Şifreli savaş

Güncelleme Tarihi:

Şifreli savaş
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2001 00:00


Nuray BABACAN / ANKARA
Haberin Devamı

YILMAZ:

  • ANAP'ı kendi reklamı için kullanan var

    TANTAN:

  • Kişilere hizmet edeni lanetliyorum

    ANAP'taki iç sıkıntı Mesut Yılmaz'la, Sadettin Tantan arasında sifreli savaşa dönüştü. Yılmaz'ın, ‘‘Kendi reklamları için ANAP'ı kullananlar artık yakamızdan düşsün’’ sözüyle kastettiği öne sürülen Tantan, yine şifreli bir yanıt verdi: ‘‘İdareciler kişi ve kurumların hizmetinde asla olamazlar.’’

    Anavatan Partisi'ndeki (ANAP) iç sıkıntıların artmaya başlamasıyla birlikte, ‘şifreli’ bir savaş da başladı. Özellikle ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın başlattığı bu modaya, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da katıldı. Tantan'ın dün söylediği ‘‘Kişi ve kurumların hizmetinde olan idarecileri lanetliyorum’’ sözleri kulislerde Yılmaz'a cevap olarak algılandı. Yılmaz şifreli konuşmalarında önce ‘‘statükocuları, mavi ve yeşil giysilileri, savcıları’’ hedef aldı. Yılmaz'ın son konuşmalarının hedefinin ise Tantan olduğu öne sürüldü. Yılmaz, Beyaz Enerji Operasyonu'nun amacından saptırılarak, ANAP'ın yıpratılmaya çalışıldığını, iki hafta boyunca yaptığı grup toplantılarında dile getirdi.

    KAHRAMANLIK YAPIYORLAR

    Yılmaz'ın, ‘‘Türkiye'de irtica ile mücadeleden bile kendisine cumhurbaşkanlığı çıkarmak isteyenler oldu. Şimdi de yolsuzlukla mücadeleden kendisine halk kahramanlığı çıkarmak isteyenler var’’ sözlerinden, Tantan'ı kasdettiği iddia edildi. Yılmaz, önceki gün partisinin kuruluş yıldönümü törenindeki, ‘‘Belki de Türkiye'de siyaset tarihinde şimdiye kadar hiç bir parti, bizim kadar ihanete uğramadı. Bugün ANAP içinde hálá şahsi hesabı, menfaati ve kendi reklamı için ANAP'ı kullanmak isteyenler varsa, artık yakamızdan düşün. Eğer bunlar bizim yakamızdan düşmüyorlarsa, bundan sonra bunları düşürmesini biliriz’’ sözleri, yeni bir tartışma başlattı.

    HALKIN HİZMETİNDEYİM

    Ancak Tantan, bu süre içerisinde parti içindeki tartışmalarda sessiz kalmayı sürdürdü. Hem Yılmaz'ın hem de partililerin kendisini işaret eden sözlerini yanıtsız bıraktı. Tantan, bunlara tepkisi daha çok parti toplantılara katılmayarak, ya da toplantıları erken terk ederek gösterdi. Tantan son şifreli konuşmasını dün yaptı ve ‘‘İdarecilerin, devletin bizatihi temsilcisi olarak halkın hizmetinde olmaları gerektiğini’’ belirterek, ‘‘İdareciler kişi ve kurumların hizmetinde asla olamazlar. Kişi ve kurumların hizmetinde olan idarecilerimizi lanetliyorum’’ dedi.

    İsim yok tarif var

    ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın ‘‘Hiçbir parti ANAP kadar ihanete uğramadı’’ sözü, partili arkadaşlarınca da ad vermeden ve temkinle yorumlandı. Bazı milletvekillerinin yorumları şöyle:

    Yücel Seçkiner (Ankara Milletvekili) Partideki hainlerin kim olduğunu genel başkana sormak gerekir. Kimseyi töhmet altında bırakmadan açık açık söylemesi gerekir.

    Yılmaz Karakoyunlu (İstanbul Milletvekili) Bir genel başkan isim vermez, sadece tarif eder.

    Bülent Akarcalı (ANAP Genel Başkan Yardımcısı) Bazı kişiler partiyi sırtında taşır, bazı kişiler de kendisini partiye taşıtır. Bu tarife uyan kim varsa, o siyasi haindir.

    Emre Kocaoğlu (İstanbul Milletvekili) Yılmaz'ın kasdettiği hainler kendilerini çok iyi biliyor. Partiyi tek başına iktidara taşımak yerine, popülist yaklaşımlarla yalnızca kendisini taşımak isteyenleri kasdediyor.

    DİĞER ‘HAİN’LER

    ANAP'ta Yılmaz'ın Sadettin Tantan, Lütfullah Kayalar ya da Eyüp Aşık'ı kasdettiği yorumları yapanlar da bulunuyor. Ancak, sessiz kalan milletvekillerinin bir bölümü, Yılmaz'ın son dönemde takındığı kavgacı ve hırçın üslubundan hoşlanmadıklarını dile getiriyorlar. Bazı milletvekilleri, ‘‘Genel Başkan parti politikaları ve konuşma üslubunu çevresindeki bir kaç kişiye danışarak, yapıyor. Bu kişiler çoğu zaman kendisini yanıltıyor. Başarı-başarısızlık, partiyi seven-sevmeyen değerlendirmesi yapılacaksa, bazıları sınıfta kalır’’ dediler.

    ‘Mitos’lu gönderme

    Nemrud'un sonunu bilen hata yapmazdı

    İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ile ANAP Lideri Mesut Yılmaz arasındaki göndermeler ve benzetmeler bazen insanlık tarihindeki ‘‘mitos’’lara da dayandı. Tantan, geçen hafta Yılmaz ile tartışıp istifa kararı aldığı yönündeki haberleri yalanlarken, yine ilginç, ama bir o kadar da anlamlı sözler söyledi. Tantan, yine kendine özgü üslubunu kullandı ve ‘‘Sayın Yılmaz ile aramızda tatsız birşey yok. Benim de hiçbirşeyden haberim yok. İnsanlık tarihi, Nemrud ve Firavun'un sonunu bilseydi, herhalde hiç hata yapmazdı’’ dedi. Tantan'ın sözünü ettiği iki mitolojik kahraman da insanlık tarihinde özel ve dikkat çekici bir yere sahip. Her ikisi de insan olmasına karşın kendilerinde tanrısal güç gören varlıklar. Nemrud, Kutsal Kitap'ta efsanevi bir kişiliğe sahip güçlü bir insan olarak anılırken, Eski Ahit'in Tekvin Kitabı'nda ‘‘Yeryüzünün ilk kudretli kişisi’’ olarak yer alıyor. Kendisinin Tanrı olduğunu öne sürüyor. Hatta bu yüzden Hz. İbrahim ile savaşıyor ve onun peygamberliğini tanımıyor. Kuran-ı Kerim'de de Nemrud Tanrı egemenliğine karşı çıkan ve herkese zulmeden despot olarak yorumlanıyor. Gündelik yaşamda Nemrud sevilmeyen ve kötü insanları tanımlamak için de kullanılıyor. Kendilerini Tanrı yerine koyan eski Mısır kralları olan Firavunlar da Nemrud ile aynı tarihsel yazgıyı yaşıyor. İnsan olmalarına karşın bedenlerini özel ve Tanrısal olarak gören Firavunlar da zulmeden ve halkı ezen despotlar olarak tarihteki yerlerini aldılar. Hiçbir zaman tam olarak sevilmediler. Kendilerini Tanrı olarak gördükleri için ‘‘bedenleri öldüğünde’’ büyük ve görkemli mezarlara gömüldüler. Tantan'ın insan olan ancak kendilerine Tanrısallığı yakıştıran Nemrud ve Firavun örneğini bu tartışma ortamında vermesinin anlamı açık: ‘‘Kimse kendini Tanrı yerine koymasın...’’

    Tantan'ın işaret ettiği karaparacı

    İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın Türkiye Genç İşadamları Derneği'nin (TÜGİAD) ‘‘Yolsuzluk Ekonomisi’’ toplantısındaki şifreli konuşmasından sonra dikkatler, Tantan'ın adını verdiği Musevi Edmond Safra'nın Türkiye'deki ilişkilerine odaklandı. Monte Carlo'daki evinin maskeli kişiler tarafından kundaklanması sonucu dumandan boğularak ölen banker Edmond Safra'nın Rus Mafyası tarafından öldürüldüğü öne sürülmüştü. Safra, yaz aylarında patlak veren ve bir ucu Kremlin Sarayı'na uzanan kara para aklama skandalından önce FBI'a Rus Mafyası ile ilgili açıklamalarda bulunmuştu. Tantan, geçtiğimiz cumartesi günü TÜGİAD'ın toplantısındaki konuşmasında, Edmond Safra'nın adını vererek, şunları söylemişti: ‘‘Gümüşsuyu Caddesi'nde Türk para hareketini yönlendiren kişinin kim olduğunu eğer öğrenebilme şansınız olsaydı, yolsuzlukla mücadelenin boyutlarını daha iyi anlayabilirdiniz. Mücadelenin öyle ufak bir mücadele olduğunu düşünürseniz, yanılgıya düşürseniz. İsimleri vermiyorum, arşivlerde var. O vatandaşımızın kim olduğunu, buradan niçin kaçtığına bakıldığında, Marsilya'da ölen Edmond Safra ilişkilerini araştırdığınızda bir takım gerçekler ortaya çıkar.’’ Tantan'ın sözünü ettiği Lübnan asıllı Musevi Edmond Safra, dünyanın en zengin 200 işadamından biriydi. Monaco'ya özellikle kumar oynamaya giden bazı Türkler'in Edmond Safra'yı sık sık ziyaret ederek, ondan borç aldığı ileri sürülüyordu.

    Düşünceli

    Bir süredir parti içinde rahatsızlıkları olan, özellikle de ANAP Lideri Mesut Yılmaz'la gizli bir savaşa girişen İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, dün Bakanlar Kurulu'na girerken de oldukça düşünceliydi. Bu arada Tantan'ın elindeki Yerel Yönetimler Yasası'na ait kalın dosya dikkat çekti.

  • Haberle ilgili daha fazlası:

    BAKMADAN GEÇME!