Sürpriz tanık

Güncelleme Tarihi:

Sürpriz tanık
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 30, 1999 00:00

Haberin Devamı

Bağcılar'da bir apartmanın balkonundan ölüme uçmadan önce ‘‘Cankurtaran yok mu, ölüyorum’’ diye bağıran 17 yaşındaki Behiye Arslan'ı en son gören Nadir Çimen'in anlattıkları, sır perdesini araladı.

Oto galerici Nadir Çimen, o gün Bağcılar Eski Pazar Caddesi'ndeki kaportacıya gitmeseydi, yaşamı boyunca Behiye Arslan ismini belki de hiç duymayacaktı. Günlerden 7 Mayıs'tı. Cumartesi saat 17.00 sıraları. Nadir Çimen, kaportacının önündeki elektrik direğine yaslanıp, sigarasını tüttürürken duydu çığlığı: ‘‘Anam, ölüyorum.’’ Sesin geldiği yöne baktı. Genç bir kız, boyası yapılmamış apartmanın 6. kattaki balkonundan sarkmış, düşmemek için çırpınıyordu. ‘‘Can kurtaran yok mu?’’ diye bağırdı son kez. Elleri, beton korkuluktan kaydı. Yere düşerken tok bir ses çıktı.

Nadir Çimen, yanına gittiğinde kız hálá soluk alıyordu. Hastaneye yetiştirmek için kucakladı hemen. Başını tutan parmaklarına oluk oluk kan aktığını hissetti. Yoldan geçen taksiyi çevirdi. Genç kızı, özenle arka koltuğa yatırdı:

‘‘Kızı kucakladığım anda apartmandan bir delikanlı çıktı’’ diyordu Nadir Çimen, o delikanlının Behiye'nin nişanlısı Dursun Keleş olduğunu bilmeden. ‘‘Kızı taksiye bindirene kadar peşimden geldi. Ama elini bile sürmedi. Korkmuştu. Yolun öbür ucundan koşarak gelen kadınla birlikte beni itip, taksiye binerek hastaneye gittiler.’’ Behiye Arslan, kaldırıldığı Özel Bağcılar Hastanesi'nde öldü. Nişanını üç gün önce atmış, öfkelenen nişanlısı Dursun Keleş tarafından kaçırılarak, Dursun'un halasının Bağcılar'daki apartmanının 6. kat dairesine kapatılmıştı bir gün önce. Kendisinden 12 yaş büyük nişanlısı Dursun ise kaçırma olayını görgü tanıklarına rağmen yalanlıyor, ‘‘Kendi isteği ile gelmişti eve. Beni alışverişe gönderdi. Kapıyı içeriden sürgülemiş, kilitlemiş ve atlamış’’ diyordu. Behiye'yi hastaneye Dursun ile birlikte götüren kadın, Dursun'un halası Hediye Keleş'ti. Olay gününü anlatırken heyecanlıydı: ‘‘Dursun ve Behiye bana geldiler. Olaydan yarım saat önce nişanlıları baş başa bırakıp, komşuya gittim. Kızın nişanı attığını bilmiyordum. Çığlıklara koştuğumda, Behiye yerde kanlar içindeydi. Dursun da apartmandan fırladı o anda. Kızı tuttuğumuz gibi hemen hastaneye kaldırdık. Demek ki kızın kendini atacağı varmış, bize rastlamış.’’

Kapıyı çilingir açtı

‘‘İntihar etti’’ dediler Behiye için. Öyle ya, hala Hediye Keleş ve Bağcılar 100. Yıl Karakolu'nca, olayın üzerinden 20 gün geçmesine rağmen ifadesi alınmayan Dursun Keleş, Hürriyet'e kendilerinin evde olmadığını ve kapının içeriden sürgülü ve anahtarla kilitlenmiş olduğunu söylüyorlardı.

‘‘Kapıyı çilingir açtı’’ dediler.

Eski sabıkalı nişanlı

Evet kapıyı çilingir açmıştı ama Nadir Çimen de o esnada oradaydı. Hediye Keleş ocakta yemeği olduğunu söyleyerek hastaneye gitmeden taksiden inip geri dönmüş ve kapının kilitli olduğunu görünce Nadir Çimen'le birlikte çilingiri yanlarına alarak Behiye'nin ölüme uçtuğu daireye çıkmışlardı. Ve Çimen, kapının sadece örtülü olduğunu, içeriden sürgü ya da anahtarla bir kilitleme olmadığını söylüyordu.

Adam yaralama suçundan 9 yıl yatıp çıkan Dursun Keleş, ‘‘Ben su almaya gitmiştim’’ diyordu, ama onu elinde su şişesi ile apartmana girerken gören yoktu. Keleş, ‘‘Su şişesiyle apartmana girdiğimde kötü bir şeyler hissettim. O sırada bir çığlık duydum. Dışarı çıktığımda Behiye'yi yerde kanlar içinde gördüm’’ derken, olayın bir numaralı tanığı Nadir Çimen, Behiye balkondan düşmeden az önce apartmana girdiğini iddia eden Dursun'u binaya su şişesi ile girerken görmediğini belirtiyor.

İfadeler farklı

Görgü tanığı Çimenle hala-yeğenin anlattıkları arasında ürpertici farklılıklar var. Olayın peşini bırakmayan Samsunlu Arslan Ailesi, Behiye intihar etmiş bile olsa o gün çok farklı şeylerin yaşandığına inanıyor. Kızlarının hastaneye ‘‘Kimliği belirsiz’’ diye kaydedilmesini içlerine sindiremiyorlar. İntihar edecek birinin neden ‘‘Cankurtaran yok mu?’’ diye bağırdığı sorusuna cevap ararken, 17 yaşında yaşamını yitiren Behiye Arslan'ın ölümü ile ilgili son sözü söyleyecek adli tıp raporunu bekliyorlar.

Baba: Bu cinayet

Bir akşamüstü iş dönüşü kaçırıldı Behiye. Babası Hakkı Arslan, ‘‘Kızımı kaçırdığı 6 Mayıs akşamı, Dursun Keleş telefon açıp el öpmeye geleceklerini söyledi. Yeter ki kızımı geri getirsin diye, ‘Gelin de düğün tarihini kararlaştıralım' dedim. Ama ne o akşam, ne de sonra gelen giden olmadı. 7 Mayıs'ta bir telefon geldi. ‘‘Kızın hasta’’ dediler, morgda bulduk. Hakkı Arslan, kızının intihar ettiğine inanmıyor.

Dursun Keleş, Cemil Keleş, Ali Keleş, Zafer Keleş ve Hüseyin Çelik'i 'reşit olmayan kızı kaçırmak ve öldürmekle' suçluyor. Behiye'nin iki ablası da, birkaç yıl önce Sıvaslı Keleş ailesinin oğullarınca kaçırılmıştı. Dursun'a istediklerinde, ‘‘Hayır

dersem kaçırılırım’’ diye korktu Behiye. Baba evinden telli duvaklı çıkmak istiyordu. Korktu, kabul etti. Aile desteğini gördüğü anda ise attı nişanı. Yazık ki, korktuğu başına geldi.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!