Tarihin bahçesinde açıkhava sineması

Güncelleme Tarihi:

Tarihin bahçesinde açıkhava sineması
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 06, 2002 00:00

Sepetçiler Kasrı, Topkapı Sarayı'nın Sarayburnu'ndaki iki kıyı köşkünden biri. DiÄŸeri Yalı Köşkü'ymüş ama artık, yani çok zamandır yok. Sarayın bahçesinde ve kıyılarda yeralan çeÅŸitli kasır, köşk ve sahilsaraylar arasında bugüne gelebilen tek yapı, Sepetçiler Kasrı. 1500'lü yılların sonlarında hayata merhaba dedi, depremlerin ve yangınların ÅŸehri Ä°stanbul'da pek çok vartayı atlatmakla kalmadı, 1980 öncesi terkedilmiÅŸliÄŸi ya da kötü kullanımı, ardından restorasyon sırasındaki ÅŸikayetleri ve yolsuzluk soruÅŸturmalarını da geçerek bugüne gelmeyi baÅŸardı. Nihayet, çevresindeki çöplerden, içindeki evsiz ÅŸarapçılardan, pislik içindeki restoran mutfaklarından, görkemli kubbeli odalarının terkedildiÄŸi bakımsızlıktan kurtulmuÅŸ durumda. Åžimdi, 400 yılı aÅŸkın yaşına raÄŸmen dimdik ve nispeten eski haline yakın güzellikte, yine bir yanıyla Haliç'e, bir yanıyla da Marmara'ya yaslanmanın keyfini sürerek Eski Ä°stanbul'u anlatıyor yeni ÅŸehirlilere. Åžimdiki ev sahipleri sultanlar ve gözdeleri yerine baÅŸta Celal ve Ä°zzet Çapa (solda) olmak üzere, ÅŸehrin en gözde yiyecek, içecek, eÄŸlence mekanlarının iÅŸletmecileri; ulaşım araçları saltanat kayıkları yerine lüks otomobiller; mutfağı Osmanlı yerine dünya mutfakları ama olsun, atmosfer Osmanlı'ya ait. Dolayısıyla insana Ä°stanbul'da olduÄŸunu daha çok hissettiriyor.Mihrabı tabii ki yerinde ama yaşı öyle geçkin ki, temellerinde Bizans surları bulunuyor. Ä°mparator II. Teodusios zamanında yapılan surların üzerine inÅŸa edilmeye Sultan III. Murad döneminde (1591) baÅŸlanmış; kırmızı mermerleri Darıca ve Rusçuk'tan, çinileri Ä°znik'ten, çivileri ve demir aksamı Samakov ve Selanik'ten getirilerek. Yerinde daha önce gemilere iÅŸaret veren küçük bir köşk bulunurmuÅŸ. Kapı kemeri üzerindeki kitabede, Sultan Ä°brahim döneminde, 1643 yılında yeniden inÅŸa edildiÄŸi yazılı. 1739'da, yani I. Mahmud tahttayken, geniÅŸ kapsamlı bir onarımdan geçmiÅŸ ve 19. yüzyılın ortalarına kadar deÄŸiÅŸmeden kalmış.I. Ä°brahim, nam-ı diÄŸer Deli Ä°brahim, Topkapı Sarayı'nın havuzundaki balıkları altınla beslemesiyle olduÄŸu kadar, sepet örmeye olan merakıyla da tanınıyor. Dolayısıyla kasrın arkasında konuÅŸlanmış hasırcı ve sepetçileri himaye ediyor. Kasr adını bu esnaftan alıyor. Ama bir rivayete göre de Edirne Sarayı'nda yükseltilmiÅŸ binalara ‘‘sepetçi’’ ya da ‘‘sultani’’ dendiÄŸi için adı oradan geliyor. Aynı zamanda saraya ait kayıklar da kasrın sayısı beÅŸi altıyı bulan kayıkhanelerinde korunuyor. Sultanlar buradan denize açılıyor, limandaki gemileri, donanmanın sefere çıkışı ya da dönüşünü buradan seyrediyorlar.Ä°HTÄ°ÅžAM GÃœNLERÄ°NDEN DERÄ°N YALNIZLIÄžAAlt yapısı tamamen tonozlarla örtülü olan ve kubbeli mimarisiyle Osmanlı'yı günümüze taşıyan kasrın, 1739'daki onarımı sırasında tutulan masraf defterleri, yapıyı şöyle anlatıyor: ‘‘bir maksure, kubbeli ya da kebir oda, deryaya nazır sofa, orta sofa, bahçeye nazır sofa, taÅŸrada deryaya nazır taht-ı hümayun, abdest odası, ayaklı taht-ı hümayun, aÄŸa odası, hela...’’ Dekorasyonu ise sedefkari pencere kapakları, kapılarda al çuhadan perdeler, gölge yapmak için sakız dokumasından zar perdeler ve al çuhadan sedir örtüleri, sırma iÅŸlenmiÅŸ kadifeden yastıklar... Bu ihtiÅŸam hayattan bezmeye, herhalde cumhuriyetin ilanından sonra askeri ecza deposu yapılmasıyla baÅŸlıyor. Yıllarca bakımsız kalması, için için yok olmasına neden oluyor. 1955'te sahil yolu açılırken ise yıkılma tehlikesi geçiriyor. Sonrası iyice yalnızlık; iÅŸsiz, güçsüz, evsiz ayyaÅŸların yalnızlığına ortaklık. 1970'lerin sonunda baÅŸlayan ‘‘ilgi’’ ve restorasyon çabaları da yılan hikayesine dönüyor. Güya eli yüzü düzeltiliyor, hatta içinde ‘‘turistik’’ bir restoran açılıyor ama tonozların üzerini fayansla kaplamak gibi, tarihi dokuyu mahveden kimi ‘‘düzenlemeler’’, kasrı hayatından iyice bezdiriyor belli ki. GÃœNDÃœZ UYUYAN GÃœZEL GECELERÄ° SEVÄ°YOR1990'da BaÅŸbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Ä°stanbul Ä°l Müdürlüğü'nün taşındığı bina, bu haliyle ayakta kalmaya devam ediyor ama bu kez de milyarlarca lira harcanarak kurulduÄŸu söylenen Uluslararası Basın Merkezi, olmayan telefonları, faksları, kullanılması yasak bilgisayarları, açılmayan laboratuvarları, çalınan çanak antenleriyle dillere düşüyor. Ardından binayı Hazine'den devralarak restore eden Eminönü Hizmet Vakfı'nın çalışmalarıyla ilgili tartışmalar ve soruÅŸturmalar, son anda dönülen yıkım kararları geliyor ki bunlar bu yazının konusu deÄŸil. Binada ÅŸu anda Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün Ä°stanbul Ä°l Müdürlüğü ile Eminönü Hizmet Vakfı faaliyet gösteriyor ama Basın Yayın yetkililerinden, Uluslararası Basın Merkezi'ne ne olduÄŸuna dair bilgi almak mümkün olmuyor. Tıpkı restorasyonu için milyon dolarlar harcayan Eminönü Hizmet Vakfı'nda kasrın asıl halini gösteren gravürlerden bir kopya bile bulunmaması gibi...Ama eski görkemine kavuÅŸmuÅŸ görünen Sepetçiler Kasrı en azından artık yaşıyor. Mekanda büyük büyük düğünler, iÅŸ toplantıları, kokteyller yapılıyor. Daha çok valiliÄŸin, ordunun resmi toplantıları ve davetleri. Ancak 1999'da kapayıp yenilerini açtığı gece kulüpleri nedeniyle adı ‘‘Artema Celal’’e çıkan Celal Çapa'nın Hammam'ıyla kasr, yeni bir kimliÄŸe bürünüyor. Hele bu yıl Hammam'a eklenen yeni mekanlar, bu 400 yıllık kasrın, Ä°stanbul'un eÄŸlence hayatında, Eski Åžehir'den ciddi ciddi kafa tutmasına neden oluyor. Tabii Etiler, Ortaköy gibi trendy yerler dururken Sirkeci'nin seçilmesi, baÅŸlangıçta gülüşmelere neden olmuÅŸ. Åžu anda Hammam'ın iÅŸletmeciliÄŸini yürüten kardeÅŸ Ä°zzet Çapa ise gülmüyor, aÄŸlıyormuÅŸ. Çünkü ‘‘zorunlu hizmet’’le Sirkeci'ye bizzat gelmesi gerekmiÅŸ. Ama bir yıla kalmadan aÄŸabeyinin kararının doÄŸru olduÄŸuna karar verdiÄŸini anlatıyor. Çünkü onlar klasikle yeni trendleri birleÅŸtirerek ‘‘sürü’’den ayrılıyorlar. Ona göre baÅŸarının yolu bu; sürüden ayrılmak ve her daim deÄŸiÅŸmek, trend yaratmak! Sırtını Topkapı Sarayı'na ve Ä°stanbul'un tarihine dayayan, Haliç'le kolkola, önüne vapur yanaÅŸan, içinden (sahiden) tren geçen, bu açık mekan da bunun için biçilmiÅŸ padiÅŸah kaftanı yani. HAMMAM'DA LUNAPARK KONSER VE BÄ°T PAZARIBu yıl deÄŸiÅŸense, Hammam'daki yeni mekanlar: Sepetçiler Kasrı artık Melek Boz'un balık restoranına, Çapalar'ın Ä°talyan yemekleri yapan People'ı ve Douche (DuÅŸ) Club'ına, Metin Åžen ve Bayram Tutumlu'nun Ä°spanyol restoranı Olee Tapas'ına, Mehmet Tuna ve Selma ÅžeÅŸbeÅŸ'in Åžamdan'ına, Zerman AteÅŸliÄŸil'in füzyon mutfağı sunan Kikka'sına ve Dardanel'in fastfood suhsi restoranı Sushida'ya ev sahipliÄŸi yapıyor. AkÅŸamüstü saatlerinden sabaha karşı 04.00'e kadar yapacak çok ÅŸey bulabileceÄŸiniz mekanın bir özelliÄŸi de önünden kalkan taksilerin, geceleri de gündüz tarifesiyle çalışması. Haa bir de çarÅŸamba akÅŸamları 22.00'de, henüz vizyona girmemiÅŸ filmlerin galaları var (Önümüzdeki çarÅŸamba Kevin Costner'in Dragon Fly'ı), açık hava sinemasında, ÅŸezlonglar, minderler üzerinde film keyfi.Bundan 80 yıl önceye kadar saz alemlerine, büyük yemek ziyafetlerine, sultanların bayram kabullerinden sonra kabul ettikleri sanat ve hüner sahiplerinin gösterilerine sık sık sahne olan kasrda ÅŸimdi padiÅŸahlar yok ama 1000-1500 kiÅŸilik mekan günümüzün sanat ve hüner sahiplerinin gösterilerine sahne olmaya devam ediyor: Mesela, 11 Temmuz'da Hammam müşterileri ekstra bir ücret ödemeksizin Sezen Aksu konseri izleyebilecek. 23 Temmuz'da ise Anastasia konseri var. 30 Temmuz'u ‘‘lunapark gecesi’’ ilan eden Hammam'cılar, Dolmabahçe Çiftlik Parkı'ndaki lunaparkı söküp Sepetçiler Kasrı'na monte edecek. Her pazar brunch zaten var, ama 7 AÄŸustos'takinde Ortaköy bit pazarı taşınacak mekana. Gördüğünüz gibi, Sepetçiler'de her ÅŸey hep deÄŸiÅŸiyor, Eski Ä°stanbul manzarası ise baki.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!