Terörü anlamsız kılmanın tek yolu onu yok farz etmektir

Güncelleme Tarihi:

Terörü anlamsız kılmanın tek yolu onu yok farz etmektir
Oluşturulma Tarihi: Eylül 24, 2004 23:24

Prof. Deniz Ülke Arıboğan kendisini ‘uluslararası ilişkiler uzmanı ve bu işin felsefesiyle ilgilenen biri’ olarak tanımlıyor. Ancak Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılacak muhtemel bir saldırıyı kaleme alan makalesi bu özelliğiyle değil ‘terör uzmanı’ olarak tanınmasına neden oldu. Arıboğan, terör konusunda eğitim almış, organize suç örgütleri ve terör konularında kitaplar ve makaleler yazmış. Bugün dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan savaşları ve terör olaylarını ‘küresel ölçekli bir savaş’ olarak tanımlıyor.

11 Eylül, ’uluslararası terör’ün miladı olarak tanımlanıyor. 2003 Kasım’ında İstanbul’da patlayan bombalar, Moskova Tiyatrosu baskını, Madrid’deki terör olayları, Rusya’da eşzamanlı düşürülen uçaklar ve son olarak Kuzey Osetya’daki eylemlerin sonucunda meydana gelen kitlesel ölümler, hep 11 Eylül’ü hatırlattı.

11 Eylül, terörle iç içe yaşayan ülkelerde bu konuda yetişmiş uzman sayısının ne kadar az olduğunu da gösterdi. Prof. Deniz Ülke Arıboğan o uzmanlardan biri. 11 Eylül 2001’in ardından tanındı. 1997’de kaleme aldığı makalesinde Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılabilecek kitlesel bir saldırıdan söz ediyordu. Bu öngörünün gerçeğe dönüşmesi Arıboğan’ın ‘terör uzmanı’ olarak tanınmasına neden oldu. Ancak o kendini ‘uluslararası ilişkiler’ uzmanı ve bu işin felsefesiyle ilgilenen biri olarak tanımlıyor.

1993’te yayınlanan doktora tezinde, global sistemde rol oynayan ve devlet olmayan örgütleri incelemiş. Yalnızca terör örgütlerini değil ‘mafyatik’ gruplar, legal uluslararası örgütler, şirketler ve bankaları ele almış.

Terör uzmanlığını ‘ana işi’ olarak görmese de terörle ilgili çeşitli eğitimlere gitmiş. İskoçya’daki Saint Andrews Üniversitesi’ndeki Güvenlik Okulu’nda, bomba, eylem türleri, örgütler vb pek çok konu hakkında bilgi edinmiş.

Organize suç örgütleri, terör gibi konularda yayınlanmış kitap ve makalelerinin yanı sıra, MİT İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Prof. Mahir Kaynak’ın kızı olmasıyla da tanınıyor. Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Halen Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesi. Arıboğan’la, terörün 11 Eylül’den sonra geldiği noktayı, toplumu nasıl etkilediğini ve ‘kişisel olarak almamız gereken önlemleri’ konuştuk.

ZAAFIMIZI BULDULAR

Gelecek yıllarda dünyayı ne tür terör eylemleri bekliyor?

- Olabilecek en kötü eylemleri, şiddetin en kabul edilemezini yaşıyoruz. Bundan daha vahşi ne olabilir derseniz ben hayal edemiyorum. Ama kitlesel tahrip gücünün daha yüksek olabileceği eylemlerden sansasyonel eylemlere dönüşebileceği aşikár.

Kuzey Osetya eylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Osetya’daki eylemde çocuklar üzerinden mesaj verilmesi geleceğe yönelik çok önemli bir detay. Çünkü tüm insanların zaafı olan konu tespit edildi. Daha önce rehin alma operasyonları oldu ama çocuk konusu ilk kez gündeme geldi. Bir operasyon bu şekilde başarılı olursa, bundan sonra mesajlar onun üzerinden verilmeye başlanır. Anne-çocuk ilişkisi özellikle vurgulandı. Tahammül edilemeyecek kadar büyük trajediler yaşandı ve bunlar basına yansıdı. Putin’in ‘gündemde çocuklar var, bu nedenle müdahale etmeyeceğiz’ lafı da çok önemli bir zaaf aslında. Bir bombada 300 kişi ölse bu kadar dehşet verici bir ortam olmazdı. Dehşet verici yönü, uzun süreli olarak o işkenceyi seyretmek zorunda kalmamızdı.

Bu olayda, teröristlerin Araplar, Özbekler ve Çeçenlerden oluştuğu açıklandı. Bundan sonra da ‘çok uluslu’ terör gruplarının eylemleriyle karşılaşacak mıyız?

- Tabii, artık terörün milleti, vatanı kalmadı. İnisiyatif teröristlerin elinde. Uluslararası bağlar geliştirmek devletler için çok zorken, teröristler açısından çok zor değil. Operasyon hazırlıklarını aylar öncesinden başlatabiliyorlar. Enternasyonel ağlar oluşturabiliyor, bir araya gelebiliyorlar. Artık küresel terörle karşı karşıya olduğumuz için, küresel çapta mücadele etmek gerekiyor.

RUSYA ABD’DEN FARKLI

11 Eylül’ün ardından teröre terörle yanıt verme döneminin başladığını, ‘devlet eliyle terörün’ meşrulaştığını düşünüyor musunuz?

- 11 Eylül, önemli bir dönüm noktasıydı. Amerikalıların tavrı, terörizme destek veren birtakım devletler tespit edip onlara karşı savaş açmak şeklinde gerçekleşti. Önce Afganistan tespit edildi ve orası vuruldu. Müdahale sırasında, dünyanın hiçbir ülkesinden şiddetli bir tepki yansımadı. Irak operasyonu o kadar destek alan bir operasyon değildi ama yine de Amerika kendince ona da bir meşruiyet kazandırdı. Rusya’nın tepkisi Amerikan tarzı olmayabilir. Dağıstan, Çeçenistan, İnguş bölgesi ile Kuzey ve Güney Osetya’da birtakım önlemler alınabilir. Rusya 10 yıllık derin bir sessizlik döneminin içindeydi. Rusya’nın hiçbir çaba göstermesine gerek kalmadan bütün dünya kamuoyu anti-Amerikan bir çizgiye geldi. Ruslar İslam dünyasını aslında el altından önemli ölçüde desteklemeyi tercih ettiler. Çünkü anti-Amerikan çizgiye gelmiş bir İslam topluluğu ve zaten ABD’yi sevmeyen bir Avrupa grubunu düşündüğünüz zaman, Rusya’nın etki alanını yayması adına çok da elverişli bir ortam yarattı.

‘III. Dünya Savaşı başladı’ şeklinde tartışmalar var. Sizce de öyle mi?

- Ben bunun küresel ölçekli bir savaş olduğunu düşünüyorum. Yalnızca devletler arasında gerçekleşmiyor. Devletlerin kendi iç sistemlerinden bu işe katılan aktörler olduğu gibi, birtakım uluslararası örgütler, terör grupları, hatta bazı finans çevrelerini de görebilirsiniz. Küresel ölçekli bir savaşın artık II. Dünya Savaşı gibi gerçekleşmeyeceğini bilmeliyiz. Yeni savaş modeli, insanların gözü önünde, naklen cereyan edecek. Şu anda bu yaşanıyor, savaş ortamındayız.

SAĞLAM DURMALIYIZ

Terör, deprem, trafik kazaları gibi travmatik olaylar, toplumu, çalışanları, işverenleri nasıl etkiliyor?

- Biz travmalarımızı insanları terörize ederek çok daha şiddetlendiriyoruz. Medyanın bu olaylardaki rolü çok önemli. Toplumumuzun psikolojisi önemli ölçüde bozulmuş durumda. Her şeyi naklen izlemeye ve bu tür film gibi hadiselerin içine kendimizi yerleştirmeye meraklı olduğumuz için toplumu terörize ediyoruz. Bu çok yanlış ve kötü etkileri olacak bir şey. Hükümetlerin güçlü görünmesi çok önemli. Birçok şeye maruz kalabiliriz. Bunları hayatımızın kalitesinde bir değişiklik yaratmadan sağlam durarak atlatmak zorundayız. Aksi halde sürekli olarak yumuşak karnımızı karşı tarafa göstermiş oluruz. Bizi en ufak şekilde travmatize edebileceklerini bildikleri takdirde bunu yapmaya çalışırlar. Terörü anlamsız kılmanın tek yolu onu yok farz etmektir. Başka da hiçbir yöntemi yoktur. Hiçbir şey olmamış gibi hayatınızı yaşamaya devam edeceksiniz. Onunla birlikte yaşamaya alışarak, güvenlik güçleri açısından gerekli önlemleri alarak ve hayata karşı sağlam bir duruş içerisinde olarak.

Stratejik araştırma merkezleri önemli

Terör, siyasi ve ekonomik gelişmeler nedeniyle sizden stratejik danışmanlık alan şirketler ya da yöneticiler oluyor mu?

Olmuyor. Türkiye’de stratejik araştırma merkezleri çoğalmaya başladı. Bunların çok verimli kullanılması gerekiyor. Birçok şirketin bu tür şeylere ihtiyacı var. Bilginin insanların hizmetine sokulması gerektiğini düşünüyorum. Bilgi toplumu haline geldiğimiz zaman ülke çapında çok daha farklı gelişeceğiz. Bilgimizi herkese yaymaya çalışıyoruz. Stratejik merkezlerin çok önemli olduğunu, çok verimli kullanılması gerektiğini, bunların da ideoloji değil bilgi üretim merkezi olmaları gerektiğini düşünüyorum.


Bilinen ilk terör grubu bağnaz Yahudi fraksiyonu Picaree’ler

Tarihte bilinen ilk terörist saldırı ne zaman yapılmış?

İlk terör grubu bilindiği kadarıyla Roma döneminde Picaree’lerdir. Bağnaz bir Yahudi fraksiyonu. Romalılarla işbirliği yapan Yahudileri öldürüyorlar. Sonra en bilinenleri Hasan Sabbah’ın kurduğu Haşhaşinler. Her düzenlenen siyasi suikast aslında bir terör eylemidir. Neyin terör olup neyin olmadığını tespit etmek mümkün değil. Sonuçta kazanan taraf, kazanamayanları terörist ilan ediyor. Sonuna bakmak lazım.

Türkiye’de terörle ilgili çalışmak zor

Türkiye’de terörle ilgili yeterince çalışma yapılıyor mu?

- Türkiye’de terörle ilgili çalışmak çok kolay bir şey değil. Türkiye’de bazı şartlar çok kısıtlı. Bazı şeyleri eleştirdiğiniz zaman karşı taraftan algılanıyorsunuz, desteklediğiniz zaman da bir anda faşistlik iddialarıyla karşılaşıyorsunuz. 11 Eylül sonrasında, inanılmaz bir terör uzmanı spekülasyonuyla karşı karşıya kaldık. Terör konusunda hiç çalışmayan insanlar bu alana girdiler. Aslında iyi bir yanı var, çalışılmaya başlandı. Kötü yönü de, alana vakıf olmayan insanların yalan yanlış şeyler yazmaya başlaması. Bunlar kamuoyunu yanlış bilgilendirmeyle sonuçlanabilecek şeyler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!