Tarkan İngilizce söylesin

Güncelleme Tarihi:

Tarkan İngilizce söylesin
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2001 01:52

Dünyaca ünlü Yunan asıllı şarkıcı Demis Roussos, bu akşam vereceği konser öncesinde Hürriyet'e konuştu.

Doğudan batıya, kuzeyden güneye bütün evren bilmiş ola ki, George'dan olma, Olga'dan doğma, 15 Haziran 1946 İskenderiye doğumlu Artemios Ventouris Demis Roussos, bundan böyle Türkçe olarak ‘‘Süper Dede’’ olarak anılacaktır. Bu ad kendisine Çırağan Palace Hotel Kempinski'nin görkemli Pasha Suiti'nde tarafımdan verilmiş olup, her hakkı mahfuzdur!

O Demis ki, 44 yıldır yalnız bizim kuşağın değil daha nice kuşakların sevgi sözcükleri yüklü sesi olacak. O Demis ki Vangelis, Loukas ve Agyrilas'la birlikte kurduğu Aphrodite's Child, hálá kulaklarda. Ve o Demis ki bu akşam Park Orman'da hayranlarıyla birlikte ‘‘Goodbye My Love Goodbye’’, ‘‘Rain And Tears’’ gibi nice unutulmazlarını söyleyecek. Sevgili Ahmet San ne iyi ettin getirmekle bu uluslararası ‘‘Dev Adam’’ı, özünü sözünü iyice dinleyip okurlarımıza aktarma fırsatı bulduk.

Problem yaratan Politikacılar

Tepişmeyi politikacılara sor, çünkü bu kavgaları yaratmak onların işi. Eğer ben politikacı olsaydım zengin olurdum. Çünkü politikacı dünyanın her tarafında problem yaratarak hayatını kazanıyor. Bizlerin nasıl davranmamız gerektiğine sekiz kişi oturup karar veriyor, globalleşme de var ya. Hayatımın hiç bir döneminde Türkiye aleyhinde tek söz söylemedim.

Yunanca şarkı hiç söylemedim

Yener baba, ben hayatımda hiç Yunanca şarkı söylemedim, İngilizce, Fransızca veya İspanyolca söyledim. Çünkü bu diller uluslararası diller. Ben Yunan şarkıcısı değilim, Yunan asıllı dünya çapında şarkıcıyım. Eğer uluslararası bir kariyer yapmak istiyorsanız kesinlikle bu dillerden birinde söyleyeceksiniz. Bir sanatçının kendi ülkesi içinde hit olması kolaydır, bir anda şöhret olursunuz ama, orada kalırsınız. Müziğin iyisi kötüsü olmaz, iyi müzisyen kötü müzisyen olur.

40 kilo verdim

Öf Yener babam, Türk yemekleri çok güzel. Çeşit çeşit mezeler, zeytinyağlılar. Her gün mutlaka kendi ellerimle bir yemek yaparım, iddia ediyorum ki benden iyi imambayıldı kimse yapamaz. Soğanını, yağını bol koyacaksın. Yemek ya iyi ya kötüdür, ortası olmaz, tıpkı müzik gibi bir sanattır. İyi yemek yemeği severim, halimden belli zaten. Bir ara 150 kiloya kadar çıktım, şimdi 110 kiloyum. Ben tek gıda diyetiyle kilo verdim, yani hep tavuk, hep domates yemek gibi. Sabahları aç karnına mutlaka kekik suyu içerim, kanı temizliyor. Gece yatmadan da papatya çayı içiyorum.

Kendimi her zaman Anadolulu hissettim

‘‘Süper Dede’’nin bu Türkiye'ye 3. gelişi. İlk kez altı yıl önce Patrik davet etmiş, ertesi yıl bir günlüğüne Kuşadası'nda adını hatırlamak istemediği bir oteldeki güzellik yarışmasında sahneye çıkmış.

- Yener, ben Yunanlıyım ama, bir tarafım da Fransız, uzun yıllardır orada yaşıyorum. Yarım Amerikalı sayılılırım, orada da uzun süre yaşadım. fakat ben kendimi Anadolulu hissediyorum. Anadolu, Türk ve Yunan kültürlerinin buluştuğu geniş bir bölge. Farklı pasaportlarımız, farklı bayraklarımız olabilir ama, orijinlerimiz aynı. Bence insanların düşünce yapıları tarih ve kültürlerinden gelir, politikalarından ya da dini inançlarından değil. Türkiye ne ilk ne de bu gelişimde hiçbir huzursuzluk hissetmedim.

Türkiye, AB’ye kesin girecek

Demis'lere göre Türkiye hangi yakada dersiniz?

- Türkiye bence Avrupalı ve kesinlikle Avrupa Birliği'ne girecek, buna kimse engel olamaz. Politik, ekonomik veya idari koşullarının neler olduğunu bilmiyorum ama, 60 milyonluk bir pazar olması, birliğe girmesi için yeterli. İşte burada kültürel ilişkiler ve tanıtım çok önemli. Siz hep ticari ve politik yanlarına takılıp kalıyorsunuz, oysa kültürel yanı çok daha önemli. Yıllardır Türkiye'nin 1 numaralı gazetesi olarak bildiğim Hürriyet, İstanbul'da 10 günlük dev bir müzik festivali düzenlesin, Avrupalı en süper yıldızları çağırsın, söz veriyorum baş yardımıcınız ben olacağım. Ben dünyanın her tarafını gezen insanım, bu yıl 100 konser verdim, insanlar genelde Türkiye'yi iyi bir çizgide görüyor.

12 Eylül öncesi TİP'e yakındım

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, siyasette her zaman ‘‘sol’’ çizgide olduğunu, ama asla militan olmadığını söyledi. Piriştina, arkadaşımız Yener Süsoy'a 12 Eylül öncesi TİP'e yakınlık duyduğunu da belirtti.


- Siyasette böyük sürprizler, büyük hayal kırıklıkları yaşamadım. 12 Eylül öncesi Behice Boran'lı TİP hareketine yakındım. Hiçbir zaman militan bir solcu olmadım, demokratik sol çizgiyi korudum. Kurucusu olduğum TANSAŞ'ın genel müdürlüğünü bırakıp 1991'de İzmir 3. bölgeden milletvekili adayı oldum, yüzde 20 almama rağmen kazanamadım. Tekrar iş hayatına dönüp çok ortaklı süpermarket zinciri KİPA'yı kurdum, murahhas üyesi oldum. 1995'te DSP'den milletvekili seçildim, sürem bitene kadar aralıksız her komisyonda görevler yaptım. Nabza göre şerbet veren milletvekili hiç olmadım. Bülent Ecevit'e olan sevgim ve saygım ilk günden bu yana hiç eksilmedi, tersine daha da arttı. Şimdi büyük onur ve aşkla İzmir'e hizmet ediyorum. Aslında kentte yaşayan insanların ortam çıkarları için hizmet yapmak bir sol çizgi. Belediye başkanlığı benim yapıma daha uygun, attan inmek gibi bir şey değil. Belediye başkanlığını bir sıçrama tahtası olarak görmek çok büyük yanlış. Çalışan arkadaşlarımın kime oy verdiği beni ilgilendirmez. Hizmet götürdüğümüz vatandaşların hangi siyasi görüşte oldukları da benim için önemli değil, hiçbir ayırım yapmam ve yaptırmam.

Mine Piriştina eşini anlatıyor

Yakışıklılğı beni etkilemedi değil

Mine Piriştina Arnavut kökenli, İstanbul Suadiye doğumlu, ortaokul sıralarında İzmirli olmuş. Eşinin ‘‘zor ve renkli’’ olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor:

- Ahmet hem zordur, hem çok renklidir, onunla yaşamak çok keyiflidir. 27 senedir beraberiz, bana hep mutluluk verdi. Genç kızlığında beni yakışıklığı etkilemedi değil. Hatta Ahmet'in söylediğine göre ben ortaokulda okurken ona aşıkmışım!.. Karina Disko'da 1973 yılbaşı gecesi dans ederken kulağıma ‘‘Benimle çıkar mısın?’’ dedi. Çıkmayacağımı söyleyince ‘‘Ama ben ciddiyim’’ diye ısrar etti. Öyle deyince ben de kabul ediverdim, çıkış o çıkış. Arkasından sözlendik, nişanlandık. Ahmet aptalca ya da ihmalden yapılan hataları kabul etmez, boş lafı sevmez. Ben de Büyükşehir'e ait Huzurevi'ne hizmet vermeye çalışıyorum, onun için başkan eşimden sık sık yardım talep ediyorum.

Ermeni menajerim Türkçe küfrederdi

Birçok Türkçe kelime bilirim. Baronyan adlı Ermeni bir menejerim vardı, hep Türkçe konuşurdu. Bugün bildiğim ne kadar ayıp kelime varsa hepsini ondan öğrendim. Şimdi söylememi istersin ama, duyunca sakın kızma. Bazılarının manasını sonradan öğrendim. Mesela çok kızdığı zaman; ‘‘Ana...avr...s....bok herifi’’ derdi. Bir şeyden hoşlanmamışsa; ‘‘S..ordan bok herif, a.. s..’’derdi. Bir gün Marsilya'dayız, trafiğin kalabalıklığına kızıp camı açtı; ‘‘İçine s.. senin Marsilya gibi, o.. çocukları’’ diye bağırdı. Huzur içinde yatsın, paraları bile Türkçe sayardı.

Reankarnasyona inanırım 218. hayatımı yaşıyorum

Kendimi ruhen çok yaşlı hissediyorum, çünkü bu benim 218'inci hayatım. Ben reakarnasyona kalpkten inanıyorum, bu konuda dünyanın dört bir yanında araştıramalar yaptım. Ruh durmadan dünyaya geliyor, bu arada kendini hep geliştirerek. Bu dünyada yaptığımız hataların bedelini ödemek için hepimiz yeniden bu evrene geri gelmek zorundayız. Bugüne kadar sadece iki kez evlenip ayrıldım. Bunlardan 30 yaşında Emily ve 25 yaşında Syral adlı iki kızım var. Emily'den üç torunum var. Senin taktığın Türkçe isimle gerçek bir dedeyim, istersen Süper Dede olsun. Demis'in De'siyle Türkçe dede'nin de'si güzel oldu. Bunun isim hakları sana ait, yapacağım ilk plağa bu adı vereceğim.

Tarkan sadece genç

Tarkan henüz uluslararası bir ses, bir yıldız değil, şimdilik sadece gençliği var. Evrensel olabilmesi için kesinlikle Türkçe söylememeli, şansını İngilizce denemeli. Yaklaşık 30 yıl önce İspanya'da benim özel bir şovuma Ajda Pekkan'ı çağırmışlardı, bir şarkı söyledi, çok güzel bir hanım olarak hatırlıyorum, uluslararası bir sanatçı görüntüsü vardı. İlk yıllarımda Okay Temiz benim orkestramda bateri çaldı, çok usta bir sanatçıdır, altın kalpli çocuktur. Ne gariptir, bugüne kadar hiçbir Türk bestecisi bana bir eserini getirip seslendirmemi istemedi. Böyle bir teklif gelseydi mutlaka değerlendirmek isterdim, hala da isterim. Türk Müziği gerçekten çok güzel. Ayrıca bugün dünya artık etnik müzikle bütünleşmeye başladı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!