Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Ercan, Marmara'da iki parçalı bir kırılma beklediklerini kaydederek, ''Bu parçalardan biri Sivriada ile Saros Körfezi'nin girişi olan Mürefte arasında, diğeri ise Saros Körfezi'nde olacaktı. Saros Körfezi uzun süredir bir dinginlik içinde idi. Bu dinginlik biraz bizi şaşırtıyordu. Saros Körfezi'nde doğrusu acil bir deprem beklenmiyordu. Bu biraz sürpriz sayılır'' diye konuştu.
  Â
BEKLENEN DEPREM
Depremin bir ön gerilim boşalması olarak görülebileceğini ifade eden Prof. Dr. Ercan, ''Yani, 5.3 büyüklüğündeki deprem öncüdür demek istemiyorum, ama bu depremler hiçbir zaman beklediğimiz depremi engellemeye yetmez'' dedi.
  Â
Prof. Dr. Ercan, depremin Kuzey Anadolu kırığı üzerinde olduğunu dile getirerek, Saros Körfezi yakınlarındaki Mürefte, Şarköy dolaylarında "yüksek derecede depremcik etkinliği" yaşandığını kaydetti.
  Â
Prof. Dr. Ercan, ''Bu deprem hemen onun devamında oldu zaten. Saros Körfezi hemen onun devamı zaten. Yani burada gerilim birikiyor. Gerilim boşalmak istiyor, ama boşalamıyor'' görüşünü dile getirdi.
  Â
Marmara'da büyük bir depremi 2007'ye kadar beklemediğini ifade eden Prof. Dr. Ercan, şu görüşleri savundu:
  Â
''Her ne kadar bunun arkasından çok büyük bir depremi beklemesek dahi, olmaz diye bir şey yok. Bu bölgedeki son deprem 1912 yılında 7.3 büyüklüğünde olmuştu. Bu, Gelibolu depremidir. Ama kırılma Saros Körfezi'ni de etkilemiştir. Dolayısıyla bu bölgenin 7.3 büyüklüğündeki bir depremi üretebilme olasılığı, 67 yılda bir bu bölgede olabiliyor.''
   Â
PROF. DR. ÜŞÜMEZSOY
   Â
İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü öğretimüyesi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ise depremin Kuzey Anadolu Fay hattında meydana gelmediğini belirterek, şunları kaydetti:
  Â
''Tekirdağ Silivri Fayı'nın devamını oluşturan Gaziköy fayı Saros'a doğru uzanmakta ve fay birbiri ardından devam eden bir sistem olarak Kuzey Ege'ye kadar devam etmektedir.
Bu tip depremler ve bunların daha şiddetlileri, Yunanistan açıklarında, Kuzey Ege'de 1981 ve 1983'te 6.9 büyüklüğünde olmuştu. Saros Körfezi'nde de 1975'te 6'nın üzerinde deprem söz konusu.
Bu Tekirdağ Fayı'nın devamındaki bir sistem. Kuzey Anadolu Fay sistemi değil ama, Batı Ege, Batı Marmara sistemi. Benim üzerinde durduğum Tekirdağ Fayı, bu fayın devamını oluşturuyor. Ama bu fay 17 Ağustos depremindeki fayın devamı değil.''
PROF.BARBAROSOĞLU: DEPREM, SÜRPRİZ DEĞİL''
Prof. Dr. BarbarosoÄŸlu, radon gazı çıkışına iliÅŸkin bir soru üzerine de, radon gazı çıkışı ve diÄŸer öncü belirtiler konusunda bütün araÅŸtırmacılarla görüştüklerini vurguladı.Â
  Â
İki hafta önce Varto'ya gittiklerini ve Varto ile Karlıova'da radon gazı çıkışıyla ilgili aynı şeyi söylediklerini anlatan Prof. Dr.Barbarosoğlu, şöyle devam etti:
  Â
''Deprem anında fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak canlılar üzerinde birtakım değişiklikler olmaktadır. Bu bir gerçektir. Radon gazı da bunlardan biridir. Ancak bu çok karmaşık bir konu. Parametrelerin ölçümlerinin hangi seviyelere geldikten sonra deprem sinyali verdiği hala araştırma konusudur. Radon gazı ölçerek bunu söylemek şu an için mümkün değildir. Bu konudaki araştırmacılara başarılar diliyorum. Bence, bu konuda önemli ipuçları dünyada elde edilmektedir.''