Mühendisler siyaset sever

Güncelleme Tarihi:

Mühendisler siyaset sever
Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 1998 00:00

Haberin Devamı

İTÜ ve siyaset denince akla hemen üç isim geliyor. Türkiye'nin son 33 yılına damga vuran üç İTÜ'lü Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan. Üçü de öğrencilik yıllarında ‘‘milliyetçi-mukaddesatçı’’ sağ geleneğin hüküm sürdüğü bir çevrede yetiştiler. Ama İTÜ, onların mezuniyetinden yirmi yıl sonra sol hareketin merkezlerinden biri haline geldi.

İTÜ'nün kapısına ‘‘leyli meccani’’ (burslu yatılı) olarak dayanan ilk isim Süleyman Demirel. Demirel izlenimlerini şöyle anlatıyor: ‘‘İstanbul'a karşı ilk duygum benliğimi kaplayan telaş olmuştu. İlk defa deniz gördüm. Okulun 600 kadar öğrencisi vardı ve altı yıl sürüyordu. İstanbul'la fazla bir temasım olmadı. Onu, çok uzaklarda bir ışık olarak gördüm önce. Sonra bir yerlere varmak için İstanbul'u merdiven saymıştım. Ayda bir sinemaya gittiğimiz olurdu. Kırlara giderlerdi. Plajlara giden arkadaşlarımız vardı. Benim gitmeye zamanım yoktu. Daha doğrusu çekici değildi benim için. Beşyüz metre ilerideki Beyoğlu'na akşamleyin inmedim. Yatılıydık. Belli saatte yatar belli saate kalkardık.’’ Demirel, hem babasına verdiği okuyup ‘‘böyyük mamır (memur)’’ olma sözü, hem de çekingenliği nedeniyle 7 yıl yaşadığı İstanbul'u görmeden köyüne dönme başarısını gösterdi. (İslamköylü Demirel-Ahmet Kahraman).

Demirel mezun olduğunda okuyup yazacak kadar İngilizce biliyordu. Bu hiç aksatmadığı Berlitz dershanesindeki çalışmalarının bir ürünüydü. Sabah'ta yayınlanan Güneri Civaoğlu'nun İslamköylü Phoenix dizisinde ‘‘Hiç kimseye seni seviyorum demedim’’ diyen Demirel'in arkadaşları o yıllarda bir aşktan şüphelendiler. Bu üniversitenin 1947-48 yıllığında da ifade ediliyor: ‘‘En sıkışık zamanlarda bile Berlitz derslerini ihmal etmeyişinin manası son zamanlarda anlaşılmaya başlanmıştır...’’ Acaba bu bir öğrenci aşkı mıydı?

BOYKOT LİDERİ DEMİREL

Demirel gibi Anadolu'dan İstanbul'a gelen gençler burada ‘‘milliyetçi-mukaddesatçı’’ dedikleri bir sosyal ve siyasi çevre edindiler. Demirel'in biyografisini yazan Ahmet Kahraman bu çevreyi şöyle anlatıyor:

‘‘Kendilerine göre miliyetçi-mukedasatçı diye adlandırdıkları bir ideolojinin çevresinde dönüp duruyorlardı. Dinciler, Said-i Nursi'nin risalelerini okuyor, (...) öte yandan Türk ırkçılığının piri Nihal Atsız'a tapınıyorlardı. Kendilerinden olmayanı aralarına almıyorlardı. Çünkü hepsi yatılı ve bursluydu. Demirel politika basamaklarında yürüyecek birçok kişiyi buralarda, mescitte, Nihal Atsız görüşlerinin konuşulduğu zulalarda tanıdı. Özal Kardeşler, Erbakan ve daha niceleri.’’

Demirel'den bir yıl sonra İTÜ Makina Fakültesi'ne gelen Erbakan, onunla sınıf arkadaşı oldu. Erbakan başarısından dolayı ikinci sınıfa alındığını söyledi hep ama gerçek farklıydı. Erbakan'ın biyografisini yazan Soner Yalçın'ın belirttiğine göre, onun kayıt yaptırdığı yıl, öğrenim süresi altıdan beş yıla indirilmişti.

ÖZAL NAMAZI ÖĞRENDİ

Erbakan Demirel'den bir yıl önce mezun olmuştu. Çünkü sonradan İnşaat Fakültesi'ne geçen Demirel'in bulunduğu sınıf ‘‘Hareket Makinaları’’ dersini boykot ettikleri için mezuniyetleri bir yıl gecikti. Üstelik bu boykot Demirel'in fikriydi. Öğrenciler arasında Fikret Harter tarafından verilen derse karşı hoşnutsuzluk doğmuştu. Demirel ‘‘Boykot yapalım arkadaşlar!’’ diyerek isyanın öncülüğünü üstlendi... ve bir yıl geç mezun oldu.

Erbakan'ın üniversitedeki ilk icraatı mescit açmak oldu. Dekan mescit odasını kapatınca, bahçedeki boş transformatör binasını mescide dönüştürdü. Demirel, Recai Kutan, Fehim Adak ve Özal Kardeşler buranın müdavimleri arasındaydı. Erbakan yurtta Demirel'in imamlığını da yapmıştı: ‘‘Yurtta yatıp kalktıyorduk. Üç arkadaşımla namaz kılarken imamlığı ben yapıyordum. Bu üç gençten biri Süleyman Demirel, diğerleri de Feyyan Namlıoğlu ve sonradan eniştem olan Osman Çatak beylerdi.’’ (Sabah 1994-Kenan Akın).

Erbakan'dan sonra, Turgut Özal da geldi İTÜ'ye leyli meccani olarak. Demirel ile İTÜ'de tanıştı, namaz kılmayı da burada öğrendi: ‘‘Zaman zaman kesintiler olmakla birlikte genel olarak ihmal etmedim namaz kılmayı. Ama beni mescide götüren kişi Erbakan değil, Kemal Selçuker'dir. Necmettin Bey'le mescide gidip gelişlerimizde tanıştık’’. (Tercüman-1989).

‘‘Erbakan dini eğitimini üniversite yıllarında Nakşibendi tarikatının hocaları yanında geliştirdi. Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahit Kotku yıllarca burada Özallar'ı Erbakan'ı ve daha nicelerin eğitti.’’ (Refah'ın Öyküsü- Güneri Civaoğlu-Milliyet 1996). Erbakan, Demirel ve Özal çalışkan ve saygılı öğrenciler olarak biliniyor. Acaba bu üçlü, o devrin ‘‘milliyetçi’’ gençlerinin giriştikleri protesto ve saldırılara katıldılar mı? 1945'te sosyalist Tan matbaası sağcı gençlerin saldırısına uğradı, herşey kırıldı, yıkıldı. Soner Yalçın'ın ‘‘Hangi Erbakan’’ kitabında yazdığına göre bu saldırıya Turgut ve Korkut Özal da katılmışlardı, yakalarına kurt rozeti takacak kadar ırkçı-turancı hareketten etkilenmişlerdi; ama aynı akıma sempati duydukları halde aktif militan olmayan Erbakan ve Demirel'in Tan Matbaası yağmasına katılıp katılmadığı bilinmiyordu...

İTÜ YILLIKLARINDAN

Süleyman Demirel:

Daim ve metodik çalışmasıyla ve iyi işleyen kafasıyla, herkese yardıma koşmayı adeta kendisine vazife addetmesiyle Süleyman makina şubesinin, inşaat şubesine muaazzam bir hediyesidir. Kağıt oyunu oynamayan nadir talebedendir. İnşaat etüdüne heykelinin yapılması düşünülmektedir. En sıkışık zamanlarda bile Berlitz derslerini ihmal etmeyişinin manası son zamanlarda anlaşılmaya başlanmıştır.

Necmettin Erbakan:

Sofudur, dindardır, çalışkandır. Hayatının yarısını namaz, yarısını da projeleri işgal eder. Sınıfının yarısını kendisi, yarısı da arkadaşları işgal eder. Proje ve raporları, Saatli Maarif Takvimi nükteleri gibi geniş izahlıdır. Herkesin bir sayfada bitirdiği mevzuyu o kırk sayfada hülasa eder. Kendisine civata nedir diye sorsanız; izaha, demir filizlerinin naklinden başlar ve o kadar uzun anlatır ki nihayet namaz vakti gelir, gider namazını kılar gelir ve kaldığı yerden anlatmaya devam eder.

Solcuların da kalesiydi

İTÜ'deki siyasi ortam ‘‘milliyetçi-mukaddesatçı’’ çevreden ibaret değildi. 1970 öncesi sol siyasi akımlar üniversiteye damgasını vurdu. 1967 başında, sağ kanadı temsil eden Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) üyesi bir grup, üniversiteyi basıp öğrenci lokalini tahrip etti; solcu İTÜ'lü gençlerin MTTB önünde düzenlediği protestoda iki öğrenci yaralandı. O yıl Dolmabahçe önünde demirleyen ABD Altıncı Filosu'na karşı düzenlenen öğrenci gösterilerinde de İTÜ'lü gençler en ön saflardaydı. Rıhtımdaki gönderlerde bayraklar yarıya indiriliyor, Taksim'de yürüyüşler yapılıyordu. Polis gösterileri önlemek için İTÜ yurdunu bastı, birçok öğrenci yaralandı.

Olaylar sırasında öldürülen ilk öğrenci de bir İTÜ'lüydü: Polisler tarafından İTÜ binasının penceresinden atılan Vedat Demircioğlu öldü. Bu cinayet, yıllar boyu sürecek öğrenci ölümlerinin başlangıcı olacaktı.

1970'li yıllarda Türkiye'nin bütün üniversitelerinde olaylar devam ederken, İTÜ yine siyasi kargaşanın ortasındaydı. 29 Ekim 1978'de üniversite, o sırada korkunç bir sarmal haline gelmiş olan ‘‘faili meçhul’’ cinayetlere önemli bir kurban verdi: İTÜ'nün eski rektörlerinden Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu öldürüldü. 1978-79 döneminde üniversitede artık eğitim yapılamaz hale gelmişti, Maçka, Gümüşsuyu ve Taşkışla binaları sık sık öğrenciler tarafından işgal ediliyor, polisle çatışmalar oluyor, ders verilemediği için iki yarıyılın sınavları art arda yapılıyordu. Bu durum 12 Eylül askeri darbesine kadar sürdü.

İTÜ’ lü siyasetçiler

Süleyman Demirel

Necmettin Erbakan

Turgut Özal

Tınaz Titiz

Mehmet Gölhan

Safa Giray

Rıza Akçalı

Metin Gürdere

Bedrettin Dalan

Ertan Yülek

Kahraman Emmioğlu

Korkut Özal

Ali Topuz

Tekin Enerem

Şadan Tuzcu

Ahmet Alkan

Oğuzhan Asiltürk

Cevad Akçalı

Cevad Ayhan

Temel Karamollaoğlu

Şamil Ayrım

Hanefi Çelik

Hasan Gemici

Faruk Ilgaz

Selahattin Kılıç

Neşet Akmandur

Abdurrahim Erdem

Ali Nejat Ölçen

Bedri Enüstün

Kamuran Görgün

Mükerrem Taşçıoğlu






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!