Savaşa engel olmak isteyen Katolik elçi, Şeyhülislam’dan fetva aldı

Güncelleme Tarihi:

Savaşa engel olmak isteyen Katolik elçi, Şeyhülislam’dan fetva aldı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2004 01:44

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın 1683’teki Viyana kuşatması öncesinde, Avusturya’nın İstanbul’daki elçisi, şeyhülislama ‘İslam şeriatına göre boğazına bez bağlayıp aman diyene kılıç vurulur mu? Bu kişilerin üzerine sefer caiz midir?’ diye sorarak fetva istemiş ve ‘caiz değildir’ diye cevap almıştı.

Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ise, fetvaya aldırış etmeyerek Avusturya üzerine sefere çıkmış ama bu savaş, Osmanlı İmparatorluğu için tam bir feláket olmuştu.

İSTANBUL’daki Avusturya elçisi, Türk tarihinin dönüm noktalarından olan 1683’teki İkinci Viyana kuşatması öncesinde savaşa mani olabilmek için çok uğraşmış, hatta ‘İslam şeriatına göre boğazına bez bağlayıp aman diyene kılıç vurulur mu? Bu kişilerin üzerine sefer caiz midir?’ diye şeyhülislamdan fetva istemiş ve ‘caiz değildir’ diye cevap almış ama Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa fetvaya aldırış etmeyerek Avusturya üzerine sefer çıkmış fakat bu savaş, Osmanlı İmparatorluğu için tam bir feláket olmuştu.

Avusturya’nın hakimiyetindeki Protestan Macarlar, 1670’li yıllarda uğradıkları baskılar yüzünden ayaklandılar ve Macarlar’ın lideri Tökeli İmre, Türkiye’den yardım istedi. İlk zamanlarda Macarlar’la pek ilgilenmedik ama Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın sadrazam olmasından sonra siyasetimizi değiştirerek Tökeli İmre’ye yardıma başladık. Budin Beylerbeyi, Avusturyalılar’ın elinde bulunan Orta Macaristan topraklarının bir kısmını fethederek isyancılara verdi ve Osmanlı İmparatorluğu, Tökeli İmre’yi ‘Orta Macar Kralı’ ilán etti. Avusturya, bütün gelişmelere rağmen barış taraftarıydı ve 1664’te 20 yıllığına imzalanmış olan Vasvar Anlaşması’nın süresini uzatmak istiyordu.

Anlaşmanın yenilenmesi maksadıyla İstanbul’a elçi olarak gönderilen Kont Albert de Caprara, bu iş için çok uğraştı, hattá Siláhdar Tarihi’nde yazılanlara bakılırsa ‘İslam şeriatına göre, boğazına bez bağlayıp aman diyene kılıç vurulur mu? Bu kişilerin üzerine sefer caiz midir?’ diye şeyhülislamdan fetva bile istedi ve arzu ettiği cevabı da aldı. Ama, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa fetvaya aldırış etmedi, sefere çıkma fikrinden vazgeçmedi ve sınırlardan ‘Avusturyalılar durmadan saldırıyorlar’ şeklinde şikáyet mektupları getirterek, zamanın hükümdarı Dördüncü Mehmed’i savaşın şart olduğuna inandırdı.

Avusturya ise, barışın mümkün olamayacağını görünce diğer Avrupa devletlerinden ve Papa’dan yardım istedi. Çeşitli ittifaklar yaptı ve bu arada Avrupa’nın birçok yerinden Viyana’ya gönüllüler gelmeye başladı.

Osmanlı ordusu sefere çıktığı sırada fethetmek istediği yer başlangıçta Viyana değil Yanıkkale idi ama sadrazamın etrafını kuşatan dalkavukların tesiriyle, hedef Viyana oldu. Kanuni Sultan Süleyman gibi büyük bir hükümdarın bile fethedemediği şehri ele geçirecek komutanın kazanacağı prestij de, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın aklını başından almıştı.

Sadrazam, Yanıkkale’yi almadan geçtikten sonra padişaha bir mektup göndererek Viyana’ya gittiğini duyurdu. Merzifonlu’nun kendisine danışmadan Viyana’yı kuşatmaya kalkmasındaki cür’ete hayret eden Dördüncü Mehmed, sadrazamın davranışı için ‘Kasdımız Yanık ve Komaron kaleleri idi. Viyana’ya gidileceği konuşulmamıştı. Paşa ne tuhaf saygısızlık edip Viyana sevdasına düşmüş? Allah kolaylık versin, lákin önceden söylemiş olsaydı izin vermezdim’ demişti.

Avusturyalılar, Osmanlı ordusunun Macaristan’a yürüyeceğini tahmin ediyorlardı ama Viyana’nın kuşatılacağı akıllarına gelmemişti. Osmanlı ordusunun şehre yönelmesi, Avusturya’da büyük heyecan yarattı, hattá İmparator Leopold bile Osmanlı ordususunun Viyana’ya gelişinden on gün önce şehirden kaçtı.

İki ay süren Viyana kuşatmasının nihayetinde, 12 Eylül 1699’da Kahlenberg’de yaptığımız muharebede mağlup olduk ve ordumuz bir daha toparlanamadı. Daha sonraki 16 yıl Avusturya, Venedik, Rusya ve Lehistan ile mücadele içerisinde geçti ve 1699’da tarihimizin en ağır mağlubiyet belgelerinden biri olan Karlofça Antlaşması’nı imzalamak zorunda kaldık.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!