Nejat gibi bohem bir hayat yaşıyordum

Güncelleme Tarihi:

Nejat gibi bohem bir hayat yaşıyordum
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2014 09:50

Müziğin içi dışı bir, dobra dobra isimlerinden Kıraç, 10’uncu albümü “Çık Hayatımdan”la sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Stüdyosunda buluştuğumuzda ilk sorum “Çık hayatımdan” diye kime seslendiği oldu. Cevabı hayli ilginçti.

Haberin Devamı

* Yeni albümün hayırlı olsun da, merak ettim kime diyorsun “çık hayatımdan” diye? Kim, neden çıksın hayatından?
- Şeytanlara diyorum! Çünkü ben dünyayı şeytanların yönettiğini düşünüyorum.

* İnsan suretindeki şeytanlar mı?
- İnsan tabii. Onlara diyorum “çık hayatımdan” diye. Klibi de albümün en sert şarkısı olan “Çık Hayatımdan”a çekeceğiz.
* Ya diğer şarkılar?
- Duygusal, hüzünlü olanlar da var. Çok eğlenceli şarkılar da... “Fistan” bunlardan biri. “Dünya” ise eski Kıraç şarkılarını hatırlatıyor.
* Sen kaç farklı enstrüman çalıyorsun?
- Aslında hiçbir enstrümanı virtüöz gibi çalamam. Ana enstrümanım gitar, onun dışında her enstrümanı deniyorum.
* Kıraç’ın tarzını, duruşunu, şarkılarını nasıl tanımlıyorsun?
- Duyarlı, sözünü sakınmayan biri olduğumu düşüyorum, toplum da öyle biliyor. Siyasete bulaşmayayım gibi bir düşüncem asla olmaz, tam tersi tüm sanatçıların dünyayla ilgilenmeleri, haksızlığa karşı en önde olmaları gerek.

RÜZGARIN ESTİĞİ YÖNE GİDEN ŞARKICILAR VAR

* Politikacılar gibi mi görüyorsun şarkıcıları? Sonuçta politikacı da çıkıyor bir şey söylüyor, bir sürü insan dinliyor, sizde de aynı şekilde...
- Politikacılar yalancı, sanatçılar ise yalancı olamazlar, olmamalıdırlar. Gerçek sanatçı yalan söylemez. Hissettiğini, inandığını söyler. Yanlış söyleyebilir ama yalan söylemez. Sanat yapan sahtekarlık yapmaz, siyaset ise yalan ve sahtekarlık üzerine kurulu bir kurum.
* Politikacı şarkıcılar da var ama!
- Var var. Türkiye’de birçok sanatçı böyle davranıyor, yani politika rüzgarı nereden eserse ona göre davranıyor.
* Sen hep dobra oldun, fikirlerini açıkça söyledin. Bundan zarar gördüğünü düşünüyor musun?
- Yoo, kariyer anlamında zarar gördüğümü düşünmüyorum ama anlaşılamamak gibi bir sorunum oldu.
* Geçmişte açık açık, isim vererek eleştirdiğin şarkıcılar oldu. Hâlâ aynı düşüncede misin?
- Düşüncem değişmedi ama artık Türkiye’nin, dünyanın çok daha karmaşık bir durumu var. Onun için şu an sanatçı arkadaşlarımı eleştirmemin doğru olmayacağını hissediyorum. Baksanıza memleketin haline. Oraya gelene kadar epey ciddi şeyler var, onlar sırasını beklesin.
* Müziğin toplum üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsun?
- Türkiye bu hale biraz da içeriksiz, bulaşık müzik yüzünden geldi. 90’larda patladı ya pop müzik, işte o toplumun müziğiydi, bakın o toplum ne hale geldi. Yani Kıraç yanlış mı söylemiş içerikli müzik, samimi müzik doğru diye!
* “Müzik lobisi beni sevmiyor” diyorsun, neden öyle düşünüyorsun? Bir de nedir bu müzik lobisi?
- Her köşe başını birileri tutmuş durumda. Reklam camiasını belli bir grup idare ediyor, müziği başka bir grup, siyaseti ise Amerika...

GAZETECİ OLSAM ŞU AN HAPİSTEYDİM


* Müziğe ilgin ne zaman başladı?
- Herhalde lise 2 gibidir.
* Tepki gördün mü ailenden?
- Görmez olur muyum! Onlar daha garantili bir işte çalışmamı istiyordu. Çünkü zeki çocuktum, derslerim iyiydi.
* E nasıl aştın engelleri peki?
- Ben devlet adamı olamam. Olsam beni 30’uma gelmeden birileri öldürürdü herhalde. Hiçbir yerde hiçbir şekilde inanmadığım bir şeyi yapma şansım yok çünkü... Böyle bir tabiatım var.
* Başka hangi mesleği yapabilirdin?
- Gazeteci olurdum. Şimdi de kesin içerideydim. Yüzde 100 eminim bundan...
* Hayatındaki kırılma noktalarını sorsam...
- Lisedeyken bu yolda ilerlemeye karar verdiğimde, müzik öğretmenimin katkısı büyük oldu. Babamla konuştu ve “Bu çocuk polis ya da devlet adamı olamaz, sen ne yapıyorsun?” dedi. Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü’ne girdim ama orada da korkunç bir öğrencilik yaşadım.
* Niye?
- Eleştiriyor musun, soru mu soruyorsun, işte o zaman büyük acılar bekliyor seni. Ezbercilik yoktur ki bende... Şarkı sözlerimi bile ezberleyemem, o derece...
* Şarkı sözlerini ezberleyemiyorsan, sahnede ne yapıyorsun?
- Okuyorum.
* Kendi yazdığın sözler de mi kalmıyor aklında?
- Tabii... Hatta en çok kendi yazdıklarımı unuturum.
* Günün büyük kısmı dünya meselelerini düşünerek geçiriyorsun anladığım kadarıyla. Bu zorlamıyor mu seni? Uyuyamazsın da sen böyle.
- Çok az uyurum ben zaten...
* Ne kadar mesela?
- 4-5 saat falan... Onun dışında kalan zamanda kitap okuyorum, internette geziyorum.

MÜSLÜMAN, MİLLİYETÇİ VE KOMÜNİSTİM


* Küçükken günah işlemekten korkarmışsın, Kuran kursuna gitmişsin. Ayrıca diyorsun ki “Hem Müslüman hem de milliyetçiyim”...
- Evet, Müslüman, milliyetçi ve komünistim. Türkiye’de olması gereken de bu zaten, çünkü birileri yıllarca toplumu ayrıştırıp kavga ettirdi, darbeler yaptırdı. Oysa bunların hiçbiri diğerine karşıt görüşler değildir. Birisi elma ise diğeri peynirdir, öyle söyleyeyim, yani ikisine de ihtiyacımız vardır. Yüzde 99’u kendisini sürekli Müslümanım diye tanıtan bir ülkede yaşıyoruz ama yüzde 99’unun Kuran nedir fikri bile yok. Bir defa okumuşluğu yok. Dinin birtakım Arapça sözleri ezberlemekten ibaret olduğunu düşünüyorlar, kıyamet de bundan kopuyor.
* Ün, para, güç ne ifade ediyor senin için?
- Bunlar beladır insanın ruhu için. Ve lezzetli olsa da ağır sınavlardır.

Haberin Devamı

ÜN, PARA, GÜÇ ÖTEKİ TARAFTA ODUN ATEŞİDİR

Haberin Devamı

* Ünle kaç yaşında tanıştın?
- 30 yaşında falan...
* Çoğu insan ünlenince değişir, yoldan çıkar, kantarın topuzu kaçar. Öyle dönemlerin oldu mu?
- Oldu. Kötü yaşadım. Çok içtim mesela... O benim için yeterince büyük bir sorundur. Mutlaka çok büyük hatalar da yapmışımdır o dönem. Sonrasında o dönemin ruhumda açtığı yaraları kapatmakla uğraştım hep.
* Para?
- Cebimdeki parayı sorsan bilmem. Ama artistlik yapmış da olmayayım, parasızlık çok kötüdür, ayrı bir sorundur. Yine de nereden bakarsanız bakın ün, para ve güç insan ruhunda büyük yaralar açar.
* Yük hepsi çünkü.
- Çok büyük yük hem de... Öteki tarafta odun ateşidir bunlar!

DÜNYAYA SON BİR KEZ EL SALLIYORUM

Haberin Devamı

* Kaç yaşında evlendin?
- 35 gibi...
* O kaybolduğunu hissettiğin hayattan kurtulma adına bir karar mıydı bu?
- Tabii, yaşama tekrar bağlanmaydı benim için.
* Sözlerinden hayattan keyif almadığın, zorla yaşadığın gibi anlamlar çıkabiliyor bazen.
- Tam tersi. Ben sadece dünyanın güzellikleriyle meşgulüm. Müzik dinlemekle, gerçekten nefes almakla, ağaçlı bir yolda yürümekle meşgulüm, yani el sallıyorum dünyaya son bir kez.
* Son bir kez...
- Evet, dünya yok
olacak çünkü.

NEJAT GİBİ BOHEM BİR HAYAT YAŞIYORDUM

* Ayşe Şule Bilgiç’le nerede tanıştınız?
- Rahmetli Savaş Ay’ın programında.
* Onunla tanışmadan önce nasıl bir hayatın vardı? Gece, içki, kadınlar?
- Bende daha bohem bir durum vardı. Nejat İşler gibi daha çok. Sanatçıların kötü bir imajı vardır da siz bakmayın o söylenenlere.
* O da korkmuştur.
- Korkmaz mı... “Bu adam beni seviyor mu yoksa fantezi mi” gibi sorularıyla epey uğraştım.
* Ne kadar uğraştın?
- İki sene.
* Peki nasıl ikna ettin sonunda?
- Aşk her şeyi yaptırıyor insana, aşkta aşılamayacak duvar yok. Ayşe buna duyarsız kalmadı, bir yerden sonra benim doğruluğuma, dürüst olduğuma inandı.
* Evlilik ve ev hayatı kariyerini etkileyecek diye korkmadın mı hiç?
- Ben hep “Öteki tarafta VIP diye bir şey yok” derim. Sadece şöhret olma ve şöhreti koruma çabasıyla geçirilmiş hayat, mahvolmuş hayattır! Jimi Hendrix, Elvis Presley,
Michael Jackson; bunlar yeri doldurulamaz starlar ama hepsi erkenden gitti. Yatıp kalkıp “Bugün Facebook’ta, Twitter’da beni takip etmemişler, bugün benden hiç söz etmemişler” diye düşünürsem, ben de yitip giderim. Etraf böyle insanlarla dolu, hallerine üzülüyorum.

Haberin Devamı

SANATÇILAR İKİ KARAKTERLİDİR

* Bir sanatçı ile beraber olmak zor mu?
- Çok zor.
* Neden?
- Sanatçı, yani en iyimser söylemle iki karakterli insandır. Ayrıca doymak bilmeyen bir egosu vardır. Diğer yandan yalnızdır. Konserde 50 bin kişiye şarkı söylüyor, konserden bir dakika sonra otelin odasında tek başına bir çocuk kalıyor. Bu ikisi arasındaki dengeyi kurmak zor.
* Eşinle ortak projeler de yürütüyorsunuz. Arada kavga gürültü oluyor mu?
- Birbirinizi Leyla ile Mecnun gibi sevseniz bile sonunda arıza çıkabiliyor. Hayat her zaman güllük gülistanlık değil. İnsan kızdığında da trafikteki gibi bir canavar çıkar içinden. Önemli olan diyaloğu koparmamak, her şeyi rahatlıkla konuşabilmek.
* Hiç konuşmadığınız günler olmadı mı?
- Yok, biz küs duramayız, mümkün değil.
* E ne yapıyorsunuz peki?
- Canavar 10 dakika kendini gösterir, sonra en başa dönüp konuşuyoruz. Küs kalamayız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!