Türkiye’nin önü açılıyor

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’nin önü açılıyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2002 00:00

Milletvekilleri hepimizi şaşırttı. Türkiye’nin önünü kapatmak istemediler. Ülke son derece önemli bir engeli aştı.Ben çok şaşırdım.Birkaçgün öncesine kadar AB’ye uyum yasalarının “erken seçim kararı almış” bir TBMM’den çıkmasının imkansızlığına inanılıyordu. Milliyetçi Hareket Partisinin idam ve kürtçe konularında engelleme yapacağı belirtiliyordu.MHP direndi, ancak Türkiye’nin önünü kapatmadı. Diğer partilerle farkını ortaya koydu. Sert muhalefet yaptı. Bunu sözlü ölçüde bıraktı. Kendilerini seçimlerde “biz istemiyorduk” diyebilecek konuma getirdiler.DYP’de verdiği sözü tuttu. Son dakikalarda oyunu bozmadı.Bu satırlar yazıldığı sırada, TBMM’nin tarihi toplantısı sürüyordu. Paketteki Ana dil maddesinde de fırtınalar kopacaktı. Ne olursa olsun, Türkiye için yeni bir dönem başlamaktadır.Süprizler ülkesi olduğumuzu da böylece yeniden gösterdik. Acaba kendimizi bu kadar sıkmadan, birbirimizi bu kadar hırpalamadan aynı sonuca varamaz mıydık?Bu kadarı dahi, TBMM’nin halkın beklentilerini dinlediğini gösterdi.Bugün kendimi daha iyi hissediyorum.*** *** ***Derviş’in prestiji de erozyona uğruyorKamuoyu denilen “yaratık” kendine özgüdür. Ne zaman neyi seveceği bilinmez. Kimi yüceltip, kimi çöp tenekesine atacağını da tam olarak hesaplayamazsınız. Bir konuşma, bir tutum, hatalı bir açıklama bir anda herşeyi değiştirebilir. Bunun mantıklı bir gerekçesi de olmayabilir.Kamuoyu, lider konumunda gördüklerini sürekli izler ve onların yaklaşımlarından, konuşmalarından, hatta giyimlerinden dahi birşeyler algılar. İşte sihirli kelime budur: Algılama. Sizin gerçekte ne düşündüğünüz, politikalarınızın ne olduğu da önemli değildir. Önemli olan, kamuoyunun nasıl algıladığıdır. Bazen, sizin yapmak veya vermek istediğinizin tam aksini algılar. Suç yine sizde olur. Kendinizi doğru yansıtamamanın faturasını ödersiniz.DERVİŞ İLE BİR AŞK HİKAYESİKemal Derviş’in Türk kamuoyu ile yaşadığı aşk hikayesini izlerken aynı durumla karşı karşıya kalırız.Derviş, kamuoyunu müthiş etkilemiştir. Ciddiyeti, görüşlerini çok net biçimde anlatma yeteneği, mantıklı, daima ne yapacağını bilen hali, doğruları söylemesi. Sözünde durması ve partiler üstü konumuyla, Derviş kamuoyunun önemli ve etkili bir bölümünü kendine aşık etmiştir. Doğru veya yanlış, kamuoyunun bu algılaması Derviş’in politika üstü bir yere taşınmasına yol açmıştır. Hangi ankete bakarsanız bakın, aynı sonuçları görürsünüz. Kemal Derviş, adeta bir süpermen gibi, kayıtsız şartsız güvenilen, prestiji yüksek bir kimlikle karşınıza çıkar.BU İMAJ İLK DEFA SARSILIYOR…Durum böyle olunca da, Derviş tek seçici konumuna sokuldu. Hangi partiyi seçerse ya barajı atlatacak veya tek başına iktidara taşıyacaktır. Toplum böyle algılar olmuştu.Son aylarda bu imaj ilk defa sarsılıyor. Derviş’in hatasından veya kötü politikalarından dolayı değil. Kamuoyunun “algılaması” farklılaşmaya başladığı için.İlk darbeyi, Hüsamettin Özkan- İsmail Cem ikilisinin DSP’den hemen ayrılmalarından sonra, hükümetten istifa etmesi, ardından Ecevit ve Sezen’in ısrarları üzerine geri almasıyla yedi. Kamuoyunun gözünde “ona yakışmamıştı”.Ya istifasını uygulamalı veya hiç istifa etmemeliydi.İkinci darbeyi, önce Cem-Özkan ikilisiyle birlikte hareket ediyormuş izlenimini vermesi, ardından “YTP tek başına yetmez” anlamına gelen bir tutumla, geniş tabanlı bir ittifak arayışına girmesiyle yedi.Belki, Derviş’in gerçekleri bambaşka. Belki başından beri tutumu hep aynıydı. Ancak kamuoyu farklı algıladı. Şu sıralarda da, eski birikimini yiyiyor. Zira, onu omuzlarda taşıyanlar ilk defa “Derviş’te farklı değilmiş. Onun da oyun planı yokmuş. O da sözünde durmazmış” demeye başladılar. Yani Derviş, süpermenlikten sıradanlığa inmeye, diğer politikacılardan farklı görülmemeye başlandı.Eğer biran önce kararını vremez ve bugünkü belirsizliği sürdürürse, daha hırpalanacaktır. Son yıllarda düşlediğimiz ve sonunda bulabildiğimiz nadir bir lider adayının kendini bu şekilde yıpratması da yazıktır…*** *** ***MESUT YILMAZ FORMUNDAYDIAB yasalarının TBMM Genel kurulundaki tartışmaların en ağırlıklı konuşmasını Mesut Yılmaz yaptı. Devlet adamına yakışır şekilde, son derece dengeli, içeriği güçlü ve mesaj yüklüydü. Ucuz polemik yapmadı. Herşeyi kendine yontmadı. Tam tersine, nefret etmesine rağmen Tansu Çiller’e dahi hakkını verdi. Gümrük Birliğini gerçekleştirdiğini hatırlattı. Menderes, Demirel ve Özal’ı da andı. Türkiye için AB’nin ne anlama geldiğini, nasıl imkanlar yarattığını anlatırken güzel bir vizyon çizdi.Mesut Yılmaz belki de son yıllarının en tarihi konuşmasını yaptı ve çokta beğeni kazandı.Yılmaz’ı hep böyle anmak istemez miydiniz?Geçmişteki hataları yapmasa, Türkbank gibi olaylar içinde görünmemiş olsa, bugün kamuoyunun gözünde bambaşka bir Mesut Yılmaz yaşardı. Ne olursa olsun, istendiği kadar AB’yi oy çıkarları için kullandığı ileri sürülsün, tarihçiler Yılmaz’ı, Türkiye’nin önünü açan, ülkeyi AB’ye taşıyan lider olarak anacaktır.*** *** ***TARİHİ HAZİNEMuharrem Kayhan; uzun yıllardır emek verdiği antik sikke kolleksiyonu "SNG (Sylloge Nummorum Graecorum)" serisindeki katalog çalışmasını bitirdi. Aslında bu proje 1931 yılında Londra'da başlatılmış uluslararası antik Yunan sikkeleri projesi.... Bu projeye dünyada sadece 30 koleksiyon dahil edildi. SNG'nin de bu kolleksiyonlar arasında yerini almasında Muharrem Kayhan'ın yıllar süren emeğinin payı büyük. Kolleksiyon arkaik, klasik ve hellenistik çağ ionya ve karya sikkelerden oluşuyor. Kayhan'ın bu seriyi biraraya getirebilmek için yerel buluntuların yanısıra hem uluslararası piyasalardan hem de Batı Anadolu'da darp edilmiş ve muhtelif zamanlarda yutdışına götürülmüş yüzlerce sikkeyi satın alması gerekmiş.. Kayhan'ın en büyük şikayeti ise Türkiye müzelerinde bulunan onbinlerce sikkenin yeterli bilimsel çalışmadan yoksun olması.... Ayrıca Kayhan; SNG serisinde yayınlanacak olan "Türkiye Devleti Kolleksiyonu'nun” alanındaki en değerli kolleksiyon olacağı inancında.... Kayhan kolleksiyonunun uluslararası bilimsel bir yayınla başlamasını istemiş. Çok sayıda yerli ve yabancı bilim adamının yer alacağı bu projenin Türkiye'nin tanıtımında da önemli katkılar sağlayacağını düşünüyor. *** *** ***PARA TOPLAYIP THY’NA MÜZİK HEDİYE EDELİM (!)Türk Hava Yollarını sık sık kullanan yolcular adına ricacı olarak ben seçildim.Allah rızası için şu müzik bantlarınızı değiştirin.Anladık, kemerleri sıkıyorsunuz, bedava geldiği için hayatınızdan memnunsunuz. Kriz döneminde bir de müzik sorunuyla uğraşmak istemiyorsunuz.Ancak, biraz da bizlere acıyın.Aynı bantları veya içlerindeki nice parçaları yıllardır dinlemekten artık bıkkınlık geldi. Godfather jenerik müziğinden, yine 70’li yılların Love Story’sine kadar asansör müziği olarak ün yapmış parçalar artık öldürüyor.Eğer günün birinde yolculardan birinin, sıkıntıdan sivilceler çıkarmaya başladığını görürseniz şaşmayın. Bu şekilde devam ederse, üstüne benzin döküp kendini yakmaya (!) kalkan müşterilerle dahi karşılaşabilirsiniz.Ben THY’nın bu konuyu hiçbir şekilde ciddiye almayacağında eminim. Para vermemek için her yolu deneyeceklerdir. İyisi mi, gelin biz yolcular kendi aramızda para toplayalım veya daha iyisi, hoşumuza giden parçalardan bir bant yapıp yollayalım da bari onları çalsınlar. Yoksa delirmek işten bile değil.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!