Serdar Saçan: Tek bir örgüte bağlıyım

Güncelleme Tarihi:

Serdar Saçan: Tek bir örgüte bağlıyım
Oluşturulma Tarihi: Ocak 11, 2010 11:49

Emekli orgeneraller Hurşit Tolon, Şener Eruygur ve Tuncer Kılınç, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Rektör Mehmet Haberal ve gazeteci-yazar Yalçın Küçük'ün de aralarında bulunduğu 108 sanıklı ikinci "Ergenekon" davasının 29. duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde başladı.

Haberin Devamı

İKİNCİ Ergenekon Davası'nın 29’uncu oturumda ifade veren tutuklu sanık İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi eski Başkanı Adil Serdar Saçan, 2001’de Veli Küçük-Tuncay Güney, Emniyet içindeki Fethullahcı yapılanma, Belediye İktisadi Teşebbüsleri (BİT) ve Albayrak grubuna ilişkin çalışma iznini aldığı için sanık olduğunu söyledi. Adil Serdar Saçan, "Eğer Fethullahçı olsaydım şu anda İstanbul emniyet müdürüydüm. Atatürkçü’yüm ve tutukluyum. Başkanım eğer bizi beraat ettirirseniz Ergenekoncu, mahkum ettirirseniz Fethullahcı olursunuz" dedi.

SAVCI BİR TEK CEZAEVİNDE YANIMDA DEĞİL

İfadesine "Günaydın" diyerek başlayan Adil Serdar Saçan, "2008 yılının 23 Eylül’ünden beri beni avukatlarımdan daha az yalnız bırakan Cumhuriyet Savcısı Sayın Mehmet Ali Pekgüzel’e de 'günaydın' diyorum. Gözaltına alındığımda avukat olduğum için ev ve işyeri aramama geldi. Tutuklanma talebiyle mahkeye sevk etti. Tutuklandım, buraya mahkemeye de geliyor. Bir cezaevinde benimle birlikte değil" dedi. Yaşamı ve yaptığı işler nedeniyle yargılandığını belirten Adil Serdar Saçan, savunmasının bir bölümünü yaşam öyküsü şeklinde anlatacağını söyledi.

AKYÜREK, KAHYA VE SAĞLAM FETHULLAHCI YAPILANMAYI BAŞLATTI

1978’de polis kolejine girdiğini ifade eden Adil Serdar Saçan, şunları söyledi:

“Benim girdiğim dönemde polis kolejinde sağ vardı, sol vardı bir de dinci gruplar Fethullahçı yapılanma yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. 1979’da ‘Atatürkçü Faaliyet Grubu’nu kurdum. 3 kişiydik. Sağcı, solcu, dinci gruplardan dayak yedik. Ramazan Akyürek (İstihbarat Daire eski Başkanı), Ali Osman Kahya (Zirve Yayınevi saldırısı sırasında Malatya emniyet müdürüydü) ve Mustafa Sağlam (Emniyet Müdürü) bu üç kişi, 1974’de Korkut Özal döneminde polis kolejine girmişlerdi. Daha sonra komiser yardımcısı olarak gelip polis kolejinde Fethullahçı yapılanmayı başlatan kişilerdir. Ramazan Akyürek kolejde sınıf komiserimizdi. 1980’den sonra bu yapılanmaya ciddi olarak karşı olan Atatürkçü Faaliyet Kolu’dur. Mezun oldum, polis akdemisine girdim ve akademide de Atatürkçü Faaliyet Kolu’nu kurduk. Akademide Hulusi Çelik (Karabük İl Emniyet Müdürü) isimli arkadaş gelip ‘Beton Mustafa ile fazla uğraşma’ dedi. Kavga ettik. Işık evlerinin müdavimi olan bir arkadaştı. İstanbul TEM’de emniyet müdür yardımcılığı yaptı. 1981’den 2008’e 27 yıl sonra benden intikamı aldı.”

Polis Koleji ve Polis Akademisi’ndeki Fethullahcı grupla mücadelesinin çocuk yaşta başladığını ifade eden Adil Serdar Saçan, okulu derece ile bitirmesine ve yurt dışı eğitimi kazanmasına rağmen Fethullahcı olmadığı için gönderilmediğini iddia etti.

SUÇUMU BİLEREK BURAYA GELDİM

Gözaltına alındığında kendisine "Neden Fethullahçılarla mücadele izni aldın?" diye sorulduğunu belirten Adil Serdar saçan, "‘’Gel bakalım buraya’ dediler. Tutuklu sanık Tuncay Özkan ifadesinde suçunu bilmeden burada olduğunu söyledi. Oysa ben suçumu biliyorum. Suçumu bilerek buraya geldim" dedi.

Siyasi görüşünü de açıklayan Adil Serdar Saçan, "Sağcı, solcu, Fethullahçı değilim. Annemden doğduğum günden beri Mustafa Kemal'i seven, canımı bile verecek kadar seven biriyim. Bir tek örgütüm vardır. 13 yaşında girdiğim Türkiye Cumhuriyeti Devleti Emniyet örgütüdür. Mustafa Kemal’in 6 ilkesine bağlıyım. Küreselleşmeye karşıyım. Hatta o kadar karşıyım ki dünyanın küre şeklinde olmasına bile kızıyorum. Küreselleşme ile Türkiye’nin şeklinin, dininin değiştirilemesine karşıyım. Mustafa Kemal Paşa neyi savunmuşsa onu savunuyorum. Fethullahçı, dinsiz, ateist dediler. Alevi olduğumu söylediler. Alevi değilim ama Aliciyim. Gönülden bağlıyım. Karşı devrim karşıtıyım. Cumhuriyet karşı yapılacak olan her türlü karşı devrime karşıyım. Bu zaten polis akademisinde yaptığım yeminde de var" diye konuştu.

YAPTIĞIM 5 OPERASYON NEDENİYLE BURADAYIM

Yaptığı operasyonlardan 5'nin çok önemli olduğunu, Ergenekon davasnda tutuklu sanık olmasına neden olduğunu öne süren Adil Serdar Saçan şunları söyledi:

"Bunlardan birincisi 1999’da şikayet üzerine İstihbarat Şube Müdürlüğü, Adnan Hocacılar hakkında çalışma yapıp raporu getirdi. Biz de İstanbul DGM Başsavcılığı’nın emri ile operasyonu yaptık. İkinci operasyon ise BİT ve Albayraklar operasyonu. Sayın Başbakanın ve Ali Müfit Gürtuna’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olduğu döneme ilişkin operasyondur. Sayın Başbakan’ın mecliste dokunulmazlığının kaldırılmasını bekleyen dosyaların altında benim imzam vardır. Ben bu adamı tanımam. Operasyon yapıldı. DGM Başsavcısı talimat verdi. Şimdi bana ‘niye yaptın?’ diyorlar. Belediyeyi soyan çetenin lideri durumunda. Başbakan hakkındaki dosya dokunulmazlığın kaldırılmasını bekliyor. Üçüncü operasyon ise Gebze Belediyesi’ne yapılan operasyondur. Dördüncü operasyon İstanbul’da yapılan meşhur hİzbullah Operasyonu’dur. Asayiş ve Terör Şubesi kaybolan işadamlarına yönelik çalışmalar yaptı. Başaramadı. Bu olaya teşhisi koyan ve operasyonu başlatan bizzat benim. 2001 yılı benim için ciddi anlamda önemlidir. Karşınızda bu pozisyonda gelmeme sebep olan senedir. Veli Küçük ve Tuncay Güney, Emniyet içindeki Fethullahcı yapılanma ile BİT ve Albayrak gurubuna ilişkin çalışma izninin alındığı senedir. Benim burada bulunmamın nedeni özetle budur."

DIŞARDA BIRAKTIĞIMIZ BİR TANE GRUP YOKTU

Meslek hayatı boyunca yaptığı operasyonlara da değinen Adil Serdar Saçan, 1995’de Hizbullah Örgütü’nün nasıl tanımlanacağına dair kitapçık hazırladığını, 1998’de Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürülüğünün kurulması kararının alındığını kendisinin de müdür olarak atandığını anlattı. İstanbul Organize Suçlarla Mücedele Şubesinde görev yaptığı 5 yıllık sürede 476 çetenin çökertildiğini, 9449 kişinin gözaltına alındığını 1683 kişinin tutuklandığını belirten Adil Serdar Saçan, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ele geçirilen en yüksek miktarda para olan 6 milyon 778 bin dolar da görev yaptığım dönemde ele geçirildi. Ömer Lütfü Topal’ın çocuklarının rüşvet olarak verdiği bu paraya işlem yaptık. Alaattin Çakıcı, Sedat Peker, Sedat Şahin, Ayvaz Korkmaz... Dışarda bıraktığımız bir tane grup yok" dedi.

KASETTEKİ SES HAKAN ÜNSAL YALÇIN’IN

Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’ın Mart 2001’de Asayiş Şube ekipleri tarafından change oto iddiasıyla gözaltına alındığını ifade eden Adil Serdar Saçan, "Bu otomobil eski emniyet müdürü Ümit Bağbek’in bir arkadaşından alınıp Tuncay Güney tarafından Veli Küçük’e hediye edilmek istenmiş. Veli Küçük kabul etmeyince Tuncay Güney plakasını değiştirip satmaya kalkışmış. Şikayet üzerine de bu süreç başladı. Bu operasyon bize devredildi. Dönemin İstihbarat Şube Müdürlüğünde Organize Suçlarla ilgili bölüme bakan Hakan Ünsal Yalçın bize gelerek uzun zamandır Tuncay Güney ve grubunu takip ettiklerini ve Veli Küçük ile bağlantıları olduğunu söyledi. Tuncay Güney’in sorgusuna girenlerden biri Ahmet İhtiyaroğlu diğeri ise Hakan Ünsal Yalçın’dır. Tuncay Güney’in ifadesinin bulunduğu kasetteki ses Hakan Ünsal Yalçın’ın sesidir" dedi.

KÜÇÜK VE GRUBUNUN ŞEMASINI BİZ YAPTIK

Organize Suçlarla Mücadele Şubesi olarak görevlerinin mafya ile mücade etmek olduğunu anlatan Adil Serdar Saçan, Tuncay Güney’in 2001’deki sorgusundaki anlatımlarında Veli Küçük ve grubuyla ilgili bir şey anlatmadığını söyledi. Veli Küçük ve Sedat Peker arasında ilişki olduğuna yönelik ellerinde duyumlar olduğunu dile getiren Adil Serdar Saçan, "Terör, İstihbarat ve Organize Şube Müdürlükleri olarak 2001’de ortak bir çalışma yapıldı. Ancak bir sonuca ulaşılamadı. Bu soruşturma kapsamında aldığımız her karar DGM’de var. İstihbarat Şube bize gelerek ’Susurluk’un askeri kanadını çözeceğiz’ dedi. Biz Susurluk’un askeri kanadığını çökertmek için bu işe girdik. Yeşil ile ilgili de çalışmalar vardı. Eğer Yeşil yakalansaydı, 2001’de Susurluk’un askeri kanadını çökertecektik. Bu soruşturmanın Susurluk’un askeri kanadı ile ilgisi yok. Veli Küçük ve grubunun şeması şubemiz tarafından yapılmış ve İstihbarat şubeye gönderilmiştir" diye konuştu.

İŞKENCE İDDİALARINA YÖNELİK TEDBİR AMAÇLI KAYDETTİK

Tuncay Güney’in sorgusunda kamera kayıtlarının istihbarat şube müdürlüğü tarafından yapıldığını anlatan Adil Serdar Saçan, "Tüm kamera kayıtları İstihbarat şube müdürlüğü tarafından yapılırdı. Daha sonra çoğaltılarak şubelere gönderilirdi. Tuncay Güney’in sorgusunda işkence iddialarına yönelik olarak tedbir amaçlı görüntü kaydettik. Sadece Tuncay Güney’in sorgusunu kaydetmedik. Adnan Oktar, intihar eden Hüseyin Uzun, Abdurrahman Yakup Reisoğlu gibi kişilerin de sorgularının kayıt altına aldık. Hiçbir şekilde işkenceden mahkum olmadım. Kimse bana işkenceci diyemez. Veli Küçük grubu ile Fethullah grubu çatışması ortasında kalan Adil Serdar Saçan. Ben kamu görevi yaptığım için cezaevinde yatıyorum" dedi.

Organize Suçlar Şube Müdürlüğü’nün mahkemeye sahte evrak gönderdiğini belirterek suç duyurusunda bulunan Adil Serdar Saçan, "Ergenekon ana davasında Muzaffer Tekin’in talebi üzerine emniyet tarafından mahkemeye gönderilen evrakta İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde bir çalışma yapıldığı belirtilmiş ancak benim talebim üzerine gönderilen yazıda ise Tuncay Güney’le ilgili çalışmaları içeren bir dosyaya rastlanmadığı ifade edilmiş. Bu nasıl bir rezalet" diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!