Türkiye’de modern Ä°slam’ın kapısını Menderes açtı

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’de modern İslam’ın kapısını Menderes açtı
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 10, 2013 00:00

Yıllarca sürgünde yaşadı. Halk ayaklanması başladıktan sonra ülkesine döndü, Tunus Devrimi’ne imzasını attı. Cumhurbaşkanı olabilecekken iktidarı kendi elleriyle bir kenara iten Gannuşi’yle Tunus’ta bir lokantada görüştük.

Haberin Devamı

Nerede görüşeceğimiz son dakikaya kadar açıklanmadı. Randevu saatiyse sürekli değişti. Bir gün aniden bir telefon geldi. Birlikte seyahat ettiğimiz Bahçeşehir Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel’le birlikte Gannuşi’nin
ekibi tarafından buluşacağımız yere götürüldük. Tunus devriminin arkasındaki liderle en sonunda mütevazı bir lokantada bir araya geldik.
Tunus’ta geçen hafta muhalefetteki Demokrat Yurtseverler Partisi Genel Sekreteri Şükrü Belayid’in evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetmesinin ardından ülke yine karıştı. Önce Başbakan Hamadi Cibali hükümeti feshetti, ardından işçi sendikaları 35 yıl sonra ülkede ilk kez genel greve gitti. Sendikaların saldırıdan sorumlu tuttukları iktidardaki Nahda Partisi’nin lideri Raşid El Gannuşi’yle başkent Tunus’ta buluştuk.

Haberin Devamı

AK PARTİ’YLE ARAMIZDA BENZERLİKLER ARIYORUZ

Tunus’ta halk ayaklanmasının ardından iki yıl geçti. Devrimin beklentilerini karşıladığınızı düşünüyor musunuz?
- Amacımız aslında 19. yüzyılda başlayan İslam’ın modernleşmesi rüyasını gerçekleştirmekti. İslam’la demokrasi arasında bir birlik yaratmanın çabasıydı. Ancak tabii ki daha işin başındayız, her talebi karşıladığımızı söyleyemeyiz. Devrimin iki hedefi vardı: Birincisi diktatörlüğün ortadan kaldırılması ve insanların hürriyetlerini kazanmaları.
Bu gerçekleştirildi. İkinci aşama kalkınma hedefi; ancak tabii ki bu, çok kısa zamanda olacak bir şey değil. Onun için çok çalışmak gerekiyor.
AK Parti ile benzerliklerinizden çok söz ediliyor. Peki farklılıklarınız neler?
- Farklılıkları aramıyoruz, AK Parti ile benzerlikleri arıyoruz.
Devrimi gerçekleştiren liderlerden biri olarak hükümette neden aktif olarak rol almadınız?
- Çünkü ülkenin içindeki dengelerin korunmasını istedim. Avrupa’daki sürgünden Tunus’a ilk döndüğümde herkes beni güzel karşıladı. Ama demokrasi, farklı siyasi güçlerin arasındaki dengenin muhafaza edilmesini gerektiriyor. O yüzden başbakanlık ya da cumhurbaşkanlığı için aday olmam şık olmazdı. Parti içindeki diğer liderlerimize yeşil ışık yaktım, onlar aday oldular. Doğru ya da yanlış yapmış olabilirim ama bu benim kararımdı. Machiavelli’ye göre yanlış, İslam’a göre en doğrusunu yaptım.
Tunus’ta neler değişecek? Bundan sonra nasıl bir Tunus hayal ediyorsunuz?
- Devrim, kökten değişim demektir; bazı fikirleri silinir, yerine yeni fikirler gelir. Aynı zamanda bir siyasi elit kesim gider, yerine yeni bir siyasi elit kesim gelir. Hapisteki insanlar şu anda iktidarda, eskiden iktidarda olanlar, şu anda hapiste. Biz bu arada intikam duygusundan etkilenmemeye ve kurbanların sayısını en aza indirmeye çalışıyoruz. Bizim partiden yaklaşık 30 bin kişi hapse atılmıştı ama eski rejimin tutukluları şu anda sadece 15 kişi. Partimizden yüzlerce belki binlerce kişi öldürülmüştü. Biz kimseyi öldürmedik.
Tunus ne zaman normalleÅŸecek?
- Devrimin hedefleri gerçekleştikten sonra. Bunun için belki 10 yıl lazım. Çünkü, 50 yıl boyunca yapılan tahribatı onarmak için en az 10 yıl gerekiyor. Biz eylemlerle, gösterilerle devrim yaptık. Ama devrim bittikten sonra bile gösteriler alışkanlık oldu, hâlâ sürüyor.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb3852f018fbb8f8b3291b

Ä°STANBUL BANA KAPISINI KAPATMADI

Türkiye’de hayran olduğunuz lider var mı?
- Evet, Saidi Nursi’yi beğeniyorum. Erbakan’la diyaloğumuz vardı. Tabii Erdoğan’ı beğeniyorum. Fethullah Gülen’i de beğeniyorum. Bunların dördünün de İslam’la modernizmi biraraya getirmeye çalıştığına inanıyorum. Az kalsın Adnan Menderes’i unutuyordum. O da önemli bir isim. Aslında Türkiye’de modern İslam’ın kapısını ilk o açtı.
Sürgündeyken de sonrasında da Türkiye’ye sık sık gidip geldiniz.
- Sürgündeyken ülkelerin çoğunun kapısı bize kapalıydı. Ama İstanbul bize hiçbir zaman kapısını kapatmadı. Bir kez Tunus’un eski rejimi Türkiye’ye girişimi engellemeyi başardı. İngiltere’deki Türk Büyükelçiliği’nden vize alamadım. O zaman kardeşim, arkadaşım Ahmet Davutoğlu’nu aradım. O şekilde Türkiye’nin kapısı tekrar bana açıldı. Türkiye’ye gittiğimde beni şaşırtan bir nokta var; o da Türk gençlerinin kitaplarımı okuyor olması. Bir gün Fatih’te gezerken gençler beni durdurdu, tanışmak istediler. Kitaplarımın Türkiye’de Tunus’takinden daha fazla okunduğunu fark ettim.

Haberin Devamı

RaÅŸid GannuÅŸi kimdir?

Gannuşi, Tunus’ta İslami Yöneliş Hareketi’ni kurduktan sonra 1981’de tutuklandı. Aralıklarla toplam dört yıl cezaevinde kaldı. Tunus’un eski diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali’nin ülke yönetimini ele almasından sonra serbest bırakıldı.
Ancak Bin Ali’nin 1990’lı yıllarda kurduğu İslamcı partiyi dağıtmasının ve siyasi baskıyı artırmasının ardından Tunus’u terk etmek zorunda kaldı. Londra’da geçirdiği 22 yıllık sürgün hayatının ardından devrimle birlikte ülkesine döndü ve hükümette doğrudan görev almak yerine parti liderliğini seçti. Hükümetteyse sadece Gannuşi’nin yeşil ışık yaktığı adaylar yer aldı.

Kızım, The Guardian’da yazıyor

Haberin Devamı

Kızlarımdan biri Ä°ngiliz The Guardian gazetesinde yazıyor. Sümeyya GannuÅŸi aynı zamanda DışiÅŸleri Bakanı Rafik Abdüssellam’ın eÅŸi. Toplam altı çocuÄŸum var. Ä°ki kızım Ä°ngiltere’de. Biri avukat, öteki de doktora öğrencisi. Ekonomist, hukukçu ve Ä°slam medeniyeti uzmanı olanlar da var.Â

Türkçe seçmeli ders oldu

Türkçeyi seçmeli ders olarak liselere koyduk. Ancak bazı kişiler bundan çok rahatsız oldu. İtalyanca, Almanca, Rusçadan rahatsız olmuyorlar, tarihi hafızayı harekete geçirip Türkçeden rahatsız oluyorlar. Oysa Türkçeye çok talep var. Tabii Arapça ve Fransızca zorunlu dersler, onun dışında İngilizce de alınıyordu. Şimdi sadece başkentteki belli enstitülerde değil, bütün liselerde seçmeli Türkçe dersi var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!