Kıbrıs'ta politikanın yeni yüzü: Mehmet Ali Talat

Güncelleme Tarihi:

Kıbrısta politikanın yeni yüzü: Mehmet Ali Talat
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 03, 2004 00:00

Kıbrıs'ta Annan Planı'nın savunucusu. Seçimlerden birinci parti olarak çıkan Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin Genel BaÅŸkanı. Hükümeti kurmakla görevlendirildi. Mehmet Ali Talat'ın hayat hikayesini yazmak kolay olmadı. Çünkü arÅŸivlerde birer paragraflık özgeçmiÅŸi dışında detaylı bilgilere rastlayamadık. Türkiye'nin ve Kıbrıs'ın kaderini belirleyecek, Avrupa BirliÄŸi'ni ve dünya dengelerini etkileyecek bir noktada bulunan bu insan hakkında bu denli az kayıt olması ÅŸaşırtıcıydı. Yeni yılın ilk gününde kendisiyle üç saat süren bir görüşme yaptık. Talat bize çocukluÄŸunu, korkularını, sıkıntılarını, ideallerini ve sevdalarını anlattı. Ä°ÅŸte kendi aÄŸzından, bir çocuk, bir asker, bir genç adam, bir politikacı ve bir insan olarak Mehmet Ali Talat.AÄ°LENÄ°N YAÅžAYAN TEK ÇOCUÄžU1952 Girne doÄŸumluyum. Babamın adı Mustafa, annemin adı AyÅŸe. Babam narenciye üretimi ve hayvancılıkla uÄŸraşıyordu. Ailenin tek çocuÄŸuydum. Annem, benden önce bir, benden sonra da iki kardeÅŸimi ölü olarak dünyaya getirmiÅŸ. Evimizin bitiÅŸiÄŸindeki arazimiz narenciye bahçesiydi. Babam, Girne yakınındaki Ozan Köy'de doÄŸmuÅŸ. Yüzyıllardır bu köyde yaÅŸarlarmış. Ailenin zeytinlikleri vardı, babam zeytincilik de yapardı. Annem Girneli. 1949'da evlenmiÅŸler. Babam düğünden sonra Girne'ye yerleÅŸmiÅŸ. Ä°lk okulum Girne 23 Nisan Ä°lkokulu, Eski Türk Mezarlığı'na bitiÅŸik bir okuldu. O zamanlar kentte 600 Türk, 6 bin Rum yaÅŸardı. Biraz da Ä°ngiliz vardı. 21 Aralık 1963 olayları sonrasında Girne'de gergin bir ortam oluÅŸtu. Türk polisler Girne'den ayrılıp kenti Rum yönetimine teslim etti. 1963 öncesi karakoldakilerin yüzde 60'ı Rum, yüzde 40'ı Türk polisti. LefkoÅŸa 1958'de, Türk ve Rum tarafı olmak üzere ikiye bölünmüştü. 1960'ta Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilince LefkoÅŸa'da sınır ortadan kalktı. Ama 1963 olaylarından sonra sınır tekrar çizildi ve herkes yerine döndü. Rumlarla komÅŸuyduk, ailece görüşürdük ama ayrı yaÅŸardık.1963'te çatışmalar baÅŸlayınca iki toplum fiilen ayrıldı. Olaylar tırmandığında Türklerin yoÄŸun olduÄŸu mahallelere taşınırdık. O günlerde Türk ailelerin evleri yatakhaneye dönüşürdü. Bu arada Türk polisler sivil giyimli olarak güvenliÄŸi saÄŸlamaya çalışırdı. Sadece Girne'de sınır çekilmedi. ÇocukluÄŸumdan aklımda kalan en belirgin anı, bu taşınmalar.21 Aralık'ta Rum komÅŸularımızla ölen ineÄŸimizi gömmeye çalışırken silah sesleri duyuldu. Olaylar baÅŸlamıştı. Felaketler peÅŸ peÅŸe geldi. Salgın hastalıktan ineklerimiz peÅŸ peÅŸe öldü, babam hayvancılığı bıraktı. Ekonomik durumumuz zayıfladı. Kıbrıs'ın her yanından silah seslerini duyar olduk. Huzur geri gelmemek üzere gitti. Girne'de kendi evimizde oturuyorduk. Orayı terk etmek felaketimiz olurdu. Bazen geceleri Rum askerleri, tabii ki izinsiz olarak bahçemize dalar, meyve toplardı. Biz de gürültüden korkup eve kapanırdık.17 YAÅžINDA MÃœCAHÄ°T1967 en kötü yıldı. Rumlar yazın Geçitkale ve BoÄŸaziçi köylerine saldırdığında Türkiye müdahale edeceÄŸini açıklayıp uçak gönderdi. Uyarı uçuÅŸu yapıldı. 15 yaşındaydım, lise 1'e gidiyordum. Hafta arası LefkoÅŸa'nın banliyösünde teyzemde kalıyor, hafta sonları Girne'ye geliyordum. 1969'da, lise son sınıfta Mücahit Ordusu'na katılıp askerliÄŸe baÅŸladım. 1963 sonrası Rumlar Milli Muhafız Ordusu'nu, Türkler ise Mücahit Ordusu'nu kurmuÅŸtu. Bir yıl kadar LefkoÅŸa'da askerlik yaptım. Geri kalan kısmını Magosa'da tamamladım. Toplam 25 ay. 1979-1980 arasında terhis oldum. 1967 olayları sırasında Rum askerler bizim bahçeye girip mevzi kazdı. Evimiz ÅŸimdi kolordunun bulunduÄŸu yerin hemen altında, daÄŸa doÄŸru bir yerdeydi. Türk mahalleleri daha aÅŸağıda, daÄŸla deniz arasındaki bölgedeydi. Yeniden oraya taşındık. O sırada adada 10 bin civarında Yunan askeri vardı. Türkiye'nin uyarısından sonra onlar geri gitti. EOKA'cı Grivas sınır dışı edildi, barikatlar kaldırıldı. PORTAKALLA SÄ°LAH NAKLÄ°Bu dönemde herkes Türk toplumunun savunmasıyla ilgili belirli görevler alırdı. Babamın kamyoneti vardı. Olayların tırmandığı zamanlarda babam gizlice LefkoÅŸa'ya yiyecek, benzin ve mektuplar götürür, benzin taşırdı. Türk polislerinin Girne'yi terki sırasında silahlarını ve muhimmatlarını da gizlice babam nakletmiÅŸti. Arabanın arkasında portakallar olurdu. Rum polis noktasına geldiÄŸimiz zaman kasaları kontrol ederlerdi.1970'te ODTÃœ'nün Elektrik MühendisliÄŸi Fakültesi'ne girdim. 1974'te, 20 Temmuz Kıbrıs Harekatı'nın yapıldığı yıl mezun oldum. Annem Ankara'ya gelmiÅŸti. Babam Kıbrıs'taydı. Harekatın baÅŸladığını duyar duymaz Kıbrıs Türk TemsilciliÄŸi'ne müracaat ettim. Ä°kinci harekattan önce bir grup arkadaÅŸla çıkarma gemisine binip Girne Kalesi'nin hemen yanındaki koya çıktık. BeÅŸparmak DaÄŸları'ndaki askeri birliÄŸe katıldım. Bölüğümüz Kırnı Köyü'ndeydi. Silah kuÅŸandık ve ikinci harekata katıldık. Harekat bitince terhis oldum ve hemen master yapmak için Ankara'ya döndüm.Lisede Türkçe’yle yakından ilgiliydim. Öztürkçe kullanmaya çalışır, okulun gazetesinde yazardım. BaÅŸarılı bir öğrenciydim. Bilgi yarışmalarına katılıp dereceler alırdım. Sosyal sorunlarla ilgilenmeye baÅŸlamıştım. Sol düşünceyle ODTÃœ'de tanıştım. 12 Mart 1971 darbesine kadar dünya görüşüm netleÅŸti. O dönemde Deniz GezmiÅŸ bizim üniversitede saklanıyordu. Tanışmadık, ama onu uzaktan görürdüm. ErtuÄŸrul Kürkçü çok iyi hatipti, konuÅŸmalarını dinlerdim. Yeni Ortam Gazetesi'ni, Mustafa Ekmekçi ile Ahmet Kahraman'ı okurdum. Bu arada TSÄ°P kuruldu. Onlarla yakın iliÅŸkilerimiz oldu. Oya Baydar, Aydın Engin, Emil Galip Sandalcı'yı takip ederdik. 1973 seçimlerinde CHP için yapılan kampanyaya katıldım. 1974 başında Ankara Kıbrıslı Türk Öğrenciler DerneÄŸi'ni kurduk. Harekat dönüşünde baÅŸkan seçildim. EŞİMLE ODTÃœ'DE TANIÅžTIK1963 olaylarından sonra Türkiye'de okuyan hemen hemen bütün Kıbrıslı öğrenciler burs aldı. Ben almadım. 1973'te TÃœBÄ°TAK'ın sınavını kazanan tek Kıbrıslı Türk oldum. Burs almaya baÅŸladıktan altı ay sonra, Kıbrıs Türk EÄŸitim Bakanlığı TÃœBÄ°TAK'a bir mektup yazıp, ‘‘Türkiye'nin dış politikasına aykırı görüşler savunuyor, bu nedenle bursunun kesilmesini istiyoruz’’ demiÅŸ. TÃœBÄ°TAK yetkilisi çok üzülerek bursumu kesmek zorunda olduÄŸunu söyledi. Hayat rastlantılarla dolu. Yıllar sonra KKTC EÄŸitim ve Kültür Bakanı oldum. TÃœBÄ°TAK'la iliÅŸki kurup ortak çalışmalar yapmaya baÅŸladık. Kıbrıs'a gelen TÃœBÄ°TAK heyetine bu olayı anlattığımda karşılıklı gülmüştük. 1975'te Kıbrıslılar Öğrenim ve Gençlik Federasyonu (KÖGEF) kuruldu. Ben kurucu baÅŸkanı oldum. Oldukça etkili bir federasyondu. Yaz aylarında da Kıbrıs'ta faaliyet yürütüyorduk. 1977'de master’ımı tamamladıktan sonra Kıbrıs'a döndüm. Bir süre özel ÅŸirketlerde çalıştım.EÅŸim Oya Sarp'la 1972'de ODTÃœ'de tanıştık. Magosa'da oturan bir Türk ailenin kızı ve Limasol doÄŸumlu. 29 Ekim 1978'de evlendik. Ä°ki çocuÄŸumuz var. AyÅŸenur 31 Ocak 1980 doÄŸumlu; sosyologdur. Ãœniversiteyi Ä°ngiltere'de okudu. Åžimdi Almanya'da master yapıyor. OÄŸlum Ongun 1983 doÄŸumlu. DoÄŸu Akdeniz Ãœniversitesi'nde Hukuk Fakültesi'nin son sınıfında okuyor.MASTER'LI TAMÄ°RCİÇalıştığım özel ÅŸirkette buzdolabı tamirciliÄŸini öğrendim. Ä°stanbul'da staj yaptım. 1981'de kendi buzdolabı tamir atölyemi açtım. 1 Ocak 1994'te EÄŸitim Bakanı olarak atanıncaya kadar buzdolabı ve klima tamiri iÅŸinde çalıştım. Ä°yi bir buzdolapçıydım. Bakan olarak atandıktan sonra birçok firma beni kaybettikleri için üzüntülerini bildirmiÅŸti. 1995'te üçüncü Atun Hükümeti'nde Devlet Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı iken henüz parti baÅŸkanı deÄŸildim. 1996 Åžubatı'nda baÅŸkan seçildim. O zamanlar küçük ortaktık, tecrübesizdik. Hükümet programlarında yazılanların uygulanacağını düşünecek kadar saftık. 1996 AÄŸustosu'nda muhalefete geçtik. Aralık 1998 seçimlerinde LefkoÅŸa milletvekili seçilip, meclise girdim. Oy oranımız yüzde 24'ten yüzde 13'e, milletvekili sayımız 13'ten 6'ya inmiÅŸti. Zor bir muhalefet dönemiydi. Bu arada ÅŸartlar deÄŸiÅŸti, çözüm için geriye sayım baÅŸladı. Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin AB adaylığı tescil edildi. Birkaç gün önce Kıbrıs'ta dolaylı görüşmelere geçilmiÅŸti. AB üyeliÄŸi için Türkiye'nin Kıbrıs sorununu çözmesi gerekiyordu. Öte yandan Rumlar, Kıbrıs'ın tümü adına üyelik görüşmelerini sürdürüyorlardı.Hayatımın en acı doÄŸum gününü 1996'da yaÅŸadım. 6 Temmuz'da gazeteci Kutlu Adalı öldürüldü. Çocuklarım evde doÄŸum günümü kutlamak için bekliyordu. Girne'den dönüyordum. Hemen olay yerine gittim. Çok acı ve korkulu bir dönemdi. Sonradan öğrediÄŸimiz kadarıyla cinayette Uzi kullanılmıştı. Bu ayrıntı olayı daha korkutucu hale getiriyordu. Cinayet, Türkiye'deki Susurluk kaosunun uzantısıydı. Adalı bizim gazetemizde yazıyordu. Benim çok sevip, saygı duyduÄŸum bir aydındı. UÄŸur Mumcu ve Türkiye'de cinayete kurban giden her aydında aynı acıyı yaÅŸadım. KIBRIS KANATLANACAKFinalde ÅŸunları söylemek istiyorum: Hükümeti kuracağımızı umuyorum. Siyasi çevrelerden aldığım izlenim bu. Bu kez çözülecek diye düşünüyorum. Åžartlar olgunlaÅŸtı. Burada yaÅŸayan nüfusumuzdan fazla yurttaşımız adayı terk edip gitti. Bunların arasında yüzlerce yetiÅŸmiÅŸ insanımız var. Kıbrıs sorununu çözmek, bu deÄŸerlerimizi geri getirmek ve çaÄŸdaÅŸ bir ülke yaratmak için kaçınılmaz bir yurtseverlik görevidir. Çözümü bekleyen bu insanlarımız tekrar yurtlarına dönecekler. Parçalanmış aileler birleÅŸecek. O insanlar yurtlarına geri döndüğünde Kıbrıs'ı kanatlandıracaklar ve Kıbrıs'ı dünyanın en müreffeh ve huzurlu ülkesi haline getirecekler. Her gün Güney'e geçip kaçak işçi olarak çalışan yurttaÅŸlarımızın da çilesi bitecek. Ä°lk defa bu kadar umutluyum, çok güzel günler göreceÄŸimizi düşünüyorum.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!