Şair reklamcıysa tabii ki şiirin de tv reklamı olur

Güncelleme Tarihi:

Şair reklamcıysa tabii ki şiirin de tv reklamı olur
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 2003 00:30

Bir şair aynı zamanda da reklamcı olursa ne olur? Ya da tersten söylersek bir reklamcı aynı zamanda şairse ne olur? a) Şiir gibi reklamlar çeker. b) Şiir kitabını televizyon reklamıyla tanıtır.

Oğuzhan Akay her ikisini de yapıyor: Movida Plus Map reklam ajansının ortağı. 20 ‘‘Kristal Elma’’ sahibi. Ona, 'Yaratıcı Yönetmen' diyorlar. 'Nireye? daa karpuz keseceedik!' lafının geçtiği Yapı Kredi reklamını o yaratmış mesela. Akay, geçen ay dördüncü şiir kitabı 'Ürk Şiirleri'ni piyasaya çıkardı. Kitabı tanıtmak için meslektaşlarına 11 saniyelik reklam filmi çektirdi. 'Haylazz Yapım' tarafından hazırlanan filmi yönetmen Levent Onan yönetti, Cingıl House'dan Ömer Ahunbay müziklerini yaptı. Ürk Şiirleri'nin tarih boyunca yakılan kitapların küllerinden doğduğu anlatılan filmde Oğuzhan Akay oynamıyor. Ama ilerleyen günlerde 'şair kimliğini zedelemeyecek' bir şiir klibi çekme fikrine sıcak bakıyor. 'Televizyon reklamı ve klipten sonra Edebiyat dünyası size Petek Dinçöz muamelesi yaparsa diyorum. Soruyu 'Yapmazlar' diye yanıtlıyor. Röportaj bitiminde beni 'İnşallah Petek Dinçöz gibi olmayız' sözleriyle uğurluyor.

Sibel ARNA

Nasıl oldu da hem şair hem reklamcı oldunuz. ''Yıkayım ve çıkayım bizi düzenin şampuanlarını'' gibi reklamcılığı eleştiren dizeler yazdınız?


- Ben şiirlerimde her şeyi eleştiriyorum. Tabu diye bir şey yok benim şiirlerimde. Erotizm, cinsellik, kadın, sorgulama, anarşizm... Her şey var. O dizede reklamın kendisini değil hayatımızı eleştiriyordum. Nasıl şair ve nasıl reklamcı olduğuma gelince... Gazi İletişim Radyo-Televizyon Bölümü mezunuyum. TRT'ye girdim. Hazırladığım programların metnini yazıyordum. Daha sonra İstanbul'a gelip reklamcılığa başladım. Hayatım boyunca mesajları en kısa zamanda insanlara iletmenin peşinden koştum. Aynı zamanda şiirle gözümü açtım. Babamın ve dedemin de şiir kitapları varmış. Bir anlamda 'genetik şairim.' Reklamcılık, şairlik, oyunculuk, radyoculuk, televizyonculuk gibi her şey birbirinin içine geçti. İçlerinden en sanatsal olanı şiir. Şiirde kendi istediklerimi, kendi duygularımı hiçbir ödün vermeden ortaya koyabiliyorum.

Ürk Şiirleri dördüncü kitabınız değil mi?

- Evet. 1989'da ilk kitabım ‘‘CinAyetler,’’ 1994'de ‘‘O uzak ay’’'ı çıkardım. İkincisinin ismini hızlı söyleyince benim adım ve soyadım ortaya çıkıyor. Yine aynı yıl ‘‘Compack Risk Digital Poems’’ adında CD tasarımında bir kitap daha çıkarmıştım. Son kitabım 1994'den sonra yazdığım şiirleri içeriyor. Bu sebeple üç kitap kalınlığında. Benim şiir serüvenimin tamamı var ‘‘Ürk Şiirleri’’nde.

TÜRK ŞİİRİ OLMAYAN ŞİİR ÜRK ŞİİRİDİR

Ürk Şiirleri ne demek?


- Türk şiiri olmayan şiir ürk şiiridir. Kendimi 'Ürk Şairi' olarak tanımlıyorum. Bu Türk şiirine karşı olmakla ilgili bir durum değil. Tamamen kendimi konumlamamla ilgili. Kendimi Türkiye'deki diğer şairlerden ve şiirlerden uzak tutuyorum. Türk Edebiyatı'nda kendimi yakın hissettiğim şair sayısı üçü geçmez. Türkiye'de şarkı sözünden ileri gitmeyen kitaplar şiir kitabı olarak tanıtılıyor.

Mesela?

- Tartışma açmak istemem ama Ahmet Selçuk İlkan'ın kitabı sanat anlamında şiirleri içermiyor. Edebiyat dünyasına reklam yaparak giremezsiniz. Benim yazdığım şiir sorgulamaya, ironiye daha özgür iradeye, hayata farklı bakışlara doğru giden bir şiir. Burayı bir ürk yurdu olarak tasarımlarsak burada varolan dili değiştirip, yeni bir dil yaratmaya çalışıyorum. Türkçe şiir yazmıyorum ben, İngilizce kelimeler de kullanıyorum. Bildiğim bütün kelimelerin içini boşaltım, onlara yeni anlamlar yükledim. Benim şiirimi herkes anlayamaz. Bazılarının beyinleri bu şiirleri hack edecek (yok edecek) bazılarının ki de hak edecek.

Kendinizi yakın hissettiğiniz üç şair kim?

- Edip Cansever'i severim. En önemlisi Cemal Süreyya. Şiirlerimi ilk okuyan insanlardan biridir. Ve sayesinde 'Türkiye Yazıları'nda şiirlerim yayınlanmaya başladı.

TELEVİZYONLARDA ÜCRETSİZ YAYIMLANACAK

İlk kez bir şair kitabını tanıtmak için reklam filmi çekiyor.

- İlk mi bilmiyorum. Ama ben reklamcıyım. Reklamcı olduğum için böyle bir şeyi yapmayı doğal karşılıyorum. Bu reklam filmini sıra dışı şeyler yapan insanlara cesaret vermek için çektim. Reklam yapalım çok satalım gibi bir amacımız yok. Zaten 750 adet bastık.

İkinci baskıyı yapmanız yasak mı?

- Basılır tabii. İkinci, üçüncü baskısı yapılır.

Televizyon reklamını siz mi yönettiniz?

- Hayır, Haylazz Prodüksiyon'dan Levent Onan hazırladı. Benim arkadaşım zaten. Film konsepti tarih boyunca yakılan kitaplar. Ve benim kitabım, o kitapların küllerinden doğuyor.

Hangi kanallarda yayınlanacak?

- NTV, Cnbc-e, TV8'le görüşüyoruz. Ücretsiz yayınlanacağı için daha kesinleşmedi.

Kanallar reklamınızı neden ücretsiz yayınlayacak?

- Çünkü bu kitap çok satarsa ben çok para kazanmayacağım.

Kitabın gelirini bağışlayacak mısınız?

- Hayır. Ben yayınevinden para almak istemiyorum.

Ama sonuçta yayınevi para kazanacak...

- Evet ama... Bu parayı benim gibi şairlerin kitaplarının basılması için yapılmış bir bağış olarak kabul edebilirsiniz.

Şiir klibi çekmeyi düşünüyor musunuz?

- Şair kimliğimi zedelemeyecek, pop kültürüne meze olmayacak biçimde bir klip çekebilirim. Belki bir edebiyat programı yapımcıları bunu yapabilirler. Sonuçta şu unutulmamalı ki, bu noktaya reklamla gelmedim. Reklamla şair de olunmaz. Kitap tanıtımını özellikle bizim toplumumuz düşünüldüğünde bir görev sayıyorum. Kitaba kazandırılan herkes toplum için de kazanç olacak. Sanat eseri teshir içindir. Benim için önemli olan, sadece eserin kendisi. Ben de onu teşhir etmeye çalışıyorum, kendimi değil.

Klip ve reklamdan sonra, ya edebiyat dünyası size Petek Dinçöz muamelesi yaparsa?

- Yapmazlar. Çünkü Oğuzhan Akay'ın kim olduğunu bilmesi gerekenler biliyor. Buna rağmen yaparlarsa meyve veren ağaç taşlanır derim. Bu kitabın anlatmak istediğini kitaptan bir şiirle anlatayım: 'Bugün Türk şiirinin makûs talihiyle küsüyorum / Aşkın tellerine takılıp çırpınma vakti...' Bu dizelere manifestom diyebiliriz.

Sizi anlayan ve sizi takip eden bir kitle var mı?

- Var. Onlar inceltilmiş zevkleri olan, üniversite çağlarında, özgür iradeye sahip, herhangi bir ideolojinin içine saplanıp teker döndürmeyen insanlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!