Kadife kaplı çekmecenin sırrı

Güncelleme Tarihi:

Kadife kaplı çekmecenin sırrı
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 24, 2005 00:00

MAKBULE Hanım’ın hikáyesi, geçen yüzyılın başında Elazığ’da Nazmi Efendi Konağı’nda baÅŸlıyor.KonaÄŸa henüz yeni gelin gelmiÅŸtir.Kocası Ali Rıza, onu ilk defa komÅŸu evin damında bir düğünü izlerken görmüştür.Ãœzerinde pembe ipek bir elbise, başında büyük bir kurdele vardır.Ä°nce yüz hatları, belirgin kaÅŸları ile tipik bir yöre kızıdır.* * *Kırmızı kadife kaplı çekmeceli kasayı iÅŸte ilk defa o konakta görecektir.Bu kutu, onun artık farklı bir aile kültürüne geldiÄŸini gösteren ilk iÅŸarettir.Aile içinde ilk itirazı da iÅŸte bu kutu yüzünden olacaktır.AkÅŸamları güneÅŸ battıktan sonra kocası, yüzbaşı aÄŸabeyi ile birlikte yan odaya geçer.Evin kadınları odadan dışarı çıkarılır.Ä°ki erkek kardeÅŸ, o gün ticaretten kazandıkları parayı saymaya baÅŸlarlar.Sayım sonunda ReÅŸat altınları çekmecenin bir gözüne, Mecidiye ile kuruÅŸlar öteki gözüne özenle yerleÅŸtirilir.Sonra kasa kilitlenir ve divanın altına sürülür.EÅŸlerin bu gizli para ayini, Makbule için kabulü çok zor bir davranıştır. Hiçbir zaman kabullenemez.Ta ki, en acılı gününde o gerçeÄŸi öğreninceye kadar.* * *Ali Rıza ile Makbule’nin dört çocuÄŸu olur.Makbule, okumayı çok seven bir kadındır.O yıllarda Victor Hugo’yu, Cervantes’i okumaktadır.Kocası Ali Rıza da onun bu huyundan hoÅŸnut deÄŸildir.Genç karı koca iÅŸte bu kültürel çatışma içinde yaÅŸamaktadır.1920 yılı onlar için büyük bir hayat göçünün baÅŸlayacağı yıl olacaktır.O yıl Ali Rıza, dizlerindeki romatizmanın kalbine vurması sonucu ölecektir.Bu ölüm, aynı zamanda kırmızı kadife kaplı kasanın esrarının çözülmesine yol açacaktır.* * *Cenazeden döndükten sonra kayınbiraderi Ahmet Yüzbaşı, Makbule’yi yanına çağıracak ve o kilitli odaya götürecektir.Divanın altındaki kırmızı kadife kaplı kasa çıkarılacak, Ahmet Yüzbaşı onu itinayla açacak ve Makbule’yle konuÅŸmaya baÅŸlayacaktır.‘Artık sana ben bakacağım. Bu para senin güvencen. Ä°kincisi ise ÅŸu: Yaşın çok genç. Ä°stersen birini bulup evlenebilirsin.’Makbule iÅŸte o an, kendilerinin odadan çıkarılmasının nedenini öğrenecektir.O sandık aslında, erkek egoizminin abidesi deÄŸil, kadınlarının sosyal güvencesidir.Osmanlı ve onu takip eden KurtuluÅŸ Savaşı, erkekleri erkenden almaktadır.Geride kalan kadınları düşünmek gerekir...* * *Makbule Hanım bir daha evlenmedi. Hugo ve Cervantes’i okumaya devam etti.Onlara Robinson Crusoe’yi ekledi.Çocuklarına, komÅŸuları olan iki Ermeni kadından ud dersleri aldırdı.Onları okuttu.1937 yılının 19 Aralık günü, Gelibolu’da parkinson hastalığından öldü.Daha 49 yaşındaydı.Çocuklarından biri, mezar taşına ÅŸunu yazdırdı:‘Ey zair (ziyaretçi)Ulusa iki asker, bir öğretmen yetiÅŸtirenFedakár anamızdan bir Fatiha esirgeme.’Mezar taşını yaptıran dördüncü çocuÄŸu AyÅŸe, alçakgönüllülüğünden kendi adını yazdırmamıştı.Yani ulusa yetiÅŸtirilen bir evlat daha vardı.* * *Makbule Hanım’ın çocuklarından birinin adı Hatice’ydi.Hatice, Adana’da kız muallim mektebinde okudu.Tam bir cumhuriyet öğretmeni oldu.Anadolu’nun birçok yerinde öğretmenlik yaptı.Hayatı, cumhuriyetin 10’uncu yıldönümünün kutlandığı gün deÄŸiÅŸecekti.Onuncu yıl kutlamaları, Türkiye’deki bütün okullara olduÄŸu gibi, Elazığ Numune Ä°lkmektebi’ne de büyük bir heyecan getirmiÅŸti.Genç bir muallim, bariton sesiyle Cemal ReÅŸit Rey’in Onuncu Yıl Marşı’nı söylüyordu.Bu genç muallimin adı Abdullah’tı.Hatice öğretmenle o gün tanışacak ve kısa süre sonra evleneceklerdi.Tayinler tayinleri izleyecek ve birlikte Türkiye’nin her tarafında yeni cumhuriyetin müfredat programının öğretmenliÄŸini yapacaklardı.Sonunda yolları Ä°zmir’e çıkacaktı.Abdullah, Ä°zmir’e girerken babasını hatırlayacaktı.Çanakkale Savaşı’ndan dönen babası, daha silahını duvara asmadan, Anadolu ihtilalinin baÅŸladığını öğrenecekti.Ahmet Efendi tekrar silahını kuÅŸanacak ve daha Çanakkale’de kaybettiÄŸi arkadaÅŸlarının yasını tutamadan, kendini Afyon Ovası’nda Kuvayı Milliye askeri içinde bulacaktı.9 Eylül’de Ä°zmir’e giren Kuvayı Milliye süvarilerinin içinde o da vardı.Ä°zmir kurtarıldıktan sonra orada sadece 4 gün kalacak ve memleketine dönecekti.Yorgun silah artık nihayet asılabilecek, ÅŸehit arkadaÅŸlarının yası, milli mücadelenin zaferi ile karışacaktı.Ahmet Efendi, ‘İzmir çok güzel bir ÅŸehir’ diyecekti.Ä°ÅŸte ÅŸimdi o ÅŸehirde oÄŸlu ve gelini yarım kalmış mücadeleyi tamamlayacaklardı.Kuvayı Milliye, yerini ilim ordusuna bırakıyordu.* * *Hatice öğretmen ile benim hayatım da iÅŸte burada, güzel Ä°zmir’de kesiÅŸecekti.Onun babasının, annesinin hayatı Elazığ’ın EÄŸin Kasabası’nda baÅŸlamıştı.Benimkiler ise Kırcali’den koparılmış.Gazi Ä°lkokulu’na adımı attığım gün iÅŸte böyle bir cumhuriyet öğretmeni beni kollarına aldı.Benim hayatımda derin izler bırakıp 1990 yılında bu dünyadan ayrıldı.* * *Herkesin bir hikáyesi vardır.Benim sevgili öğretmenim Hatice Birkan’ın hikáyesi de bu.O bir cumhuriyet öğretmeniydi.Benim hayatımdaki ilk ÇalıkuÅŸu Feride’ydi...Åžimdi oÄŸlu sevgili Ãœner Birkan’ın onun hakkında yazdığı kitabı okuyorum ve içimdeki ses bu hayata son noktasını koyuyor.Nur içinde yat sevgili öğretmenim.(*) Ãœner Birkan- ‘Makbule’, Tepekule Kitaplığı, Ä°zmir.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!