İşte Zeugma evleri

Güncelleme Tarihi:

İşte Zeugma evleri
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2000 00:00

Haberin Devamı

Zeugma antik kentinden çıkarılan ve Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen Daidalos mozaiği, Zeugma evlerinin estetik ve mimari yapısına ilişkin geniş bilgiler verdi. 2000 yıl önceki Zeugma evleri, bugünün estetik ve mimarlık harikası villalardan hiç de aşağı kalır değildi. Daha önemlisi, kent peyzajı açısından

bütün evler büyük bir uyum sergiliyordu.

Gaziantep'in Nizip İlçesi'nde, Fırat Nehri kıyısında bulunan Zeugma antik kentindeki yapı kalıntıları, 2000 yıl önceki yapılaşmanın güzelliğini ortaya koyuyor. Zeugma'dan çıkarılan Daidalos mozaiği, antik kentteki mimari ve estetik anlayış konusunda eşsiz bilgiler ortaya koydu. Mozaiğin sağ üst köşesinde, 3 katlı olarak inşa edilen evin dış görünümü yer alıyor. Evin çatı yapısı, hemen dikkatini çekiyor. 2000 yıl önceki evlerin çatıları, bugünkü gibi estetikten yoksun, düz dam değildi. Zeugma'nın çatıları, mimari yapı ile uyumlu ve kiremit örtülü yapılıyordu.

MİMARİ YAPILARI

Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdürü olarak görev yaptığı dönemde, Zeugma antik kentinde 1992 yılında ilk kez sistemli kazıları başlatan ve halen Gaziantep Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı olan Yrd. Doç. Dr. Rifat Ergeç, Zeugma evlerinin, kullanım kolaylığı ve oluşturduğu sağlıklı ortam ile bölgede bugünkü yapılaşmayla kıyaslanamayacak kadar üstünlüklere sahip olduğunu söyledi. Zeugma evlerinin o dönem koşullarına göre, gerçekten bir sanat eseri olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Ergeç, ‘‘Evlerin çatı örtüleri ve mimari yapısı, bölgede bugün yapılan evlerde dahi yok. Evler kullanıcının kapalı mekanda barınmasını sağlamanın ötesinde, rahatı düşünülerek inşa edilmiş’’ dedi.

Zeugma evlerinin tamamının avlulu olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Ergeç, ‘‘Atrium denilen iç avluların çevresinde sütunların oluşturduğu galeri var ve bütün odalar bu galeriye açılıyor’’ diye konuştu. Arazinin eğimine bağlı olarak yapıların bazen 3 katlı olmakla beraber genelde 2 katlı inşa edildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Ergeç, şunları söyledi: ‘‘Bina inşa edilirken, sağlam köşe taşları konulmuş ve araları ahşap takviyeli kerpiçle doldurulmuş. Kerpiç, yörede etkili olan sıcaktan daha az etkilenmek için kullanılmış.

Evlerde, atrium başta olmak üzere zeminlerin tamamı mozaik döşemeli. Bugün dünyayı ayağa kaldıran, görenleri büyüleyen mozaiklerin, o dönemde taban döşemesi olduğunu düşünmek dahi, Zeugma sakinlerinin zenginliğini ve yaşantılarında rahatlığa, güzelliğe verdikleri önemin bir göstergesidir...’’

SUSUZLUĞA ÇARE

Zeugma, Fırat Nehri kıyısında olmasına karşın, susuz bir kentti. Bu nedenle her evin atrium'unda en az 2 sarnıç bulunuyordu. Yağmur sularıyla dolan bu sarnıçlar, yukarıya doğru daralan armut biçiminde inşa edilmişti. İçleri çok kaliteli sıvanmıştı ve su çıkrıkla alınıyordu. Yağmur yağdığında ilk su kirli olduğu için, tahliye kanalı ile dışarıya atılıyor ve temiz su kayaya oyulan ikinci kanal girişleri açılarak, sarnıça yönlendiriliyordu. Zeugma'daki sarnıç sistemi, zarif bir su şebekesiyle de desteklenmişti.

Ayrıca, kanalizasyon şebekesi ile atık sular ve tuvalet atıkları, logarlarla bağlanıp Fırat Nehri'ne boşaltılıyordu. Zeugma evlerinde kayaya oyulmuş kilerler var. Kilere bağımsız bir giriş olduğu gibi, mutfağa en yakın noktadan üstten servis ipi ile gıda maddesini yukarıya çeken sistem de kurulmuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!