MHP'deki töre baskısının hikayesi

Güncelleme Tarihi:

MHPdeki töre baskısının hikayesi
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 08, 2003 11:31

MHP'li eski Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu, "Töre Dayağı" davasına gönderdiği yazılı ifadesinde Meclis'te Cumhurbaşkanı adaylığı başvurusu sırasında MHP milletvekillerinin ortaya koyduğu şiddeti adeta bir polisiye roman gibi anlattı.

Haberin Devamı

Ankara 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam eden Töre Dayağı davasına yazılı ifade gönderen eski MHP'li Sadi Somuncuoğlu, 2000 yılında engellenen Cumhurbaşkanlığı adaylığı öncesinde milletvekillerinin "Aday ol ağabey, oy vermezsem anam-avradım olsun" sözleriyle kendisine destek sözü verdiklerini bildirdi.

ÖNCE "DESTEKLEMEZSEM ŞEREFSİZİM" DEDİ SONRA SALDIRDI

Başvuru süresi dolmadan az önce milletvekillerinin kendisine aday olması telkininde bulunduğunu anlatan Sadi Somuncuoğlu şöyle dedi:

"Durumdan rahatsız olanlardan biri de bugün sanık konumunda bulunan Ordu Milletvekili Sayın Cemal Enginyurt'tur. Milletvekilleriyle görüştüğüm sırada yanıma gelerek, kendi üslubuna uygun şekilde ve bütün kulis salonunda duyulacak bir ses tonuyla, 'Şimdi Genel Başkanla görüşmeden geliyorum. Her partiden aday olacakmış ama MHP'den olmayacakmış. Kafam bozuldu. Aday ol ağabey desteklemezsem şerefsizim' dedi ve oradan ayrıldı.

Haberin Devamı

Ben milletvekilleriyle görüşmeye devam ederken, bu defa yanıma İzmir Milletvekili Sayın Yusuf Kırkpınar  hışımla geldi.. Yüksek sesle; 'Genel Başkanla görüştüm. Her parti istediği kadar aday çıkarabilir, ama MHP'den hiçbir aday çıkmayacak dedi. Bu nasıl iş, kafam almadı. Aday ol ağabey, oy vermezsem anam-avradım olsun' sözleriyle tepkisini gösterdi."

ÇETÄ°N, VERKAYA, ÇAKAR SAHNEDEÂ

Olay gecesi Devlet Bahçeli ile görüştüğünü anlatan Somuncuoğlu, Somuncuoğlu şöyle devam etti:

"TBMM Şeref Kapısının önüne 23.15'te geldiğimizde bir anda makam aracım 10 civarında milletvekili tarafından durduruldu. Makam aracı adeta kuşatılmıştı. Şaşırmıştım. Ben ne olduğunu anlamak için arabadan dahi inemeden, Genel Başkan Yardımcıları Şefkat Çetin ve birkaç saat önce görüştüğüm Mustafa Verkaya ile TBMM İdare Amiri Ahmet Çakar sırayla makam aracıma inip, biniyor; adaylıktan vazgeçmemi istiyorlardı.

Ben vazgeçmeyeceğimi söyleyince de ancak bakanlıktan ve MHP'den istifa ettiğim takdirde dilekçemi verebileceğimi öne sürüyorlardı. Özellikle de Sayın Çetin, öfkeli bir şekilde üzerimde baskı kurmaya çalışıyordu.

Haberin Devamı

"ENGÄ°NYURT NARALAR ATIYORDU"

Hepsine de, demokratik bir hakkın kullanılmasını engellemeye yetkilerinin bulunmadığını, adaylık konusunun şahsıma ait bir husus, bakanlıktan veya partiden istifamın da aynı şekilde kişisel tasarrufumda olduğunu, dolayısıyla görüş bildirmenin ötesine geçerek, tehdit ve şiddet yoluna başvurmanın ciddi bir hata olduğunu anlattım.

Bu dönüşümlü iniş-binişler sırasında Sayın Şefkat Çetin'in cep telefonuyla bir yerlerle görüşme yapıp, yeniden arabaya gelmesi dikkatimi çekmişti. Ben arabanın içerisinde bu arkadaşlarla konuşurken, dışarıda ise Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ve Yozgat Milletvekili Ahmet Erol Ersoy başta olmak üzere bazı milletvekillerinin korumalarıma ve danışmanlarıma fiziki engellemede bulunduğunu, özellikle de Sayın Enginyurt'un adeta naralar atarak, makam aracını yumrukladığını ve tekmelediğini gördüm.

Haberin Devamı

ENGİNYURT: VURURUM, KİMSEYİ GEÇİRMEM

İşin silah çekmek üzere ellerin bele atılmasına kadar vardığını ise milyonlarca insan gibi ben de televizyonlardaki görüntülerden öğrendim. Makam aracındaki tartışmalardan fırsat bulunca arabadan inerek, dilekçemi vermek üzere binaya yöneldim ancak milletvekillerince önümde bir duvar örülmüştü. Geçme imkanım olmadığı gibi, Sayın Enginyurt ve nereden geldiğini anlayamadığım sesler şahsıma yönelik hakaretlerde bulunuyorlardı.

Sayın Enginyurt'un, 'İstifa et... hain... yoksa pişman olursun...buradan bizi çiğnemeden geçemezsin...vururum, kimseyi geçirmem...' gibi sözleri tüm kayıtlara geçmiştir. Bunun üzerine Enginyurt'a hitaben, 'Gündüz Meclis kulisinde 'aday ol ağabey. Oy vermezsem şerefsizim' diyen sen değil misin? Şimdi ne oldu?' sorusunu yönelttim. Sayın Enginyurt cevaben, 'İstifa et, öyle müracaat et' sözlerini tekrarladı."

Haberin Devamı

"GÖRÜNTÜ UTANÇ VERİCİYDİ"

Somuncuoğlu ifadesinde, "Kameraların önündeki bu görüntü gerçekten utanç vericiydi. Bunun üzerine ve milletvekillerinin barikatını da aşamayacağımı görünce yeniden makam arabama dönerek,  Meclis Dikmen kapısından çıktım" dedi.

Arka kapıdan yeniden TBMM'ye döndüğünü belirten Somuncuoğlu, "Ancak adı geçen milletvekillerinin Meclis içerisinde beklediği, oraya gitmemiz halinde olayların daha da büyüyeceği haberi gelince, TBMM Genel Sekreteri ile bağlantı kurarak, dilekçemi bir milletvekili arkadaşımla ona ulaştırdım ve Güvenlik kapısında beklemeye devam ettim" dedi.

"ŞEFKAT ÇETİN İSTİFAMI İSTEDİ"

Somuncuoğlu olayın daha sonraki gelişiminde Şefkat Çetin'in kendisini danışmanının telefonundan arayarak Bakanlıktan ve partiden istifa etmesini istediğini anlattı. Dilekçesini götüren milletvekilinin de dilekçenin teslim edildiğini belirterek eve dönmesini istediğini, bunun üzerine TBMM'den ayrıldığını dilekçesinde tarih, alındığı saat ve alan iki memurun imzasının bulunduğunu kaydetti.

Haberin Devamı

"DİLEKÇEYİ YIRTTILAR"

Somuncuoğlu dönemin TBMM Genel Sekreteri Vahit Erdem'in telefonla arayarak, elimdeki nüshayı faksla göndermesini istediğini, evden faks çekmesi üzerine Başkanlık Divanı'nın adaylığını geçerli kabul ettiğini bildirdi.
Ertesi gün MHP milletvekillerinin hem evrak bürosunu, hem de TBMM Başkanının makam odasını bastığı, resmi evrak niteliği kazanan dilekçeyi yırttığını öğrendiğini bildiren Somuncuoğlu şöyle devam etti:

"Anayasa'ya, TBMM İçtüzüğü'ne, MHP Tüzüğü'ne, özetle ifade etmek gerekirse şahsımdan daha önemli ve öncelikli demokratik rejime, şiddete dayalı bir saldırının yapıldığı açıktır.

"DEHÅžET TABLOSU"

Bu saldırı ile TBMM'nin görevini yapması engellenmiş, siyasi tarihimizde bir benzeri daha görülmeyen bu dehşet tablosu ile oy kullanacak milletvekillerinin iradesi üzerinde peşinen ciddi bir baskı oluşturulmuştur.

Öte yandan Meclis'in içinde ve dışında meydana gelen olaylarla ilgili tutanaklar, yüzeysel düzenlenerek saldırı ve sindirmenin derecesi tam olarak yansıtılamamıştır. Bunun sebebini ise gerek olayların içinde yer alan, gerekse de TBMM Başkanlık Divanı'nda görevli olan ve isimleri tutanaklarda bulunan MHP temsilcilerinin tutumlarında aramak gerekmektedir."

8 Mayıs'ta MHP'den azledildiğini de anımsatan Somuncuoğlu, Şefkat Çetin ve Devlet Bahçeli'ye olaylarla ilgili talimat verip vermediklerinin sorulmasını istedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!