Prof. Berktay gerçekleri çarpıtıyor

Güncelleme Tarihi:

Prof. Berktay gerçekleri çarpıtıyor
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 04, 2005 00:00

Şükrü ElekdaÄŸ, Prof. Halil Berktay’ın söylediklerine itiraz ederek baÅŸlıyor söze. Elekdağ’a göre, tehcirin amacı Ermenileri yok etmek filan deÄŸil, savaÅŸ bölgesinden güvenli alanlara nakletmekti. Ayrıca, TeÅŸkilat-ı Mahsusa’ya tehcir sırasında görev verildiÄŸine dair hiçbir somut ipucu veya kanıt da bulunmamakta.1915’te ne oldu?- BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in 1948 tarihli ‘Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması SözleÅŸmesi’ soykırım eylemini çok açık bir ÅŸekilde tanımlamaktadır. Bir eylemin soykırım olabilmesi için belirli bir grup insanı, milliyeti, ırkı; etnisitesi veya dini dolayısıyla yok etme niyetinin bulunması icap eder. Prof. Halil Berktay, Osmanlı hükümetinin tüm Ermenileri, sırf Ermeni oldukları için yok etmek amacıyla hedef aldığını iddia ediyor. Bu doÄŸru deÄŸil. Çünkü tehcir, Berktay’ın iddia ettiÄŸi gibi tüm Ermenileri Ermeni oldukları için hedef almıyordu. Böyle bir tutum ve kasıt kesinlikle mevcut deÄŸildi. Tehcir Kanunu’nun çıkarılmasının esas amacı, DoÄŸu Anadolu’da savaÅŸ sahasında Osmanlı ordusunun harekátını engelleyen Ermenilerin, imparatorluÄŸun baÅŸka bölgelerine naklidir. Kanun, Berktay’ın iddia ettiÄŸi gibi bütün Ermenileri kapsamamaktadır. Kimler tehcir kapsamının dışında tutuluyor?- Katolik ve Protestan Ermeniler, hastalar, Osmanlı ordusunda görev yapanlar ve aileleri tehcir kapsamına alınmamıştır. Ayrıca, merkez ve taÅŸrada bulunan Osmanlı Bankası ÅŸubeleriyle Reji Ä°daresi ve Düyun-ı Umumiye’de çalışan Ermeni devlet memurları, devlete sadakat ve iyi halleri göz önünde tutulan kiÅŸiler de tehcir uygulaması dışında bırakılmışlardır. Yetim çocuk ve dul kadınlar da sevk edilmeyerek yetimhanelere ve bulundukları yerlerdeki köylere yerleÅŸtirilmiÅŸlerdir. Ayrıca, ticaretle uÄŸraÅŸan Ermeniler, Ermeni mebus ve aileleri de yerlerinde bırakılmışlardır. Bütün bunların yanında Ä°stanbul’daki Ermeni toplumu bütün savaÅŸ boyunca Osmanlı devletinin baÅŸkentinde hiçbir tacize uÄŸramadan, huzur ve sükûn içinde yaÅŸamış, onlar da tamamen zorunlu göç uygulaması dışında bırakılmışlardır. Siz, Almanya’nın her tarafında soykırımı uygulayan Hitler’in Berlin’de Yahudilerin huzur içinde çalışmalarına, para kazanmalarına ve yaÅŸamlarını sürdürmelerine müsaade edebileceÄŸini düşünebiliyor musunuz? Bu gerçekler, Berktay’ın, Osmanlı devletinin, Ermenilerin Ermeni oldukları için yok etme niyetine sahip olduÄŸu iddiasını çürütüyor. ÇANAKKALE’DE ERMENÄ° ASKERÄ°MÄ°Z VARBunlar istisna mıydı, yoksa böyle genel bir uygulama mı vardı?- Genel uygulama bu yoldaydı. SavaÅŸ alanı dışında olan, devlete hizmet eden ve sadakatinden kuÅŸku duyulmayan kiÅŸiler göçe tabi tutulmadı. Nitekim, savaÅŸ döneminde Ermenilerden oluÅŸan askeri birimler cephelerde ateÅŸ altında sıhhiye hizmeti vermiÅŸlerdir. Çanakkale ve Sarıkamış savaÅŸlarında Ermeni askerler Türklerle birlikte düşmana karşı savaÅŸmışlardır. Bu nedenle vatana hizmet faslından birçok Ermeni vatandaşımız uzun süre maaÅŸ almışlardır. Bütün bunlar Osmanlı Devleti’nin Ermeni uyruklarına karşı bir yok etme niyetinin bulunmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu da, Osmanlı devletinin sırf bekasını saÄŸlamak için meÅŸrû savunma hakkı çerçevesinde tehcire baÅŸvurduÄŸunu gösteriyor.TALAT PAÅžA’NIN TELGRAFININ ANLAMIKatliamlarda TeÅŸkilát-ı Mahsusa’nın rolü yok mu?- Bu iddia Ermeni tarihçilerin öteden beri savundukları tezin tekrarından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil. Ancak Ermeniler bu iddialarını bugüne kadar belgeleyebilmiÅŸ deÄŸiller. Bu bakımdan Berktay’ın bu konuda söyledikleri hiçbir somut kanıta dayanmıyor. Bu kuruluÅŸa tehcir sırasında görev verildiÄŸine dair en ufak bir kanıt mevcut deÄŸildir. Tehcir sırasında ne kadar insan öldü sizce?- Ermenilerin can kaybına uÄŸradıkları iddiasının inkár edilecek bir yönü yoktur. Tehcir sırasında kıtlık, hastalık ve eÅŸkıyalık kadar, toplumlararası düşmanlık da, gerek Ermeni gerek Türk ve Müslüman halkın kayıplarının ağır olmasına yol açmıştır. Ayrıca, Osmanlı arÅŸivlerindeki çok sayıda belge, Osmanlı Devleti’nin tüm iyi niyetine raÄŸmen, tehciri gerekli düzen ve sorumlulukla uygulayamadığını ortaya koymaktadır. Ermeni propagandacılar, savaÅŸ yıllarında Anadolu topraklarında ölen Ermenileri, dünyaya, Osmanlı zulmünün masum kurbanları olarak tanıtmaya çalışmışlardır. Bu propaganda sistematik olarak gerçeÄŸin bir bölümünü gözden kaçırmaya çalışmıştır. Bu da Ermeni katliam ve zulmü sonucunda ölen Türk ve Müslüman ahalidir. BaÅŸbakanlık Devlet ArÅŸivleri Genel Müdürlüğü tarafından 1998’de dört cilt halinde yayımlanan ‘ArÅŸiv Belgelerine Göre Kafkasya ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi’ adlı eser, bilimsel bir kaynak olarak bu teksesliliÄŸi gidermiÅŸ ve boÅŸluÄŸu doldurmuÅŸtur. Eserin içerdiÄŸi belgelerdeki verilere dayanılarak yapılan hesap, 1914-1921 döneminde Ermeni katliam ve zulmü sonucunda 517 bin 955 Türk’ün öldüğünü ortaya koymaktadır. ŞÜKRÃœ ELEKDAÄž KÄ°MDÄ°R1924 yılında Ä°stanbul’da doÄŸan Şükrü ElekdaÄŸ, Ä°stanbul Yüksek Ticaret ve Ä°ktisat Okulu’nun ardından, Sorbon Ãœniversitesi’ni bitirdi. ElekdaÄŸ, 1951 yılında Dışışleri Bakanlığı’na girdi ve sırasıyla müsteÅŸarlık, Tokyo ve Washington Büyükelçilikleri’nde bulundu. ElekdaÄŸ, halen CHP Ä°stanbul milletvekili olarak TBMM’de görev yapıyor ve Milliyet ve Sabah gazetelerinde yazıyor.1915’i açıkça tartışmak ÅŸartTaner Akçam, Ä°ttihat Terakki’nin 1912’de yaÅŸanan Balkan Bozgunu’ndan sonra Anadolu’yu bütün gayrımüslim unsurlardan temizlemeye karar verdiÄŸini ve tehcirin de bu düşüncenin uygulamaya koyulması anlamına geldiÄŸini savunuyor. Akçam’a göre, tehcir sırasında ve sonrasında, Anadolu’da yaÅŸayan Ermeni nüfusun en az yarısı öldü. 1915’te ne oldu?- Ä°ttihat ve Terakki, Ermeni vatandaÅŸlarını, devletin geleceÄŸi için tehdit olarak gördü ve ortadan kaldırmaya karar verdi. Ä°mha fikri daha önce de mevcut olmasına raÄŸmen, fiili kararın Åžubat-Mart 1915’te alınmış olması ihtimali kuvvetlidir. Bu karar doÄŸrultusunda Anadolu’nun Ermeni nüfusu, bulundukları yerlerden, Suriye ve Irak çöllerine, ölüme yollandılar. Daha sonra da gerek bu yolculuk sırasında, gerekse vardıkları yerlerde sistematik olarak imha edildiler. Sonuçta, 1919 Mayısı’nda açıklanan resmi Osmanlı rakamlarına göre, 800 bin Ermeni imha edildi.PETROSYAN BÄ°R ÅžANSTITürkiye, son yıllarda ‘Bu iÅŸi tarihçilere bırakalım’ tezini savunuyor. Bu tezi nasıl yorumluyorsunuz?- ‘Tarihçilere bırakalım’ tezi, Türkiye’nin bulduÄŸu bir tez deÄŸildir. Bu fikir Ermenistan’ın ilk CumhurbaÅŸkanı Ter Petrosyan’a aitti. Ermenistan devletinin ilk kuruluÅŸ yılları içinde atılmış son derece şık ve akıllı bir adımdı. Kendisi de tarihçi olan Ter Petrosyan, ‘Soykırım sorununu hemen çözemeyiz, devletler olarak bu konuyu gündemimize almayalım ve zamana yayalım’ diyerek bu iki sorunu birbirinden ayırmayı teklif ediyordu. Türkiye bu inceliÄŸi anlamadı bile ve Ermenistan devletinden, diasporadaki soykırım faaliyetlerine son vermesini istedi. Sonuçta, Ter Petrosyan’ın ‘İşi tarihçilere bırakalım’ teklifi, Türkiye’den gerekli ilgiyi görmeyince onun başını yedi. CumhurbaÅŸkanlığını kaybetti. Bu kaybediÅŸin nedenleri arasında Türkiye’ye aşırı yakın olmak arzusu da bir rol oynadı.Siz de bu teze karşısınız anlaşılan?- Ortada tuhaf bir durum olduÄŸunu kabul etmeniz gerekiyor. Tarihçilerin hangi konuda karar vermesini istiyorsunuz? Soru ne? Soru, 1915’de yaÅŸanan katliamlara soykırım denilip denilmeyeceÄŸi mi? O zaman bir baÅŸka soru daha ekleyelim: 1915’de yaÅŸananlara soykırım demedik de, etnik temizlik dedik, kıtal veya katliam dedik diyelim, o zaman yaÅŸananlar daha mı az kötü olmuÅŸ olacak? 1915 soykırım deÄŸilse, suç olmaktan çıkıyor mu? Ä°stediÄŸiniz rakam oyunlarını yapabilirsiniz, sonuçta Ermeni nüfusun yüzde 40 ile yüzde 60’ı arasında bir kısmının imha edildiÄŸi ortadadır. 1915’te yaÅŸananlara, uluslararası anlaÅŸmalar ve 1948 Cenevre SözleÅŸmesi çerçevesinde soykırım demek mümkün mü?- Birincisi, altını çizerek tekrar etmek isterim ki, bizim ÅŸu andaki sorunumuz 1915’te yaÅŸananların 1948 tanımına uyup uymadığı deÄŸildir. Asıl sorun, toplumun 1915 üzerine açık, özgür ve serbestçe konuÅŸabilmesidir. Adı nasıl olsa konulur, inanın bu iÅŸin en kolay tarafıdır.Tehcirin bütün Ermenilere yönelik olduÄŸunu düşünmüyorsunuz herhalde?- Ermenilere karşı alınan önlemleri bir savaÅŸ tedbiri olarak düşünmek yanlıştır ve bir ön hikáyesi vardır. Zaten Ermeniler savaÅŸ bölgesinden deÄŸil, tüm Anadolu’dan sürülmüşlerdir ve Ermeni olmak sürülmek için yetmiÅŸtir. Ermeni tehciri ve imhası, Ä°ttihat ve Terakki Partisi’nin 1912 Balkan yenilgisi sonrasında karar verdiÄŸi, Anadolu nüfusunu homojen Müslüman-Türk bir topluluk haline sokma planının bir parçasıdır.Peki ama herkes tehcire tabi tutulmuyor. - Bunların önemli bir kısmı palavradır. Sadece savaÅŸ bölgesinden Ermenilerin sürüldüğü iddia edilir. DoÄŸru deÄŸildir. Ermeniler Anadolu’nun her yerinden sürülmüşlerdir. ‘BÄ°Z’ VE ‘ONLAR’ SÖYLEMÄ° YANLIÅžSizce sorunun çözümü icin taraflarin neler yapması gerekir?- Ä°ki ülke arasındaki sorun, tarihsel ve bugünkü sorunlar ÅŸeklinde iki baÅŸlık altında toplanabilir. Bu iki sorunu birbirinden ayırmak, iki ülke arasındaki güveni tesis etmek açısından faydalı bir ilk adım olacaktır. Aynı ÅŸekilde Türkiye’nin Ermenistan sınırını açması, Ankara ve Erivan arasında diplomatik iliÅŸkilerin kurulması da olumlu bir hava yaratacaktır. Ä°ki halkı birbirine yakınlaÅŸtırmaya yarar mı bu?- Sorunun çözümün ancak ve ancak iki tarafın birbirleriyle doÄŸrudan iliÅŸki kurmasıyla mümkündür. Ä°ki toplum arasındaki iliÅŸkiyi arttırmak için tarafların birbiri hakkında oluÅŸturdukları gerçek dışı stereotiplemelerin yerine daha olumlu kavramların konulması gerekir. Aynı ÅŸekilde, sorunu tartışırken ‘biz’ ve ‘onlar’ söylemiyle ‘kurbanlar’ ve ‘suçlular’ söyleminden uzaklaÅŸmak gerekir. Özellikle 1915’ten hemen hemen yüz yıl sonra, bugünkü Türkiye insanını fail olarak gösteren veya suçlayan bir dilin, sorunun çözümüne çok katkı yapmadığı biliniyor. Sorun, hukuki olmanın ötesinde öncelikle ahlakidir. Diasporanın tutumu, sorunun çözümünü daha mı iÅŸin içinden çıkılmaz bir hale getiriyor?- Ortada ‘diaspora’ diye tek başına yekpare ele alınması gereken bir bütün olduÄŸunu zannetmiyorum. Nasıl ki, yurtdışında yaÅŸayan Türkler arasında onlarca görüş, akım, fikir mevcutsa, Ermeni diasporası açısından da durum aynıdır. Aralarında ciddi görüş ayrılıkları olan heterojen bir topluluk söz konusudur. Diaspora, ana ülkeye göre daima daha muhafazakár ve daha hırçın olur. Türkiye’nin atması gereken adımlar, Ermeni diasporasına baÄŸlı deÄŸildir. Onun varlığı ile ilgili deÄŸildir. Türkiye, eÄŸer gerekli adımları atarsa, diaspora Ermenileri arasında çok ama çok güçlü bir müttefik ve destek bulacaktır. Türk veya Türkiye düşmanlığı yapmak isteyen bir Ermeni örgütünün, tarihi ile yüzleÅŸmiÅŸ, alnı ak, başı dik bir Türkiye karşısında örgütleyeceÄŸi Ermeni bulmakta zorlanacağı ortadadır.TANER AKÇAM KÄ°MDÄ°R1953 yılında Ardahan’da doÄŸan Taner Akçam, ODTÜ’den mezun oldu. Sol siyasi örgütlerdeki faaliyetlerinden dolayı 1976’da yargılandı ve dokuz yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1977’de hapisten kaçarak politik mülteci olarak Almanya’ya sığındı. Akçam, akademik kariyerini halen Hamburg Ãœniversitesi’nde sürdürüyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!