Saddam’ın tonlarca TNT’si Kuzey Irak’ta gömülü

Güncelleme Tarihi:

Saddam’ın tonlarca TNT’si Kuzey Irak’ta gömülü
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2009 00:00

Terör örgütü PKK’dan kaçıp Türkiye’ye gelen en popüler iki isim: Berfin ile İvan. Berfin (32), Cumhuriyet’ten beri devletin yanında olan meşhur Bucak Aşireti’nden. Üniversite yerine Kuzey Irak’a, PKK’nın Hınere kampına gitti.

Haberin Devamı

Beş yıl muhaberat elemanlığı yaptı. Abdullah Öcalan, Murat Karayılan ve diğer komuta kademesinin talimatlarını örgüt kamplarına ulaştırmakla görevliydi. Kendisiyle aynı tarihlerde Rusya’dan kalkıp gelen anti-mayın uzmanı İvan (32) ise PKK içindeki 10 Rus’tan biriydi. Can güvenlikleri nedeniyle gerçek isimlerini ve yüzlerini sakladığımız Berfin ve İvan’la dağa çıkışı, düz ovaya inişi ve Kürt açılımını konuştuk.

Liseyi bitirdikten sonra 2000’de İşletme Fakültesi’ne girdi. Murat Karayılan’ın bugün yanındaki en önemli isimlerden biri hemşerisiydi. O yaz, Berfin’e PKK’ya katılmazsa anne-babasına, kardeşlerine zarar vereceklerini söyledi. “İnsan bilmediği şeylerden daha çok korkar. PKK’yı bilmiyordum. Anne ve babama da bir şey söyleyemiyordum. Mecburen PKK’lı oldum. Ailem benim için her şeyden daha değerli. Kendi hayatımdan bile.” Böyle açıklıyor Berfin PKK’ya katılma nedenini.
Kendisini sınır ötesindeki PKK kampına götürecek kişiyle buluştuğunda yanlarında bir kişi daha vardı. Ama o, kendisi gibi tehditle değil, gönüllü katılıyordu örgüte. Önce İran’daki bir kampa gittiler. 20 gün kaldığı kampta, hiçbir eğitime tabi tutulmadı. Daha sonra PKK’nın merkez karargâhının bulunduğu, İran-Irak arasındaki Hınere kampına gönderildi.
İran’daki kampta, sonradan kocası olacak adam da vardı. Fakat ne tuhaf, İvan’ı hiç fark etmemişti. İvan da onu. Daha sonraki yıllarda da hep aynı kamplarda kalsalar da birbirleri hakkında hiçbir şey hatırlamıyorlar.
Ta ki beş yıl sonrasına kadar...
ÇEVRECİ PKK’LILAR
Berfin yıllarca PKK’ya karşı devletin yanında mücadele etmiş Bucak Aşireti’ndendi. PKK’yla düşman bir aşiretin kızının örgüte katılması, büyük bir sevinçle karşılandı. El üstünde tutuluyordu. Askeri eğitim vermediler, çatışmalara göndermediler. Bunda kamp koşullarının yol açtığı romatizma ve iç hastalıklarının da rolü oldu. Berfin’e örgüt içindeki muhaberatta görev verildi. İşi, üst kademenin emir ya da görüşlerini bilgisayarda yazmak ve çoğalttığı metinlerin Kuzey Irak’ta bulunan 20 civarındaki PKK kampına dağıtımını sağlamaktı. Bilgisayara aktardığı yazıların arasında, Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği yazılar ve Murat Karayılan’ın talimatları da vardı.
Berfin, ailesinden habersiz katılmıştı PKK’ya. Yakınları ve akrabaları kızlarının PKK’yla en ufak bir ilgisinin olmadığından emindiler. Bu nedenle ortadan kaybolmasındaki ihtimallere PKK’yı katmak akıllarına gelmemişti. Gazetelere kayıp ilanı verdikleri bilgisi kampa ulaştığında Berfin, izin alıp bir kez telefon açtı kardeşine. “Amsterdam’dayım” dedi, soru sormasına fırsat vermeden telefonu kapattı. Kamptaki üçüncü yılında, aşiretinin Amsterdam ve İstanbul’a adamlar yollayıp kendisini aradığını öğrendi. Bir mektup gönderdi.
Hınere kampında ikisi kadın 12 PKK’lı, 2002’de kendi inisiyatifleriyle bir antimayın örgütü kurup Haw-Par (Haw Parastin-Doğa Koruma) adını verdiler. Bölgenin ünlü ters lalesini de kendilerine amblem yapıp, özel bir kamp kurdular. Aralarında Rus ve Suriye kökenliler de vardı ve hepsi de üniversite eğitimi görmüştü. Amaçları, Saddam döneminden kalma mayınları temizleyip Birleşmiş Milletler’e teslim etmekti. İvan ve Berfin de Haw-Par kurucularındandı. Birbirinden habersiz geçen beş yıldan sonra böylece tanıştılar.
HERKES AYRI YERE GÖMDÜ
PKK yönetimi bir süre bu oluşuma sessiz kaldı. Ta ki çevreci PKK’lılar, Birleşmiş Milletler (BM) ile işbirliği kararı alıncaya kadar. Her mayında 50 gram TNT vardı. 2004 sonuna doğru 70 bin mayından 3.5 ton civarında TNT elde etmişlerdi. 12 Haw-Par kurucusu, TNT’leri dağlardaki 12 ayrı yere saklamıştı ve hiçbiri, diğerinin TNT’sinin nerede olduğunu bilmiyordu. TNT’yi BM’ye teslim edeceklerdi. Arkadaşlarını BM yetkilileriyle bağlantı kurmak için Bağdat ve Musul’a gönderdiler. Kandil yönetimi bunu öğrenince çok öfkelendi. Derhal Haw-Par kampına el konuldu. TNT’lerin eylemlerde kullanılacağı söylenilerek kendilerine teslim edilmesi istendi. Haw-Par’lılar, Kandil’e gidip istifa mektuplarını verdiler. Örgüt içinde çok sevilmeleri, 12 çevreciyi infaz edilmekten kurtarmıştı. Yönetim, çevreci militanları sürgüne gönderdi; bir kısmını da rehin aldı. Berfin, PKK’nın bazı arkadaşlarını işkenceyle konuşturup TNT’leri bulduğunu sonradan duymuş. Ama bulunan miktarı bilmiyor.
Berfin, İvan ve Haw-Par’lı diğer 10 militan çok iyi arkadaştı. Yönetim, istifalarını kabul etmediği için kaçma planları yapmaya başladılar. O kadar çok ölüme tanık olmuşlardı ki. Kandil’e çağrılıp ifadeleri alınırken “Siz ne yapmak istiyorsunuz” dendiğinde, Mahmur kampına gitmek istediklerini açıkladılar. Berfin ve İvan’ın da aralarında olduğu beş kişinin gitmesine izin verildi. Ama her PKK’lı militan gibi, örgüte katıldıkları ilk günden kimliklerine el konulmuştu.
Berfin ve İvan, Mahmur kampında geçen yıllardan sonra kendilerine sahte kimlik hazırlayacak sivillerle bağlantı kurabildiklerinde yıl 2006 olmuştu. Berfin’in babasının gönderdiği para ellerine geçtikten sonra kaçma vakti gelmişti. Bir sabah saat 05.00’te yaya olarak çıktılar kamptan. Yolda KDP istihbaratına yakalandılar. Beş gün gözaltında kaldılar. Kalmaları için ısrar edilse de Berfin ve İvan, Türkiye’ye teslim olmakta kararlıydı.
FİRARDA EVLENME TEKLİFİ
Berfin, ailesinin yanına gitmek istediğini söyledi. İvan, “Seninle geliyorum, sonu ne olursa olsun” dedi. O ana kadar sadece arkadaştılar ama aradan geçen bunca şeyden sonra artık birbirleri olmadan yapamayacaklarını anladılar ve evlenmeye karar verdiler.
Türkiye tarafında Berfin’in babası jandarmayla bağlantı kurmuş, kızını bekliyordu. Habur’dan Silopi’ye götürüldüler. “Jandarma istihbaratının yaptığı sorgulamada ne itirafçılık teklif edildi ne de kötü muamele gördük” diyor Berfin. 1.5 ay cezaevinde kaldıktan sonra Türkiye’de kayıtlara geçen bir suçları olmadığından, serbest bırakıldılar. İvan, Rus vatandaşı olduğu için sınır dışı edildi. Bir yıl sonra Türkiye’ye giriş yasağı kalkınca geri geldi.
Berfin’in ailesi, aşiret geleneklerinin dışındaki bu yabancı damat adayına karşı çıksa da, evlenmelerini kabullendiler. Ama aşiret, Berfin’in PKK’ya katılmasını hiç affetmedi. Karı-koca çareyi uzak bir şehre yerleşmekte buldu. Berfin düz ovada geçen son üç yılını şöyle anlatıyor: “Ailem çok moderndir. Döndükten sonra sofra hazırlarken tüm yemeği tek kaba doldurup masanın ortasına koyunca çok gülmüşlerdi bana. Her gece rüyama giriyordu kamp hayatı. İvan’ın uyum sağlaması daha zor oldu. İşsizlik en büyük problemimiz.”

Haberin Devamı

* Biri Bucak Aşireti’nden, diğeri Rusya’dan PKK’ya katıldılar
* Örgüt içinde çevreci grup kurup Saddam’ın mayınlarını topladılar
* 70 bin mayından çıkan 3.5 ton TNT’yi örgüt isteyince kaçtılar
* Türkiye’ye geldiler, evlendiler, işsizler ordusuna katıldılar

Haberin Devamı

DTP BECERİKSİZ DEĞİL, İSTEKSİZ

Demokratik Toplum Partisi (DTP), açılım sürecini hızlandırmak için daha aktif olmalı. Ama sesi çok cılız çıkıyor. Olan yine annelere oluyor. Annenin Kürt’ü Türk’ü olur mu? Hep söyledikleri gibi annelerin ağlamaması için daha çok katkıda bulunmalı. Habur’dan giriş şovu çok yanlıştı. 40 bin kişi ölmüş, neyin zafer işareti? DTP çok pasif davranıyor. İstese neler yapar.  Bu beceriksizlik değil, isteksizlik.

RUS İVAN MERAKTAN GİTTİ BEŞ YIL SONRA DÖNEBİLDİ

Dedelerim, annem ve babam, sosyalistti, ben de. Ama ben Gorbaçov dönemi çocuğuydum. Che Guevera hayranıydım. PKK’yı duyunca merak ettim. Romantik duygularla gittim. Gerillalar nasıl yaşıyor, bir görüp döneyim dedim. Öcalan yakalandıktan sonra örgüte çok ajan gönderilmiş. Beni de ajan olmakla suçlayıp üç ay hapsettiler. Baktım bırakmayacaklar. Teknik üniversite mezunuydum, bilgimden faydalanmak istediler. Beş yıl kaldım. Ailem benim PKK’da olduğumu bilmiyor, İran’a çalışmaya gittiğimi sanıyordu.

Haberin Devamı

BİZE İŞ VERİLSE TÜRKİYE’NİN İŞSİZLERİ N’OLACAK

İki yıl önce döndüğümüzde hükümetin Kürt açılımı yapacağı aklımızda yoktu. Ama bir şeyler yapılması gerektiğini hep düşünüyorduk. Çok genç ölmüştü. Kuzey Irak’taki PKK’lıların hepsi gelmek istiyor. Korkudan gelemiyorlar. Bu korku bitmeli. Kürt’üm, halkımı seviyorum. Şiddetten nefret ediyorum. PKK’da açılıma karşı olan, şiddet yanlısı gruplar var. Ama çoğunlukta değiller. Örgütte savaşmaktan başka yapacak hiçbir işi olmayanlar, şiddetten yana. Mesela fedai grupları vardı. Türkiye’de bombalama eylemleri için hazırlanıyorlardı. Kuzey Irak’tan gelecek PKK’lılara devletin iş sağlaması lazım. Yoksa en iyi bildikleri işi yapmaya kalkışanlar
olacaktır. Diyelim, hepimiz istihdam edildik. Peki o zaman Türkiye’nin işsizleri ne yapacak? Bize düşman olacaklar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!