Türkiye’yi besleyen Balıkesir trende buluştu

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’yi besleyen Balıkesir trende buluştu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2011 00:00

Hürriyet Treni’ni Balıkesir’de Vali Yılmaz Arslan, MHP’li Belediye Başkanı İsmail Ok, Emniyet Müdürü Ömer Aydın, CHP İl Başkanı Sıtkı Gider, Ak Parti, CHP ve MHP milletvekili adayları, Muhtarlar Derneği Başkanı Cengiz Sandıkçı, bürokratlar ve sivil toplum örgütü yöneticileriyle öğrenciler ziyaret etti.
/images/100/0x0/55ea685af018fbb8f87deb55

Vali Arslan ve Belediye Başkanı Ok, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) deprem simülasyon vagonunda 7.4’lük Marmara Depremi’ne eşdeğer sarsıntıyı yaşadıktan sonra, Türkiye Futbol Federasyo-nu’nun Herkes İçin Futbol etkinliğine katıldılar. “Türkiye ne istiyor” sorusuna yanıt arayan Hürriyet Treni’nde Balıkesirliler sağlık, güvenli konut, spor alanları, temiz çevre, eğitim gibi çeşitli isteklerini anket formlarını doldurarak iletme olanağı buldu.

Hürriyet yazarları Yalçın Bayer, Ahmet Hakan, Pazarlama Grup Başkanı Tijen Mergen, Kurumsal İletişim Koordinatörü Emel Armutçu ve Aile İçi Şiddete Son Kampanya Koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu, daha sonra Konferans Vagonu’nda kenti yöneticileriyle bir araya geldi. Balıke-sir’in kırmızı ve beyaz et, zeytin, zeytinyağı, un, süt ve süt ürünleri üretimiyle Türkiye’yi besleyen illerden biri olduğunu söyleyen Vali Arslan, büyükşehir adayı olduğunu da belirtti.

Beş kadın vali yardımcısından biri

Toplantıda Hürriyet Pazarlama Grup Başkanı Tijen Mergen’in sorusu üzerine Balıkesir’in vali yardımcılarından Selda Dural da ilgi odağı oldu. Hürriyet Treni’nin taşıdığı Haklı Kadın Platformu sergisindeki kadın erkek eşitliği rakamlarına göre Dural, Türkiye’nin sayısı sadece 5 olan vali yardımcılarından biri. Kadın kaymakam sayısı ise sadece 16. Vali Arslan, Selda Dural’ı özellikle kadınların çok olduğu sivil toplum kuruluşlarıyla diyaloğu geliştirebilmek için istediklerini söyledi.

Altın zeytinden değerli mi?

Biz büyük şehir insanları, domatesin bir kokusu olduğunu ancak Balıkesir gibi şehirlere tren insanı olarak geldiğimizde hatırlıyoruz. “Aaa domates domates gibi kokuyor” diyoruz şaşkınlıkla. Önceki gün öğle yemeğini yediğimiz Ayvalık Şehir Kulübü’nde ya da akşam güneşin batışını izlerken inanılmaz tatlara
/images/100/0x0/55ea685af018fbb8f87deb57
kavuştuğumuz Cunda’da olduğu gibi... O domatesler, rokalar, Ege otları, elbette bölgenin en büyük zenginliği zeytinyağı ile birleşince daha da başkalaşıyor.
Zeytin ve zeytinyağı bu bölgenin en büyük gurur kaynağı. Ancak hak ettiği yerde mi, orası meçhul.

Varlık içinde yokluk

Türkiye’de yaklaşık 159 milyon zeytin ağacı var. Bunların yüzde 73’ü meyve veriyor ve hasadı yapılabiliyor. 2009-2010 zeytinyağı rekoltesi 147 bin ton; bu yıl yüzde 10 artış bekleniyor. Ne güzel değil mi?

Pek değil. Zeytinyağlılarımızla o kadar övünürüz, ama kişi başı yıllık ne kadar zeytinyağı tükettiğimizi biliyor musunuz? Hepi topu 1,5 litre! Bu oran Avrupa Birliği ülkelerinde 17 litreye kadar çıkıyor.

Türkiye’de zeytin ağacı dikimi son beş yılda devlet destekleriyle 90 milyondan 160 milyona çıkarılmış, yeni dikimlerin mahsül vermesiyle zeytinyağı üretiminin 250 bin tonlara ulaşması bekleniyor, ya sonra? Öyle görünüyor ki Türkiye bu yıl da ancak 90 bin ton üretimini iç piyasaya gönderecek, onların da ancak yarısı ambalajlanıp perakendede tüketilecek. Kalan yarısı kayıtdışında kalacak.
/images/100/0x0/55ea685af018fbb8f87deb59


Övündüğümüz tatları dünyayla hak ettiğimiz şekilde paylaşabilmemiz için destek şart. Dünya zeytinyağı üretiminin yüzde 75’ini gerçekleştiren İspanya, İtalya, Yunanistan, Fransa gibi AB ülkelerine bakalım. Destekleme primi, litre başına 1.2 ?. Bizde ise 30 kuruş. Türkiye’nin ihracat oranı bu yüzden yüzde 4’lerde seyrediyor. Üreticiler sürekliliği olan, öngörülebilir, daha rekabetçi bir prim sistemine ihtiyaç duyuyor.

Altın bitince ne olacak?

Tabii kayıtdışının önüne geçilmesi, zeytinyağının iç piyasada daha iyi tanıtılıp benimsetilmesi, daha fazla markalaşma ve bu markalı ürünlerin ihracattaki payının artırılması da olması gerekenler arasında... Yani devlete olduğu kadar, üreticiye, sanayiciye, ihracatçılara da ciddi görevler düşüyor.

Bir de son yıllarda Kaz Dağları’nda siyanürle altın çıkarma girişimleri üretici, sanayici ve ihracatçıyı tedirgin ediyor. Bu nedenle, dünyanın en kaliteli zeytinyağının üretildiği Körfez bölgesinde sorulan “Altın zeytinden değerli mi?” sorusunun cevabının doğru verilmesi gerekiyor. Altın, rezervleri önünde sonunda tükenen bir maden. Zeytinin ömrü ise ebediyete kadar. Özellikle siyanürle aranan altın, bu topraklardaki zeytin zenginliğini de öldürüyor. Halbuki o da altından da değerli.

BUGÜN ESKİŞEHİR ÇARŞAMBA KIRKLARELİ’NDEYiZ

Çarşamba günü Hürriyet alan Kırklarelililere Winx Club’dan “Makyajın Sihri” kitapçığı, Hürriyet Hakkımızdır Treni’nden hediye.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!