İsviçre'den kriz tedavisine geldi

Güncelleme Tarihi:

İsviçreden kriz tedavisine geldi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2001 00:00



Banu TUNA
Haberin Devamı

Ekonomik krizin tedavisi ile piskolojik krizin tedavi yöntemi aynı: Düzenli bilgilendirme ve krizi çözmeye çalışan ekiple krize maruz kalanların birlikte uyumlu çalışması. Basel Üniversitesi'nde Krize Müdahale Servisi Şefi olarak çalışan Psikiyatr Doç. Dr. Tarık Yılmaz şimdi Kadir Has Üniversitesi'nde benzer bir merkez açacak. Ona göre, Derviş şimdilik kriz yönetiminde başarılı ama gözden kaçırılmaması gereken bir nokta var: Aç insana psikiyatri fayda etmiyor!

Kriz olarak tanımladığımız şey nedir?

- Kriz insanın alışageldiği problemle başetme yöntemlerinin akut olarak zorlanmasıdır. Bu bir kişi de olabilir, bir sistem de. Psikolojik olarak baktığımızda trafik kazası, deprem, kanser teşhisi, şiddete maruz kalma olabilir. Kişi bununla başedemez ve reaksiyon gösterir. Endişe, korku, uykusuzluk gibi reaksiyonları sayabiliriz.

Krize müdahalenin normal bir psikiyatrik tedaviden farkı nedir?

- Krize müdahale zamanla sınırlı, yoğun psiko-terapik bir tedavi yaklaşımıdır. Krizin hemen ardından tedaviye başlanır. Birkaç gün içinde insanda rahatlama başlar. Tedavinin tamamı 8 hafta kadar sürer. Kriz döneminde yoğun bir terapi uygulanmazsa daha sonra kalıcı psikolojik sorunlar yaşanabilir. Kriz dönemleri çok kritik, insanların değişime açık olduğu dönemlerdir. Artık modern psikiyatride çok uzun süreye yayılan tedavilerden ziyade, krizle ortaya çıkan durumlara yoğun psikoterapik yaklaşım çok önem kazanmakta. Zamanında müdahale ile kriz bir şans haline bile gelebiliyor. Çince'de tehlike ile şansın sembolü aynıdır.

Toplumsal bir krizde de bu yöntemler geçerli mi? Krizi bir şans haline getirebilir miyiz?

- En önemli nokta krizde kısa süreli rahatlamadan ziyade, yeniden yapılanmaya yönelik bir uygulamadır. Problem hakkında bilgilendirme hem kişisel, hem de sosyal krizlerde çok önemlidir. Mesela Körfez Savaşı'nda insanlara hergün brifing verildi. İnsanlar belirsizlik içinde kendilerini huzursuz hissederler. Öte yandan krize müdahale bir tarafın doğruları dikte ettiği bir durum değil, bir ekip çalışmasıdır. Krize maruz kalanla, profesyonellerin ortak çalışmasıdır. Bakın Türkiye'nin ihtiyacı olan bir takım kanunlar bu kriz sayesinde çıkıyor. Krize müdahaleyi yürüten ekibin, krize maruz kalan tarafları aktif olarak platforma davet etmesi, fikrini alması gerekir. Biz başvuran kişinin özkaynaklarından çok yararlanırız mesela.

Özkaynaktan kastınız ne?

- Problem çözme yöntemleri çok fazla değişmez. Mesele problemli alana insanın özkaynaklarını aktaramamasıdır. Mesela sağlam bir aile yapınız vardır, onlardan destek görebilecekken, o kaynağı kullanmıyorsunuzdur.

Bu anlattıklarınıza göre Derviş kriz yönetiminde başarılı mı?

-Bu politik bir alan ama toplumun duygusal reaksiyonuna bakınca öyle bir sonuç çıkıyor. Bilgilendirme, yeniden yapılanma, kriz nedenlerinin iyi analiz edilmesi, tarafların katılımını sağlamak önemli. Alınan kararlardan insanlar sorunun anlaşıldığını ve çözümü için birşeyler yapıldığını farkediyorlar. O noktadan itibaren aşırı duygusallık ve panik azaldı.

Ancak para temel bir ihtiyaç. Hangi özkaynağınızı aktarırsanız aktarın, işiniz yoksa, kendinizi iyi hissedemezsiniz...

- Bu çok önemli. Psikiyatrinin belli sınırları vardır. Ondan önce halledilmesi gereken fiziksel, somut problemler vardır. Psikolojik travma ile başetmenin yollarını biliyoruz. Ama bunu insanların karnı tok olursa uygulayabiliyoruz. Ekmeği olmayan insana psikoterapinin faydası olmaz.

'Panik yok' demenin krizi yatıştırmakta bir faydası olabilir mi?

- Ona katılmıyorum. Bir defa açıklamanın içinde panik sözcüğünü kullanmış oluyorsunuz. Meseleyi sadece duygusal boyutuyla ön plana çıkarmış oluyorsunuz. Problemin düşünsel boyutta anlaşılması rahatlama yaratır. Paniğin nedenini anlatmak lazım. Paniğe kapılan insan önünü göremez, ümitsizliğe kapılır, felaket senaryoları ortaya çıkar.

Siz dünyanın en steril ülkelerinden İsviçre'de krize müdahale ekibi şefiydiniz. Orada kriz oluyor mu Allah aşkına?

- İsviçre'de çeşitli banka ve ilaç firmaları birleşti. Her iki alanda işsizlik endişesi başladı. İşçiden üst düzey yöneticiye kadar bize başvurular oldu. İşten çıkartılanlar bunun sıkıntısıyla, çıkartılmayanlar da ne zaman atılacağım beklentisiyle endişe içindeydi. Biz iş bulamayız. Ama en azından kendi yaşantısı üzerinde kontrol sağlamasını sağlayabiliriz. İşten atılacağım beklentisine giren insanlarda huzursuzluk başlıyor. Bu uykusuzluğa neden olur. İşe uykusuz gidince verimi düşer ve bir süre sonra verimi düştüğü için gerçekten işten atılabilir.

Oradaki kriz mağdurlarının profili neydi?

- Yatan hastaların yüzde 65'i kadındı. Kadınlarda aile, eş, erkeklerde işle ilgili sıkıntılar ön planda. Ortalama yatış süresi 4 gündü. Ondan sonra 4-8 hafta arasında ayakta devam ediyordu tedavi.

Yine de bana İsviçreliler kapris yapıyormuş gibi geliyor. Stresin lüksü olur mu?

-Stres sübjektif bir algı. İnsan birşeyi stres olarak algılıyorsa, o strestir. Avrupa yaşam tarzını idealize etmek yanlış. Orada insanların verdiği hizmet, ilişkilerinden ön plandadır. Yarışmacı bir ortam var. Hizmette küçük düşüşler risk doğurabilir, işinizi kaybedebilirsiniz. Bu raporunuza işlenir ve 20-30 seneyi etkileyen sonuçlar doğurabilir. Bizim şansımız verdiğimiz hizmeti biraz daha ön plana çıkartıp, sosyal ilişkilerimizi koruyarak bir sentez yakalamak olabilir.

KİMDİR

Doç. Dr. Tarık Yılmaz 1.5 ay önce Türkiye'ye döndü. 10 yıldır Basel Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı'nda çalışan Yılmaz, Krize Müdahale Servisi şefiydi. Tarık Yılmaz şimdi Kadir Has Üniversitesi'nde krize bağlı psikolojik rahatsızlıklarla ilgileniyor. Yakında İsviçre'deki merkezin aynısını İstanbul'da üniversite bünyesinde açacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!