'Rant politikası Türkiye'yi afet ülkesi haline getirdi'

Güncelleme Tarihi:

Rant politikası Türkiyeyi afet ülkesi haline getirdi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 16, 2005 00:00

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı, Türkiye'nin sadece bir deprem ülkesi değil, akla, plana, bilime aykırı olarak uygulanan rant politikaları nedeniyle bir afet ülkesi haline geldiği söyledi.  TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası'nın Marmara Depremi'nin 6. yılı nedeniyle Ankara'da düzenlediği basın toplantısında oda adına konuşan İsmit Cengiz, 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nin ardından dönemin siyasi iktidarının, yaraların hemen sarılacağı, bir daha böyle acıların yaşanmaması için gereken önlemlerin alınacağı gibi açıklamalarda bulunduğu, “unutmadık” kampanyalarının ve bağış çağrılarının yapıldığını hatırlattı.     Cengiz, aradan 6 yıl geçmesine rağmen o dönemde ki iktidar da dahil olmak üzere bugüne kadar gelen iktidarların hiçbirinin henüz ciddi bir adım atmadığını ileri sürdü.        AFET ÜLKESİ OLMANIN NEDENLERİ Cengiz, Türkiye'de geçen 6 yıllık süreçte afet olgusunun sadece depremlerle sınırlı kalmadığını, bu süreçte heyelan, su baskını gibi olaylarda bir çok vatandaşın hayatını kaybettiğini belirtti. İsmet Cengiz, ”Türkiye sadece bir deprem ülkesi değil, akla, plana, bilime aykırı olarak uygulanan rant politikaları nedeniyle bir afet ülkesi olmuştur” dedi.    Cengiz, aslında hepsi birer doğa olayı olan deprem, heyelan, çığ, kaya düşmesi ve su baskını gibi olayların, bilinçsizce verilmiş yer seçimi kararları, jeolojik ve jeoteknik verilerden yoksun imar planları, düşük standartlarda ve mühendislik hizmeti görmemiş yapı üretimi, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme ve sosyo-ekonomik politikalar sonucu afete dönüştüğünü ifade etti.     "OLASI İSTANBUL DEPREMİNDE 20 MİLYON KİŞİ ETKİLENEBİLİR" İsmet Cengiz, siyasi iktidarların, yerel yönetimlerin, tüm kurum, kuruluş ve yurttaşların afet zararlarının azaltılması, yaşam çevrelerinin afet riskli alanlar olmaktan kurtarılması işlerine bir an önce başlaması gerektiğini bildirdi.    İstanbul ve çevresinde yaşayan yaklaşık 20 milyon insanı etkileyecek muhtemel bir deprem riskiyle karşı karşıya bulunulduğuna dikkat çeken Cengiz, bütün bunlara rağmen hala kalıcı önlemlerin alınmadığını, her afet olayında alışılageldik görüntülerin yaşandığını kaydetti.    Her yıl GSMH'nın ortalama yüzde 3-7'sinin afet zararları için harcandığının altını çizen Cengiz, bunun yıl da 4-6 milyar dolarlık bir değere karşılık geldiğini söyledi.    “ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER ALINMADI”    Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Cengiz, afetlere karşı tam güvenlikli yerleşimler için ulusal afet sisteminin zarar azaltma, önceden hazırlık, olaya müdahale, iyileştirme ve yeniden inşa olmak üzere 5 ana aşamayı kapsayacak şekilde yeniden oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, 3194 sayılı İmar ve 7269 sayılı Afetler yasalarındaki temel düzenlemelere yönelik çalışmaların da hala yapılmadığını kaydetti.    “AFET UNUTULDUĞU AN GELİR” Deprem sonrasında eğitim alanında kalıcı adımların da atılmadığını belirten Cengiz bu konuda orta öğretimde jeoloji derslerinin okutulmaya başlanmasını ve Japonya örneğinde olduğu gibi belirlenmiş bir günde her yıl tekrarlanacak şekilde tüm vatandaşların katılacağı ulusal ölçekte bir “Afet Tatbikat Günü” yapılması gerektiğini söyledi.    Marmara Depremi üzerinden geçen 6 yıllık sürede afetler cephesinde değişen birey olmadığını dile getiren Cengiz, “Oda olarak afetlere karşı daha dirençli bir toplum için siyasi iktidarın bir kez daha en acil görevinde duyarlı olamaya ve bir an önce adım atmaya çağırıyoruz. Afet riskli yaşam çevrelerimizi daha güvenli hale getirmek için kaybedilecek tek bir saniye kalmadı. Afet unutulduğu an gelir” dedi."HİÇBİRŞEY DEĞİŞMEDİ"Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Mehmet Soğancı, Doğu Marmara depreminin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen Türkiye'nin halen depremlere karşı hazırlıksız durumda olduğunu savunurken, “Geçen yıldan bu yana gene hiç bir şey değişmedi”  dedi.   Soğancı, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi sonrası geçen süre içinde mühendislik-mimarlık ve planlama anlamında afet yönetimi açısından yeterli düzeye gelmediğini ifade etti.   Afet yönetimi ile ilgili önemli gelişmeler sağlanmasına karşın, eşgüdüm ve meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin planlamalar içine katılımında istenilen düzeye varılamadığı görüşünü savunan TMMOB Başkanı, şu değerlendirmede bulundu:   “Marmara Bölgesi ve özellikle depremi daha etkili yaşayan yörelerde ciddi psikolojik sorunlar yaşanmaktadır, bu konuda etkili bir planlama ve kurumlar arası işbirliği sağlanamamıştır. Bu durum gelecek nesilleri yakından ilgilendiren öneme sahiptir. Türkiye geneline bakıldığında, özellikle yakın tehlike içinde olan Doğu Anadolu Fay zonu ve çevresinde ciddi önlemler alınmamıştır. 17 Ağustos Gölcük ve 12 Kasım Düzce depremlerinde kazanılan deneyimler ve teknik bilgiler bu yörelere taşınmamıştır.   Bu durum yörenin özelliklerinden dolayı, bir afet sırasında ciddi sosyal sorunlar da yaratabilecek potansiyele sahiptir.”   "BİR AFETTE 2 SAATTE İLK EKİBİNİ GÖNDEREBİLİRİZ"    Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanı Tekin Küçükali, Kızılay'ın, Türkiye'nin herhangi bir yerinde meydana gelecek bir afete 2 saatte ilk ekibini gönderebilecek bir organizasyona kavuştuğunu bildirdi.  Küçükali, 1999 yılında yaşanan 17 Ağustos depreminin yıldönümü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, büyük Marmara depremi sonrasında, Türkiye'nin büyük felaketler karşısında çağdaş bir organizasyondan yoksun olduğunun ortaya çıktığını kaydetti.   Yeniden yapılanma projesinin 1999-2004 yılları arasında daha çok fikri hazırlık süreci ile geçtiğini, 2004 yılından itibaren fiilen hayata geçirildiğini ifade eden Küçükali, Kızılay'ın bugün afete müdahale kapasitesiyle dünyada ilk 5'e giren yardım kuruluşu haline dönüştüğünü söyledi.  Tekin Küçükali, Kızılay'ın bir ilki gerçekleştirerek çalışmalarını stratejik plan çerçevesine oturttuğunu, öncelikle 2000-2004 stratejik planı hazırlanarak uygulamaya sokulduğunu, yeniden yapılan değerlendirmeler ışığında ise 2005-2009 stratejik planı hazırlanarak bir yol haritası olarak bütün teşkilata dağıtıldığını bildirdi.     "OKULLARIMIZ DEPREME DAYANIKSIZ"    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, eğitim kurumlarının depreme karşı hiçbir hazırlığının bulunmadığını ve okulların dayanıksız olduğunu savunarak, binaların eksikliklerinin bir an önce giderilmesi ve dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini kaydetti. Özcan, Marmara Depremi'nin 6. yılı nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'deki yapıların yüzde 80'inin depreme dayanıklı olmadığını ve denetimsiz bir yapılaşmanın hüküm sürdüğünü ifade etti.  “İZMİT 250 YIL BOYUNCA TÜRKİYE'NİN  EN GÜVENLİ BÖLGESİ OLACAK"  Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Zeki Tutkun, İzmit ve çevresinin 250 yıl boyunca Türkiye'nin en güvenli bölgesi olacağını, çünkü burada yaşanan depremin ardından zeminin yerine oturduğunu söyledi.   Prof. Dr. Tutkun, İzmit bölgesinde 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan ve 17 bin kişinin hayatını kaybettiği Marmara depreminden, Türkiye'de yaşayan herkesin büyük ders çıkardığını ifade etti. Depreme karşı her an tetikte olunması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tutkun, şöyle konuştu:  "HUKUKSAL SÜREÇ DEVAM ETTİĞİ İÇİN MÜDAHALE EDEMİYORUZ” Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, “Kocaeli'nde yıkılmayı bekleyen hasarlı 400 bina var ama ihtilaflı olan bu binalara hukuksal süreç devam ettiği için müdahale edemiyoruz” dedi. Belediye Başkanı Karaosmanoğlu,  17 Ağustos 1999'da meydana gelen ve binlerce insanın ölümüne, milyonlarca dolar ekonomik kayba neden olan felaketin izlerini silmeye çalıştıklarını söyledi.   Depremde il genelinde yıkılan ve ağır hasar gören bina sayısının 35 bin 180 olduğunu, 40 bin 757'si orta, 45 bin 86'sı da hafif olmak üzere 121 bin 23 konutun hasar gördüğünü ifade eden Karaosmanoğlu, ”Şu anda Kocaeli'nde yıkılmayı bekleyen 400 bina var ama ihtilaflı olan bu binalara hukuksal süreç devam ettiği için müdahale edemiyoruz” diye konuştu."İZLERİ SİLMEYE ÇALIŞIYORUZ"Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, 17 Ağustos Marmara depreminin ilçeye verdiği hasarın büyük ölçüde giderildiğini, kalan eksiklerin de hazırlanan projeler çerçevesinde tamamlanacağını bildirdi. Ellibeş, depremde ilçede 12 bin 500 ev ve işyerinin yıkıldığını, yaklaşık 6 bin kişinin yaşamını yitirdiğini ve kentin tanınamaz hale geldiğini anımsatarak, o günleri unutmanın mümkün olmadığını söyledi. Deprem döneminde belediye başkan yardımcısı olarak görev yaptığını ve yaşanan acılara yakından tanık olduğunu dile getiren Ellibeş, ”Aradan geçen 6 yılda, fiziki hasarı büyük ölçüde giderdik, kalan eksikleri de gidermeye çalışıyoruz” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!