Tartışılan restorasyon

Güncelleme Tarihi:

Tartışılan restorasyon
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 1999 00:00

Haberin Devamı

Restoratör, mimar ve tarihçiler Mimar Mehmet Alper'in yaptığı onarımın Kız Kulesi'ni kimliğinden uzaklaştırdığını söyledi.

Bizans ve Osmanlı döneminde deniz gözlem istasyonu ve gümrük merkezi olarak kullanılan Kız Kulesi, cumhuriyet döneminde ise Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nin (TDİ) elindeydi. TDİ, yapıyı 1980'lerin sonlarında, Turizm ve Kültür bakanlıklarının isteğiyle boşalttı. Amaç, mekanın, tarihsel geçmişine ve ruhuna uygun bir işlev edinmesiydi.

Kule, yıllarca boş kaldı. Bakımsızlıktan çeşitli bölümleri çökmeye başladı. Bir de yangın atlattı. Eser, Kültür Bakanlığı'nın uhdesinde olması gerekirken Turizm Bakanlığı envanterine işlendi. Bakanlık yapıyı 14 Mart 1995'te ihaleye çıkardı. ‘‘Kafeterya ve satış ünitesi olarak 49 yıllığına kiraya verileceği’’ ilan edildi. Anıtlar Kurulu, eserin böyle bir iş için kullanılmasına itiraz etti ama dinleyen olmadı.

İhaleyi Hamoğlu Holding Turizm-Otelcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. kazandı. Şair, ressam ve mimarların da yer aldığı bir grup, Kız Kulesi Derneği'ni kurarak yapının ‘‘şiir cumhuriyeti‘‘ olması için çalışmalara başladı. Dernek, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi ve Türkiye Yazarlar Sendikası'yla birlikte 4 Nisan 1995'te bir açıklama yayımladı. Açıklamada kulenin bir kafeterya ve satış ünitesi olarak kullanılacak olmasına itiraz edildi. Mimarlar Odası da, kulenin özel bir şirkete kiralanmasına itiraz ederek, ihalenin iptali için idare mahkemesine başvurdu ama, mahkemeyi kaybetti. Kuleye gönül verenler ve sivil toplum örgütleri, restorasyon çalışması başladıktan sonra da olayın peşini bırakmadı. Gönüllüler, onarımın projeye uygun olmadığını iddia ederek Anıtlar Kurulu'na başvurdular. İtirazlar dikkate alındı ve incelemeler yapıldı. Onarımı yürüten ekibin başında bulunan Mimar Mehmet Alper, Anıtlar Kurulu'nun istediği proje tadilini yapmadan çalışmalarını sürdürdü.

Aslı budur denilmişti

En önemli tartışmalar, restorasyonun aslına uygun yürütülüp yürütülmediği üzerine yaşandı. Onarım ilerledikçe, Kız Kulesi'nin hepimizin tanıdığı çehresinin değiştirildiği görüldü. Hamoğlu Holding, yüzyıllar içinde değişime uğrayan kulenin, ‘‘kafeterya ve satış üniteleri’’ olarak kullanılmasına uygun gravürünü seçmiş ve karşımıza ‘‘aslı budur’’ diye bir örnek çıkarılmıştı. 19. yüzyılın başında yapılmış bir gravürden yola çıkılan onarım devam ediyor. Tabii itirazlar da.

PROF. DR. MEHMET BAYHAN

Kafeterya olması kötü

Mimarlar Odası İstanbul Şubesi ile Kız Kulesi Derneği olarak idare mahkemesine başvurarak ihalenin iptalini istemiştik. Girişimimiz başarıya ulaşmadı. Kız Kulesi, bir simge. Sanatın, sosyal bilincin, güzelliklerin simgesi olarak korunmalı ve işlenmeli. Evrensel bir simge olmaya uygun bir yerdir. Bir kafeterya olarak harcandı. Turizm Bakanlığına verilmemeliydi. Ortada kaldı ve Kültür Bakanlığı da sahip çıkmadı. Sonunda siyasal menfaat ve dar grup çıkarları ağır bastı ve rantçılar kazandı. Derneği kurmamızın nedeni bunun önüne geçmekti. Sanat ve kültür çevreleri duyarsız davrandı, derneğin çalışmalarına katılıp destek vermedi. Biz de feshetmek zorunda kaldık.

MİMAR ERHAN İŞÖZEN

Görüntüsü üzücü

İstanbul deyince aklımıza kentin kuleleri, cami minareleri, tarihi yarımadanın görünümü ve kartpostallarda İstanbul'u simgeleyen, üzerinde beyaz, sarı, gri, martıların uçuştuğu Kız Kulesi gelirdi. Şimdi vapurla geçerken taş yığınlarından farklı olmayan diğer binalar gibi görmek beni çok üzüyor.

MİMAR DR. MEHMET ALPER

Yapı projeye yön verdi

Proje hazırlanırken önce üniversite arşivleri, kütüphaneler ve özel arşivlerdeki yazılı, çizili ve görsel kaynaklar elde edildi. Arşiv belgeleri, gravürler, eski fotoğraflar, sözlü anlatımlar tek tek değerlendirildi. Kulenin ayrıntılı bir rölövesi hazırlanarak yapının günümüze gelen tüm mekan, biçim ve strüktür öğeleri saptandı. Araştırma ve alınan rölöve doğrultusunda mevcut verileri koruyarak mekana uygun işlevsel bir proje hazırlandı, Anıtlar Kurulu'nca onaylandı. Üsküdar Belediyesi'nden yapı ruhsatı alındı. Restorasyon sürecinde yapının mimarisine uygun olmayan, yakın geçmişte işlev değişikliğine bağlı olarak yapılmış niteliksiz eklerden temizlenmesi yoluna gidildi.

Yapının gerek kule kısmı iç mekanı, gerek burç kısmı iç mekanı yıkım ve söküm işleri sonunda özgün yapısına kavuştu. 1943 restorasyonunda doldurulan pencere, mazgal, den-dan araları ve kule katlarındaki ocak nişleri ortaya çıkarıldı. Önceki kullanıma yönelik bu dolgu işlemi ile köreltilen kısımlar boşaltıldı. Geldiğimiz nokta, bizi yapının özgün elemanlarıyla buluşturdu. Sökülen sıvalar ve yıkılan betonarme perde duvarlarının gerisinde gizlenen önemli izler gündeme geldi. Gerçekler ortaya çıkınca projenin yapıya değil, yapının projeye yön verişi ve egemen oluşu izlendi.

ÇELİK GÜLERSOY

Hiçbir şeye dokunulamaz

Tarihi binalar bu konuyla ilgili özel yasaya göre iki gruptur: Birincisi, özel öneme sahip ve olduğu gibi korunması gereken yapılar. İkinci grupsa, daha az önemli ve sökülerek aynen yapımına izin verilen binalar. Anlaşılacağı üzere, ikinci grup binaların yeniden yapımında bile dışarıdan eskisine santim santim uyulmalıdır. Gayet açık ki, Kız Kulesi, birinci grup bir eserdir. Onarımında sadece yaşamını uzatmaya yönelik tamirat yapılır. Esasa ait hiçbir şeye dokunulmaz. Hacim genişletmesi gibi operasyonlara bile izin olmaması gerekir.

Tabiii dosyasına da bakılmalı. Anıtlar Kurulu'na nasıl bir proje sunulmuş? Uygulamada projeye sadık kalınmış mı? Kurul, hacim genişlemesine izin vermiş mi? Benim görüşüme göre Kurul bile eserde köklü değişikliklere izin veremez.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!