim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 07, 2004 02:01

Gökhan Kırdar’ın (33) son albümü Keyf/Pleasure'deki parçalar aynı zamanda Los Angeles'ta ödül alan Crude/Fırsat filminin müzikleri. Kırdar albümdeki müziği ‘‘Ethnotronix’’ diye adlandırıyor ve ‘‘Adıyaman'dan Amerika'ya uzanan ruhsal bir yolculuk bu’’ diyor.

Kırdar'la son albümü Keyf ve 1994'teki ilk albümü olan Yerine Sevemem'den bugüne geçirdiği müzikal değişimle ilgili konuştuk.

Keyf'in oluşum hikayesi nedir?

- Keyf hem Crude/Fırsat filmi için oluşturduğum bazı parçaların yer aldığı, hem de benim diğer birtakım çalışmalarımın olduğu bir albüm. Film geçtiğimiz sene Los Angeles'ta ödül alınca bu çalışmamı yayınlamaya karar verdim. 1997'deki Trip adlı albümümden sonra kendime ait bir müzik tabanı nasıl oluştururum diyerek ethnotronix'i yarattım. Etnik ve elektronik seslerin aynı müzik içerisinde uyumlu bir şekilde harmanlanmasıydı bu.

Yani film ödül almasaydı bu albüm olmayacak mıydı?

- Tabii ki olacaktı ama belki bu sayede biraz hızlandı. Ben her çalışmamı özen göstererek ve bilinçli olarak yapıyorum. Sadece filmle sınırlı olması haksızlık olurdu.

DİNLEYİCİLERİ TAVIR ALDI

Sizi 1994'te bambaşka bir tarzla tanıdık, ‘‘Yerine Sevemem’’ ve ‘‘Fayton’’la. Sonra Tutunamadım geldi, onu müzikal anlamda başka bir yöne giden Trip ve Keyf takip etti. Geçirdiğiniz değişimi anlatır mısınız?

- Benim başlangıcım aslında 90'larda. Popüler Türkçe müziklerin çok dinlenilmediği bir dönemdi. Üniversiteyi kazanıp İstanbul'a geldim ve okulda da müzikle ilgilenmeye devam ettim. O çalışmalar daha sonra konserlere, sahne çalışmalarına dönüştü. Daha çok Pink Floyd gibi daha rock tabanlı şeyler çalıyorduk. 94'teki ‘‘Yerine Sevemem’’ de aslında bir rock çalışmasıdır ama Erkan Oğur'un düzenlemesiyle o tanıdığınız haline dönüştü. Daha sonra müzik piyasasında bir takım şeyler endüstrileşmeye başladı ve ben yapımcılarla ve müzik şirketleriyle yapmak istediğim müzik şekliyle ilgili birtakım anlaşmazlıklar yaşadım.

Siz daha farklı çalışmalar yapmak isterken, piyasada daha çok tutulan ticari bir müziğe mi yönlendirildiniz?

- Yapımcıların mantığı risk almak üzerine kurulmuş değildir. Çoğu şirket piyasada olan bir şeyin taklidini veya o ara çok dinlenileni yapmak ister. Ama ben yaratıcılığımı hiçbir zaman bu şekilde yönlendirmek istemedim. Daha iyinin, daha yeninin peşindeydim. Ama tabii bu şirketlerle birtakım sıcak ve ticari ilişkiler içinde olmayınca da yayınlanma şansınız pek olmuyor.

Yerine Sevemem ve Trip dinleyici olarak bakınca bambaşka tarzda iki albüm.

- 97'deki albümüm Trip, bu ülkede elektronik seslerle yapılabilecek son nokta olarak gördüğüm bir çalışmaydı. Oradaki amacım etnik bir birikimle, tamamen elektronik bir müzik yapıldığında nasıl bir atmosfer oluşabileceğini göstermekti. Ama insanlar nedense ben bambaşka bir müzik yapmaya başlamışım gibi tepki verdi, belki ilk çalışmaların devamını bekledikleri için duygusal bir tavır aldılar bana karşı.

Crude/Fırsat filminin müziklerini nasıl bestelediniz? Çekimlerde ekiple birlikte miydiniz?

- Film, belgeselci Paxton Winters'in amatör tabanlı projesiydi. Onlar ekip olarak bir araya gelip, yola koyuldular ve İstanbul'dan Doğu Beyazıt'a kadar giderek çektiler filmi. Ben çekimlerden sonra izledim ve müziklerini o zaman besteledim. Bu benim için Adıyaman'dan Amerika'ya uzanan bir ruhsal yolculuktu çünkü çekim yapılan yerlerin çoğuna gitmedim, gitmem gerekmiyor da. Yurtdışına da çıkmadım ama yurtdışına müzik yapıyorum, albümlerim orada da satılıyor.

Parçalarda çok farklı sesler var. Sanki ağıtlar, dualar var. Bunları bir araya getirmeye nasıl karar verdiniz?

- İstanbul'daki müzikle ya da yapılabilecek müzikle, Doğu'daki müziğin arasında bir köprü kurdum ben. Albümü baştan itibaren dinlemeye başladığınızda karışım giderek daha doğuya kayıyor. Bu bize yeni gelen bir şey belki ama aslında yüzyıllardır çevremizde olan bir şey.

Eski albümlerinizde vokal de yapıyordunuz. Şimdi neden yapmıyorsunuz?

- Bu ara biraz da özellikle yapmıyorum. Şu anki amacım şarkıcı olarak ve bir solist olarak tanınmaktan çok, kompozitör ve besteci kimliğimi oturtabilmek. Müziğimi benim seslendirmem veya şarkı sözlerim olmadan da bir şeyler hissettirebileceğini ispatlamak. Hem müzik sözleri olsa da, olmasa da müziktir. Bunu kişisel bir merak olarak da görebilirsiniz. ‘‘Sesim ve şarkı sözlerim olmadan ne kadar algılanabilirim acaba’’nın merakı.

ÜÇÜNCÜ BİNYIL GEZEGEN MEDENİYETİ

Keyf'teki parçaların birinin ismi Toilet Paper (Tuvalet Kağıdı). Öbürlerinin yanında biraz sırıtıyor. Neden o ismi koydunuz?

- Filmde çiğköfte yedikleri için bağırsaklarının bozulduğu ve dağ başında medeniyetten uzak çaresizlik içinde kıvrandıkları bir sahne var. Oradan etkilenip yaptığım bir çalışma bu.

Elektronik ve etnik müziğin bir arada sunulduğu müzikler çok rağbet görüyor. Sizce bu tip müzik yurtdışına çıkmak için iyi bir yol mu?

- Avrupa'da olsun, Amerika'da olsun tüm dünyada birçok insan yeni bir müzik arayışında. Bundan iki önceki milenyum doğu, sonraki binyıl Batı medeniyetleri egemenliğinde geçti, Önümüzdeki üç bininci yıl gezegen medeniyeti ağırlıklı olacak. İnsanlar her alanda kendine bir alternatif bulmak zorunda. Doğu'yu ve Batı'yı yok etmeye çalışan değil, onları bir arada, uyum içinde görmeye çalışan bir bakış... Zaten Doğu ve Batı farkı ortadan kalkarsa savaş da kalmayacak dünyada.

TAKTİĞİ, İKİ ADIM İLERİ BİR ADIM GERİ

Gökhan Kırdar'ın yaptığı Kurtlar Vadisi dizisinin müzikleri Keyf / Pleasure albümüyle aynı zamanda piyasaya çıkıyor. 2004 baharında da sanatçının altı sene önce bitirdiği bir albüm yayımlanacak. Kırdar'ın farklı bir ilerleyiş tarzı var: Bir albümü yapıyor, sonra onu bir rafa kaldırıyor ve bir adım öteye gidiyor. Bir sonraki hedefine ulaştığı zaman geri dönüyor ve bekleyen albümü piyasaya çıkarıyor. Keyf'teki parçaların bazıları da çok eskiden bestelenmiş.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!