Nitelikli insan olma sanatı

Güncelleme Tarihi:

Nitelikli insan olma sanatı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2002 12:07

Geleceğin nitelikli dünyasında yerinizi ayırttınız mı? Yoksa şimdiden treni kaçırdınız mı? Değişime ne kadar hazırsınız? Değişim üç nedenden dolayı pek kolay gerçekleşmez: Sizi nasıl bir geleceğin beklediğini bilemezseniz, çevreniz yerine çevreyi değiştirmek isterseniz ve değişim için gerekli kaynakları kullanmaya, yani bedel ödemeye hazır değilseniz... Düşünce Öğretmeni ve NLP Trainer Münir Arıkan “Nitelikli İnsan Olma Sanatı”nı yazdı. Arıkan her hafta yazılarıyla yenibir.com’da...

Haberin Devamı

Münir Arıkan

Düşünce Öğretmeni - NLP Trainer

 

Geleceğin nitelikli dünyasında yerinizi ayırttınız mı? Yoksa geleceğin trenini kaçırdınız mı şimdiden? Geleceğinizle hangi kafede buluşacaktınız? Geleceğinize aşık mısınız? Peki bu aşk tek taraflı, karşılıksız, platonik bir aşk mı? Geleceğinizle ne zaman evleneceksiniz? Peki gerdek gecesi ze zaman? Bundan 10 yıl sonraki görünüşünüz neye benzeyecek? Siz ve kolunuza taktığınız o sevgili geleceğiniz neye benzeyeceksiniz sahi? Yoksa sizi benzetecekler mi?

 

Soruları uzatabiliriz ama aşina olanların hemen farkettiği gibi aslında bir hayat hedefi ve kariyer planlamasından bahsediyorum. Ancak, “10 yıllık hayat planınızı yaptınız mı” şeklindeki klasik İK soruların aksine, provakatif sorularla beyninize girmeye çalıştım.

Haberin Devamı

 

Beyninize girmeye, beyninizi gıdıklamaya ve düşüncenizi güldürmeye çalıştım. NLP’de biz buna “Eriksonian Yöntemi” diyoruz. Düşüncenizden ziyade duyularınıza ve özellikle de beş duyunuzun hepsine hitap eden bir yöntem bu. Dolayısı ile söylenenden çok, ne anladığınıza ve bu anladıklarınızın sizi nasıl değiştirdiğine önem veren bir yaklaşım. Gerçek, gerçekten de ne anlıyorsanız odur.

 

NLP’de kişileri değiştirmek için kullandığımız birçok yöntem vardır. Esasen NLP basit bir motivasyon katalizöründen ziyade bir değişim tekniğidir. Sizi, insanları ve bu ikisini barındıran çevrenizi değiştirme tekniği. Ancak değişim üç nedenden dolayı pek kolay gerçekleşmez:

  • Sizi nasıl bir geleceğin beklediğini bilemezseniz.
  • Çevreniz yerine çevreyi değiştirmek isterseniz (R. Covey’in ilgi ve etki alanı diye açıkladığı durum)
  • Değişim için gerekli kaynakları kullanmaya, yani bedel ödemeye hazır değilseniz.

 

Siz, işyerinizde oturmuş kahvenizi yudumluyorken, “benimle sinemaya gelir misiniz” diye sorduğumda ya bana, ya filme ya da sinema çevresine (yol boyu yürüyüş, İstiklal Caddesi’nin albenisi veya Akmerkez’in yılbaşı öncesinde doruğa çıkmış şafşatalı alışveriş oramında bulunmaya) değer vermiş olabilirsiniz. Ancak bu üç değerden herhangi biri veya hepsi, sizi yerinizden kıpırdatmaya yetmiyorsa, kahvenizi bırakma acısı, diğer üç zevki bastırmış demektir. Ve hiçkimse size elinizdeki kahve fincanını bıraktıramaz.

Haberin Devamı

 

Aynı durum bir arkadaşınızla beraberken veya avare avare parkta yürüyorken de olabilir. Sonuçta yaptığınız işi bırakmazsınız. İşte hayat aslında hangi zevklere ulaşmak için, hangi acılara katlanmamız gerektiğini bilme sanatıdır. Bunu bildiğinizde, sürekli yapılması zevkli işler peşinden koşmaktansa, yapılması gerekli işlere eğilecek ve geleceğinizi için kaliteli ve nitelikli bir yaşam alanı yaratacaksınız kendinize.

 

Davetimi reddebilirsiniz ama o anda bir deprem olsa kendinizi binadan dışarı atarsınız. Veya benimle gelmeniz karşılığı size bir milyon dolar versem? (Bu teklifin ve sizin vereceğinizcevabın Demi Moor’un Indecent Proposal’da verdiği cevapla bir alakası yoktur).

Haberin Devamı

 

Ölümden kaçmak için, ne pahasına olursa olsun (hatta başarı şansı sıfırken bile) hedef, şu ölüm kokan mekanı yakaladığın ilk fırsatta terket ilkesidir. Gideceğin her yer nasıl olsa buradan kesinlikle daha iyi olacaktır.

 

Şimdi içinizden gelen sesi iyi dinleyin. Geleceğinizi öldürdüğünüz şu mekanı hemen terketmeniz gerekiyor. Geleceğin farkına varamadığınız ve sizi nasıl bir geleceğin beklediğini bilemediğiniz şu andaki mekanınızdan bahsediyorum. Gelecek için hiçbir hazırlık yapmadığınız şu mekandan. Üzerinize ölü toprağı serpiştirilmiş gibi yerinizde sayakaldığınız şu mekandan, derhal kurtulmanız gerekiyor.

 

Siz şu anın öldürücü darbelerinden kendinizi korumak için sipere yatmış veya sözde sığınaklara kaçmış bir hayat tutturmuş giderken, bazıları geleceğimizi ele geçiriyor. Gelecek sizin geleceğiniz, buna dur demeyecek misiniz?

Haberin Devamı

 

Ellerinizin arasından sökülen ve ayaklarınızın altından çekilen şu andaki yaşamınız geleceğinizi oluşturuyor. Kaderiniz eşittir “n” sayıdaki hep şu anlarınızdan oluşuyor. Öyleyse kaderinizin kontrolünü elinize alma vakti gelmedi mi hala?

 

Geleceğin çok çetrefilli olacağı mutlak. Tıpkı Alice Harikalar Diyarında anlatılan “sürekli aynı yerde kalman için bile sürekli koşman gereken bir dünya” bekliyor bizi. Aslında şu anda bile o dünyadayız. Ve orada barınmak ve tutunmak için kaliteli ve nitelikli bir insan olmamız gerekiyor.

 

Siz hiç Akmerkez’de mahalle pazarlarında satılan ucuz, kalitesiz pazar malları gördünüz mü? Gelecek tıpkı Akmerkez’de olduğu gibi, sadece ve sadece kaliteli ve nitelikli ürünlerin teşhir edildiği bir dünya yaratacak. Ve o dünyada boy gösterebilmek için, şimdiden geleceğin kaliteli ve nitelikli insanları olmak gerekiyor.

Haberin Devamı

 

Bugün bilgi çağının küresel insanı, farkı yaratan farkı bulmaya, farklılıklar arasındaki farkı anlamaya çalışıyor. Kişiler diğer kişilerden farklı olmak için çabalıyor. Benzerler arasında göze çarpmamak, arada kaynayıp gitmek riski onları ürpertiyor. Fark edilmek, keşfedilmek istiyorlar.

 

Sadece kişiler mi, tabii ki hayır. Farklı bir ürün çıkartma çabasında olan şirketler veya kurdukları sistemle farklı insanlar yaratmak isteyen ülkeler söz konusu. Şirketler, kurumlar, ülkeler yani insanoğlu farkı yaratan farkı bulma savaşında. Avrupa kapısına dayanmamızın nedeni de bu aslında. Farkedilmek istiyoruz. Farklı bir yanımız olmayınca benzerler arasında göze çarpmıyoruz. Ve bu kaygı ürpertiyor içimizi.

 

Herkes kendini eğitmek, kendini geliştirmek ve değiştirmek istiyor. Bir kişisel gelişim ve değişim çağını yaşıyoruz. Kişisel gelişim kitapları, kişisel gelişim seminerleri, konferanslar, fuarlar, okullar ve üniversiteler bu gönüllü seferberliğe destek olmaya çalışıyor. Ama alınan kitap aynı, okunan kitap aynı olsa da, alınan mesaj aynı olmuyor. Gidilen okul aynı, alınan ders aynı olsa da, alınan sonuç aynı olmuyor. Herkes bilginin o yüce erdemi peşinde. Ama bilgi kendisine ulaşan herkese bilgelik getirmiyor. Farkı yaratan fark da burada, işte tam burada kendini gösteriyor. Çünkü hamile kadınların aşermesi gibi, gördüğü her kitabı ve her semineri sadece tadımlık isteyen kişilere, bilginin erdemi ulaşamıyor. Bir tadımlık iş, sadece tadımda kalıyor, tadımla kalıyor.

 

Peki sizi geleceğin dünyasında hayatta ve ayakta tutacak niteliklerin ne olduğunu biliyor musunuz? Farkında mısınız? Farkı yaratan farkı bilmeniz gerek. Başarıya ve mükemmelliğe giden yolda emin adımlarla ilerlemek isteyenlerin, farkı yaratan farkı bulması gerek. Hedefler içinde farklı olan hedefleri, yürekler içerisinde farklı olan yürekleri, beyinler içerisinde farklı olan beyinleri, insanlar içerisinde farklı olan insanları ve kitaplar içinde farklı olan kitapları bulmalısınız. Ve de kendi hayatınızda diğer anlarınızdan farklı olduğunuz anlarınızı bulmalısınız. Ve kendiniz güvende hissettiğiniz, evet yapabilirim dediğiniz ve özgüvenle işlerinize dört elle sarıldığınız o müstesna anlarınızın sırrını algılamanız gerek. Sahi, değişim için size güç veren yönünüz hangisi acaba?

 

İçinizdeki güç her ne olursa olsun bu gücü tetikleyen katalizörler vardır. Değişim anında çok şuh bir kahkaha ile gülüp işe koyulabilirsiniz ve başınıza gelen her probleme de aynı şuh gülüşleri fırlatıp, hayata ve onun acı taraflarına gülüp geçebilirsiniz. Bir yanınız gülerken, içinizde ağlayan bir yanınızı muhafaza etmeniz de, değişim için bir güç verebilir size. İçinizdeki güç; ister gülen isterse ağlayan yanınız olsun, her halükarda, değişiminin katalizör fişeklerinden yararlanmanız gerekiyor. Sahi sizin katalizörünüz ne renk?

 

Öğrenme yeteneğiniz mi? Düşünce gücünüz mü? Eviniz, aileniz, iletişim becerileriniz mi içinizdeki katalizör? Biraz daha derine inelim. Liderlik vasıflarınız, takım ruhunuz, problem çözme becerileriniz, toplantı yapma, insanları tanıma, hızlı okuma, güzel konuşma ve etkin sunum yapma becerileriniz ne alemde? Değişim için yeterli özgüvene sahip misiniz? Ya zaman yönetiminiz? Konuştuğunuz, anladığınız, kodladığınız, düşündüğünüz ve yazdığınız dillere veya size yabancı olan diğer dillere ne demeli? Değişim için bunları kullanacaksınız. Bu kaynaklar sizi geleceğin trenine taşıyacak. Geleceğe kavuşunca ne mi yapacaksınız? Onu da orada düşünün bence. Çünkü içinde olmak, her zaman için dışında olmaktan daha iyidir.

 

Bazı insanlar neden kendilerini güçlü hisseder dersiniz? Vücutlarındaki yaşam enerjisi neden her zaman hem kendilerine hem de çevrelerine yetecek kadar coşkuludur? Onların yaşam enerjisini bazen nükleer enerjiye benzettiğim olmuştur. Ve onlarla karşılaştığımda takılmadan edemem: “Evet evet, reaktör çalışıyor.” Onlara hem kendilerinin hem de başkalarının hayatını değiştirme gücü veren sır nedir?

 

Geleceğin nitelikli dünyasındaki yerinizi ayırtmanız için binlerce kişisel gelişim biletçisi sizi bekliyor. Üstelik bu biletler yılbaşı biletleri gibi bana çıkmaz diyebileceğiniz piyango biletleri de değil. Siz ister yarına çıkın ister çıkmayın, gelecek siz ölseniz bile çocuklarınızı, torunlarınızı yani kendi geleceğinizi bekliyor.

 

Şimdi içinize dönmenizi istiyorum. Değişimi gerçekleştirmenizi sağlayacak tüm kaynaklara sahipsiniz. Sadece buna inanmanız gerekiyor. Evet siz, bu yazıyı okuyan hanımefendiler ve beyefendiler; dünyanızıdeğiştirebilirsiniz. Ve biliyor musunuz, sizin dünyanızla bizimkisi aynı. Dolayısı ile Siz kendi dünyanızı değiştirdiğinizde, hepimizin dünyası değişmiş olacak.

 

Münir Arıkan'ın yenibir.com'da yayınlanan diğer yazıları:

 

Endişe: En büyük yok edici
Olumlu Düşüncenin Gücü "Neuro 5"
Müşterimiz Öldü, Yaşasın MüşteriBiz
Aile İçi İletişim ve İş Hayatımız
NLP teknikleri ile "sıradışı düşünce"
Erotik Öğrenme - Erotic Learning
Kişisel kıyametiniz ne zaman kopacak?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!