"Önce zihnimizdeki kadın özgürleşmeli"

Güncelleme Tarihi:

Önce zihnimizdeki kadın özgürleşmeli
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2010 14:57

HÜRRİYET Gazetesi’nin altı yıldır sürdürdüğü Aile İçi Şiddete Son kampanyası çerçevesinde düzenlenen “Nasıl Yol Alabiliriz” ana temalı konferansta konuşan Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, özellikle kadına karşı şiddeti önlemenin yolunun, şiddet hattı, sığınma evleri, polisin ve halkın eğitilmesinden fazlası olduğunu söyledi. Vuslat Doğan Sabancı, "Kadının ailedeki ve toplumdaki yerinin, ekonomik ve sosyal olarak eşit olduğunu içselleştirmemiz önce zihnimizdeki kadını özgürleştirmemiz lazım"dedi.

Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde, özellikle 8 Mart 2010 Dünya Kadınlar Gününde düzenlenen konferansa İstanbul Valisi Muammer Güler, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu İstanbul İl Müdürü Önal İnaltekin, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu ile Sivil Toplum Kuruluşu üyeleri katıldı.

Aile içi şiddeti azaltmak için dünyada ve Türkiye’de nasıl yol alınacağını konuşmak için toplandıklarını vurgulayan Vuslat Doğan Sabancı, konuşmasına 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü’ne çeviren, 1847’de ABD’de yaşanan ve çoğu kadın olan dokuma işçileri grevini hatırlatarak başladı. Şarkılar söylenerek, birbirine çiçekler verilerek kutlanan 8 Mart’ın, aslında kadınların eşit haklara sahip olabilmek için verdikleri mücadeleyi anımsattığını ifade eden Vuslat Doğan Sabancı, "Hangi hakları daha ileriye götürebiliriz kadınlar için. Kadını zihnimizde nasıl özgürleştirebiliriz, bunları düşünmemizi öneririm" dedi. O zamandan bu yana önemli gelişmeler olduğunu belirten Vuslat Doğan Sabancı ancak daha iyiye gidebilmek için negatif yönleri söyleyeceğini anlattı. 

Sabancı şu rakamlarla kadınların dünya ekonomisindeki yerini çizdi:
"Dünya nüfusunun yüzde 50’i kadın. İş saatlerinin yüzde 66’sı kadınların ama dünya gelirlerinden aldıkları pay yüzde 10. Mülkiyetten aldıkları pay yüzde 1. Yoksulluk sınırındaki insanların yüzde 70’i kadın. Eğitim alamayan 130 milyon öğrencinin 3’te 2’si kadın. Parlamentoda temsil oranı ise yüzde 13"

Bu tablo sonunda aile içi şiddetin geldiğini anlatan Vuslat Doğan Sabancı "Aile içi şiddet kadının toplumdaki yerinin bir sonucudur. Tuhaftır çözüme doğru ne kadar yol alırsanız yol o kadar uzuyor ve çetrefilleşiyor. Mesela evde karısını çocuğunu döven erkek bunu en doğal hakkı olarak görüyor. Dayak yiyen kadın kendisine ait olmayan bu suçtan dolayı utanç duyuyor. Hadi utanç duymadı isyan etti karakola gitti. Çok büyük bir ihtimalle karakolda ikna edilip eve yollanıyor. Evde tekrar dayak yiyor. Kimisi intihar ediyor. Bu aslında birçoğumuzun kanıksadığı üçüncü sayfa haberleri" diye konuştu.

AB kriterlerine ve belediyeler yasasına göre nüfusu 50 bini geçen her yerleşim biriminde bir sığınma evi olması gerektiğini vurgulayan Vuslat Doğan Sabancı bu sayının 75 milyonluk Türkiye’de 50’yi geçmediğini ve olması gerekenin ancak 30’da biri olduğunu ifade etti. 2004 yılında töreden kaçmak için İstanbul’a gelen Güldünya’nın iki ağabeyi tarafından nasıl katledildiğini hatırlatan Vuslat Doğan Sabancı, Hürriyet’te küçük bir odada başlayan “Ne yapabiliriz” fısıltıların 6 yılda büyük iddialara dönüştüğünü söyledi. Aile içi şiddeti önlemek için kurumsal olarak sosyal sorumluluk aldıklarını belirten Vuslat Doğan Sabancı, "Bu süre içinde farkındalık yaratmaya çalıştık. Aile içi şiddet aile içinde kalacak bir konu değildir. Bu tabuyu kırmalıyız. Bu konuda büyük yol aldık. Birçok sanatçı ve kanaat önderi çıkıp şiddet gördüğünü anlattı. Konferanslar yaptık, tanıtım kampanyaları ve broşürler düzenledik. Mahalle mahalle eğitim vermeye başladık” dedi.

Çok büyük bir alanda ulaşılabilen bölgenin küçüklüğü nedeniyle yardım çığlıkları atılan bir dönemde İstanbul Valiliği’nin devreye girdiğini anlatan Vuslat Doğan Sabancı, birlikte Türkiye’nin ilk ve tek yardım hattını kurduklarını belirtti. 7 gün 24 saat hizmet verilen hatta avukattan psikoloğa kadar her türlü yardım altyapısının mevcut olduğunu ifade etti. Bugüne kadar 18 bin arama yapıldığını söyleyen Vuslat Doğan Sabancı şunları söyledi:
"8 bin 573 kişiye bire bir destek verdik. Yüzde 46’sı yardım istiyor, yüzde 10’u bilgi istedi, yüzde 6’sı ise acil yardıma muhtaçtı. Telfona sarılan az önce dayak yemiş, akşam yiyecek olmaktan korkan, bundan kurtulmak için ne yapması gerektiğini bilemeyen, bir adım atsa daha fazla şiddet göreceğini bilen binlerce kadın bize güvendi, bize ulaştı, bizde onlara İstanbul Valiliğinin desteğiyle elimizden geldiğince yardım ettik. Bazılarının can güvenlikleri tehlikedeydi. Yaklaşık 500’ü hayati meseleydi. Emniyet güçleri olay mahaline giderek kadınlarımızın canlarını kurtardılar. Gelen telefonlarda mağdurların yüzde 40’ı kadın, şiddet gösterenlerin yüzde yüzü ise erkek."

Arayanların yüzde 20’sinin komşusu için telefon açmasının, yüzde 20’sinin ise olaylara müdahale eden polis ve jandarma olmasının, toplumda artan farkındalığı göstermesi açısından önemli olduğunu vurgulayan Vuslat Doğan Sabancı sadece İstanbul için kurulan hattın bugün 81 ilin 78’inden ve yurtdışından arandığını kaydetti.
Bugüne kadar sahnede kadın hakları savucusu olarak hep sanatçı, edebiyatçı ya da sivil toplum kuruluyu önderlerini gördüklerini hatırlatan Vuslat Doğan Sabancı bu sefer iş kadınlarına seslendiğini söyleyerek şöyle konuştu:
"Dünya ekonomik forumunun yaptığı araştırmaya göre Türkiye, kadın CEO’ların sayısı açısından lider ülkelerden biri. Dünyada en yüksek yüzde 14 iken Türkiye’de yüzde 12. Kendimide içlerine katarak söylüyorum. Şanslı azınlıktan işkadınları olarak bu sorumluluğu alıp mücadele etmeli ve önderlerinden olmalıyız. Siyah tayyörlerimizi, pantalon, etek ve ceketlerimizi giyip işe gelirken, kadın olmanın sorununu çıkarıp gelmememiz gerekiyor. Hepimiz kadın olmanın zorluğunu şu veya bu şekilde yaşamışızdır.”

"KADINLAR DEMOKRASİYE İVME KAZANDIRACAKTIR"

İstanbul Valisi Muammer Güler, Elazığ’da yaşanan depremde ölen ve yaralananlara başsağlığı ve acil şifalar dileyerek sözlerine başladı. Güler, vatandaşlardan www.guvenliyasam.org adresine girerek orada nelere ihtiyaç duyulduğu öğrenmeleri ve ellerinden geldiği kadar yardım etmelerini istedi. Birlikte bir güç olmanın, dayanışmanın önemini bugünlere taşıyan 8 Mart’ın, tüm dünyada kadınlar için nerelerden gelindiğini, hak ihlallerini, hak kazanımlarını, geleceğe yönelik hedef ve beklentilerini değerlendiren özel bir gün olduğunu belirten Muammer Güler, bu günün fantazi bir kutlama olmaktan çıkarılıp uygulamaya yönlendirilmesini gerektiğini ifade etti.

Hürriyet Gazetesi'yle yapılan kampanya ile uygulamaya geçildiğinin altını çizen Vali Güler "İyi başladık, yola çıktık, farkındalık yarattık. İnsanın aylağına gidilen farkındalık sağlayan bir kampanya oldu" dedi. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerle, kadının güçlenmesi kadın-erkek eşitliğinin güçlendirilmesi, ayrımcılığın ortadan kaldırılması, toplumsal cinsiyet bakış açısının politika ve programlara yerleştirilmesi hedeflerini kabul ettiğinin altını çizen Muammer Güler, kadına karşı şiddete karşı en önemli iki birleşeni devlet ve kadın hareketi olarak niteledi.

Devletin, yasalarda ayrımcılık yapılmasını, çalışanları tarafından gerçekleştirilen uygulamalarda ayrımcılık olmasını, 3’ncü kişilerin ayrımcılık yapmasını önlemekle yükümlü olduğu belirten Güler şunları söyledi:
"Yasal düzenlemeler, toplumsal farkındalık ve zihinsel dönüşüm, kadının sosyo-ekonomik konumunun güçlendirilmesi, koruyucu hizmetler, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ve sektörler arası işbirliği görevimiz var. Valilik olarak bu hedeflere ulaşmak, toplumdaki erkek egemen anlaşıyı değiştirmek için çalışıyoruz. Kadına yönelik şiddet, bir insanın doğarken sahip olduğu vazgeçimmez, değiştirilemez temel haklarının ihlali anlamına gelir. Bu şiddet yaşam hakkının ihlaline kadar ulaşılabilmektedir."

Kadınlar hayatın her alanında daha fazla yer almak istediklerini vurgulayan Cali Güler, öğretmenlerin yüzde 53’ünün, üniversite öğretim görevlilerinin yüzde 40’ının, profesörlerin yüzde 27’sinin, avukatların yüzde 34’ünün, kamu sektöründe çalışanların yüzde 24’ünün, özel sektörde çalışanların yüzde 26’sının, tarım işçilerinden yüzde 45’inin, bankacılık sektöründe çalışanların yüzde 48’inin, mimarların 31’inin, doktorların ise yüzde 34’ünü kadınların oluşturduğunu hatırlatarak "Kadınların en az yüzde 40’nın karar mekanizmalarında yer almasıyla cinsiyet ayrımcılığını içinde barındıran toplumsal yapıda değişim olacak. Kadınıa yönelik şiddet birey ve toplum kültüründen dışlanmalıdır" diye konuştu. Güler, nüfusu 50 bini geçen beledişelerde sığınma evi yapılmasıyla ilgili takibatlarını sıklaştıracaklarını da söyledi.

Konferansa katılan BM Nüfus Fonu Toplumsal Cinsiyet Program Koordinatörü Meltem Ağduk Batı nasıl savaşıyor, Türkiye ne durumlda başlıklı sunum yaptı. Kadınlara Hukuki destek Merkezi (KAHDEM) Başkanı Avukat Habibe Yılmaz Kayar ise yasalar ve uygulamaları anlattı. Sığanma Evleri Gerçeği başlıkla panele ise Kadıköy Belediyesi Kadın Çalışanları Koordinasyon Merkezi Sorumlusu Dilsaz Padar, avukat Esra Baş, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu İstanbul İl Müdürü Önal İnaltekin yer aldı. Şiddetle mücadelede devletin tutumu paneline katılan Hürriyet Aile İçi Şiddete Son Kampanya Koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu, avukat Vildan Yirmibeşoğlu ile Sosyal Hizmetler Çocum Esirgeme Kurumu Genel Müdürü İsmail Barış, yapılan uygulamaları anlattılar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!