Sürekli aydınlık

Güncelleme Tarihi:

Sürekli aydınlık
Oluşturulma Tarihi: Mart 01, 2003 17:05

Atalarımız 'güneş giren eve doktor girmez' demiş. Biz buna işyerlerini de ekliyoruz. Güneş ışığından mahrum bırakılmış, yanlış aydınlatılan işyerleri hastalıklara davetiye çıkarıyor. AB ülkeleri, işyeri ışıklarını ‘yasalarla’ belirlerken, Türkiye’de keyfi uygulamalar çalışanların verimini düşürüyor, sağlığını olumsuz etkiliyor. Çalışanlar, şirketler ve toplum aynı anda ‘kaybediyor’.

Thomas Alva Edison 1879'da ampulü buldu. Elektrik enerjisinin ampulle buluşmasının ardından 'aydınlatma' hayatımızdan bir daha çıkmadı. Işık artık, hayatımızı kolaylaştıran, hatta statü belirten bir araç olarak kullanılıyor.

Aydınlatmanın yanlış kullanılması ise görme bozukluklarına, çalışma ortamlarında verim düşüklüğüne neden oluyor.

ABD ve AB ülkelerinde yasalar, çalışanları 'aydınlatma' konusunda koruyor. İşyerinde çocuk işçi çalıştırma konusu bile aydınlatmadan sonra geliyor. İşyerinin 'öncelikle' fiziksel koşulları (ısı, ışık) yerine getirmesi bekleniyor.

AB ülkelerinde uygulanan yasalarda 'ısı ve ışık' ayrı birer madde olarak ele alınıyor. Her iki konu ayrıntılarıyla belli standartlara bağlanıyor. Yasalarda aydınlatmanın hangi işte ne kadar kullanılacağı ayrı ayrı açıklanıyor. AB Konseyi içinde yer alan Çalışan Standartları Denetleme Kurulu, bu şartların yerine getirilip getirilmediğini izleyen bir üst kurul niteliğini taşıyor.

Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünde ergonomi dersleri veren Doç. Dr. Derya Yürekli, AB'nin çalışanlar için uygun çalışma şartlarını belirlediğini fakat Türkiye'de buna pek uyulmadığını söylüyor. Türkiye'de, Avrupa'daki gibi bir denetim sistemi bulunmadığını belirtiyor. Keyfi uygulamalar olduğunun altını çiziyor.

Yürekli, Türkiye'de çalışanlar için uygun aydınlatmaya önem verenlerin yalnızca uluslararası şirketler olduğunu kaydediyor.

Çalışma ortamında, ışık miktarının ne az ne de çok olması gerekiyor. Yanlış aydınlatma göz sağlığını etkiliyor. Bozuk olmayan bir gözün bile net görmesini engelliyor. Göz bozukluklarının daha da ilerlemesine neden oluyor. Göz yorgunluğu yapıyor. Uzun süre verimli çalışılmasını engelliyor. Çabuk yorulan göz bilgisayara bakamıyor, çalışacağı konuya konsantre olamıyor.

Dünya Göz Hastahanesi Göz Doktoru Bilgi Sönmezer, yetersiz ışığın göz yorgunluğu yarattığını belirtiyor. Işığın şiddeti kadar rengi de önem taşıyor. Gözü en çok yoran sarı renkteki ışık. Yanlış ışık çalışan üzerinde ilk 20 dakikada etkisini gösteriyor. Kişinin çalışmasını zorlaştırıyor.

Sürekli bilgisayar önünde çalışmak zorunda kalanların göz şikayetleri de artıyor. Hastahaneye en fazla bu şikayetle gelindiğini söyleyen Sönmezer, ufak bir göz bozukluğu olan insanın bile bu yüzden rahatsızlığının ilerleyeceğini vurguluyor.

Bilgisayar ışığına yakın çalışmak göz bozukluğunu artırıcı nedenler arasında yer alıyor. Bilgisayara gelen ters bir ışık yansımaya neden olacağından göz yorgunluğu yaratıyor.

Çalışanların sağlığını etkileyen bu konu, aslında basit sayılabilecek bazı önlemlerle giderilebiliyor.

Philips Aydınlatma Projeler ve Teknik Pazarlama Müdürü Dr. Müh. Haldun Demirdeş, aydınlatmanın yalnızca işyerinde değil insanın olduğu her yerde önemi olduğunu belirtiyor.

Demirdeş'in başında bulunduğu bölüm, şirketlere doğru aydınlatma konusunda ücretsiz projeler hazırlıyor, seminerler veriyor. Projelerin büyük bölümünü ofis tasarımları oluşturuyor. Gözün isteğine en uygun sistem için çalışıyorlar. Bu noktada ışığın rengi ve şiddeti devreye giriyor. Her yerde beyaz ışık ya da fazla miktarda ampul kullanılması ortamın ısısını da etkiliyor. Uluslararası kriterler dikkate alınarak projeler hazırlanıyor.

Projeler oluşturulurken ofislerin yapısı dikkate alınıyor. Açık veya kapalı, lobi ya da toplantı şeklinde olmaları farklı ışık sistemi gerektiriyor. Işığın doğru açıdan masaya yansımasına dikkat ediliyor. Göz yorgunluğunu sağlayacak ayrıntılar ortadan kaldırılıyor. Masa başında oturan insanlar için, ışığın masada yarattığı yansıma ölçülüyor.

Demirdeş, bir ofiste doğru aydınlatma için en önemli şartın her yerde aynı ışık şiddetinin sağlanması olduğunu söylüyor. İnsanların bilgisayardan başka yere baktıkları zaman farklı ışık şiddetleriyle karşılaşmamaları gerekiyor.

Akıllı binada tasarruf

Akıllı binalarda aydınlatmanın daha çok önem kazandığını söyleyen İş Bankası’na ait İş Kuleleri’nin Bina Mühendislik Müdürü Tuncer Kınıklı, kulelerde merkezi otomasyon sistemi kullanıldığını belirtiyor. İş Kuleleri üç bloktan oluşuyor. Kule 1'de bankanın genel müdürlüğü yer alıyor. Kule 2'de işyerlerine kiralanan bürolar, üçüncü bölümde ise Şişecam bulunuyor. Kule 1'de her kat sekiz bölüme ayrılmış. Sistem merkezden programlanıyor. İstenilen zamanlarda ışık açılıp kapanıyor. Bu sayede enerji tasarrufu sağladıklarını söyleyen Kınıklı, bilgisayarını açan personelin otomatik olarak aydınlatma sistemini de çalıştırdığını belirtiyor: ‘‘Kule içindeki aydınlatma şiddeti belirli periyotlarla ölçülüyor. Kullanıcıların taleplerine göre ayarlamalar yapılıyor. Aydınlatma düzeyinin dünya standartlarına uygun olması sağlanıyor.‘‘

Doğal ışık gerekiyor

Doğru ışık altında çalışmak için, ofislerin iç mimarisi de önem taşıyor. Yanlış ışık altında bulunan çalışma masasında ışığın bilgisayara yansıması gözü bozuyor. Bu nedenle ofis mimarisi ışığın neden olabileceği parlama, ısı gölge gibi olumsuzlukları gidermek için düzenlemeler yapıyor. Kinesis Genel Müdürü Orhan Bayrak, mimarinin en önemli konularının başında aydınlatma geldiğini söylüyor. Doğru aydınlatmada doğal ışığı maksimum düzeyde kullanmaya özen gösterdiklerini belirtiyor. Bayrak, Türkiye'de rant kaygısı yüzünden doğal ışık yerine yapay ışık kullanıldığı görüşünde. ‘‘Mekanı ısıtan ya da parlatan aydınlatmalar ısıtma ve havalandırma maliyetlerini de etkiliyor‘‘ diyor. İşyerlerini tasarlarken 'down light', yani gün ışığına en yakın aydınlatma sağlayan armatürlerin kullanılması gerektiğini söylüyor.


Tüketimi yönlendiriyor

Aydınlatma yalnızca iş hayatında değil insanın olduğu her yerde önem kazanıyor. Mağazalar, alışveriş merkezleri, marketler doğru aydınlatma sistemi sağlayarak insanların mağazada daha çok kalmasını sağlayabiliyor. Gima Genel Müdür Yardımcısı Ali Serhan Şahin, aydınlatmanın tüketici satın alma davranışını da etkilediğini belirtiyor. Müşterinin mağazaya geldiğinde alışverişten zevk almasını sağlamak istediklerini söylüyor. Gima mağazaları bu amaçla eşit aralıklarla asma tavan üzerine armatürlerini yerleştiriyor. Şahin, kuruyemiş, unlu mamüller, balık ve tekstil reyonlarında noktasal aydınlatma yaptıklarını açıklıyor. Bu şekilde ürünlerin daha iyi teşhir edilmesini sağladıklarını vurguluyor. Gıda ürünlerinde taze ve doğal görüntü vermek için de aydınlatmadan yararlandıklarını söylüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!