Muratoğlu’na tutuklama kararını yorumladı: Gerekçeler tutarsız

Güncelleme Tarihi:

Muratoğlu’na tutuklama kararını yorumladı: Gerekçeler tutarsız
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2016 22:15

Yaklaşık dokuz yıl süreyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) yargıç olarak görev yapan Rıza Türmen, Doğan Holding Ankara Temsilcisi Barbaros Muratoğlu’nun tutuklanmasının AİHM içtihatlarına ters düştüğünü, getirilen gerekçelerin ‘tutarsız ve yetersiz’ olduğunu söyledi.

Haberin Devamı

Türmen, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, Muratoğlu’na tutuklama kararını şöyle yorumladı:

‘KUVVETLİ ŞÜPHE’ YETERLİ DEĞİL

Barbaros Muratoğlu’nun tutuklanması şu nedenlerle yanlış: AİHM, en son Buzadji / Moldova Büyük Daire kararıyla (5.7.2016) tutuklama konusuna yeni bir açıklık getirdi. Buna göre, tutuklama için sadece ‘kuvvetli şüphe’nin, yani üçüncü bir kişiyi suç işlendiğine ikna edecek somut verilerin bulunması yeterli değil. Tutuklamaya karar veren yargıcın, aynı zamanda uygun, ilgili ve yeterli (relevant and sufficient) gerekçe göstermesi de gerekiyor.

Muratoğlu ile ilgili kararı bu açıdan incelediğinizde, tutuklama için gösterilen gerekçelerin çok soyut, tutarsız ve yetersiz olduğunu görüyoruz. Gerekçeler şöyle: Şüpheli, FETÖ’nün bir terör örgütü olduğunu bilmesine olanak bulunmayan bir tarihte bir hukuk bürosu ile görüşmüş. Hukuk bürosunun FETÖ ile ilişkisini bilebilecek durumda değil. Bilmesi de gerekmiyor. Bir grup gazeteci ile Amerika’ya gitmiş ve FETÖ elebaşısını ziyaret etmiş. Ceketinin düğmesini iliklemiş, fotoğrafta sağ tarafında durmuş. Bütün bunlar nasıl ‘kuvvetli suç şüphesi’ doğuruyor belli değil. Ceket düğmesinin iliklenmesinin bir delil olarak takdim edilmesiyle ilk kez karşılaşıyorum. Bu, gayriciddi bir durum.

Haberin Devamı

Ayrıca, şüphelinin kaçacağı ya da delilleri yok edeceği ya da mağdur ve tanıklar üzerinde baskı kuracağı iddiası hiçbir somut veriye dayandırılmıyor. Yargıç örneğin, şüphelinin yurtdışı ilişkilerini incelemiş de kaçacağı sonucuna mı varmış? Ya da şüphelinin kişiliği, karakteri kanıtları yok edeceği ya da baskı yapacağı yolunda bir izlenim mi yaratmış? Bunlar her tutuklama kararında gördüğümüz klişe gerekçeler. Sonuçta bu tutuklama kararı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasının ve AİHM içtihatlarının açık bir ihlalidir. AİHM’nin ya da aynı nedenlerle Anayasa Mahkemesi’nin bu tutuklamayı özgürlüğün hukuka aykırı bir biçimde sınırlandırılması olarak görmeleri beklenir; hele yukarıda değindiğim son karardan sonra.”

BAKMADAN GEÇME!