Küresel risk sermayesi fonları "temkinli"

Güncelleme Tarihi:

Küresel risk sermayesi fonları temkinli
Oluşturulma Tarihi: Nisan 01, 2008 10:01

Bu yıl küresel likiditede ciddi bir daralma yaşanıp yaşanmayacağı tartışılırken, geçen yıl risk sermayesi fonlarının küresel yatırımlarda ihtiyatlı davrandığı belirlendi.

Deloitte’un risk sermayesi yatırımcılarının geçen yılki eğilimlerini incelediği “Küresel Risk Sermayesi Araştırması 2007” raporuna göre, yatırımcıların ancak yüzde 51’i kendi ülkelerinin sınırları dışında yatırım yaparken, sınır ötesine yatırım yapanların büyük bölümü de bulundukları bölgelere yakın ülkeleri tercih etti.

Deloitte’un çalışmasına Asya Pasifik ve Amerika ile Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgelerinden toplam 528 yatırımcı katıldı. Katılımcılara, “Hangi ülkeleri yatırım açısından çekici buldukları?”, “Küresel yatırımlarda hangi zorluklar ve risklerle karşılaştıkları?” ve “Zorluklara rağmen onları ülke dışında yatırım yapmaya hangi faktörlerin teşvik ettiği?”soruları yöneltildi.

Raporu değerlendiren Deloitte Türkiye Stratejik Planlama, İş Geliştirme ve Pazarlama Ortağı M. Sait Gözüm’e göre, yapılan çalışma risk sermayesinin geçen yıldan beri küresel düzeyde temkinli ve yavaş ilerlemeyi tercih ettiğini ortaya koydu.

Gözüm, küresel likiditedeki bütün daralmaya rağmen hala önemli miktarlarda sermaye dünyada dolaşmaya devam ettiğini belirterek, Türkiye’nin ve bütün şirketlerin sermaye fırsatlarını değerlendirebilmek için küresel dinamikleri iyi incelemesi gerektiğini ifade etti.

KÜRESEL YATIRIM ORANI DÜŞTÜ

Raporda, Amerika, Asya Pasifik ve Avrupa’da faaliyet gösteren yatırım sermayelerinin çoğunluğu “büyük balık” peşinde koşarken yatırım stratejileri anlamında birbirlerinden farklılıklar gösterdiği kaydedildi.

Deloitte’un sorularını yanıtlayan yatırımcılardan sadece yüzde 51’i halen kendi ülkeleri dışında yatırımları bulunduğunu ifade ederken, bölgesel olarak bakıldığında bu oran Avrupa’da yüzde 63 ile en yüksek düzeye çıktı. Aynı oran, Asya Pasifik bölgesinde yüzde 58, Amerika’da ise yüzde 46 oldu. Ülkeleri dışında yatırım yapanlar da çoğunlukla kendi bölgelerine yakın ülkeleri tercih etti. Rapora göre, Asya Pasifikli yatırımcılar öncelikle Çin’i tercih ediyor.

AVRUPALI'NIN YATIRIM TERCİHİ YİNE AVRUPA

Karşılaştırmalı sonuçlara yer veren rapora göre, artan risk ve azalan fırsatlar Avrupalı yatırım şirketlerini kendi bölgelerine yakın ülkelerde yatırım yapmaya zorluyor. Avrupalı yatırımcıların gözdesi Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri olurken, araştırma geliştirme yatırımlarında ABD’yi seçiyor. Rapor, Avrupalı yatırımcıların yüzde 60’ının bu ülkelerde daha önceden yatırımları bulunan şirketlerle birlikte yatırım yapmayı seçtiğini, yatırımcıların yüzde 23’ünün Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini, yüzde 19’unun Avusturya, Almanya, Liechtenstein ve İsviçre’yi, yüzde 17’sinin ABD’yi, yüzde 12’sinin ise Kuzey Avrupa ülkelerini tercih ettiğini ortaya koyuyor.

Asya Pasifikli yatırımcılar ise yatırımlarının büyük çoğunluğunu Çin başta olmak üzere diğer Asya ülkelerine ve ABD’ye yönlendiriyor. Bir önceki yıl yapılan çalışmaya göre Çin’e yatırım yapan Asyalı yatırımcıların oranı yüzde 20 iken, 2007’de bu oran yüzde 37’ye çıktı. Asyalı yatırımcıların yüzde 27’si ise 2007’de aralarında Singapur’un da bulunduğu diğer Asya ülkelerine yatırım yaptı. ABD’ye yatırım yapanların oranı ise yüzde 18 oldu.

Amerikalı yatırımcılar ise yatırımlarında Hindistan ve Çin’i tercih ediyor. Amerikalı yatırımcıların ise yüzde 34’ü Çin’e, yüzde 24’ü Hindistan’a, yüzde 11’i ise Kanada’ya gitti. Amerikalı yatırımcıların yüzde 6’sı da İsrail’e yatırım yaptı.

YATIRIMCI İÇİN ÖNCELİK YASAL DÜZENLEME VE FİKRİ HAKLAR

Sınır ötesine yatırım yapmamayı tercih eden yatırımcılar genellikle kendi ülkelerinde yeterli iş fırsatı bulduklarının ifade edildiği raporda, küresel yatırım yapanların ise belli risklerle karşılaşmakla beraber, yüksek getiri şansının kendilerini sınır ötesine yönlendirdiğini kaydedildi. Rapora göre, riskler arasında fikri mülkiyet haklarının yeterli düzeyde korunmaması ve yasal düzenlemelerin yeterli olmaması başta geliyor. Fikri mülkiyet hakları açısından en riskli ülke olarak da Çin görülüyor.

Tüm yatırımcıların hem fikir olduğu tek risk unsuru ise global ölçekte bir “büyük balık” olmaması gösterilirken, yatırımcılar global ölçekte bir yatırım yapabilmenin tek koşulunun lokal yatırımlardan geçtiğine dikkat çekti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!